Kanser Pandemi Dinlemiyor - Doktor Makaleleri
Bize ile Bağlan
All On Four İmplant Tedavisi

Onkolog

Kanser Pandemi Dinlemiyor

Yayınlanan

üzerinde

Kanser, en sık ölüme sebep olan hastalıklar içerisinde kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci sırada yer alması nedeniyle, hem ülkemizde hem de dünyada büyük öneme sahiptir. Ölüme neden olması yanında, önlenebilir ve erken tanıda başarı sağlanabiliyor özellikte olması bu hastalığa karşı olan önemi artırmıştır. Ülkemizde, toplumun kanser ve kanserden korunma konusunda farkındalığını artırmak amacıyla 1-7 Nisan arası ”Ulusal Kanser Haftası” olarak belirlenmiştir.

Medicana Samsun Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Yusuf Günaydın, kanser haftasına ve kanser hastalarının aşı olma sürecine dair bilgi verdi.

Hastalığın daha iyi yönetilebilmesi için, yaygınlığın belirlenmesi büyük öneme sahiptir. Son yıllarda, kanser kayıtlarının daha titizlikle tutulması, ülkemizdeki kanser yaygınlığı hakkında net bilgiler sunmaktadır. Yapılan çalışmalarda, kanserin en sık nedeni çevresel faktörlere bağlıdır. Bu çevresel faktörlerin de çoğunluğu değiştirilebilir özelliktedir. Toplumun bu faktörler hakkında yeterli ve doğru bilgileri edinmesi, hastalığın yaygınlığını azaltmayı sağlayacaktır. Tütün ürünlerinin kullanılması, enfeksiyonlar, alkol, sağlıksız beslenme ve obezite en önemli faktörlerdir.

Kanser tanısı alan hastalar için en doğru tedavi seçeneği, bilimin ışığında, kanıta dayalı tıbbın uygulandığı onkoloji merkezleri olmalıdır. Bilimsel, kanıta dayalı tedavilerin dışında hiçbir yöntem asıl tedavi değildir. Beslenme ve yaşam tarzı ile ilgili bilgiler uzmanlarından alınmalıdır. Son yıllarda internet yoluyla bilgiye ulaşımın kolaylaşması, ne yazık ki yanlış ve eksik bilgilerin de topluma ulaşmasına neden olmaktadır.      

Pandemi ile mücadelede aşılama çok önemli 

Son 1 yıldır dünyada etkin olan Covid-19 pandemisi, kanser hastalarını da derinden etkilemiştir. Bağışıklık sisteminin zayıf olduğu bu hasta gruplarında büyük bir sorun olmuştur. Tedavilerde aksamalara sebep olmuştur. Fakat yine de biz onkoloji hekimleri tedavi sürecini büyük oranda kesintiye uğratmadan devam ettirmeyi başardık. Sadece kontrole gelmesi gereken hastalarda aksamalar oldu. Bu hasta gruplarının kontrol sürelerini geçirmeden hekimine başvurması önem arz etmektedir. Pandemi ile mücadelede aşılama büyük öneme sahiptir. 

Okumaya Devam
Reklam
Yorum İçin Tıklayın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Onkolog

KANSERİN MEDİKAL TEDAVİSİNDEKİ YENİLİKLER NELER?

Kanser, vücudumuzdaki değişik organlarda bulunan hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan, klinik görünümü, tedavisi ve yaklaşımı …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Kanser, vücudumuzdaki değişik organlarda bulunan hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu

oluşan, klinik görünümü, tedavisi ve yaklaşımı birbirinden farklı olan bir hastalıklar grubudur.

Ülkemiz de ölüm nedenleri arasında 2. sırada yer alan kanser hastalığı, dünyada 2015

yılından itibaren ilk sıradaki ölüm nedeni olmuştur. Ülkemizde 2008 sonu itibariyle, kanserin

insidansı, erkeklerde yaklaşık yüz binde 280, kadınlarda ise 172 olarak hesaplanmaktadır.

