Taş Hastalığı - Doktor Makaleleri
Bize ile Bağlan
All On Four İmplant Tedavisi

Üroloji

Taş Hastalığı

Böbrek ve idrar yolları taşları idrardaki mineral veya asit tuzlarının kristalize olmasıyla oluşur. Oluşan taş ve kristallerin büyük çoğunluğu …

Yayınlanan

üzerinde

Böbrek ve idrar yolları taşları idrardaki mineral veya asit tuzlarının kristalize olmasıyla oluşur. Oluşan taş ve kristallerin büyük çoğunluğu, idrar yaparken idrarla birlikte vücudu terk eder. Ancak, büyük taşlarda veya düşmeye engel olacak bazı durumlarda taşın kırılması veya cerrahi yolla çıkarılması ihtiyacı olabilir. Her yıl, 1000 kişiden 1 veya 2’sinde taşa bağlı böbrek sancısı-yani akut renal kolik görülür.Erkeklerde kadınlara nazaran 3-5 kat fazla görülmektedir. Diyet, şişmanlık-obezite, bazı tıbbi durumlar ve bazı takviyeler ve ilaçlar böbrek taşlarının nedenleri arasındadır. Taşlar böbreklerden mesaneye kadar idrar yollarının herhangi bir bölümüne yerleşebilir. Genellikle, idrar fazla konsantre hale geldiğinde taşlar oluşur ve minerallerin kristalleşmesine ve birbirine yapışmasına neden olur. Böbrek taşlarının düşmesi oldukça ağrılı olabilmektedir ve zamanında fark edilirse genellikle böbreklerde kalıcı bir hasara neden olmaz. Duruma göre , böbrek taşını düşürmek için ağrı kesici ve çok bol su içmek gereklidir. Diğer bazı durumlarda – örneğin, taşlar idrar yoluna takılırsa, beraberinde idrar enfeksiyonu eşlik ediyorsa veya komplikasyonlara neden olursa ameliyatla müdahale gerekebilir. Taşların tekrar nüks etme riski yüksekse, tekrarlayan böbrek taşı riskini azaltmak için önleyici tedavi önerilebilir.

Böbrek taşlarına ne sebep olur?

Böbrek taşlarının genellikle kesin ve tek bir nedeni yoktur, birçok faktör taş oluşum riskini artırabilir.Kadın veya erkek olsun herkes yaşamın herhangi döneminde taş oluşabilir. Böbreklerin idrar üretme biçiminde bir dengesizlik olması halinde taş oluşabilir. Bu da içilen su-sıvı miktarıyla ve taş oluşumu tetikleyen maddelerin idrarda bulunup bulunmaması ile bağlantılı olabilir. Böbrek taşları, idrarda kalsiyum, oksalat ve ürik asit gibi kristal oluşturan maddeler, idrarıdaki sıvının seyreltebileceğinden daha fazla yoğunlukta olmsı durumunda kristalleşme ve taş oluşumu başlamaktadır. Aynı zamanda idrarda kristallerin birbirine yapışmasını engelleyen maddeler(İnhibitörler sitrat gibi) eksik-yetersiz olabilir ve bu da böbrek taşlarının oluşması için ideal bir ortam yaratır. Böbrek taşının türünü-yapısını ve cinsini bilmek, taşın neden olduğu faktörleri belirlemenize yardımcı olur ve daha fazla böbrek taşı alma riskinizi nasıl azaltabileceğini konusunda ipuçları verebilir. Bu yüzden , böbrek taşınızın kimyasal analizi çok önem arz eder.

Taş Oluşumu için Risk Faktörleri

1-Aile veya kişisel geçmiş(Kalıtsal faktörler): Aile bireylerinin birinde böbrek taşı varsa, diğer bir bireyde taş geliştirme olasılığı normal insanlara göre kat kat daha yüksektir. Halihazırda bir veya daha fazla böbrek taşınız varsa, başka bir taş oluşumu veya tekrar etme olasılığı da çok yüksektir. Taş oluşumunda temel faktör ailesel ve kalıtsal risklerdir.

2-Dehidrasyon-Susuzluk:. Her gün yeterince su içmemek böbrek taşı riskini artıran bir faktördür. Sıcak, kuru iklimlerde yaşayanlar ve çok terleyenler diğer insanlara göre daha yüksek risk altında olabilir. Ceğrafik olarak sıcak bögelerde yaşayan insanlarada ve akdeniz ülkelerinde daha endemik olarak görülmektedir.

3-Diyet-Beslenme: Protein, sodyum (tuz) ve şeker açısından zengin bir diyet yemek, bazı böbrek taşı türlerinin riskini artırabilir. Bu, özellikle yüksek tuzlu diyet için geçerlidir. Diyetteki çok fazla tuz, böbreklerin filtrelemesi gereken kalsiyum miktarını artırır ve böbrek taşı riskini önemli ölçüde artırır.

4-Obezite-Şişmanlık: Vücut kitle indeksi (BMI) fazla olaması , büyük bel ölçüsü ve kilo alımı, böbrek taşı riskinin artmasıyla ilişkilendirilmiştir.

5- Sindirim sistemi hastalıkları ve geçirilen bağırsak cerrahi: Gastrik baypas ameliyatı, iltihaplı bağırsak hastalığı veya kronik ishal, sindirim sürecinde kalsiyum ve su emilimini etkileyen değişikliklere neden olarak idrarda taş oluşturan maddelerin miktarını artırabilir.

6-Metabolik ve hormonal faktörler: Renal tübüler asidoz, sistinüri, hiperparatiroidizm ve tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları gibi diğer tıbbi durumlar da böbrek taşı riskini artırabilir.

7-İlaçlar: Aşırı C vitamini, gıda takviyeleri, müshiller (aşırı kullanıldığında), kalsiyum bazlı antiasitler ve migren veya depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar böbrek taşı riskini artırabilir.

Böbrek Taşı Türleri

1-Kalsiyum taşları: Böbrek taşlarının büyük çoğunluğu (2 / 3’ü), genellikle kalsiyum oksalat formundaki kalsiyum taşlarıdır. Oksalat, karaciğeriniz tarafından günlük olarak yapılan veya diyetinizden emilen bir maddedir. Bazı ve sebzelerin yanı sıra fındık ve çikolata da yüksek oksalat içeriğine sahiptir. Diyette yüksek doz D vitamini, bağırsak baypas ameliyatı ve çeşitli metabolik bozukluklar idrardaki kalsiyum veya oksalat konsantrasyonunu artırabilir. Kalsiyum taşları ayrıca kalsiyum fosfat şeklinde de oluşabilir. Bu tip taş, renal tübüler asidoz gibi metabolik durumlarda daha yaygındır. Kalsiyum fosfat taşları Migren tedavisinde kullanılan Topiramat gibi bazı ilaçlarla da ilişkili olabilir.

2-Strüvit taşları: Struvit taşları, idrar yolu enfeksiyonuna yanıt olarak oluşur. Bu taşlar hızlı bir şekilde büyüyebilir ve oldukça büyük hacimlere ulaşabilir ve çok da semptom ve belirti vermeyebilir.

3-Ürik asit taşları: Ürik asit taşları, kronik ishal veya emilim bozukluğu nedeniyle çok fazla sıvı kaybeden kişilerde, yüksek proteinli diyet yiyenlerde ve diyabet veya metabolik sendromu olanlarda oluşabilir. Bazı genetik ve metabolik faktörler de ürik asit taşı riskinizi artırabilir.

4-Sistin taşları: Bu taşlar, böbreklerin belirli bir amino asidi (Sistin ve diğer dibazik amimo asitler) çok fazla idrarda atmasına neden olan sistinüri adı verilen kalıtsal bir bozukluğu olan kişilerde oluşur.

Belirti ve Semptomlar(Renal Kolik)

Böbrek ve üreter taşının boyutu, şekli, idrar yollarındaki konumu gibi özelliklere bağlı olarak tıbbi belirtilerde, şiddetli ağrı(RENAL KOLİK) ile ağrısız arasında değişiklik görülebilir.Böbrek taşı genellikle böbrekte hareketli veya böbrekleri- üreterleri – ve mesaneyi birbirine bağlayan borulara geçene kadar şikayetlere neden olmaz. Üreterlere takılırsa, idrar akışını engelleyebilir ve böbreğin şişmesine ve üreterin kasılmasına neden olabilir ki bu şiddetli ağrılara (renal kolik-taş ağrısı) sebep olabilir. Bu, bel ve böğür (her iki yan, kaburgaların alt kısmından kalçaya kadar uzanan alan) bölgede hissedilen keskin bir ağrıdır. Eğer taş, böbrekte değil de üreterde ise ağrıyı kasık ve uyluk bölgede hissedilir. Erkeklerde yumurtalıklarda da ağrı olabilir. Renal kolik, idrar yollarında ve üreter duvarında ani basınç artışı sonucu gelişir. Ağrı, dalgalar halinde gelir ve siz vücut pozisyonunuzu değiştirmedikçe azalmaz. Yaşayabileceğiniz en ağrılı durumlardan biri olarak tanımlanır ve doğum sancısına benzetilir.

Bu şikayetler

  • Kaburgaların altında yan ve sırtta şiddetli, keskin ağrı

  • Alt karın bölgesine ve kasıklara yayılan ağrı

  • Dalgalar halinde gelen ve yoğunluğu dalgalanan ağrı

  • İdrar yaparken ağrı veya yanma hissi

  • Pembe, kırmızı veya kahverengi idrar

  • Bulanık veya kötü kokulu idrar

  • Sürekli idrara çıkma, normalden daha sık idrara çıkma veya az miktarda idrar yapma ihtiyacı

  • Mide bulantısı ve kusma

  • Enfeksiyon varsa ateş ve titreme

  • Böbrek taşının neden olduğu ağrı, taşın idrar yolunda yer değiştirmesi ile değişebilir – örneğin farklı bir yere kayma veya yoğunluğun artması.

Şunlarla karşılaşırsanız acil tıbbi yardım almakta fayda var

  • Hareketsiz oturamayacak veya rahat bir pozisyon bulamayacak kadar şiddetli ağrı

  • Bulantı ve kusmanın eşlik ettiği ağrı

  • Ateş ve titreme eşliğinde ağrı

  • İdrarda kan

  • İdrarı yapma zorluğu

Teşhis

1-Kan tetkiki: Kan kalsiyum ve ürik asit seviyesi fazla çıkarabilir. Yine kan testi sonuçları böbrekler ve diğer tıbbi durum hakkında fikir verebilir.

2-İdrar tetkiki: 24 saatlik idrar toplama testi, çok fazla taş oluşturan mineral veya çok az taş önleyici madde saldığınızı gösterebilir. Bu test için doktorunuz iki gün üst üste iki idrar toplama işlemi yapmanızı isteyebilir.

3-Görüntüleme Yöntemleri: Görüntüleme testleri, böbrek ve idrar yolundaki taşları gösterebilir.Taş protokolu bilgisayarlı tomografi (BT) en küçük taşları bile ortaya çıkarabilir.

4-Taşların analizi: Düşürülen taşları yakalamak için idrarı bir süzgeçten geçirmek istenebilir. Taşın kimyasal analizi taşa neyin sebep olduğunu belirlemek vetaşın nüksünü-tekrarını önlemek açısından önemlidir. Yüksek düzeyde taş oluşum riski taşıyorsanız, metabolik değerlendirme olarak bilinen ek testlerden geçmeniz gerekir.

TEDAVİ

Bütün taşlara tedavi gerekmez. Eğer taş rahatsızlığa neden oluyorsa ve doğal yollarla idrardan düşmüyorsa tedaviye ihtiyac doğabilir. Hastanın önceden mevcut tıbbi hastalıkları varsa değişik tedavi önerilerinde bulunabilir. Herhangi bir rahatsızlığa sebep olmayan bir böbrek veya üreter taşı varsa genellikle tedaviye gerek görülmez, böbrek ve taşın durumunu değerlendirmek ve kötüye gitmediğinden emin olmak için düzenli kontroller dair bir program vermek gerekir.Taşın idrarla atılması muhtemelse, bu süreyi kolaylaştıracak ilaçları reçete edilebilir. Buna konservatif tedavi denir.

Taş büyük ve büyümeye devam ediyorsa, sık ve şiddetli ağrı yapıyorsa ve böbrek fonksiyonlarına engel oluyorsa, enfeksiyon ve kanama neden oluyorsa taşa müdahale gerekebilir yani aktif tedavi gerekir.

Tedavi seçiminde etkili olan faktörler:

  • Belirtileriniz ve şikayetleriniz

  • Taşın özellikleri(yerleşim yeri, büyüklüğü, türü, taşın oluşma nedeni)

  • Tıbbi geçmişiniz

  • Hastanenizde uygulanan tedavi yöntemi ve doktorunuzun tecrübesi

  • Kendi kişisel tercihleriniz ve değerleriniz

A-Tıbbi-Konservatif taş tedavisi

Küçük böbrek ve üreter taşları büyük çoğunluğu, işeme esnasında kendiliğinden idrarla birlikte düşer. Ancak taşın yerine ve boyutuna bağlı olarak atılması belirli bir zaman alabilir. Taş çok küçükse (0,5 cm den küçük) %95 ihtimalle 6 hafta içerisinde kendiliğinden düşer.Bunu için günlük sıvı alımını (2-4Litre) ve çıkartılan idrar miktarını(2 litrenin üstünde) artırmak gerekir. Taş hareket ettiği zaman ağrı kesici gerektiren renal kolik şeklinde-şiddetli ağrılar olabilir. Ağrı(renal kolik) için ağrı kesici ibuprofen, naproksen verilebilir. Eğer bu ilk tedavi aşaması işe yaramazsa opioid isimli güçlü ağrı kesiciler kullanılabilir. Bu ilaçlar genellikle damar içine enjekte edilir. Opioid’lerin dezavantajı ise mide bulantısı yapabilecek olmalarıdır.

Sonuçta

  • Taş, mesaneye ne kadar yakınsa taşın atılma ihtimali de o kadar fazladır

  • Taş ne kadar büyükse taşın atılma şansı da o kadar azdır

1-Taşı Düşürmek Tıbbi Tedavi

Böbrek veya üreter taşınnı daha hızlı atılmasına yardımcı olacak ve hareket ettiği zaman ağrıyı azaltacak (alfa-blokerler ve nifedipin olarak isimlendirilen) ilaçları reçete edebilir. Buna Medikal Ekspulsif Tedavi adı verilir ve en çok üreter taşlarında etkilidir. Bu arada düzenli alarak böbrekler ultrasonografi ve diğer görüntüleme yöntemleri ile kontrol edilmelidir. Taşın hareket edip etmediğini ve böbreğini iyi çalışıp çalışmadığını kontrol edilmesi gerekir.

2-Taşın çözülmesi veya eritilmesi

Ürik asit taşları varsa, tedavi ile eritmek ve çözmek mümkün olabilmektedir. Bu idrarın pH değerini artırarak asidik halden alkali hale getirerek yapılır. Bunun için genellikle alkalin sitrat veya sodyum bikarbonat gibi ağızdan kullanılan ilaçlar reçete edilir. 7.0-7.2 arasındaki pH-düzeyinde taş, boyut olarak küçülür ve sonunda tamamen çözülebilir. İdrar pH’sı evde basit bir ölçüm çubuğu veya turnusol kağıdı ile kullanarak ölçülebilir.

B-Aktif taş tedavisi

Aktif taş tedavisinde, taşları çıkarmanın 3 yolu vardır: şok dalgaları ile taş kılması (SWL) , üreteroskopi (URS), perkütan nefrolitotomi (PNL) . Bunların yanında azda olsa açık, laparoskopik ve Robotik cerrahide tercih edilebilmektedir. Hangi aktif tedavi yönteminin için en iyisi olduğu birçok faktöre bağlıdır. En önemli faktör, taşın sebep olduğu belirtilerdir. Taşın böbrekte veya üreterde bulunması büyüklüğü, yerleşim yerine dayalı olarak farklı tedavi seçenekleri önerebilir.

