Gebe iken cep telefonu,bilgisayar ve mikrodalga fırın kullanılması ne kadar güvenlidir?
Cep telefonu, bilgisayar, mikrodalga fırınlar elektromanyetik enerji kullanırlar. Bunlardan yayılan radyasyon şüphesiz röntgen cihazlarından yayılandan çok daha azdır. Cep telefonlarının uzun süreli kullanımı ile beyin tümörleri ilişkilendirilmiş ancak kesin kanıt konmamıştır. Gebelerin çok uzun süreli cep telefonu kullanmalarının fetüs üstüne etkileri kanıtlanmamış olmakla beraber fetal beyin gelişimini olumsuz etkilediği varsayılmaktadır. Aynı şekilde baz istasyonları da ayrı bir soru işareti olup, gebe olsun olmasın uzak durulması gerektiği salık verilmektedir. Mümkün olduğunca bu tür enerjilerle çalışan aygıtları az kullanmak en doğru tercih olacaktır.
Gebelikte saunalar , sıcak su küvetleri ne kadar güvenilirdir?
Sıcak su damarlarda gevşemeye ve vücut ısısının artışına yol açar. Özellikle gebeliğin ilk 3 ayında olmak üzere gebeliğin genelinde sauna ve sıcak su dolu küvete oturmayı asla önermeyiz. Bu erken doğum ,düşüklere yol açabilir.
Yanısıra annenin vücut ısısının yükselmesi hem anne hem fetüs için risklidir. Hipertermi dediğimiz yüksek ateş fetüsün sinir sisteminde hasar yaratabilir. Annenin ısı etkisiyle aşırı terlemesi tansiyonunun düşmesine, bu da bebeğe giden kan akımının ve oksijenizasyonun azalmasına yol açabilir.
Gebelikte alınan kiloların dağılımı nedir?
Gebelikte doğal olarak belli bir kilo artışı olur. Annenin aldığı ekstra kiloların haricinde doğuma yaklaşmış bir anne adayında kilo dağılımı aşağıdaki gibidir:
Anne karnındaki bebek ortalama : 3500 gr
Plasenta ( eş dediğimiz fetüsü besleyen yapı ): 650 gr
Amnion suyu : Yaklaşık 850 gr
Büyüyen rahimin ağırlığı : 900 gram
Artan kan hacmi : 1500 gram ( gebelerde normale göre daha fazla kan akımı olur )
Yağ depoları ve kas gelişimi : Ortalama 3250 gr
Göğüslerin büyümesi : 950 gr olarak kabaca hesaplanabilir.
Gebelikte neden şişlik ve gaz hissi artar ? Önlemek için ne yapılabilir?
Gebelikte yoğun miktarda salınan hormonlar ve özellikle progesteron sindirim sisteminin fizyolojisini önemli oranda değiştirir. Çünkü yiyecekler sindirim sisteminden daha yavaş ilerler, barsaklar daha yavaş hareket eder, mide asitliği artar.
Tüm bu değişiklikler fetüsün daha iyi beslenebilmesi içindir. Ancak tüm bu değişiklikler anne adayında şişlik ve gaz oluşumuna neden olur ve rahatsızlık verir.
Önlemek için kabız kalmaktan kaçınmak gerekir. Bol su ve lifli beslenme kabızlığı önler. Düzenli yürüyüşler, fiziksel aktivite barsak sağlığı açısından önemlidir. Yavaş yemek ,az porsiyonlarla az az yemek fayda sağlar.
Özellikle laktoz intoleransı olanlarda süt gaz şikayetini çok arttırabilir. Özellikle gaz şikayetleri olanlarda baklagiller fasulye,nohut şikayeti arttırır. Lahana ,brokoli, çiğ meyve sebze şişkinliği arttırır. Beslenme düzeninizi fetüsü de korucak şekilde kişiselleştirmelidir.
Horlama gebelikte artar mı?
Kilolu kişilerin horlamaya eğilimli olduğu açıktır. Gebeler de eğer normalin üstünde kilo alıyorlarsa horlamaya başlayabilir. Kilo artışı ile birlikte genzin şişmesi ve burun tıkanıklığı horlamaya neden olur. Özellikle sırt üstü pozisyonda yatıldığında dil geriye kaçarak solunum yolunun daha da tıkanmasına ve horlamanın şiddetinin artmasına yol açar. Kilo alımının kısıtlanması, burun bantlarının kullanılması sorunu çözebilir.