Özetle; ülkemizde her yıl 170 bin kişiye kanser teşhisi konulmaktadır. Bu kanserlerin 2/3’ü

erkeklerde, 1/3’ü kadınlarda oluşmaktadır. Bu oranlama dünyada da bu şekildedir. Dünyada,

kanser türleri açısından erkeklerde ilk üç sırayı, prostat, akciğer ve kolon kanseri alırken;

ülkemizde bu sıralama akciğer, prostat ve mesane şeklinde olmaktadır. Kadınlarda ise ilk üç

kanser türü dünyada meme, kolon ve akciğer kanseriyken; Türkiye’de sıralama meme, tiroit

ve kolorektal kanseri şeklindedir.

Yeni ilaçlar umut veriyor…

Kanser hastalığının medikal tedavisi son zamanlarda geliştirilen yeni ilaçlarla daha umut

verici bir duruma gelmiştir:

Monoklonal antikorlar: Daha çok tümör hücresinin yüzeyindeki reseptör denilen kısımlara

bağlanırlar. Bu ilaçlar genellikle damar yolundan kullanılırlar ve tümör hücrelerinin yok

edilmesini sağlarlar. Bazen de bağlandıkları reseptörlerin ürettiği sinyallerin hücre içerindeki

dağılımını değiştirerek tümör hücrelerinin çoğalmasını engellerler. Bu ilaçların bazıları da

kanser hücresinin yeni damar yapmasını engelleyerek tümörün beslenmesini bozma şeklinde

etki ederler. Bazıları insandan üretilenler, bazıları “kimerik” denilen yarı insan, yarı hayvansal

veya sentetik, bazıları da tamamen biyoteknolojik yöntemlerle üretilen sentetik ürünlerdir.

Ülkemizde bu ilaçların kullanıldığı hastalıklar; lenfomalar, meme kanseri, kalın bağırsak

kanseri, baş-boyun tümörleri, beyin tümörü, over kanseri, rahim ağzı kanseri bazen de

akciğer kanseridir.

Trozin kinaz inhibitörleri: Hücrelerde bulunan ve hücrelerde hayati öneme sahip olan bir

enzim grubu tirozin kinaz, hücrelerin çoğalmasını sağlar. Trozin kinaz inhibitörleriyle tümör

hücrelerinin büyümesi engellenir. Bu ilaçlar karaciğer enzimlerinin fonksiyonunu arttıran ve

azaltan ilaçlarla çok etkileşirler. Bu ilaçları kullanan kanser hastaları bu yan etkilere çok

dikkat etmelidirler.Kullanımı kolaydır. Ülkemizde böbrek kanserleri, akciğer kanseri,

lenfomalar, küçük hücre dışı akciğer kanserleri, kronik lösemiler, myeloma, meme kanseri,

nöroendokrin tümörler, gastrointestinal stromal tümörler gibi hastalıklarda kullanılırlar.

İmmünoterapi ilaçları: Son dönemde popüler olup, cilt kanserinde adeta çığır açmışlardır.

Normalde vücudumuz kendine ait olmayan antijenleri bağışıklık yoluyla tanımaktadır. Kanser

hücreleri vücudumuzdaki “T lenfositleri” denilen bağışıklık hücreleriyle, kanser hücre

yüzeylerinde bulunan “PD-1 /programlanmış hücre ölüm reseptörleri”yle etkileşerek, T

hücreleri tarafından kanser hücrelerinin tanınması engellenir. Bu şekilde bağışıklık

sisteminden kurtulurlar. Bu etkileşimi kaldıran ilaçlar kanser tedavisinde çok etkili

olmuşlardır. Damar yoluyla kullanılan bu ilaçlar; maliyn melanoma, küçük hücre dışı akciğer

kanseri, böbrek kanserleri ve lenfomalarda çok etkili tedavilerdir.