Belirti vermeyen taşlar bazı durumlarda tedavi gerektirebilir

  • Taş büyümeye devam ediyorsa

  • Yeni taş oluşturma riski yüksekse

  • Enfeksiyon varsa

  • Taş çok büyükse

  • Hasta aktif tedaviyi tercih ediyorsa

Üreterdeki taşın aktif tedavisi için nedenler

  • Taş idrar yolundan geçemeyecek kadar büyük görünüyorsa

  • İlaç tedavisine rağmen ağrı devam ediyorsa

  • Böbrek fonksiyonları durmuş veya bozulmuşsa

1-Şok dalgalarıyla taş kırma (ESWL)

ESWL, vücut dışından taşları kıran bir makine ile yapılır. Taş kırmak için odaklanmış şok dalgaları (kısa sinyalli yüksek enerjili ses dalgaları) deriden taşa iletilir. Taş, şok dalgalarının enerjisini emer ve küçük parçalara ayrılır.

2-Perkütan Nefrolitotomi (PNL)

PNL, büyük taşların ciltden girilerek böbrekten doğrudan çıkarıldığı bir cerrahidir. Avantajı, tek operasyonda çok büyük taşların bile çıkarılabilmesidir. PNL genel anestezi altında gerçekleştirilir.Ancak ESWL ve URS ile karşılaştırıldığında daha ve komplikasyon riski daha yüksektir. PNL’nin en sık görülen komplikasyonu kanama ve yüksek ateştir.Taşın çok büyük (2cm’den büyük) olduğunda ve henüz üretere geçmediği durumlarda PNL düşünülmelidir.

PNL’yi aşağıdaki durumlarda da tedavi seçeneği olarak size sunabilir:

Birden fazla taşınız varsa taş yükü 3m den büyükse

Taş çok sert ve teknik olarak diğer yöntemlerle tedavi edilemiyorsa

3-Üreteroskopi (URS)

URS, küçük çaplı bir endoskop aletiyle yapılan tedavi türüdür. URS çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Başarı düzeyi oldukça yüksek, komplikasyon riski ise düşüktür. URS, genel veya lokal anestezi altında yapılır. Anestezi altındayken, vücuda hiçbir kesi yapmadan endoskop ile idrar kanalından girilir, üretere usulüne uygun bir şekilde ulaşılır, gerektiğinde Lazer ile kırılır ve Taş parçaları özel bir “sepet-basket” veya forseps kullanılarak dışarı alınır.Kimi zaman taş çok büyükse taşı tek seansta çıkarmak mümkün olmayabilir ve ikinci bir işlem gerekebilir. Diğer bazı hallerde küçük taş parçacıkları veya tüm taş böbreğe kaçabilir. Esnek-flexible(kıvrılabilen) bir üreteroskopi bulunuyorsa böbreğin içine kadar ulaştırılabilir ve parçacıklar çıkarılır veya lazerle kırılır. İşlem sonunda üretere bir stent(Double J) yerleştirilir, bu böbrekten mesaneye olan idrar akışını kolaylaştırır ve kolik ağrı ataklarını (idrar yolunda kramptan kaynaklanan şiddetli ağrı) engeller.Operasyondan birkaç hafta sonra bir röntgen çekilir. Görünür taş yoksa stent çıkarılır. Üreterde taş mevcut iken meydana gelen şiddetli ödemden dolayı üreteroskopi ile ilk denemede taşa ulaşmak mümkün olmayabilir. Bu durumda üretere bir double-J stent yerleştirilebilir. Double-J stent varken idrar böbrekten mesaneye boşalabilir ve üreter boyutu genişler. Üreter genişledikçe üreteroskopi taşa ulaşana kadar geçirmek ve taşı çıkarmak kolaylaşır. Son olarak hastaya bir gün sonra çıkarılmak üzere idrar sondası konur, operasyondan kaynaklanan kan veya böbrek taşı kalıntıları görülür. Gerekirse mesane sonda aracılığıyla yıkanabilir. İdrarda görünür kan olmadığında sonda çıkarılabilir.

URS Gerektiren Durumlar

  • kendiliğinden düşmesi olası görünmeyen veya ciddi rahatsızlığa yol açan, genellikle üreterde yer alan taşlar (sert-rijit metal veya flexible-esnek üreteroskopi ile çıkarılır)

  • ESWL (vücut dışından şok dalgasıyla taş kırma) yöntemiyle tedavi edilmesi mümkün olmayan böbrek taşları

  • idrarda görülen kanın sebebini belirlemek

Sert-Metal ve Fleksibil-Esnek üretereskop arasındaki fark nedir?

Aradaki fark, sert ve esnek üreteroskopi kullanımındadır. Sert-metal üreteroskopi, kelimenin tam anlamıyla sert bir teleskop ile gerçekleştirilir. Sadece düz bir hattı görür. Esnek-Fleksibl üreteroskopi ise neredeyse 180° dönebilen ve kendi üzerinde geri katlanabilen çok ince ve esnek bir teleskopla gerçekleştirilir. Lazer probu kullanılarak taşların toz kadar küçük parçalara ayrılabilir. Esnek üreteroskopi daha çok böbrekteki ve üst üreterde, böbrek yakınındaki taşlar için kullanılır, sert üreteroskopi ise ağırlıklı olarak üreterin alt ve orta kısmında, mesaneye yakın taşlar için kullanılır. Genel de her alandaki taşlar için iki üreteroskop da kullanılmaktadır.

Üretereskopinin riskleri nelerdir?

  • idrar enfeksiyonu: çoğunlukla sadece antibiyotik gerektirir

  • kanama: genellikle çabucak iyileşir

  • üreterin daralması veya delinmesi ile sonuçlanan üreter tahribatı: bu durum nadirdir ve bir balon vasıtasıyla genişletme ve bir double-J stenti takılmasını gerektirebilir

  • taşın kırılamaması ve alınamaması: alternatif bir işlem gerekli olabilir

  • üreterin delinmesi: böyle bir zedelenmeden sonra genellikle birkaç hafta boyunca bir double-J stenti gerekli olur

  • üreterin böbrekten kopması (‘avülsiyon’): bu durum çok nadir ve kimi zaman kaçınılmazdır ancak düzeltilmesi için açık cerrahi gerektirebilir

  • karında veya sırtta rahatsızlık

  • double-J stentten kaynaklanan yan etkiler.

4-Laparoskopik, Robotik veya açık cerrahi:

Bu yaklaşımlar çoğunlukla diğer tüm tedavilerin başarısız ve imkansız olduğu veya diğer yöntemlerde ortaya çıkan bazı komplikasyonlar gibi nadir durumlarda uygulanır.

5-Tıkanmış ve enfekte olmuş böbrek:

Eğer taşa bağlı renal kolikle birlikte ateş, titreme, yorgunluk ve bitkinlik varsa tam tıkanma, enfeksiyon ve apse(enfekte hidronefroz, böbrek apsesi)olabilir Çeşitli kan, idrar testleri ve görüntüleme yöntemleri yapılarak .Eğer böyle bir durum söz konusuysa yada ağrı kesicilere cevap vermeyen durumlarda böbredeki basıncın düşürülmesi için derhal böbreğin drenajının sağlanması ve tıkanıklığın acilen giderilmesi yoluna gidilir. Drenajın ardından enfeksiyonu gidermek için antibiyotik verilir. Taşın aktif tedavisi ancak bu enfeksiyon giderildikten sonra yapılabilir.

Böbreğin Drenajı için iki farklı yöntem vardır:

  • İdrar kanalı üzerinden üreterin içine üreteral JJ-stenti(Double J) yerleştirilmesi

  • Ciltten böbreğe doğrudan perkütan nefrostomi tüpü konulması

C-TAŞ OLUŞUMUNU ÖNLEME

Taş hastalığı; sıkca tekrar eden kalıtsal ve ailesel özellikleri olan kronik bir hastalıktır. Bu yüzden taş oluşumunu ve tekrarını(nüksü) önlemek önem kazanmaktadır. tedavi edilen ve çıkarılan taşların analizi tekrar taş oluşum riskini belirlemek için önemlidir.

1-Taş oluşumunu önleyecek genel yaşam tarzı tavsiyeleri

Yeniden taş oluşumu riski düşük olsa dahi birtakım yaşam tarzı değişiklikleri tavsiye edilmektedir. Bu önlemler, taşın tekrar etme riskini azaltır ve genel olarak sağlığı olumlu yönde etkiler. Bunlar:

a-Fazla sıvı tüketimi

  • Her gün 2- 3 litre arası sıvı tüketilmesi

  • Sıvı alımının gün içine dengeli dağıtılması

  • Su gibi nötr pH’lı içecekleri tercih edilmesi

  • İdrar miktarını optimal seviyede, günlük 2-2.5 litre civarında tutulması

  • İdrar renginin açık renkte olması gerekir

  • Sıcak iklimde yaşıyanlar veya yoğun fiziksel egzersiz yapanlar daha fazla sıvı alımı yapmalı.

b-Diyet ve genel sağlık ayarlamaları

  • Dengeli ve çeşitlendirilmiş bir diyet uygulanması

  • Bol miktarda sebze, lifli gıda ve meyve (özellikle turunçgiller) tercih edilmeli

  • Kalsiyum oksalat taşları oluşturma eğiliminde iseniz; Yumurta, mercimek, beyaz pirinç, soyulmuş elma, üzüm, karnıbahar, kabak gibi düşük okzalat içeren gıdaları daha fazla yemeye gayret edilmeli. , oksalat bakımından zengin ravent(ışkın), pancar, bamya, ıspanak, pazı, tatlı patates, fındık, çay, çikolata, karabiber ve soya ürünlerine gibi oksalattan zengin gıdalardan uzak durulmalı.

  • Kalsiyum açısından zengin yiyecekler yemeye devam edin, ancak kalsiyum takviyeleri konusunda dikkatli olun. Gıdalardaki kalsiyumun böbrek taşı riskiniz üzerinde bir etkisi yoktur hatta kalsiyum oranı düşük diyetler, bazı insanlarda böbrek taşı oluşumunu artırabilir. .Diyette yeterli kalsiyum içerdiği günlük yaklaşık 1gr’a denk gelmelidir.

  • Diyetinizdeki tuz miktarını azaltınız (günde 3-5 gr’ı aşmamalıdır)

  • Hayvansal proteini çok fazla almayınız. Bunun yerine baklagiller, avokado, karnıbahar ve bezelyede bulunan sebze proteini alınız

  • Sağlıklı vücut ağırlığınızı koruyunuz (Vücut Kütle Endeksiniz 18-25 kg/m2 arasında olmalıdır)

  • Haftada 2 veya 3 kez egzersiz yapmaya çalışınız, Stresten kaçınınız

D- METABOLİK DEĞERLENDİRME

Alınan taşın kimyasal analizinden sonra hastaya birtakım kan ve idrar tetkiki ile metabolik değerlendirme yapılmalıdır. Bu değerlendirme, hangi ek tedaviye ihtiyaç duyabileceğinizi belirleyen testlerdir. Bu, taşın kendiliğinden düşmesinin veya tedavi ile çıkarılmasının yaklaşık 3 hafta sonrasında yapılır ve hastadan 24 saatlik 2 farklı dönemde idrar biriktirmesi istenir. 24 saatte çıkan İdrar miktarı ile birlikte idrardaki değişik maddelerin(Tuz-Sodyum, kalsiyum,magnezyum, ürik asit, oksalat vs) miktarları ölçülür. Testlerin sonuçlarına göre ilaç tedavisi önerilebilir. İlaç tedavisi genellikle hiçbir yan etki yapmaz veya çok az yan etkiye sebep olur. Ayrıca hastanın yaşam tarzı değişikliklerini dikkate almasına yardımcı olur. İlaç tedavisine başladıktan 2-3 ay sonra, ilaç tedavisinin dozunun ayarlanması için tekrar bu testler yenilenmelidir. Enfeksiyon taşları dışında hemen tüm taş türlerinde taş oluşumunu engellemek için idrarın asitt derecesini yükselten ve kristalleşmeyi önleyici potasyum sitrat ve bikarbonat içeren ilaçlar kullanılmaktadır.

Bu Testlerede Taşın cinsine göre:

1-Kalsiyum taşları: Kalsiyum taşlarının oluşmasını önlemeye yardımcı olmak için, bir tiazid diüretik veya fosfat içeren bir preparat yazabilir.

2-Oksalat: Böbrek taşların çoğu ‘kalsiyum okzalat’ taşıdır. Okzalatlar kendi vücudumuzun içinde üretilir. Okzalatlar ayrıca meyve, sebze, baklagil, kahve, çay ve kabuklu yemişlerde doğal olarak bulunur ve bitkiyi böcekler tarafından yenmekten korur. Yüksek miktarda okzalat içeren yiyeceklerin çoğu hamken yenildiğinde buruk tada sahiptir. Yüksek miktarlarda tüketildiğinde okzalatlar ve kalsiyum birbirine bağlanarak kristaller oluşturur ve bu kristaller de nihayetinde taşı oluşturur. Genel olarak Okzalat içeren gıdalar daha az tüketilmeli. Bu yiyecekler arasında yeşil yapraklı ıspanak gibi sebzeler, pancar gibi kökü yenilen sebzeler, soya fasülyesi ve soya eti bulunur.Ayrıca hayvansal protein; hayvansal protein et, et ürünleri ve süt ürünleri oksalat yönünden zengin besinlerdir.Demli siyah çay, buzlu çay, çikolata ve çikolata ürünleri tüketimi azaltılmalıdır. Yine temel önlem olarak sıvı tüketimi ve günlük çıkartılan idrar miktarı(optimal 2L/gün) artırılmalıdır.

3-Ürik asit taşları: Kandaki ve idrardaki ürik asit seviyelerini düşürmek için allopurinol ve Potasyum sitrat ve bikarbonat içeren ilaçlar idrarı alkalin tutmak için reçete edilebilir. Bazı durumlarda allopurinol ve bir alkalize edici ajan ürik asit taşlarını çözebilir.

4-Strüvit taşlar(Enfeksiyon taşı): Strüvit taşlarını önlemek için, idrardaki enfeksiyona neden olan bakterilerden arındırmak için bazı stratejiler önerilebilir, iyi idrar akışını sürdürmek için çok sıvı tüketmek ve sık sık işemesi istenebilir.. Nadir durumlarda, küçük veya aralıklı dozlarda uzun süreli antibiyotik kullanımı bu hedefe ulaşılmasına yardımcı olabilir. Örneğin, ameliyattan önce ve sonra bir süre antibiyotik önerebilir.

5-Sistin taşları: Tuz ve protein açısından daha düşük bir diyet önermenin yanı sıra, daha fazla sıvı içilmesi tavsiye edilmelidir. Bu tek başına işe yaramazsa, sistinin idrardaki çözünürlüğünü artıran bir ilaçlar(D-penisilamin) yazabilir. Yine potasyum sitrat bu hastalarda kullanılabilir.

E-ŞİFALI SULAR VE SIKCA SORULAN SORULAR

1-ŞİFALI SU:Türkiye düyanın çeşitli yerlerinde şifalı, gazlı, mineral ve doğal bazı suların böbrek taşı oluşumunu azalttığı, engellediği, taşı erittiği ve düşürdüğü ilgili bilgiler hem basında ve hemde halk arasında yer almaktadır.Hatta basınca sıkca söz edilen ‘Muşta böbrek taşı eriten su’ ve buna benzer böbrek taşına iyi geldiği şifalı su gibi yayınlar malesef kanıtlanmış etkileri olan yöntemler olmadığı gibi hiçbir suyun, sertlik derecesinin böbrek taşını eritmediği ve tekrarlama riskini azaltmadığı görülmüştür. Böbrek taşı olan hastaların yaptığı en büyük hataların başında, şifalı sulardan yararlanmaya çalışmaktır

2-BİRA VE MALT İÇECEKLER: Bira ve benzeri Malt içeceklerin taşın düşürülmesine yardımcı olduğu ile ilgili bilgiler yan bir şehir efsanesidir. Bu tür yiyecek ve içeceklerin sıvı desteği dışında etkileri yoktur. Üstelik bira da oksalat miktarı yüksek olduğundan kalsiyum oksalat taş oluşumunu ve mevcut taşın dahada büyümesine neden olabilir.