Horlama sırasında uzun süreli nefes almama periodları yaşanırsa burda daha dikkatli olmalıdır. Bu durum uyku apnesi olabilir. Her nefes alamama periodunda anne adayının ve dolayısı ile fetüsün oksijenlenmesi azalır. Bu durum fark edildi ise profesyonel yardım almak gerekir.
Gebe kadınlarda hemoroit sorunu
Gebelikte anne adayının fizyolojisi fetüsü korumak adına büyük değişiklikler gösterir. Bunlardan biri de kan akımının ve hacminin artmasıdır. Hemoroit ise rektum denilen barsağın son kısmında oluşan şişliklerdir. Bu bölgedeki damarlar genişleyerek rektumun içinde ve dışındaki mukoza denilen zarların altında sert ve şiş torbacıklar oluşturur. Zaman zaman hemoroitler çok büyüyerek şiddetli ağrı ve rahatsızlık hissi yaratır.
Hemoroitler gebelikte oluşabildiği gibi gebe olmayanlarda da görülebilir . Ancak gebelikte ve özellikle doğuma yakın dönemde şiddetlenme eğilimindedir. Kabızlık hemoroitlerin büyümesine neden olur. Hemoroit baskı hissinin yanısıra ağrı, kanama , kaşıntı ve batma hissine sebep olur.
Gebelikten sonra hemoroitler gerilerler, nadiren olduğu gibi kalırlar.
Önlemler neler olmalıdır?
Kabız kalmamak birinci şarttır. Su içmek, lifli gıdalar tüketmek , egzersiz yapmak , dışkılarken çok ıkınmamak önlemler arasındadır. Tuvalette uzun süre oturur pozisyonda kalmamalıdır, anal çevre temiz tutulmalıdır.
Ilık suya yulaf özlü banyo ürünleri ya da karbonat katarak oturma banyosu yapmak faydalıdır. Bazı özel kremlerin nemlendirici, kızarıklık karşıtı özelliği ,onarıcı ve güçlendirici etkisiyle hemoroit bölgesindeki şikayetler azaltılabilir.
Tüm bu önlemlere rağmen hemoroit şikayeti artarak devam ediyorsa genel cerrahi uzmanına başvurmak gerekir.
Gebelik çatlaklarına ne yapmalı?
Gebelerde sıklıkla kalçada, uylukta, karın bölgesi ve göğüs civarında çatlaklar oluşabilir. Bunlar her gebe kalanda görülmez zira anne adayının böbrek üstü bezinden salınan artmış kortizon herkesi aynı şekilde etkilemez. Bu hormon nedeniyle derinin elastik lifleri zayıflar ve çatlaklar meydana gelir. Çok doğum yapmış bir kadında çok az çatlak varken bir diğerinde can sıkıcı çatlaklar oluşabilir. Bu kişinin cildinin hormona yanıtı, cildinin yapısıyla ilgilidir. Çatlak oluşumunda kalıtımın da rolü olduğu bilinmektedir.
Doğum sonrasında oluşan bu çatlaklar yerini sedef rengi izlere bırakırlar.
Gebe iken kullanılan kremlerin çatlak oluşumunu önleme özelliği ne yazık ki o kadar güçlü değildir. Sadece karnın ve vücudun genişleyen kısımlarının derisini rahatlatmak , gerginliği azaltmak için nemlendirici kullanılabilir.
Gebelikte kaşıntı nedenleri
Gebelerde özellikle fetüsün hızla büyüdüğü dönemde karın çevresi, uyluk, kalça ve göğüste derinin gerilmesine bağlı kızarıklık kaşıntılar olabilir. Bu durum tüm vücutta yaygın bir halde değilse , ısrarcı değilse problem yaratmaz. Ancak gebeliğin kolestatik sarılığı olarak adlandırılan durum hem önemlidir hemde gözden kaçırılmaması gereken bir durumdur. Bu hastalıkta safra anne adayının karaciğerinden çabuk atılamaz ve safra asitleri şiddetli kaşıntı yapar. Karaciğer fonksiyon testleri bozulur , kanda safra asitleri artar . Bu durum hem anne ve hem de özellikle fetüs için risk oluşturabilir. İnatçı, tüm vücutta oluşan kaşıntılarda gecikmeden doktora başvurulmalıdır.
Gebeliğin kaşıntılı ürtiker plakları ve papülleri ( PUPPP) adı verilen dermatolojik hastalıkta gebe kadında karın , kalça ,uyluk ve kollarda kaşıntılı kabarıklıklar ve lekeler gözlenir. Sık görülen bir cilt sorunudur ancak gebeliğin kolestazı sorununda olduğu gibi tehlikeli seyretmez.