Diğer çalışmalar…

Bunun dışında son zamanlarda bazı kanser tedavilerinde aşı tedavileri üzerinde çalışmalar

yapılmaktadır. Fakat şu an için net kullanım alanı tedaviden ziyade önlem amaçlı olarak

rahim ağzı kanserinde ve hepatit B önleminde kullanılmaktadır. Prostat kanseri, böbrek

kanseri, akciğer kanserinde aşı tedavileri ile ilgili çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca

özellikle lösemilerde yeni hücresel tedavilerle ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bağışıklık

sistemimiz de rol alan T hücrelerinin tümör hücreleriyle laboratuar ortamında değişik

“sitokin” denilen hücre büyümesini sağlayan faktörlerle işleme tabi tutulup tekrar kişiye geri

verilmesiyle ilgili tedavi seçenekleri de araştırılmaktadır.

Eski ve yeni tedavileri karşılaştırırsak;

Kanser tedavisi, son 10 yılda hızlı bir şekilde umut verici şekilde değişmektedir.Yeni ilaçların

yan etkisi eski kemoterapi ilaçlarından farklı olmakla beraber, uzun dönem yan etkileri tam

olarak bilinmemektedir. Örneğin; klasik kemoterapi ilaçları, vücudumuzda çok çoğalan

sistemleri (kemik iliği, saç, tırnak, gibi) cildi ve bağırsak sistemini etkilerken; monoklonal

antikorlar çoğunlukla alerjik reaksiyonlar, hipertansiyon, nefrotik sendrom ve ciltte

döküntüler gibi sıkıntılara yol açarlar.

Tirozin kinazlar hipotiroidi, asteni, hipertansiyon, ciltte döküntüler, ritm bozukluğu gibi

şikayetlere yol açarken; immünoterapide kullanılan ilaçlar otoimmün hastalıklar, pnömonitis,

asteni gibi durumlara neden olabilirler. Bunun dışında immünoterapi tedavisinde tedavi

yanıtını değerlendirmek, eski tedavilere göre biraz güçtür. Klasik kemoterapilerde tümörler,

tedavi sonrası yanıt varsa küçülürken; immünoterapi tedavilerinde yanıt olmasına rağmen

bağışıklık sistemi uyarıldığı için tedaviye yanıt alınsa bile büyük saptanabilirler. Bu durum

unutulmamalıdır. Ayrıca yeni ilaç tedavileri eskiye kıyasla çok daha pahalıdır.

En etkin tedavi: Riskten korunmaya çalışmak

Bu ilaçların çoğu “metastatik” denilen ileri evre hastalıklarda kullanılmaktadır. Bir diğer

unutulmaması gereken nokta; kanserde etkin tedavi, hala risk faktörlerimizi azaltarak

mümkün olduğunca korunmak; yani sigara içmemek, alkol tüketmemek, dengeli beslenmek,

spor yapmak, ideal kilomuz da olmak ve önerilen kanser tarama programlarını yaptırmaktır.”

Okumaya Devam

Acil Tıp Doktoru

Bronşektazi

Bronşektazi nedir? Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Bronşektazi nedir?

Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır. Bronşektazinin silindirik, kistik, varikoz gibi tipleri vardır.

Bronşektazinin nedeni nedir?

Bronşektazi daha çok çocukluk çağında geçirilen (ağır) akciğer enfeksiyonları sonrasında ortaya çıkar. Kistik fibrozis denilen akciğerlerde tekrarlayan enfeksiyonlar neticesinde oluşan bronşektazilerle karakterize olan hastalık genetik bir bozukluk sonucu ortaya çıkar. Akciğerlerdeki seyri kistik fibrozis dışı bronşektazileden farklı seyrettiğinden ve kistik fibrozis yalnızca akciğerleri etkilemeyip, karaciğer pankreas, over gibi organları etkileyebildiğinden bronşektazi başlığı altında değil ayrıca değerlendirilmesi gereken bir hastalıktır. Bronşektazi tek başına bir hastalık olmaktan daha çok akciğerlerde ortaya çıkan ağır ya da tekrarlayan enfeksiyonların bir sonucudur. Bu durumun istisnası konjenital bronşektaziler sayılabilir. Konjenital bronşektazilerde bronş duvarında kıkırdak gelişimi sorunları olabilmektedir.