3-BALIK TAŞI: Karagöz balığının gözü, balık taşı veya balığın başındaki taşın marine edilip içirilmesi taşın düşürülmesi veya eritilmesine iyi geldiği ile ilgili bilgilerde yanlıştır. Kanıta dayalı bilgiden yoksundur.

4-SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ: Süt ve süt ürünlerinin böbrek taşı oluşumunu artırdığı ile ilgili eski bilgiler günümüzde değişmiştir. Yeni bilimsel çalışmalarda kalsiyum kısıtlamasının aksine her gün süt içmenin taş hastalığı tekrarlama riskini %30-35’e oranda azalttığı saptanmıştır. Bu nedenle hekiminizin tavsiyesi olmadan süt ve süt ürünleri tüketiminizi kısıtlamayın. Kalsiyum açısından zengin yiyecekler yemeye devam edin, ancak kalsiyum takviyeleri konusunda dikkatli olun. Gıdalardaki kalsiyumun böbrek taşı riskiniz üzerinde bir etkisi yoktur hatta kalsiyum oranı düşük diyetler, bazı insanlarda böbrek taşı oluşumunu artırabilir. .Diyette yeterli kalsiyum içeriği günlük yaklaşık 1gr’a denk gelmelidir.

Okumaya Devam
Reklam
Yorum İçin Tıklayın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Üroloji

Sünnet

Sünnet, penis ucunu kaplayan derinin (preputium) cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Sünnet, eski zamanlardan beri dünyada en sık uygulanan …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Sünnet, penis ucunu kaplayan derinin (preputium) cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Sünnet, eski zamanlardan beri dünyada en sık uygulanan cerrahi işlemlerden birisidir. Sünnetin uzun bir tarihi vardır ve günümüzde çeşitli dini, kültürel ve toplumsal bağlamların ayrılmaz bir parçası olmaya devam etmektedir. Mısır mezarlarından çıkarılan milattan önce 4000 yıllarına ait cesetler, sünnetin o zamanlarda da yapıldığına dair kanıt teşkil etmektedir. Mısır’da bulunan ergen erkek çocuklarının sünnetini gösteren altıncı hanedanlığa ait bir rölyef (Resim1) (MÖ 2345-2180 kadar uzanır) ilk belgelenmiş sünnet uygulamasını yansıtır.

Ülkemizde ve dünyada, sünnet genellikle dini ve geleneksel nedenlerle uygulanır. Ancak bazı tıbbi zorunluluklar veya koruyucu amaçlarla gerçekleştirilen sünnet işlemleri de vardır. Prosedür ayrıca kişisel hijyen veya koruyucu sağlık bakımının bir parçasıdır. Sünnetin cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyucu olduğunu bildiren çalışmaların yanısıra, penis kanserinin sünnet olmayan erkeklerde sünnet olan erkeklere kıyasla daha fazla görüldüğünü bildiren yayınlar mevcuttur.

Sünnetin zamanlaması için farklı görüşler bulunmaktadır. Bilimsel açıdan sünnetin ilk 1 yıl içinde idrar yolu enfeksiyonu riskini 10 kat azalttığı gösterilmiştir. Ancak ilk bir yıl içinde, özellikle idrar yolu enfeksiyon riski azaltılması gereken grup ise anne karnında yapılan ultrasonlarda böbrek ve/veya mesanesinde sorunu olan erkek çocuklardır. Bu çocuklar dışında yenidoğan sünneti ailenin bir seçimidir. Sigmund Freud’ a göre çocukların psikososyal gelişim dönemleri belirli evrelerden oluşur. Bunlar; oral dönem (0-1 yaş), anal dönem (1-3 yaş), fallik dönem (3-6 yaş), latens dönem (6-12 yaş) ve genital dönem (12-18 yaş)dir. Bu dönemler içinde fallik dönem sünnet zamanlaması açısından önerilmeyen dönemdir. Fallik dönemde çocuklar, cinsel kimliklerini keşfetmeye başlar ve kız-erkek ayrımı belirginleşir. Fallik dönemde erkek çocukta pipisine ilgi en üst düzeydedir. Bu dönemde yapılan sünnetin cinsel organının tamamını kaybetme endişesine yol açabileceği ve psikoseksüel gelişim açısından olumsuz etkilere sahip olabileceği düşünülmektedir. Ancak bu görüş bilimsel olarak sağlam temellere oturtulamamış olup aksini söyleyen yayınlar da mevcuttur.

Sünnet her ne nedenle (dini,geleneksel, tıbbi) ya da hangi şekilde (lokal ya da genel anestezi) yapılıyor olursa olsun, sünnetin cerrahi bir işlem olduğu unutulmamalıdır. Ameliyathane şartlarında sterilizasyon koşullarının sağlandığı uygun malzemelerle yapılması gerekmektedir.

Okumaya Devam

Üroloji

İdrar Kaçırma, İdrar Tutamama, İkontinans

İdrar Kaçırma Nedir? İdrar kaçırma – yani mesane kontrolünün kaybı – istenmeyen, devamlı veya düzenli aralıklarla idrar tutamama durumudur …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

İdrar Kaçırma Nedir?

İdrar kaçırma – yani mesane kontrolünün kaybı – istenmeyen, devamlı veya düzenli aralıklarla idrar tutamama durumudur. İdrar kaçırmanın şiddeti, öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda ara sıra idrar kaçırmaktan, tuvalete yetişemeyeceğiniz ani ve güçlü bir idrara çıkma dürtüsüne, ve neredeyse hiç tutamama ölçüsüne kadar değişen bir yelpazeyi kapsar. Ped testine göre objektif olarak hafif orta ve şiddetli idrar kaçırma şeklinde derecelendirilebilir.

İnsanlar daha sık ortaya çıksa da, idrar kaçırma yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu değildir, aynı durum genç insanlarda da görülebilmektedir. Kadınlar, erkeklere göre idrar kaçırma sorunu daha fazla görülmektedir (Kadınlarda: %6-40, Erkeklerde ise: %17-40).

İdrar Kaçırma Tipleri

1-Stres inkontinans(idrar kaçırma): Stres tipi idrar kaçırma; öksürme, hapşırma, gülme, egzersiz yapma veya ağır bişey kaldırma gibi stres ve efor durumların oluşan idrar kaçırmayı ifade eder. Bu zorlamalar sırasında mesane içindeki basınç artar, idrar tutmayı sağlayan kaslar ve mekanizmalar bu basınca karşı koyamaz ve idrar kaçırma oluşur.

2-Sıkışma tipi idrar kaçırma: Sıkışma tipi idrar kaçırma ani-acil idrara çıkma ihtiyacı ile birlikte tuvalete yetişememe veya idrarı geciktirememe durumudur ve idrar bu esnada kaçar. İdrar kaçağı bir damla ila idrarın tamamını kaçırma derecesinde olabilir. gece idrara kalkma ihtiyacı belirgindir. Bu tip idrar kaçırma, enfeksiyon gibi basit problemden; nörolojik bozukluk veya diyabet gibi daha ciddi durumlardan kaynaklanabilir.

3- Taşma inkontinansı: Tamamen boşalmayan bir mesaneden kapasite dolduktan sonra damla damla sürekli idrar kaçırmayı ifade eder.

4- Fonksiyonel inkontinans: Fiziksel veya zihinsel bir bozukluk nedeniyle, tuvalete zamanında gitmeyi engelleyen durumlar söz konusudur. Eklem hastalıkları, felç, sinir sistemi hastalıkları gibi kişinin lavaboya zamanında yetişmesini engelleyen fiziksel veya ruhsal kısıtlılıklar nedeniyle ortaya çıkan idrar kaçırma tipidir. Örneğin, şiddetli artrit durumunda pantolonunuzun düğmelerini yeterince hızlı açamamak gibi fonksiyonel problemler vardır.

5-Karışık tipte idrar kaçırma: Birden fazla idrar kaçırma tipi birlikte ise karma veya karışık tipte idrar kaçırma terimi kullanılmaktadır. Tipik olarak hem sıkışma hem de stres idrar kaçırmanın birlikte olduğu bir durum; karışık tipte bir idrar kaçırmaya örnek olabilir.

6. Devamlı idrar kaçırma: İdrar yolları ile vajina arasında oluşan normal dışı bir açıklık gibi (fistül) nedeniyle oluşan sürekli idrar kaçırma durumudur. Bu fistül idrar kanalı ile rektum arasında da olabilir.

7. Geçici idrar kaçırma: İdrar yolu enfeksiyonu, bazı ilaçların kullanımı gibi geçici bir durum nedeniyle ara sıra idrar kaçırmayı ifade eder.

Doktora Ne Zaman Görünmeli ve Nasıl Hazırlanmalı?

Hastaların çoğu idrar kaçırma durumunu belirtmekten rahatsızlık hissettikleri, utanç duydukları için tedavisiz kalmaktadır, uygulanabilir basit yaşam tarzı ve diyet değişiklikleri yaparak kendi kendine idrar kaçırma şikayetini önlemeye ve tedavi etme yoluna gitmektedir. İdrar kaçırma sıklıkla meydana geliyor veya günlük yaşam kalitesini etkileyecek boyutta ise çekinmeden doktora görünmek ve tıbbi yardım almak önemlidir.

İdrar Kaçırma durumunda tıbbi yardım almak önemlidir. Çünkü:

  • Sosyal yaşantınızı ve etkileşimlerinizi kısıtlanmasına neden olabilir

  • Yaşam kalitenizi olumsuz etkiler

  • Özellikle yaşlı hastalarda tuvalete yetişirken kazalar olabilir, düşme riski vardır

  • İdrar kaçırmanın nedeni olabilecek, altta yatan çok daha ciddi bir problemin belirtisi olabilir.

Doktora gittiğinizde idrar kaçırma ile ilgili sormanız gereken sorular şunlar olmalıdır:

  • İdrar kaçırmanın nedeni ne olabilir?

  • Bu problemin kalıcı bir tedavisi var mı?

  • Hangi testleri yaptırmak gerekir?

  • Tedavi seçenekleri nelerdir, hangisini öneriyorsunuz ve bana nasıl faydalı olacak?

  • Tedavi alırsam veya almazsam sonuç ne olur, aylarda ve yıllarda sonra neler olabilir?

  • İlaç tedavisi idrar kaçırmamı önleyebilir mi?

  • İlaç tedavisinin yan etkileri nelerdir?

  • Ameliyat ihtiyacım varmı ve mutlak gerekli mi?

  • Hangi ameliyat seçenekleri var?

  • Tedaviden ne zaman sonra fayda görebilirim?

İdrar Kaçırmanın Sebepleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?

İdrar kaçırma, günlük alışkanlıklardan, altta yatan tıbbi koşullardan veya fiziksel sorunlardan kaynaklanabilir. Buna göre idrar kaçırmalarını geçici ve kalıcı yani sebat eden idrar kaçırma olarak iki gruba ayırabiliriz.

1- Geçici idrar kaçırma

Bazı içecekler, yiyecekler ve ilaçlar bağlı olarak gelişen idrar kaçırmaları geçicidir, buna neden olan ilaç, gıda veya ilaçlar değiştirildiğinde ortadan kalkabilir:

Geçici idrar kaçırmaya neden olan yiyecek, içecek ve ilaçlar şunlardır:

  • Alkol

  • Kafein

  • Gazlı içecekler ve maden suyu

  • Yapay tatlandırıcılar

  • Çikolata

  • Şili biberi

  • Baharat, şeker veya asit içeriği yüksek gıdalar, özellikle turunçgiller

  • Kalp ve tansiyon ilaçları, sakinleştiriciler ve kas gevşeticiler

  • Yüksek dozlarda C vitamini alımı

İdrar yolu enfeksiyonu: Enfeksiyonlar mesaneyi tahriş ederek güçlü idrara çıkma dürtüsüne ve bazen de idrar kaçırmaya neden olabilir.

Kabızlık: Rektum mesanenin komşuluğundadır ve hemen hemen aynı sinirleri paylaşır. Rektumdaki sert-katı dışkı, bu sinirlerin aşırı aktif olmasına ve idrar sıklığının artmasına neden olarak geçici idrar kaçırmalarına neden olabilir.

2- Kalıcı ve Sebat Eden İdrar Kaçırmalar

Altta yatan fiziksel problemlerin veya değişikliklerin neden olduğu kalıcı bir durumlara bağlı sebat eden ve kalıcı idrar kaçırma nedenleri şunlar olabilir:

Gebelik: Hormonal değişiklikler ve bebeğin(fetüsün) artan ağırlığı stres tipi idrar kaçırmaya yol açabilir.

Doğum: Vajinal yani normal doğum, mesane kontrolü için gerekli olan kasları zayıflatabilir ve mesane sinirlerine ve destekleyici dokulara zarar vererek, pelvis tabanının sarkmasına-gevşemesine (prolaps) yol açabilir. Sarkma ile mesane, rahim, rektum veya ince bağırsak normal olması gereken konumundan daha aşağı doğru itilebilir ve vajinaya doğru çıkıntı yapabilir. Bu durum idrar kaçırmaya neden olabilir.

Yaşlanma: Mesane kasının yaşlanması, mesanenin idrar depolama kapasitesini azaltabilir. Ayrıca, yaşlandıkça istemsiz mesane kasılmaları daha sık hale gelir ve sıkışma tipi idrar kaçırmaya neden olabilir.

Menopoz: Menopozdan sonra kadınlar, mesane ve üretranın iç-astarını sağlıklı tutmaya yardımcı olan kadınlık hormonu-östrojeni daha az üretirler. Bu dokuların hormon çekilmesine bağlı vasfını kısmen kaybetmesi, kuruması idrar kaçırmaları tetikleyebilir ve şiddetlendirmeye neden olabilir.

Prostat büyümesi: Özellikle yaşlı erkeklerde, idrar kaçırma genellikle iyi huylu prostat büyümesi olarak ortaya çıkmaktadır.

Prostat kanseri: Tedavi edilmemiş prostat kanseri ile ilişkili olarak erkeklerde stres veya sıkışma tipi idrar kaçırma ortaya çıkabilirken, daha sık olarakta prostat kanserinde yapılan cerrahi, fokal tedavi, radyoterapi sonrası ve tıbbi tedavilere bağlı temel komplikasyon olarak idrar kaçırma görülmektedir.

İdrar yolu tıkanıklığı ve darlığı: İdrar yolunun herhangi bir yerindeki bir tümör, darlık gibi normal idrar akışını engelleyen durumlar taşma tipi idrar kaçırmaya yol açabilir. Yine idrar yolları taşları – mesanede oluşan sert, taşa benzer kitleler – bazen idrar sızıntısına, idrar kaçırmalarına neden olabilir.

Nörolojik bozukluklar: Multipl skleroz, Parkinson hastalığı, felç, beyin tümörü veya omurilik yaralanması, mesane kontrolünde görev alan sinir sinyallerini engelleyerek idrar kaçırmaya neden olabilir.

İdrar Kaçırmanın Risk Faktörleri Nelerdir?

İdrar kaçırma riskini artıran faktörler şunlardır:

  • Cinsiyet: Kadınların stres tipi idrar kaçırma olma olasılığı daha yüksektir. Hamilelik, doğum, menopoz ve normal kadın anatomisi bu farktan sorumlu tutulmaktadır. Bununla birlikte, prostat sorunları olan erkeklerde, sıkışma ve taşma tipi idrar kaçırmaları açısından riski altındadır.