Kaşıntı için losyon, krem kullanılabilir. Giysiler pamuklu olmalıdır. Yulaf özlü banyo ürünleri faydalıdır. Terleyecek kadar vücut ısısını arttırmak kaşıntıyı daha da körükler. Aşırı ısınmamak gerekir.
Gebelikte mantar enfeksiyonları
Gebelikte artan hormonlar özellikle de östrojen nedeniyle vaginanın doğal dengesi bozulabilir. Özellikle candida albicans ( pamukçuk ) adını verdiğimiz mantar enfeksiyonu gebelikte tekrarlayan şekilde çok sık görülür. Anne adayı vaginasından beyaz , koyu , pıhtılaşmış akıntı geldiğinden bahseder. Bunun yanısıra akıntı vaginada , dış genitallerde kızarıklık , yanma yapabilir. Bölge hassaslaştığından idrar yaparken yanma olabilir.
İç çamaşırlarının pamuklu olması gerekir.Sentetik giysiler havasız ortam yaratarak enfeksiyonu daha da arttırırlar. Probiotik kullanımı vücudumuzda faydalı bakteri karışımlarının oluşumunu arttırdığından önerilir.
Mantar enfeksiyonu için krem , fitil kullanılabilir. Ancak bunlar doktor kontrolunda alınması gereken ilaçlardır.
Gebelerde mide yanması neden olur? Tedavisi nedir?
Hamilelerde mide yanması çok sık görülen şikayetlerdendir. Büyüyen rahim mideye baskı yapar.Mide içeriği ve haliyle mide asidi yemek borusuna kadar gelir ve burada yanma , tahriş yapar. Gebelik hormonlarından özellikle progesteron mide boşalmasını yavaşlatarak , doluluk süresini uzatır, bu da geri kaçışı arttırır. Sonuç olarak reflü ve hazımsızlık gelişir.
Bu durumu azaltmak için yemekten sonra hemen yatar pozisyona geçilmemelidir. Mide asitliğini arttıran asitli içeceklerden, çikolata ve bol şekerli gıdalardan , bol yağlı yemeklerden kaçınmalıdır. Keza çay, kızartma, nane, meyve suları , baharatlar , domates şikayetleri arttırır.
Yatmadan önce midenin boş olması önemlidir . Bu sebeple son öğün geç yenmemelidir. Yatağın baş kısmının hafif yükseltilmesi yardımcı olacaktır.
Yemek yerken öne doğru fazlaca eğilmek mideden kaçışı hızlandırır. Dik pozisyon tercih edilmelidir.
Birden ve bol yemek yemek hem kan şekerini olumsuz etkiler hem de mideyi birden şişirir ve reflüyü arttırır. Az az küçük porsiyonlarda yemelidir.
Sorunun çözümü için doktorunuzun önereceği asit giderici kullanabilirsiniz. Bütün bu tedbirlere rağmen durumda düzelme olmayıp, şiddetleniyorsa bir gastroenterologun fikrini almak gerekecektir.
Gebelerde ödem neden oluşur? Önlemek için ne yapmalıdır?
Gebelikte kan akımı normale göre çok artar . Damarlar genleşme eğilimindedir. Yanısıra büyüyen rahim vücudun ana toplardamarına baskı yaparak kanın kalbe dönüşünü kısmen azaltır. Tüm bu etkiler ile bacaklarda , ayaklarda , ellerde şişme olabilir. Ortam ısısının fazla olması da damarların daha da genişlemesine yol açarak ödemi arttırabilir. Ödem doğal bir gelişme olmasına rağmen tüm bu değişiklikler yüksek tansiyonla beraberse, idrar bulgularında protein kaçışı gözlenirse büyük önem arz eder. Hemen doktora başvurmak gerekir.
Doğal olan ödem gelişimi için şişen yerlere soğuk uygulanabilir. Günün belli bir kısmında ayakları havaya kaldırarak dinlendirmek gerekir. Yüzmek çok faydalıdır, suyun kaldırma kuvveti ile kanın aşağı kısımda göllenmesi engellenir ve ödem oluşumu azalır. Ödem olduğunda çoğu zaman tuzu kesmek konusu gündem olur. Ancak bu doğru değildir, vücudun tuza ihtiyacı vardır. Belki kısmen azaltmak gerekebilir.