Bronşektazinin semptomları nelerdir?

En sık görülen semptomu balgam ve öksürüktür, bazen kanlı balgam (hemoptizi) da olabilir. Bronşektazisi görece yaygın olan hastalar özellikle kış mevsiminde enfeksiyonlardan dolayı fazla miktarda balgam çıkarabilirler. Bronşektazinin yeri ve yaygınlığı çok önemlidir. Lokalize bronşektaziler karinanın alt tarafındaysalar sekresyonlardan dolayı sık sık enfekte olabilirler. Üst loblarda olan bronşektaziler daha çok akciğer tüberkülozu sekeli olarak değerlendirilebilirler. Genelikle enfekte olmazlar. Pulmoner sekestrasyon denilen anomalilerde de bronşektaziler gözlenebilir. Bu hastalarda masif yani ağır hemoptiziler olabilir ve bu durum bazen ölümle sonuçlanabilir. Yaygın bronşektazi varsa kistik fibrozis, immün yetmezlik, diffüz panbronşiyolit gibi hastalıklar araştırılmalıdır.

Bronşektazi tanısı nasıl konulur?

Bronşektazi ileri düzeyde ya da yaygın değilse genellikle akciğer grafisinde görülmez. Oskültasyonda orta raller duyulabilir. Dinleme bulgusunun olması bronşektaziden kuşkulandırır.

Bronşektazi tanısı eskiden bronkografi ile konulurken günümüzde seçkin tanı yöntemi toraks HRCT’dir (yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi).

Bronşektazinin tedavisi var mıdır?

Bronşektaziyi düzelten yaninormal bronş haline getiren bir tedavi yoktur. Öksürük, balgam, nefes darlığı gibi belirtileri olan bronşektazili hastalar öncelikle ilaç tedavisi (antibiyotik, mukolitik, ekspektoran, inhaler ilaçlar gibi) ile tedavi edilirler. İlaç tedavisi ile klinik iyileşme sağlanabilir ancak bronşektazi düzelmez. Bir süre sonra bronşektazi tekrar enfekte olabilir ve hastaların belirtileri tekrar ortaya çıkabilir. Bu tür hastalar grip ve zatürre aşılarından fayda görebilirler. Bronşektazi tek taraflıysa ve uygun medikal tedaviye rağmen tekrarlayan hemoptizi ya da bronşektazik alanlar sık sık enfekte oluyorsa operasyon seçeneği göz önünde bulundurulur. Yani bronşektazi olan akciğer alanı rezeke edilebilir (ameliyatla alınabilir). Operasyon dışında, hemopizi için bronşiyal arter embolizasyonu, enfeksiyon için akılcı antibiyotik kullanımı diğer seçenekler olarak düşünülebilir. Bilateral (iki taraflı) bronşektazilerde operasyon seçeneği neredeyse yoktur. Bronşektazili bir hastada bronşektazi nedeni olarak altta yatan bir hastalık saptanırsa, o hastalıkla ilgili önlemler alınır. Örneğin immün globulin yetersizliği saptanırsa, immün globulin replasmanı yapılır, gereken durumlarda antibiyoterapi ve eşlik eden diğer durumların tedavisi yapılır.

Okumaya Devam

Acil Tıp Doktoru

Sosyal Alerji

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından hoşlanmadığınız kişilerle değiş tokuş ettiğinizde oluşan durum tam anlamıyla bu. Peki, bu insanlar nerede? Mesela, teyzenizin sürekli anlamsız şeylerden şikâyet etmesi, kuzeninizin yemek yerken ağzını şapırdatması (gözünüzün önüne getirin) ve yedikten sonra ağzını kol kenarlarına silmesi. Şimdi ne hissediyorsunuz? Rahatsızlık. Bu rahatsızlık, sosyal alerjenlerin ürettiği duygusal ve fiziksel belirtilere maruz kaldıktan birkaç dakika sonra ortaya çıkar. Bir eylem bir defalık yapıldığında belki katlanılabilir, ancak düzenli olarak gerçekleştiğinde kulağınıza gelen bir sinek vızıltısı gibi bizi rahatsız edebilir.