  • Yaş: Mesane kasının yaşlanması, mesanenin idrar depolama kapasitesini azaltabilir. Ayrıca, yaşlandıkça istemsiz mesane kasılmaları daha sık hale gelir ve sıkışma tipi idrar kaçırmaya neden olabilir.

  • Aşırı kilo-obezite: Ekstra ağırlık, mesane ve çevresindeki kaslar üzerindeki baskıyı artırır ve direnci zayıflatır, sonuçta öksürürken veya hapşırırken idrarın sızmasına ve kaçmasına neden olabilir.

  • Sigara içmek: Tütün kullanımı idrar kaçırma riskini artırabileceği gösterilmiştir.

  • Aile öyküsü: Yakın bir aile üyesinde idrar kaçırma , özellikle de sıkışma tipi idrar kaçırma varsa, bu duruma idrar kaçırma gelişme riski diğer insanlara göre daha yüksektir.

  • Bazı hastalıklar: Nörolojik hastalıklar ve diyabet gibi kronik hastalıklarda, idrar kaçırma riski daha yüksektir.

  • Prostat Ameliyatları: Prostat ve pelvik ameliyatlar idrar kaçırma açısından risk faktörü sayılmaktadır.

İdrar Kaçırmanın Yan Etkileri-Komplikasyonları

Kronik idrar kaçırma durumunda şu yan etkiler beklenir:

  • Cilt problemleri: İdrar kaçağına bağlı sürekli ıslaklık ciltte döküntülere, cilt enfeksiyonlara ve yaralara neden olabilir.

  • İdrar yolu enfeksiyonları: İdrar kaçırma, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu riskini artırmaktadır.

  • Günlük yaşam kalitesinde bozukluk: İdrar kaçırma günlük yaşam üzerinde olumsuz etkiler kaçınılmaz olabilmektedir. İdrar kaçırma; sosyal, ibadet, iş ve kişisel ilişkilerinizi etkileyebilir.

İdrar kaçırma Önlenebilir mi?

İdrar kaçırma her zaman önlenebilir değildir. Ancak, kaçırma riskini azaltmaya yönelik bazı önlemler alınabilir. Bu önler arasında:

  • Sağlıklı bir kiloyu koruyun

  • Pelvik taban egzersizleri yapın-Kegel egzersizleri

  • Kafein, alkol ve asitli yiyecekler gibi mesane tahriş edici maddelerden kaçının

  • İdrar kaçırma nedeni olan kabızlığı önlemek için daha fazla lifli gıdalar tüketin

  • Sigara içmeyin veya sigara içiyorsanız bırakmak için yardım alın

İdrar Kaçırma Nasıl Teşhis Edilir?

İlk olarak hangi tip idrar kaçırma olduğunu belirlemek önemlidir, ve teşhisde ilk basamaktır. Bu bilgi tedavi kararlarına ve tedavi şekline rehberlik edecektir.

Tıbbi Özgeçmiş-Hikaye: Hangi tip idrar kaçırma olduğunu anlamak için kapsamlı bir öykü ve fizik muayene ile başlayacaktır.Tıbbı özgeçmişinizde idrar kaçırma ile ilgili olabilecek başka hangi rahatsızlıklarınızın olduğunu veya hangi ilaçları aldığınızı öğrenmek isteyecektir.

Genel olarak sorulabilecek sorular şunlardır:

  • Şikayetin başlangıcı ve gelişim süreci, günlük idrar kaçırma sayısı ve miktarı

  • İdrara sıkışma hissinin aniden oluşması, öksürme veya gülme ile idrar kaçırma, İdrar yaptıktan sonra mesaneyi tam boşalıp boşalmadığı hissi, idrarda yanma hissi, sık idrara gitme veya gece idrara çıkma ihtiyacı ve bunların sayısı gibi idrar kaçırma tipini belirlemeye yardımcı olabilecek sorular

  • Şikayetin adet siklusu veya cinsellikle ile ilişkisi olup olmadığı

  • Şikayeti azaltan veya şiddetlendiren durumlar

  • Mevcut hastalıkları(şeker hastalığı, nörolojik hastalıklar, hipertansiyon vs) ve bunlara ilişkin kullanılan ilaçlar

  • Sigara içme durumu

  • Günlük tüketilen sıvı miktarı ve dağılımı

  • Günlük kahve ve alkol tüketimi

  • Geçirilen ameliyatlar

  • kabızlık sorgulaması

  • Gebelik ve doğum sayısı ve şekli

  • Menopoz durumu

Fizik muayene: İdrar kaçırma yakınması olan hastalarda olmazsa olmaz olan detayı bir muayenedir. Ayrıntılı genel fizik muayene, genital, nörolojik, erkekte rektal, kadın hasta ise jinekolojik muayene yapılır. Jinekolojik muayenede dış genital organların muayenesi dışında, vajinal muayenede hasta ıkındırılarak pelvik bölgedeki kas ve bağ dokusu zayıflamaları mesane, rahim, rektum gibi organların vajina içine doğru fıtıklaşmasının olup olmadığı konrol edilir.

Ped Testi: Pet testi somut testlerden biridir. Kısa süreli ped testinde; ağırlığı belli olan bir ped pet hastaya verilir ve ağızdan bol miktarda sıvı alması söylenir, 1 saat süresince hastadan öksürmesi, merdiven çıkması, oturup kalkması gibi karın içi basıncını arttıran hareketleri yapması istenilir. Süre bitiminde pet çıkarılır ve ağırlığı tekrar ölçülür; fark kaçan idrar miktarını bize gösterir. Uzun süreli Ped testinde ise hastaya verilen ped hastanın şikayetine göre 1 ila 24 saat tutulur ve yine bazı karın içi basıncını artıran hareketler yapması söylenir, bu süre sonunda ped veya pedler tekrar tartılır ve idrar kaçırma şiddeti belirlenmiş olur. Buna göre; İdrar kaçağı 2 gr dan az ise normal, 2-10gr arasında ise hafif, 10-50 gr ise orta, 50 gr dan fazla ise şiddetli idrar kaçırma olarak değerlendirilir.

Stres testi: Mesane yaklaşık 300 cc dolu iken, mesane ile tercihen hastanın idrar kaçırdığını ifade ettiği pozisyonda (oturarak veya yürürken), önce ıkınma manevrası eşliğinde, sonra hasta öksürtülür ve idrar kaçağı olup olmadığına bakılır, idrar kaçağı izlenirse stres testi pozitiftir denilir. Bu test tek başına bir şey ifade etmeyebilir, ancak hastanın hastanın idrar kaçırdığının bir kanıtı olarak değerlendirilir.

Hasta sorgulama Formları: İdrar kaçırmanın günlük yaşam kalitesini ne kadar etkilediğini ve yakınmaların objektif bir zemine oturtmak için hastaya bir form doldurması istenir. Bu formlar tedavi sürecinde ve tedavi kontrollerinde tekrar ettirilir, şikayetlerin ne ölçüde düzeldiliği konusunda yardımcı olacaktır.

İşeme günlüğü: Belirli bir zaman aralığında işeme zamanı, işeme hacmi, aldığı sıvı miktarı, idrar kaçırma sayısı ve miktarı, ve fiziksel aktivitelerini kaydetmesi istenilir. Böylece hastanın işeme düzeni, tuvalet alışkanlıkları belirlenir. İşeme günlüğü 7 güne kadar tutulabilir ancak 3 günlük bir kayıt genellikle yeterli olur.

İdrar Analizi: Basit bir idrar tetkiki, idrar yolu enfeksiyonu, kanama ve diğer metabolik anormallikleri hakkında bize ipuçları verebilir. İdrar kaçırma şikayeti olan hastalarda istenmesi gereken temel tetkiktir.

Kalıntı İdrar Miktarı: İdrar yaptıktan sonra idrar torbasında kalan idrar, artık idrar miktarıdır. İşeme sonrası kalıntı idrar olarak da adlandırılır. Bir kateter yardımı ile veya ultrasonografi ile ölçülebilir. Kalıntı, idrar kaçırmayı kötüleştirebilir veya idrar yolu enfeksiyonu olmasını körükleyebilir. Mesanede çok miktarda artık idrar olması, idrar yolunda bir tıkanıklık veya mesane sinirleri ve kasları ile ilgili bir problem olduğu anlamına gelebilir.

Ürodinamik Değerlendirme: Ürodinamik inceleme idrar yapma döngünüz hakkında ve mesanenin nasıl kasıldığı hakkında daha fazla bilgi elde etmek için yapılan bir testtir. Özellikle nörolojik problemi olanlarda ve ameliyat düşünülen hastalarda yapılması tavsiye edilmektedir, idrar kaçıran hastalarda rutin yapılan bir işlem değildir. Bu işlem basit üroflowmetri denen işeme testi ve kompleks girişimsel ürodinamik inceleme şeklinde olabilir.

  • 1-Üroflowmetri: Üroflowmetri elektronik olarak idrar akım hızını ölçen basit bir incelemedir. Hastane polikliniklerinde veya muayenehanelerde kolaylıkla uygulanabilen bir testtir. Dolu bir mesane ile hastaya elektronik cihaza işemesi istenir; azami idrar akış hızı, işenen miktar ve işeme konfigürasyonu hakkında bilgi verir.

  • 2-İnvaziv-girişimsel ürodinamik testler: Cerrahi tedavi düşünülen, nörolojik problem düşünülen veya diğer testlerle teşhis konulamıyorsa yapılması uygun görülür. İnvaziv-girişimsel ürodinamik inceleme sırasında doktor veya hemşire, idrar yoluna ve makata(rektuma), karın içi ve mesane basıncını ölçmek için birer kateter yerleştirirler. Yerleştirilen kateterden yavaşça sıvı gönderilerek idrar torbasının olarak dolmasına benzer bir durum oluşturulur ve tüm basınçlar dolum ve boşaltım sırasında ölçülür ve kaydedilir.

Sistoskopi: Sistoskopi, sistoskop adı verilen ışıklı-kameralı endoskop kullanılarak mesanenin ve idrar kanalının(üretra) incelenmesine imkan sağlayan temel tanı/teşhis yöntemidir. Sistoskopi idrar kaçırmanın başlangıç testleri arasında yer almamaktadır. Bu test idrarda kanama gibi başka şikayetler olduğu zaman gereklidir. Ürodinamik incelemeye benzer biçimde tanıdan şüphe edilmesi halinde yapılabilir.

Görüntüleme yöntemleri: Ultrasonografi teşhis amacıyla kullanılan en sık görüntüleme yöntemidir. Ayrıca gerektiğinde ürografi, tomografi ve MR gibi daha ileri görüntüleme teknikleri devreye girer. İdrar yollarının görüntülenmesi; sistoskopi ve ürodinamik inceleme yöntemleri gibi idrar kaçırmanın başlangıç testleri arasında yer almamaktadır.

İdrar Kaçırmanın Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?

İdrar kaçırmanın tedavisi, kaçırmanın tipine, şiddetine ve altta yatan nedene bağlı olarak değişkenlik göstermektedir ve birçok tedavi yöntemi vardır. Tedavilerin bir kombinasyonu gerekebilir. Hayat tarzı değişiklikleri, mesane ve pelvik taban kas egzersizleri gibi bazı tedbirler ilk başlarda işe yarayabilir. Ameliyat ve ilaç tedavileri gibi yöntemler, bu yöntemler işe yaramadığında uygulanabilir. İlaç tedavisi genellikle bazı hayat tarzı değişiklikleri, mesane ve pelvik taban egzersizleri gibi bazı kendi başına sorunun üstesinden gelme tedavileri ile birleştirilebilir. İdrar kaçırma rehabilitasyonu, pelvik taban kas egzersizlerinin öğretilmesi, biofeedback ve elektrik stimülasyonu uygulamalarını kapsar, fizyoterapist ya da daha spesifik adıyla üro-terapistler tarafından uygulanır. Doğru kasları belirlemenize, kasılmayı ve gevşetmeyi öğrenmek için bir pelvik taban fizyoterapisti ile çalışmanızı veya biofeedback tekniklerini denemenizi önerilebilir.

1-İdrar Kaçırmanın Kişisel Yönetimi ve İlaçsız tedavisi

Hayat Tarzı Değişiklikleri: Günlük diyette ne zaman, neyi, ne kadar içtiğinize veya yediğine bakarak idrar kaçırmayı etkileyen yiyecek ve içecekleri hastalar tahmin edebilir. Bunu anlamanın en iyi yolu, farklı yiyecek ve içecekleri denemek ve etkilerini görmektir. Diyetteki bazı değişiklikler idrar kaçırma sorununu bir parça düzeltebilir. Günlük alınması gereken sıvı miktarını hekime daşırak ayarlamak basit bir çözüm olabilir. Kafein, alkol ve diğer vasıflı içecekler içecekler idrar kaçırmaya neden olmayabilir, fakat bazı kişilerde sıkışma hissini ve sık idrara gitmeyi artırabilmektedir. Bu yüzden içeceklerden kaçınmak idrar kaçırmayı bir miktar düzeltebilir. Acı-baharatlı yiyecekler, limon ve ağır kokulu peynirler gibi mesanede tahriş yapan gıdalardan uzak durmak veya yararlı olabilir. Kabızlık ve aşırı kilo alımının idrar kaçırma ile ilişkili bulunmuştur. Sağlıklı bir kiloya inmek ve bunu korumak, düzenli barsak alışkanlıklarına sahip olmak için, diyetle aldığınız yiyeceklerin dengeli olması, meyve, sebze ve lifli gıdalar içermesi oldukça önemlidir. Özellikle sağlıklı kiloya inmek şikayetlerde düzelme olduğunu görebilirsiniz.

İdrar kaçağı ile ilgili sorunları, cilt tahrişini en aza indirgemek için yapılabilecek önlemler şunlardır:

  • Temizlik için bez kullanın

  • Cildinizi havayla kurumasına izin verin

  • Sık sık yıkama ve duştan kaçının çünkü bunlar vücudunuzun mesane enfeksiyonlarına karşı doğal savunmasını azaltabilir

  • Cildinizi idrarın yaptığı tahrişten korumak için vazelin veya kakao yağı gibi bir bariyer krem ​​kullanabilirsiniz

  • Özel emici ped ve iç çamaşırı kullanabilirsiniz.

Özeklile fonksiyonel tip idrar kaçırma ve/veya gece idrar kaçırma şikayetiniz varsa, kullandığınız tuvaleti tuvalete giden yolu daha uygun hale getirebilirsiniz:

  • Tuvalete giderken takılıp düşebileceğiniz veya çarpabileceğiniz tüm halıları veya mobilyaları taşıyın.

  • Yolunuzu aydınlatmak ve düşme riskini azaltmak için bir gece lambası kullanın.

  • Mevcut bir banyo kapısını genişletin

  • Yükseltilmiş bir klozet oturağı takın

Mesane Eğitimi: Mesane eğitiminin ilk aşaması 3-7 günlük bir işeme günlüğü-kaydı tutulmasıdır. Bu günlükte ne kadar sıvı içtiğiniz, ne sıklıkta idrar yaptığınız ve ne kadar idrar miktarınız olduğu kaydedilir. Bu bilgiler ışığında hekim günlük idrar yapma sıklığı konusunda önerilerde bulunacak ve sizden bunları yapmanızı isteyecektir. Eğer mesane eğitimi başarılı olmuşsa mesane kapasitesi artar ve daha fazla idrarı depolayabilecektir: Mesane eğitiminde, idrara gitme dürtüsünü başladıktan sonra idrara çıkmayı geciktirmek ve ertelemek işin ilk adımı olabilir. Her idrara çıkma dürtüsü hissettiğinizde 10 dakika geciktirmeye çalışarak başlayabilirsiniz. Amaç, sadece her 3-4 saatte bir idrar yapana dek tuvalete gitme gitmeyi ertelemek geciktirmektir.

Mesane kapasitesini artırmak, taşma tipi idrar kaçırması olan hastalar için uygun değildir, tam tersi olumsuz etki yapabilir. Taşma tipi idrar kaçırmada diğerlerinin aksine, mesaneyi tamamen boşaltmak için gayret sarf etmek gereklidir. Çift işeme; ilk işemede idrar bittikten sonra, ardından birkaç dakika beklemek ve tekrar ikinci olarak işemek anlamına gelir, yani tekrar tekrar idrar yaparak mesanenin tamamen boşalmasını temin etmek amaçlanır. Ayrıca idrar hissini beklemeden 3-4 saatte bir idrara gitmek önerilir.

Pelvik Taban Kas Egzersizler(Kegel): Pelvik taban kasları mesaneyi ve karın içi organları destekler ve sarkmasını önleyici görevleri vardır, aynı zamanda idrarı tutan kaslarıda(kapak-sfinkter) ihtiva eder- kapsar. Bu kaslar yaşlanma, bazı hastalıklar veya menopoz gibi hormonal değişiklikler ile birlikte tonusunu kaybeder ve zayıflar. Buda idrarı yeterine tutmaya muktedir olmayabilir, efor ve stres durumlarında (hapşırma ve öksürme gibi) hasta idrar kaçırır. Yaşlanma dışında, kadınlarda, gebelik ve doğumlar pelvik taban kaslarını zayıflatmaktadır. Erkeklerde ise prostat ameliyatları özellikle prostat kanseri ameliyatları ve bilhassa radikal prostatektomi pelvik taban kaslarını zayıflatabilir. Pelvik taban kas egzersizleri ve bu egzersizler için dizayn edilmiş programlar; idrar kaçırmayı kısmen düzeltebilir. Pelvik taban kas egzersizleri ve bu egzersizler için dizayn edilmiş programlar Kegel egzersizleri olarak bilinir. Kegel egzersizleri olarak da bilinen bu teknikler özellikle stres inkontinansı için etkilidir ancak aynı zamanda sıkışma tipi idrar kaçırmada etkili olabilir.

Bu egzersizler idrar yaptıktan sonra, öncelikle idrar akışını durdurmaya çalıştığınızı hayal edin, rahat çömelmiş, oturur veya ayakta bir pozisyonda idrarınızı tutar gibi kendinizi sıkın ve gevşetin ve bunu egzersizi on defa tekrarlayın. Bir sonraki aşamada aynı egzersizi yapın fakat gevşetmeden önce 5 saniye kendinizi kasılı tutun. Bu şekilde 5 saniye tutmanıza uyum sağlamanız birkaç haftanızı alabilir. Ön pelvik taban kaslarınız bu şekilde daha da kuvvetlenecektir. Sonraki egzersiz arka pelvik kas tabanını hedef alır. Büyük tuvaletinizi tutar gibi kendinizi sıkın ve gevşetin. Bu egzersizi on defaya kadar tekrarlayın. Bir sonraki aşamada aynı egzersizi yapın fakat gevşetmeden önce 5 saniye kendinizi kasılı tutun. Bu egzersizi on defaya kadar tekrarlayın. Bu egzersizler size, her gün tekrarlandığında faydalı olacaktır. Bu egzersizler kasların güçlenmesi için en az üç ay yapılmalıdır. Unutmayalım ki bu egzersizleri çok fazla yapmak size zarar verebilir. Her egzersiz serisini bir defada 10 tekrardan fazla ve hergün üç seriden fazla egzersiz yapmamak gerekiyor.

Biofeedback(biyogeribildirim) Tedavi : Sıkışma tipi ve/veya stres tipi idrar kaçırma şikayeti olan kadınlarda pelvik kaslara yerleştirilen elektromiyogram elektrodlarıyla hastaya ilgili vücut bölgesini kontrol ederek elektronik sinyallerin nasıl değiştirilip, monitorize edileceğini öğretir. Bu yöntemde kas kontrolünün(motor kontrolün) takibi, bir ekran ve ses düzeni aracılığıyla görsel ve işitsel sinyaller halinde hastaya yansıtılır.

EMG biofeedback, çizgili kas kasılması sırasında ölçülen elektromiyografik aktiviteyi gösteren, en sık kullanılan biofeedback tipidir. Bu yöntemle hasta sadece pelvik taban kaslarını kasmayı ya da gevşetmeyi, pelvik taban kaslarını ayırt edebilmeyi ve karın kaslarını kasmadan pelvik taban kaslarını seçici olarak kasmayı, gevşetmeyi ve kullanabilmeyi öğrenir. Böylece kas gücü ve kontrol kabiliyeti artar. Eğer hastada artmış bir pelvik taban kas aktivitesi varsa, bu yöntemle etkili ve seçici bir gevşeme de sağlanabilir.

Biofeedback tedavisinin süresi ve sıklığı açısında bir standart olmamasına karşın genellikle, haftada 2-3 seans olmak üzere toplam 6-8 hafta arasında değişen sürelerde yapılmaktadır, hastanın durumuna göre bu süre 6 aya kadar uzatılabilir.

EMG biofeedback uygulaması, bazı uygun hastalarda pelvik taban kaslarının yüzeyel ya da vajinal elektrotlarla uyarıldığı elektriksel uyarı tedavisi ile kombine edilebilir. Bu yöntemle, pelvik taban kas kasılma gücünde artış, idrarı tutan sfinkterin yani kapağın güçlenmesi ve mesanenin istenmeyen aşırı ve zamansız kasılmalarının azaltılması amaçlanır. Biofeedback ile elektriksel uyarı tedavisi birlikte kullanıldığı hastalarda, pelvik taban kas gücünde artış ve idrar kaçırma şiddetinde azalma olduğu kanıtlanmıştır. İdrar kaçırma tedavisinde kullanılan elektriksel uyarı tedavisi genellikle haftada 3 kez, 20-30 dk’lık seanslar şeklinde, 6-8 hafta süresince yapılmaktadır.

İdrar kaçırmada akupunktur tedavisi: Akupunktur; acus-iğne, puncture-batırma kelimelerinden türetilen, çok çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan, vücut üzerinde bulunan belirli noktalara iğne batırmak suretiyle uygulanan, bilimsel bir tedavi yöntemi olarak kabul görmektedir. Bu tedavinin temel mantığı; kainattaki canlı cansız her yerde var olan enerji akışları arasındaki birliktelik, denge ve uyuma dayanır, yani bir denge ve uyum tedavisidir.

2- İdrar Kaçırmanın İlaçlarla Tedavisi

Antimuskarinik İlaçlar: Antimuskarinik ilaçlar sıklıkla sıkışma tipindeki idrar kaçırmayı tedavi etmek için kullanılan bir grup ilaçtır. Bu ilaçlar, mesane duvarındaki kası gevşeterek sıkışma tipindeki idrar kaçırmayı kontrol etmeye yardımcı olur. Mesane duvarını kasarak mesanenin boşalmasına neden olan zamansız kasılmaları engeller veya azaltır. Kas gevşemesi nedeniyle mesanenin idrar depolama kapasitesi de artar ve hasta daha az işeme ihtiyacı duyar. Antimuskarinik ilaçlar, noktüri olarak bilinen geceleri sık sık idrara çıkma durumunu tedavi etmek için de kullanılabilir. Antimuskarinik ilaçlar stres tipte idrar kaçırma için genellikle etkili değildir, çünkü bu durum genellikle detrusor kasının aşırı aktivitesinden ziyade, idrar kanalının dirençsizliğinden ve aşırı hareketliliğinden kaynaklanmaktadır..

3- İdrar Kanalına ve Vajinaya Uygulanan Ped ve Cihazlar

Bu kategorideki uygulamalar mekanik olarak idrar yolunu baskı altında tutmaya yarayan mekanik medikal ürünlerdir.

  • İdrar kanalına uygulanan ve idrar kanalında tıkaç görevi gören yumuşak tampon benzeri, tek kullanımlık, medikal malzemedir. Bunlar geçici süre, spor yaparken veya bir aktivite süresince kullanılmaktadır. İşeme sırasında takılır, aktivite sırasında takılır

  • Pezer, vajina içine konulan ilaç, ovül, fitil, alet ve cihazları ifade eder. İdrar kaçırması olan kadınlarda vajinaya yerleştirilen ve tüm gün boyunca kalan esnek bir silikon halkalardır, idrar kanalına mekanik destek yaparak idrar kaçağını engellerler. Cihaz özellikle vajinal sarkması olan kadınlarda da kullanılmaktadır. Çok çeşitli şekil ve boyutta olan pezerler vardır, cihaz vajinaya yerleştirilir, pelvik organ sarkması nedeniyle yer değiştiren dokulara destek sağlar.

4- İdrar Kanalına Yapılan Enjeksiyonlar ve Girişimsel İşlemler

İdrar kanalında yer kaplayan ve hacim yapan madde enjeksiyonları: İdrar kanalını çevreleyen dokuya sentetik, hacim yapan ve yer kaplayan bir malzeme enjekte edilir, böylece idrar kanalının kapalı kalmasına ve idrar sızıntısının azaltılmasına yardımcı olur. Bu prosedür daha çok stres tipi idrar kaçırma tedavisine kullanılmaktadır ve genellikle ameliyat gibi daha invaziv tedavilerden daha az etkilidir ve bir kereden fazla tekrarlanması gerekebilir.

Botoks (OnabotulinumA) enjeksiyonu: Botolinum toksini, Clostridium botulinum bakterisinin ve ilgili türlerin oluşturduğu toksik bir maddedir ve kaslarda kısmi felç yapmaktadır. Botox, mesane kasına endoskop yardımı ile 20-30 farklı alana enjekte edilir, mesane kasında kısmi felç yapar, etkisi 6 ay ila 1 yıl boyunca etkisi devam eder.

Elektriksel sinir uyarıcı yerleştirilmesi: Nöromodülasyon olarak da bilinen sinir uyarımı, elektriksel titreşimleri kullanarak mesaneyi kontrol eden sakral sinirleri uyarmak suretiyle tedavi yapılan bir yöntemdir. 2 çeşit sinir uyarımı vardır: Ayak bileği seviyesinde iğne kullanılarak kaval kemiği sinirinin(tibial sinir) uyarımı yapılır, yada kalçaya yerleştirilen bir çip yardımı ile sakral sinir demeti uyarımı yapılır. Sakral sinirleri uyarmak suretiyle aşırı aktif mesane kontrol edebilir. Bu tedavi metodu diğer tedavilerin işe yaramadığı durumlarda tercih edilmektedir.

Bahsedilen iki tip sinir uyarımı şu şekildedir:

  • Tibial-kaval kemiği Sinir Uyarımı: Ayak bileği bölgesinde kaval kemiği sinirini bir iğne uçlu elektrod ile elektriksel olarak uyarmayı ifade eder. Uyarılan sinir gerisin geriye kasık bölgesindeki sakral sinir yumağını(plexus) uyarır. Bu işlem haftada bir, yarım saat boyunca, 12 seans uygulanır. Etkisi geçince tekrarlanabilir.

  • Sakral sinir uyarımı: Mesane kontrolünü sağlayan derin kasık bölgesinde yer alan sinirleri (sakral sinirler) uyarmak için ağrısız elektriksel uyarı veren implantlar kullanılmasını ifade eder. Bu amaçla kullanan iki tür cihaz vardır. Bunlardan biri kalça cildi altına bir çip(chip) yerleştirilir ve uzantısı olan ve çip ile sakral bölge arasında bağlantı kuran ince bir elektrod bel bölgesindeki sakral sinir yumağını uyaracak şekilde yerleştirilir, önce uyarı verilerek test edilir, eğer mesane cevap veriyorsa işlem sonlandırılır. Diğer tip ise vajinaya yerleştirilen istenildiğinde çıkarılabilen, yine sakral sinirlere uyarı veren cihazdır. Cihaz, mesaneye ulaşan sinirlerin elektriksel uyarımını kontrol eder. Uyarı değiştiğinde, mesane aşırı aktivitesini baskılar, işeme isteğini etkili bir şekilde baskılar, hastanın şikayetlerini etkili bir şekilde geriletir. Cip’in yerleştirildiği alanda ağrılar olabilir, çip yer değiştirebilir, pili bitebilir veya enfeksiyon nedeni olabilir.

5- İdrar Kaçırmanın Ameliyatla Tedavisi

Diğer tedaviler işe yaramadığı durumlarda hastaya cerrahi tedavi seçenekleri sunulabilir, ameliyatla tedavi seçenekler erkekte ve kadınlarda az da olsa farklılıklar arz etmektedir.

Kadınlarda İdrar Kaçırmanın Cerrahi Tedavisi

Eğer stres tipi idrar kaçırma şikayeti var ve diğer yöntemler işe yaramazsa cerrahi tedavi önerebilir. Cerrahi bir yönteme başvururken, hastanın idrar kaçırma tipi ve şiddeti, yaşı, beklenen yaşam süresi, cinsel aktif olup olmaması, genel sağlık durumu dikkate alınır.

Askı yerleştirilmesi: Askı yerleştirilmesi, stres tipi idrar kaçırması olan kadınlarda standart, en çok önerilen cerrahi tedavi yöntemidir. Karışık tipte idrar kaçırması olanlarda da zaman zaman başvurulan bir yöntemdir, ancak etkinliği stres tip idrar kaçırmada alınan sonuçlara göre daha düşüktür. Askı ameliyatında idrar kanalının ortasından silikon bant ile kemiğe veya karın duvarına asılır. Askılar pelvik taban kaslarına destek sağlar ve idrar kanalı dolu bir mesaneye karşı daha iyi bir direnç gösterir. Değişik askı türleri vardır, cerrahın bilgi, beceri ve tecrübesine , ve hastanın ihtiyacına göre seçim yapılmaktadır. Askı çeşitlerinden; sentetik, insan veya hayvan dokusundan elde edilmiş olanlar, değişik uzunluk ve kalınlıkta olanlar , dokuya tutunma şekilleri farklı farklı olanlar vardır. Asıldığı dokuya göre pubise(retropubik) ve obturator-TOT (transobturator-TOT) alandaki dokuya olmak üzere iki tipi vardır.

Burch Ameliyatı(Kolposüspansiyon): Burch Ameliyatı yine stres tip idrar kaçırmanın tedavisinde uygulanan temel bir cerrahi yöntemdir, bazı karışık tipte idrar kaçırması olan kadınlarda da uygulanmaktadır. Amaç mesane çıkışını-boynunu tekrar konumlandırarak dolu bir mesaneye karşı daha iyi direnç göstermesini sağlamaktır.

Ameliyat komplikasyonu olarak; düşük oranlarda da olsa ameliyat sırasında mesane ya da idrar kanalında, ve barsak yaralanması, kanama olabilir.

Kadınlarda idrar yoluna artifisyel(Yapay sfinkter yerleştirilmesi: Artifisyel-yapay üriner sfinkter yerleştirilmesi stres tipi idrar kaçırma için ikinci basamak tedavi seçeneklerinden birisidir. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirilmesinde, elle kontrol edilebilir pompası yardımıyla idrar yolu etrafına sarılmış kafın-manşonun sıkıştırılıp gevşetilmesi ile mesaneyi kontrol etmemizi sağlar, böylece idrar kaçırma engellenir, istediğimiz zaman pompayı gevşetip idrar rahatça yapılabilir. Amaç, hapşırma, öksürme, gülme, koşma gibi stres aktiviteleri sırasında idrar kaçırmayı azaltmaktır. Yapay idrar yolu sfinkteri, üretranın etrafına yerleştirilen şişirilebilir-tansiyon aleti manşonu gibi bir kaf, rezervuar ve kafı kontrol eden bir pompadan oluşur.

Artifisyel-yapay üriner sfinkter yerleştirilmesi ameliyatında; cerrah, önce karın alt bölgesinde bir kesi yapar, daha sonra idrar kanalı etrafına cihazın kaf-manşonunu yerleştirir ve uygun alana rezervuarı konumlandırır, son olarak pompa vajina dudaklarına(labia’ya) yerleştirilir ve cihazın iki parçası arasındaki bağlantı tamamlanır. Cihaz tam iyileşmenin olabildiği 4-6 hafta sonra kullanmaya başlanır, bu süre zarfında doktor tarafından aktive edilinceye kadar kaf açık halde bırakılır.