Peki, sosyal alerjenler hakkında ne yapabilirsiniz?

En çok zorlandığımız ve sosyal alerjiyi hissettiğimiz yerler ailemizin ve çalışma arkadaşlarımızın yanı o nedenle bu durumu gözden geçirmeyi unutmamalıyız. Sizler yalnızca yaptıklarınızı ve hissettiklerinizi kontrol edebilirsiniz, karşınızdaki kişiyi değil.

Bazen davranışlar kasıtlı gibi gözükse bile, kasıtlı olarak sizi rahatsız etme amaçlı olmadıklarını ve muhtemelen bunun başka bir nedeni olabileceğini düşünün.

Bu davranışları genellikle en çok zaman geçirdiğimiz insanlarda görürüz ve bu davranışlar devam ettikçe alerjimiz daha da kötüleşebilir.

Sosyal alerjik reaksiyonu önlemenin etkili bir yolu, maruz kalma sürenizi azaltmaktır. Kedilere alerjisi olan bir kişinin, kedilere uzun süre maruz kalmaması gibi sosyal alerjisi olan bir kişinin de sosyal alerjenlerle dolu bir ortamda kalmaktan kaçınması gerekir. Alerjenlerle temasta olduğunuz süreyi en aza indirmek alerji riskinizi azaltır.

Sosyal alerjenlerinizle çevrili bir ortamda harcadığınız zamanı sınırlamak gibi bir strateji belirleyebilirsiniz. Aile toplantılarında veya girdiğiniz sosyal durumlarda stratejik olun. Yemek masasında bir yer bulurken ağzını şapırdatan kuzeninizin tam karşına oturmayın. Birçok sosyal alerjen üzerinde bir miktar kontrol gücümüz vardır. Aslında çevremizdeki sosyal alerjenler bir tür destek ve doğrulama bekler. Örneğin; bir türlü susmak bilmeyen teyzenizin ağzından çıkanları kapatmak isteyebilirsiniz, ancak bu alerjik reaksiyonunuzu sakinleştirmenize yardımcı olmaz. İlk olarak aradığı onaylanmayı sağlamak için biraz zaman harcarsanız, onun istediği tatmini vererek itici bulduğunuz davranışı söndürmeyi sağlayabilirsiniz. Şapırdatarak yemek yiyen kuzeniniz ile yeme alışkanlıkları hakkında konuşmayı deneyebilirsiniz. Ancak, konuşmaların yalnızca bilgi vermekle kalmayacağını aynı zamanda ilişkiniz içinde bir sonucu olduğunu unutmayın. Onu sevdiğiniz için onunla bu konu hakkında açıkça konuştuğunuzu belirtin.

Eğer bunların işe yaramayacağını düşünüyorsanız anda olmayı deneyebilirsiniz. Anda olmak, şimdiki an içerisinde gerçekleşenlere dikkat etmeyi ve onları yargılamaksızın kabul etmeyi içerir. Sosyal alerjenler sizi rahatsız etmeye başladığında bu düşüncelerinizi değerlendirmeden önce kendi iç rahatsızlığınıza dikkat edin. İçinizde neler oluyor bir bakın bakalım. Sadece nereye gittiğini takip edin. Bu durum alerjenin sizi rahatsız etmesini engellemeyecek, ancak sizi ne kadar sinirlendirdiğini fark etmenize ve etkilerinden ne kadar çabuk kurtulacağınızı kontrol etmenize yardımcı olacaktır. Sosyal alerjiler sizi yıpratabilir ve ilişkilerinizi strese dayanıklılık testine dönüştürebilir. Birkaç basit adım sizi ilişkilerinizde sosyal alerjenlerle uğraşmak yerine mutlu, sağlıklı bir ilişki yaşamanızı sağlayacak hale getirebilir.

Okumaya Devam

Trendler