Kadında yer kaplayan maddelerle enjeksiyon tedavisi: Stres tipi idrar kaçırması olan kadınlarda idrar kanalı duvarına hacim yapabilecek ve dolayısıyla direnci kesmen artırıcı madde enjeksiyonları yapılabilir. Enjeksiyon yapılan maddeler sıvı-jel kıvamındadır, uygulama yapıldıktan sonra idrar kanalının süngerimsi yapısı içinde katılaşır ve yer kaplayan bir yapıya dönüşür, böylece idrar kanalında kısmi de olsa mesaneye karşı daha dirençli hale gelir, ancak etkisi enjeksiyonun etkisi zamanla azalabilmektedir. Yer kaplayıcı ajanlar sentetik maddelerden üretilmekte ya da sığır kollajeninden elde edilmektedir.

Erkeklerde İdrar Kaçırmanın Cerrahi Tedavisi

Eğer stres tipi idrar kaçırma şikayeti var ve diğer yöntemlerle sonuç alınamaz ise cerrahi tedavi önerebilir. Cerrahi bir yönteme başvururken, kadınlarda olduğu gibi, hastanın idrar kaçırma tipi ve şiddeti, yaşı, beklenen yaşam süresi, cinsel aktif olup olmaması, genel sağlık durumu dikkate alınır.

Erkeklerde askı yerleştirme: Askı yerleştirilmesi, stres tipi idrar kaçırması olan erkerlerde kadınlarda olduğu gibi çok tercih edilen standart cerrahi tedavi yöntemidir. Askılar, prostatektomi sonrası orta ve şiddetli idrar kaçırmanın varlığında önerilebilir. Ayrıca diğer cerrahi tedavilerinin mümkün olmadığı ya da hastanın bir cerrahi yöntemi benimsememesi durumunda askı yöntemi düşünülebilir.

Askı ameliyatı pelvik taban kaslarına destek sağlar ve idrar kanalının dolu bir mesane basıncına karşı daha iyi direnç göstermesini sağlar. Amaç, askı ile idrar kanalını veya mesane boynunu yeniden konumlandırarak stres tip idrar kaçırmayı önlemeye yöneliktir. halihazırda kullanılan İki kollu, dört kollu ve ayarlanabilir, sentetik veya hayvan dokusundan elde edilen, çeşitli askı tipleri mevcuttur. Seçim doktorun bilgi, beceri ve tecrübesine yada hastanın bireysel durumuna ve ihtiyacına göre belirlenir. Askıyı yerleştirmek için, anestezi altında, testis-anüs arası bölgeye-perineye bir kesi yapılır, idrar kanalı etrafına hamak gibi serilen iki kollu askının uçları pubik kemiğin hemen üstündeki ya da hemen komşuluğundaki dokuya tutturulur. Dört kollu askılarda ise iki uç kasık etrafındaki dokuya tutturulurken, diğer iki ucu pubik kemik etrafındaki dokuya tutturulur. Ayarlanabilir(bir kaç tipi vardır) askılar için, ayarlama yapan cihaz-rezervuar karından alt bölgesine yapılan kesiden pelvik bölgeye yerleştirilir.

Ameliyattan bir gün sonra sondası alındıktan sonra hasta taburcu edilebilir. Yaranın tamamen iyileşmesi 6 haftaya kadar sürebilir, bu dönemde pelvik bölgede ağrı, idrar yaparken yanma olabilir. İşedikten sonra mesanede kalan idrar miktarı fazla olursa hastanede kalma süresi uzayabilir.

Erkekte Yapay-suni kompresyon araç (Balon) yerleştirilmesi: Balon olarak da bilinen yapay kompresyon araçları, erkekte orta ve şiddetli stres tipinde idrar kaçırmada başlıca tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca diğer cerrahi tedavilerinin mümkün olmadığı ya da hastanın bir cerrahi yöntemi benimsememesi durumunda bu yöntem düşünülebilir. Mesane boynunun hemen altına yerleştirilen balonlar idrar yolunun sıkıştırarak dolu bir mesaneye karşı daha iyi direnç oluşmasını sağlarlar. Balonların temel amacı hapşırma, öksürme, koşma veya ağır yük kaldırma gibi stres aktiviteleri sırasında idrar kaçırmayı engellemektir.

Bu yapay kompresyon cihazları, su tutan bir balon, küçük bir titanyum port ve balon ile portu birbirine bağlayan tüpten oluşur. Port, balon içindeki sıvının doktor tarafından ayarlanmasına izin verir. Ameliyatta perineye bir kesi uygulanır, röntgen ışını kılavuzluğunda (floroskopi), ilk balon prostatın altında idrar kanalının bir yanına yerleştirir, eğer hasta daha önce radikal prostatektomi geçirdi ise balon mesane boynunun hemen altına yerleştirilir, aynı işlem daha sonra idrar kanalının diğer tarafına uygulanır. Son olarak titanyum portları skrotuma yerleştirir ve balonlarla bağlantıları yapılır. Bu yolla, balonların hacmi kolaylıkla ayarlanabilir. Genellikle operasyondan sonra bir gün sonra idrar dası çekilir, birkaç gün sonra da hastaneden taburcu edilir, işemeyle ilgili sıkıntı olursa ya da işedikten sonra mesanede kalan idrar miktarı fazla olursa hastanede kalma süresi biraz uzayabilir. Yaranın tamamen iyileşmesi 6 hafta kadar sürebilir. Bu süre içinde pelvik bölgede ağrı ya da işeme sırasında yanma olabilir.

Erkeklerde idrar yoluna artifisyel(Yapay) sfinkter yerleştirilmesi: İdrar yoluna artifisyel sfinkter uygulaması kadınlarda olduğu gibi, stres tip idrar kaçırmada uygulanan cerrahi yolla protez yerleştirilmesini ifade eder. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirilmesi ile, elle kontrol edilebilir pompası yardımıyla idrar yolu etrafına sarılmış kafın-manşonun sıkıştırılıp gevşetilmesi ile mesaneyi kontrol etmemizi sağlar, böylece idrar kaçırma engellenir. Amaç hapşırma, öksürme, koşma veya ağır kaldırma gibi aktiviteler sırasında idrar kaçırmayı azaltmak veya engellemektir. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirmesi, ciddi ölçüde idrar kaçırması olan veya askı yerleştirilmesi sonrasında tam ya da kısmi iyileşme sağlanamadığı hastalarda önerilir. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirilmesi uzun süreli etkiye sahiptir ve hayat kalitesini önemli ölçüde iyileştirir. Cerrahi planlanmadan önce cihazın nasıl çalıştığını ve nasıl rahatlıkla kullanabileceğini hastaya anlatılır, çeşitli testler yapılır, ve sfinkter protezi ihtiyacı belirlenir.

Yöntem için genellikle spinal anestezi uygulanmakla birlikte, bazı hastalarda genel anestezi önerilebilir. Ameliyatta, idrar kanalı etrafına çepeçevre kaf-manşon yerleştirmek üzere perineye bölgesine kesi yapılarak bölgeye ulaşılır, kaf yerleştirildikten sonra alt karın bölgesine yapılan ikinci bir kesiden cihazın rezervuarı pelvik bölgeye yerleştirilir. Son olarak pompa testis torbasına yerleştirilir ve cihazın iki parçası arasındaki bağlantı tamamlanır. 4-6 hafta sonra aktive edilinceye kadar kaf açık halde bırakılır ve kullanıma müsaade edilmez.

Ameliyat komplikasyonları arasında; ameliyat sırasında rektum, bağırsak, idrar kanalı ve mesanede yaralanma, kanama ve enfeksiyonlar sayılabilir. Ameliyat sonrasında idrar yapamama ve/veya sıkışma tipinde idrar kaçırma riski az da olsa vardır. Cihazın zaman içinde idrar kanalında erozyon-tahriş, darlık oluşmasına neden olabilir, ayrıca mekanik olarak bozulma riski az bir olasılık olsa bile vardır.

Erkekte yer kaplayan maddelerle enjeksiyon tedavisi: Stres tipi idrar kaçırması olan erkeklerde kadınlarda olduğu gibi idrar kanalı duvarına hacim yapabilecek ve dolayısıyla idrar kanalının direnci kesmen artırıcı madde enjeksiyonları yapılabilir. Enjeksiyon yapılan maddeler sıvı-jel kıvamındadır, uygulama yapıldıktan sonra idrar kanalının süngerimsi yapısı içinde katılaşır ve yer kaplayan bir yapıya dönüşür, böylece idrar kanalında kısmi de olsa mesaneye karşı daha dirençli hale gelir, ancak etkisi enjeksiyonun etkisi zamanla azalabilmektedir. Yer kaplayıcı ajanlar sentetik maddelerden üretilmekte ya da sığır kollajeninden elde edilmektedir. Enjeksiyon tedavisi diğer tedaviler için uygun olmadığı ya da diğer tedavileri reddeden hastalarda bir seçenek olarak hastaya sunulmaktadır. İşlem, kapalı endoskopik ve günübirlik olarak, idrar kanalına yönlendirilen iğne ile direkt görüş altında yapılmaktadır. Bir gün sonra sonda alınır, hafif kanama, geçici idrar tıkanmaları gelişebilir. Düşük bir olasılık da olasa enfeksiyon ve idrar kanalında tahriş ve erezyon gelişebilmektedir.

6- İdrar Kaçırmalarında kullanılan Emici Pedler ve Kateterler

Tıbbi ve cerrahi tedaviler idrar kaçırmayı ortadan kaldıramıyorsa, idrar kaçırmanın verdiği rahatsızlığı ortadan kaldırmaya veya hafifletmeye yardımcı olan bazı endüstriyel ürünleri kullanılabilir:

Pedler ve koruyucu giysiler: Bu amaçla üretilen ürünler çoğu aslında normal iç çamaşırlarından daha hacimli değildir ve günlük kıyafetlerin altına kolayca giyilebilir ve gizlenebilir. İdrar damlaları bir damla toplayıcıda toplanır, hasta altını ıslatmadan belli bir süre sosyal yaşantısını sürdürebilir. Penisin üzerine giyilen ve sıkı bir şekilde oturan ucunda damla emici dolgu cebi olan iç çamaşırlar bulunmaktadır.

Temiz aralıklı kateterizasyon(TAK): Temiz aralıklı kateterizasyon mesanennin düzgün ve tam boşalmadığı için idrarını tutamayan taşma tipi idrar kaçıran hastalarda, mesaneyi tam boşatmayı temin etmek, hastanın kendi kendine tek kullanımlık idrar sondası ile boşaltmasını ifade eder. Hastanın ihtiyacına göre günde bir ile 6 defaya kadar bu işlemi tekrarlaması gerekebilir. Bu yöntemle hastanın idrar kaçırması engellenmekte, idrarı tam olarak boşaltmak suretiyle böbreklere olan baskıyı azaltmakta, böylece böbrek fonksiyonları korunmaktadır.

7- İdrar Kaçırmada Mesane Büyütme Ameliyatları (Augmentasyon)

İdrar kaçırma ilaçlarla ve diğer tedavilerle düzelmemişse, mesane kapasitesinin yetersiz ve küçük olmasına bağlı ise mesane büyütme-augmentasyon ameliyatı seçeneği hastaya sunulabilir. İşlemin amacı mesane kapasitenizi arttırmaktır. Bu ameliyatla mesane dolduğunda oluşan basınç azalır ve daha fazla idrarı depolayabilecek hale gelir. Ameliyat karnınızın alt kısmına bir kesiden, karın içine girilir, ince barsaklardan alınan bir parça mesaneyi büyütmede kullanılır. Bu işlem, mesane büyütmesi veya augmentasyon sistoplastisi olarak bilinir, günümüzde nadiren gerek duyulur.

Okumaya Devam

Üroloji

Çocuklarda Gece Altını Islatma, Enürezis Nokturna

Gece altını ıslatma dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunudur. Eğer 5-6 yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Gece altını ıslatma dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunudur. Eğer 5-6 yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar kaçırıyorsa buna gece altını ıslatma (enürezis nokturna) denir. Bu yaştan önce çocukların gece altını ıslatması normal dışı bir durum olarak kabul edilmez.

Çocukların gündüz idrarı tutması genellikle 4 yaşına kadar gerçekleşir, ancak gece idrarını tutması tipik olarak daha uzun sürer ve 5-6 yaşına gelene kadar idrar tutması pek beklenmez. 4 yaşında, yaklaşık her 3 çocuktan 1’i yatağını ıslatır, ancak bu, 6 yaşında yaklaşık 10’da 1’e düşer. Bunun sebebi çocuklarda sinirsel (nörolojik) olgunluğun bu yaşta tamamlanmasıdır. Beş yaşındaki çocukların yaklaşık %15’inde gece altını ıslatma mevcuttur. Her yıl yaklaşık %15 azalarak 15 yaşında yaklaşık %1’e düşer.

Genelde gece altını ıslatma çocuğun büyümesinin ve gelişmesinin bir parçası kabul edilmektedir. Bu yüzden çocukların 6 yaşından önce altını ıslatması endişe kaynağı değildir, bu yaşlarda çocuk hala mesane kontrolünü geliştirme dönemindedir.

Ne zaman doktora görünmeli?

  • Çocuk 6 yaşından sonra hala yatağını ıslatıyorsa

  • Çocuk gece kuruduktan aylar veya yıllar sonra yatağını ıslatmaya başlarsa

  • Yatak ıslatmaya ile birlikte idrarda yanma, ağrı, kanama(pembe veya kırmızı idrar) olağandışı susama, kabızlık veya uykuda horlama eşlik ediyorsa.

  • İdrarla birlikte dışkı da kaçırıyorsa

  • Gece ıslatması ile birlikte gündüz kaçırması da oluyorsa

Bu bilgiler ışığında gece altını ıslatan çocuklar şu şekilde gruplandırılabilir:

  • Sadece gece ıslatması olan çocuklar: Eşlik eden diğer durumlar yok sadece gece idrar kaçırıyorsa buna saf-enürezis nokturna denir.

  • Kompleks gece ıslatması olan çocuklar: Gece ıslatmasına eşlik eden; gündüz idrar kaçırması, aniden sıkışarak tuvalete gitmesi/tuvalete yetişemeden idrarını kaçırması, kesik kesik işemesi, işerken ıkınması, dışkı kaçırması ve devamlı kabızlık gibi birtakım şikayetleri var ise buna tek başına olmayan-kompleks gece ıslatması(enürezis nokturna) denir.

Altını ıslatan çocukların gruplandırması şöylede yapılabilir:

  • Birincil altını ıslatma(primer enürezis nokturna): Primer enürezis, çocuk gece idrar kontrolünü hiçbir zaman kazanamamış olmasını ifade eder,

  • İkincil altını ıslatma (Sekonder enürezis nokturna): Sekonder enürezis ise, çocuğun 5 yaşını bitirdikten sonra en az 6 aylık bir kuru dönemi olduğunu, yani çocuk kuruduktan aylar ve yıllar sonra tekrar idrar kaçırmasını ifade etmektedir. Bu tip hastalarda psikolojik faktörlerin ön planda olabileceği bilindiğinden bu ayırımın da dikkatli bir şekilde yapılması gereklidir.

Gece Altını Islatma Nedenleri Nelerdir?

Yatak ıslatmanın kesin nedeni bilinmemektedir, ancak çeşitli nedenlerin gece ıslatmasında rol oynadığı bilinmektedir. Bu faktörler şunlar olabilir: İlk üçü gece ıslatmanın temel faktörü sayılmaktadır.

  • Küçük kapasiteli ve aşırı aktif mesane: Çocuğun mesanesi gece üretilen idrarı tutacak ve depolayacak kadar kapasitesi gelişmemiş ve/veya mesanede uygun olmayan kasılmalar olabilir. İdrar kaçıran çocuklarda uykudaki fonksiyonel mesane kapasitesinde bir azalma veya mesanenin gece aşırı aktivitesi altını ıslatan çocuklarda altta yatan temel faktörlerden biridir.

  • Mesanenin dolduğunu hissetmemek: Mesaneyi kontrol eden sinirlerin tam olgunlaşmamış veya olgunlaşması yavaşsa, dolu bir mesane çocuğu uyandıracak ölçüde bir uyarı vermiyor olabilir, ki bu özellikle uyku derinliği fazla olan çocuklarda ön plandadır.

  • Hormon dengesizliği: Normalde gece idrar üretimi gündüze nazaran yarı yarıya daha azdır, ve bu beyin tabanından(hipofizden) gece salgılanan ADH(antidiüretik hormon) isimli hormon tarafından sağlanmaktadır. Bu hormonun olmaması, yetersiz veya uygunsuz salgılanması gece de gündüz gibi idrar üretimi olur. Bu da gece işemelerine neden olabilmektedir.

  • İdrar yolu enfeksiyonu: İdrar yolu enfeksiyonları çocuğun idrarını kontrol etmesini zorlaştırabilir. Bu hastalarda gece ıslatması yanında; gündüz vakti idrar kaçırma, sık idrara çıkma, idrarda kanama, ve idrar yaparken yanma eşlik edebilir.

  • Uyku apnesi ve solunum yolu tıkanıklıkları: İltihaplı ve büyümüş bademcikler, adenoid denilen geniz eti ve burun tıkanıklıkları gibi solunum yolu problemleri nedeniyle çocuğun solunumunun uyku sırasında kesintiye uğradığı bir durum olan obstrüktif uyku apnesi (geçici solunum durması) gece ıslatmasını bir nedeni olabilir. Bu hastalarda horlama görülebilir ve uyku kalitesi bozuk olduğu için gündüzleri yorgunluk ve uyuşukluk saptanabilir.

  • Şeker hastalığı: Daha önce kuru olan çocukta, gece işemesi başladı ise bu şeker hastalığını ilk belirtisi olabilir. Şeker hastası olan çocuklarda ayrıca, çok miktarda(hacim olarak) idrar çıkma, devamlı susuzluk hissi-çok su içme, ve yemek iştahı iyi olmasına rağmen kilo kaybı görülebilen diğer şikayetlerdir.

  • Kronik kabızlık: İdrar yapma/tutma ve dışkı yapma/tuma da aynı kaslar kullanılmaktadır. Uzun süreli kabızlık olduğunda, bu kaslar işlevsiz hale gelebilir ve geceleri yatak ıslatmaya katkıda bulunabilir.

  • İdrar yolunda veya sinir sisteminde yapısal kusurlar: Nadir de olsa çocuğun nörolojik sistemindeki veya üriner sistemdeki kusurlara bağlı gece ıslatma problemi yaratabilir.

Gece Altını Islatma Risk Faktörleri Nelerdir?

Gece altını ıslatmanın risk faktörleri şunlardır:

  • Cinsiyet: Erkek çocuklarda, kız çocuklara göre iki kat fazla görülmektedir.

  • Stres ve kaygı: Aileye yeni çocuk gelmesi, yeni bir okula başlamak veya evden uzakta uyumak gibi stresli olaylar gece altını ıslatmayı tetikleyebilir.

  • Aile öyküsü: Çocuğun ebeveynlerinden biri veya her ikisi çocukken yatağını ıslatmış olması, çocuklarının da yatağı ıslatma olasılığını yükselttiği bilinen bir gerçektir. Gece altını ıslatmanın altta yatan bir genetik temeli olduğu bilinmektedir, ve bu durumla ilişkili çeşitli genler ortaya konmuştur.

  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu: Dikkat Eksikliği ve/veya Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklarda yatak ıslatma daha yaygın bir şekilde görülmektedir, gece altını ıslatma problemi için kesin bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir

Altını ıslatan çocukta beklenen ruhsal ve bedensel sıkıntılar şunlardır: Komplikasyonlar

Sinir bozucu olsa da, fiziksel bir neden olmadan yatak ıslatma herhangi bir sağlık riski pek oluşturmaz. Bununla birlikte, altını ıslatan çocukta beklenen bazı problemler şunlardır:

  • Altını ıslatan çocukta genelde suçluluk ve utangaçlığa bağlı kendi özgüvenine ve özbenliğe olan saygıda azalma görülmektedir. Özgüven kaybı belirgindir, bazı kişilik bozuklukları görülmektedir. Sorumluluk pek almazlar.

  • Bu çocukların sosyalleşme problemleri vardır, yatılı olarak bir yerde kalma ve kamp gibi sosyal aktivitelere katılamazlar.

  • Çocuğun poposunda ve genital bölgesinde idrar bağlı deri döküntüleri olabilir. özellikle çocuk ıslak iç çamaşırıyla uyuyorsa, değiştirmiyorsa bu tür cilt problemleri görülebilir.

Teşhisde Neler Yapılır?

Altını ıslatan çocukta, altta yatan herhangi bir nedenin olup olmadığını belirlemek için bir dizi muayene ve tetkik yapılır.Bunlar şunlardır:

  • Öykü ve aile hikayesi: Çocuğun ailesinden ve kendisinden detaylı bir sorgulama ve hikaye, teşhisin temelini oluşturmaktadır. Öncelikle sadece gece uykuda idrar kaçırmanın mı olduğu yoksa başka işeme sorunları / kabızlık gibi problemlerle birlikte mi olduğu aydınlatılmalıdır. Bunun için ailenin çocuğun gün içindeki durumuna dikkat etmesi gerekmektedir. Çocuğun, günlük sıvı alımının, aile öyküsü(diğer aile bireylerinde ve ebeveynlerde olup olmadığı), bağırsak ve mesane alışkanlıklarının ve yatak ıslatma ile ilgili sorunların tartışılması

  • Fizik muayene: Çocuğun genel fizik muayenesi altını ıslatmanın altında yatabilecek bir problem hakkında bir ipucu verebilir.

  • Mesane günlüğü ve semptom skoru formu doldurulması: Daha önce dikkat edilmemiş ise çocuğun günlük işeme alışkanlıklarını ortaya koymaya yarayan bir işeme çizelgesi(mesane günlüğü) ve işeme bozuklukları semptom skoru formunun doldurulması bu konuda değerli bilgiler verecektir.

  • Laboratuvar testleri: İdrar, rutin kan testleri ve böbrek fonksiyon testleri; özellikle diyabet ve idrar yolu enfeksiyonları açısından değerli bilgiler verebilir.

  • Görüntüleme testleri: İdrar yolunun yapısına bakmak için böbreklerin veya mesanenin ultrason, ve gerektiğinde daha gelişmiş tomografi ve MR gerekebilir.

  • Üroflowmetri ve ürodinami: Rutin testler arasında değildir, bazı problemli ve nörolojik kökenli problemleri saptamak için yapılabilir. Üroflowmetri elektronik olarak idrar akım hızını ölçen basit bir incelemedir. İnvaziv-girişimsel ürodinamik incelemede ise doktor veya hemşire, idrar yoluna ve makata(rektuma), karın içi ve mesane basıncını ölçmek için birer kateter yerleştirirler. Yerleştirilen kateterden yavaşça sıvı gönderilerek idrar torbasının olarak dolmasına benzer bir durum oluşturulur ve tüm basınçlar dolum ve boşaltım sırasında ölçülür ve kaydedilir.

Altını Islatan Çocukta Tedavi Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır

Çoğu çocuk yatağını ıslatarak kendi kendine büyür. Erken yaşlardaki çocuklardaki şikayetler eğer çocuğun ve ailesinin hayat kalitesini bozacak düzeyde değilse, çocuk çok rahatsız olmuyor veya utanmıyorsa, bu durumun büyüdükçe geçebileceği düşünülerek tedavi bir müddet ertelenebilir. Yine bu çocuklara önerilebilecek olan ve genellikle ilk tedavi seçeneği olarak bilinen davranışsal tedavi uygulanabilir. Bunun psikolojik bir problem olmadığı ve oldukça sık rastlanan bir problem olduğu unutulmamalıdır. Daha önce bahsedildiği gibi enürezis nokturnanın çocuğun nörolojik olgunlaşma ile birlikte yıllar geçtikçe ortadan kalkacağı düşünüldüğünde bu yöntemin denenmesi mantıklı olabilir.

Hayat Tarzı Değişiklikleri

Altını ıslatan çocuk probleminde, ailenin bu problemin ne olup ne olmadığını anlaması, destekleyici ve motive edici bir yaklaşımda bulunması olmazsa olmazdır. Evde yapabileceğiniz hayat tarzı değişiklikleri şunlardır:

Akşamları sıvıları sınırlayın: Yeterli sıvı almak önemlidir, bu nedenle çocuğunuzun bir günde ne kadar içeceğini sınırlamasına gerek yoktur. Ancak, akşam-gece vakti sıvı ihtiyacını sabah ve öğleden sonra erken saatlerde almayı teşvik etmekte, akşamdan yatana kadar olan sürede sıvı tüketimini azaltmakta fayda var. Ancak çocuğunuz akşamları spor pratiğine veya egzersizlere katılma durumu varsa , akşam sıvılarını sınırlamak zarar verebilir. Bu durumda sıvı alımı gün içine eşit olarak dağıtılmalıdır.

Diyet: Kafein içeren içecek ve yiyeceklerden kaçınmakta fayda var. Kafeinli içecekler günün herhangi bir saatinde çocuklar için önerilmez. Kafein mesanede kasılmayı uyarabileceğinden, özellikle akşamları kafein tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca Akşam yemeğinde tuzlu gıdaların tüketiminden kaçınılmalıdır.

Kabızlıkla mücadele: Kabızlık problemi varsa bunun çözülmesi elzemdir. Bunun için bol lifli gıdalar ve yeterli miktarda sıvı alımı şarttır. Her sabah kaka yapmayı alışkanlık haline getirmek uygun bir yöntemdir ama eğer bu uygulanamıyorsa yemekten 15-20 dakika sonra çocuğun tuvalete gitmesi ve kaka yapmasını teşvik etmekte yarar vardır.

Yatmadan önce çift işemeyi teşvik: Çift işeme, yatmaya hazırlanırken bir kez, birde uykuya dalmadan hemen önce olmak üzere iki kez idrar çıkayı teşvik etmeliyiz. Ayrıca, çocuğa, gerekirse gece boyunca tuvaleti kullanmasının uygun olduğunu hatırlatmakta fayda var. Ayrıca mutlaka uyuduktan 2 saat sonra kaldırılıp işemesi sağlanmalıdır. Yine yatak odası ve banyo arasındaki yolu kolayca bulabilmesi için küçük gece lambaları kullanılabilir.

Gün boyunca düzenli tuvalet kullanımını teşvik: İşemenin düzenlenmesi de oldukça önemlidir. Gündüz ve akşam, çocuğunuzun her iki saatte bir veya en azından aciliyet hissinden kaçınmak için yeterince sık idrara çıkmasını önerin. Okulda en azından iki teseffüsde bir tuvalete gitmesini teşvik etmeliyiz, ve bunun yanında eğer klozet kullanıyorsa (alafranga tip tuvalet) ayaklarının desteklenmesinde fayda var.

Cilt ıslaklığa bağlı oluşabilecek kızarıklıkları önleme: Islak iç çamaşırların neden olduğu kızarıklıkları önlemek için çocuğun her sabah poposunu ve genital bölgesini yıkamasına yardımcı olmakta fayda var. Ayrıca, yatmadan önce etkilenen bölgeyi koruyucu bir merhem veya krem kullanılabilir. Bu ürünleri kullanırken doktora danışmakta fayda vardır.

Davranışsal Tedavi-Destek tedavisi

Çocuklar anne babalarını kızdırmak için altını ıslatmazlar. Siz ve çocuğunuz sorunu birlikte çözerken sabırlı olmaya çalışın. Etkili tedavi stratejilerinin başarılı olması zaman alabilir.

Çocuğunuzun duygularına karşı duyarlı olma: Başka bir sebebe bağlı olmayan, saf gece altını ıslatma problemi, psikolojik kökenli olmamakla birlikte çocuk üzerinde psikolojik olarak negatif bir etki bırakması beklenen bir durumdur. Tedavinin belki de en önemli gerekçesi budur. Çocuk kaygılı, stresli ve endişeli ise, bu duygularını ifade etmesi için onu teşvik edin. Bu problemin üstesinden gelmesi konusunda çocuğu cesaretlendirmek, destek ve teşvik sunmak önemlidir. Çocuğunuz kendini sakin ve güvende hissettiğinde, altını ıslatmak daha az problemli hale gelebilir. Gerekirse, stresle başa çıkmak için, ek stratejiler hakkında, hekimden destek alınabilir.

Altını ıslatmanın kolayca temizliği için plan yapma: Bu amaçla; çocuğun yatağına sıvı geçirmeyen plastik bir örtü yaymak, geceleri idrarı tutucu kalın, emici iç çamaşırı kullanmak, ilave yatak takımlarını ve pijamaları el altında bulundurmak yararlı olabilir. Ancak, uzun süreli çocuk bezleri veya tek kullanımlık iç çamaşırı kullanımı önerilmemektedir.

Çocuktan yardımı alınabilir: Çocuktan, yaşı uygunsa, ıslak iç çamaşırlarını ve pijamalarını durulamasını veya bu eşyaları yıkanmak üzere özel bir kaba koymasını istemek, çocuğun mevcut durumdan daha fazla sorumluluk almasına ve hissetmesine yardımcı olabilir.

Çocuğun çabasını kutlama ve ödüllendirme: Altını ıslatan çocuğa ailenin destek olması oldukça önemlidir.Yatak ıslatma istem dışıdır, bu nedenle çocuğunuzu yatağını ıslattığı için cezalandırmak veya kızmaz mantıklı değildir, ve varsa diğer kardeşlerin yatağını ıslatan çocukla dalga geçmesine fırsat vermemek gerekir. Bunların yerine, çocuğun yatma vakti rutinini takip ettiği ve altını ıslattıktan sonra temizliğe yardımcı olduğu için övmek lazımdır. Hatta çocuğu motive etme adına ödül sistemi kullanılabilir, şöyleki, çocuk; sizin bu durumu güvence, destek ve anlayışla karşılamanız karşısında kuru geceleri sabırsızlıkla bekleyebilir. Belli takvim aralığını belirleyerek aralıksız kuru kalma başarısını ödüllendirme yöntemi, çocukların bu konuda motivasyonlarını artırmakta ve problemin aile içinde kabul edilerek çocuğun üzerindeki psikolojik baskının azaltılmasını sağlayabilmektedir.

Altını Islatan Çocuklarda Alarm Cihazı Kullanımı

Çoğu eczanede reçetesiz satılan bu küçük, pille çalışan cihazlar, çocuğun pijamasına veya yatağındaki neme-ıslaklığı duyarlı bir pede-çarşafa bağlanır, ped ıslaklığı algıladığında alarm çalar, çocuk uyanır, idrarını tutar, ve tuvalete gider. Uykusu ağır olan, alarma rağmen uyanmayan çocuklarda, ebbeynlerler tarafından alarm çaldığında çocuk uyandırılır ve idrar yapması temin edilir.

Altını Islatan Çocukların Tedavisinde Alternatif Tıp Yöntemleri

Gece altını ıslatma tedavisinde tamamlayıcı veya alternatif tıp yaklaşımları günümüzde oldukça popülerdir.. Ancak bu gibi yaklaşımların, yatak ıslatmayı tedavi edici etkinlikleri kanıta muhtaçtır, kanıtları zayıf ve sonuçsuzdur ya da bu tür çabaların etkisiz olduğu kanıtlanmıştır. Bu yöntemleri konu alan çalışmaların güvenilirliği iyi seviyede değildir.

Bu amaçla kullanılan alternatif tıp yöntemleri şunlardır:

  • Hipnoz,

  • Akupunktur,

  • Kayropraktik terapi ve

  • Bitkisel terapi

Sonuç olarak gece altını ıslatamanın bir problem olarak kabul edilmesi ve çocuğun bu bağlamda suçlanarak değil desteklenerek problemle başa çıkılması en doğrusudur. Bu problemin ilerleyen yaş ile birlikte büyük oranda kaybolacağını bilmek önemlidir. Bunun yanında gece idrar kaçırmanın sosyal ve psikolojik olarak etkileme düzeyine geldiği durumlarda ilaç (desmopressin) veya alarm tedavisinin veya seçilmiş vakalarda iki tedavinin birlikte kullanılmasıyla bu hastaların çok çok büyük kısmı erişkin yaşlara bu problemi atlatarak gelecektir.

Gece altını ıslatma dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunudur. Eğer 5-6 yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar kaçırıyorsa buna gece altını ıslatma (enürezis nokturna) denir. Bu yaştan önce çocukların gece altını ıslatması normal dışı bir durum olarak kabul edilmez.

Çocukların gündüz idrarı tutması genellikle 4 yaşına kadar gerçekleşir, ancak gece idrarını tutması tipik olarak daha uzun sürer ve 5-6 yaşına gelene kadar idrar tutması pek beklenmez. 4 yaşında, yaklaşık her 3 çocuktan 1’i yatağını ıslatır, ancak bu, 6 yaşında yaklaşık 10’da 1’e düşer. Bunun sebebi çocuklarda sinirsel (nörolojik) olgunluğun bu yaşta tamamlanmasıdır. Beş yaşındaki çocukların yaklaşık %15’inde gece altını ıslatma mevcuttur. Her yıl yaklaşık %15 azalarak 15 yaşında yaklaşık %1’e düşer.

Genelde gece altını ıslatma çocuğun büyümesinin ve gelişmesinin bir parçası kabul edilmektedir. Bu yüzden çocukların 6 yaşından önce altını ıslatması endişe kaynağı değildir, bu yaşlarda çocuk hala mesane kontrolünü geliştirme dönemindedir.

Ne zaman doktora görünmeli?

  • Çocuk 6 yaşından sonra hala yatağını ıslatıyorsa

  • Çocuk gece kuruduktan aylar veya yıllar sonra yatağını ıslatmaya başlarsa

  • Yatak ıslatmaya ile birlikte idrarda yanma, ağrı, kanama(pembe veya kırmızı idrar) olağandışı susama, kabızlık veya uykuda horlama eşlik ediyorsa.

  • İdrarla birlikte dışkı da kaçırıyorsa

  • Gece ıslatması ile birlikte gündüz kaçırması da oluyorsa

Bu bilgiler ışığında gece altını ıslatan çocuklar şu şekilde gruplandırılabilir:

  • Sadece gece ıslatması olan çocuklar: Eşlik eden diğer durumlar yok sadece gece idrar kaçırıyorsa buna saf-enürezis nokturna denir.

  • Kompleks gece ıslatması olan çocuklar: Gece ıslatmasına eşlik eden; gündüz idrar kaçırması, aniden sıkışarak tuvalete gitmesi/tuvalete yetişemeden idrarını kaçırması, kesik kesik işemesi, işerken ıkınması, dışkı kaçırması ve devamlı kabızlık gibi birtakım şikayetleri var ise buna tek başına olmayan-kompleks gece ıslatması(enürezis nokturna) denir.

Altını ıslatan çocukların gruplandırması şöylede yapılabilir:

  • Birincil altını ıslatma(primer enürezis nokturna): Primer enürezis, çocuk gece idrar kontrolünü hiçbir zaman kazanamamış olmasını ifade eder,

  • İkincil altını ıslatma (Sekonder enürezis nokturna): Sekonder enürezis ise, çocuğun 5 yaşını bitirdikten sonra en az 6 aylık bir kuru dönemi olduğunu, yani çocuk kuruduktan aylar ve yıllar sonra tekrar idrar kaçırmasını ifade etmektedir. Bu tip hastalarda psikolojik faktörlerin ön planda olabileceği bilindiğinden bu ayırımın da dikkatli bir şekilde yapılması gereklidir.

Gece Altını Islatma Nedenleri Nelerdir?

Yatak ıslatmanın kesin nedeni bilinmemektedir, ancak çeşitli nedenlerin gece ıslatmasında rol oynadığı bilinmektedir. Bu faktörler şunlar olabilir: İlk üçü gece ıslatmanın temel faktörü sayılmaktadır.

  • Küçük kapasiteli ve aşırı aktif mesane: Çocuğun mesanesi gece üretilen idrarı tutacak ve depolayacak kadar kapasitesi gelişmemiş ve/veya mesanede uygun olmayan kasılmalar olabilir. İdrar kaçıran çocuklarda uykudaki fonksiyonel mesane kapasitesinde bir azalma veya mesanenin gece aşırı aktivitesi altını ıslatan çocuklarda altta yatan temel faktörlerden biridir.

  • Mesanenin dolduğunu hissetmemek: Mesaneyi kontrol eden sinirlerin tam olgunlaşmamış veya olgunlaşması yavaşsa, dolu bir mesane çocuğu uyandıracak ölçüde bir uyarı vermiyor olabilir, ki bu özellikle uyku derinliği fazla olan çocuklarda ön plandadır.

  • Hormon dengesizliği: Normalde gece idrar üretimi gündüze nazaran yarı yarıya daha azdır, ve bu beyin tabanından(hipofizden) gece salgılanan ADH(antidiüretik hormon) isimli hormon tarafından sağlanmaktadır. Bu hormonun olmaması, yetersiz veya uygunsuz salgılanması gece de gündüz gibi idrar üretimi olur. Bu da gece işemelerine neden olabilmektedir.

  • İdrar yolu enfeksiyonu: İdrar yolu enfeksiyonları çocuğun idrarını kontrol etmesini zorlaştırabilir. Bu hastalarda gece ıslatması yanında; gündüz vakti idrar kaçırma, sık idrara çıkma, idrarda kanama, ve idrar yaparken yanma eşlik edebilir.

  • Uyku apnesi ve solunum yolu tıkanıklıkları: İltihaplı ve büyümüş bademcikler, adenoid denilen geniz eti ve burun tıkanıklıkları gibi solunum yolu problemleri nedeniyle çocuğun solunumunun uyku sırasında kesintiye uğradığı bir durum olan obstrüktif uyku apnesi (geçici solunum durması) gece ıslatmasını bir nedeni olabilir. Bu hastalarda horlama görülebilir ve uyku kalitesi bozuk olduğu için gündüzleri yorgunluk ve uyuşukluk saptanabilir.

  • Şeker hastalığı: Daha önce kuru olan çocukta, gece işemesi başladı ise bu şeker hastalığını ilk belirtisi olabilir. Şeker hastası olan çocuklarda ayrıca, çok miktarda(hacim olarak) idrar çıkma, devamlı susuzluk hissi-çok su içme, ve yemek iştahı iyi olmasına rağmen kilo kaybı görülebilen diğer şikayetlerdir.

  • Kronik kabızlık: İdrar yapma/tutma ve dışkı yapma/tuma da aynı kaslar kullanılmaktadır. Uzun süreli kabızlık olduğunda, bu kaslar işlevsiz hale gelebilir ve geceleri yatak ıslatmaya katkıda bulunabilir.

  • İdrar yolunda veya sinir sisteminde yapısal kusurlar: Nadir de olsa çocuğun nörolojik sistemindeki veya üriner sistemdeki kusurlara bağlı gece ıslatma problemi yaratabilir.

Gece Altını Islatma Risk Faktörleri Nelerdir?

Gece altını ıslatmanın risk faktörleri şunlardır:

  • Cinsiyet: Erkek çocuklarda, kız çocuklara göre iki kat fazla görülmektedir.

  • Stres ve kaygı: Aileye yeni çocuk gelmesi, yeni bir okula başlamak veya evden uzakta uyumak gibi stresli olaylar gece altını ıslatmayı tetikleyebilir.

  • Aile öyküsü: Çocuğun ebeveynlerinden biri veya her ikisi çocukken yatağını ıslatmış olması, çocuklarının da yatağı ıslatma olasılığını yükselttiği bilinen bir gerçektir. Gece altını ıslatmanın altta yatan bir genetik temeli olduğu bilinmektedir, ve bu durumla ilişkili çeşitli genler ortaya konmuştur.

  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu: Dikkat Eksikliği ve/veya Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklarda yatak ıslatma daha yaygın bir şekilde görülmektedir, gece altını ıslatma problemi için kesin bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir

Altını ıslatan çocukta beklenen ruhsal ve bedensel sıkıntılar şunlardır: Komplikasyonlar

Sinir bozucu olsa da, fiziksel bir neden olmadan yatak ıslatma herhangi bir sağlık riski pek oluşturmaz. Bununla birlikte, altını ıslatan çocukta beklenen bazı problemler şunlardır:

  • Altını ıslatan çocukta genelde suçluluk ve utangaçlığa bağlı kendi özgüvenine ve özbenliğe olan saygıda azalma görülmektedir. Özgüven kaybı belirgindir, bazı kişilik bozuklukları görülmektedir. Sorumluluk pek almazlar.

  • Bu çocukların sosyalleşme problemleri vardır, yatılı olarak bir yerde kalma ve kamp gibi sosyal aktivitelere katılamazlar.

  • Çocuğun poposunda ve genital bölgesinde idrar bağlı deri döküntüleri olabilir. özellikle çocuk ıslak iç çamaşırıyla uyuyorsa, değiştirmiyorsa bu tür cilt problemleri görülebilir.

Teşhisde Neler Yapılır?

Altını ıslatan çocukta, altta yatan herhangi bir nedenin olup olmadığını belirlemek için bir dizi muayene ve tetkik yapılır.Bunlar şunlardır:

  • Öykü ve aile hikayesi: Çocuğun ailesinden ve kendisinden detaylı bir sorgulama ve hikaye, teşhisin temelini oluşturmaktadır. Öncelikle sadece gece uykuda idrar kaçırmanın mı olduğu yoksa başka işeme sorunları / kabızlık gibi problemlerle birlikte mi olduğu aydınlatılmalıdır. Bunun için ailenin çocuğun gün içindeki durumuna dikkat etmesi gerekmektedir. Çocuğun, günlük sıvı alımının, aile öyküsü(diğer aile bireylerinde ve ebeveynlerde olup olmadığı), bağırsak ve mesane alışkanlıklarının ve yatak ıslatma ile ilgili sorunların tartışılması

  • Fizik muayene: Çocuğun genel fizik muayenesi altını ıslatmanın altında yatabilecek bir problem hakkında bir ipucu verebilir.

  • Mesane günlüğü ve semptom skoru formu doldurulması: Daha önce dikkat edilmemiş ise çocuğun günlük işeme alışkanlıklarını ortaya koymaya yarayan bir işeme çizelgesi(mesane günlüğü) ve işeme bozuklukları semptom skoru formunun doldurulması bu konuda değerli bilgiler verecektir.

  • Laboratuvar testleri: İdrar, rutin kan testleri ve böbrek fonksiyon testleri; özellikle diyabet ve idrar yolu enfeksiyonları açısından değerli bilgiler verebilir.

  • Görüntüleme testleri: İdrar yolunun yapısına bakmak için böbreklerin veya mesanenin ultrason, ve gerektiğinde daha gelişmiş tomografi ve MR gerekebilir.

  • Üroflowmetri ve ürodinami: Rutin testler arasında değildir, bazı problemli ve nörolojik kökenli problemleri saptamak için yapılabilir. Üroflowmetri elektronik olarak idrar akım hızını ölçen basit bir incelemedir. İnvaziv-girişimsel ürodinamik incelemede ise doktor veya hemşire, idrar yoluna ve makata(rektuma), karın içi ve mesane basıncını ölçmek için birer kateter yerleştirirler. Yerleştirilen kateterden yavaşça sıvı gönderilerek idrar torbasının olarak dolmasına benzer bir durum oluşturulur ve tüm basınçlar dolum ve boşaltım sırasında ölçülür ve kaydedilir.

Altını Islatan Çocukta Tedavi Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır

Çoğu çocuk yatağını ıslatarak kendi kendine büyür. Erken yaşlardaki çocuklardaki şikayetler eğer çocuğun ve ailesinin hayat kalitesini bozacak düzeyde değilse, çocuk çok rahatsız olmuyor veya utanmıyorsa, bu durumun büyüdükçe geçebileceği düşünülerek tedavi bir müddet ertelenebilir. Yine bu çocuklara önerilebilecek olan ve genellikle ilk tedavi seçeneği olarak bilinen davranışsal tedavi uygulanabilir. Bunun psikolojik bir problem olmadığı ve oldukça sık rastlanan bir problem olduğu unutulmamalıdır. Daha önce bahsedildiği gibi enürezis nokturnanın çocuğun nörolojik olgunlaşma ile birlikte yıllar geçtikçe ortadan kalkacağı düşünüldüğünde bu yöntemin denenmesi mantıklı olabilir.

Hayat Tarzı Değişiklikleri

Altını ıslatan çocuk probleminde, ailenin bu problemin ne olup ne olmadığını anlaması, destekleyici ve motive edici bir yaklaşımda bulunması olmazsa olmazdır. Evde yapabileceğiniz hayat tarzı değişiklikleri şunlardır:

Akşamları sıvıları sınırlayın: Yeterli sıvı almak önemlidir, bu nedenle çocuğunuzun bir günde ne kadar içeceğini sınırlamasına gerek yoktur. Ancak, akşam-gece vakti sıvı ihtiyacını sabah ve öğleden sonra erken saatlerde almayı teşvik etmekte, akşamdan yatana kadar olan sürede sıvı tüketimini azaltmakta fayda var. Ancak çocuğunuz akşamları spor pratiğine veya egzersizlere katılma durumu varsa , akşam sıvılarını sınırlamak zarar verebilir. Bu durumda sıvı alımı gün içine eşit olarak dağıtılmalıdır.

Diyet: Kafein içeren içecek ve yiyeceklerden kaçınmakta fayda var. Kafeinli içecekler günün herhangi bir saatinde çocuklar için önerilmez. Kafein mesanede kasılmayı uyarabileceğinden, özellikle akşamları kafein tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca Akşam yemeğinde tuzlu gıdaların tüketiminden kaçınılmalıdır.

Kabızlıkla mücadele: Kabızlık problemi varsa bunun çözülmesi elzemdir. Bunun için bol lifli gıdalar ve yeterli miktarda sıvı alımı şarttır. Her sabah kaka yapmayı alışkanlık haline getirmek uygun bir yöntemdir ama eğer bu uygulanamıyorsa yemekten 15-20 dakika sonra çocuğun tuvalete gitmesi ve kaka yapmasını teşvik etmekte yarar vardır.

Yatmadan önce çift işemeyi teşvik: Çift işeme, yatmaya hazırlanırken bir kez, birde uykuya dalmadan hemen önce olmak üzere iki kez idrar çıkayı teşvik etmeliyiz. Ayrıca, çocuğa, gerekirse gece boyunca tuvaleti kullanmasının uygun olduğunu hatırlatmakta fayda var. Ayrıca mutlaka uyuduktan 2 saat sonra kaldırılıp işemesi sağlanmalıdır. Yine yatak odası ve banyo arasındaki yolu kolayca bulabilmesi için küçük gece lambaları kullanılabilir.

Gün boyunca düzenli tuvalet kullanımını teşvik: İşemenin düzenlenmesi de oldukça önemlidir. Gündüz ve akşam, çocuğunuzun her iki saatte bir veya en azından aciliyet hissinden kaçınmak için yeterince sık idrara çıkmasını önerin. Okulda en azından iki teseffüsde bir tuvalete gitmesini teşvik etmeliyiz, ve bunun yanında eğer klozet kullanıyorsa (alafranga tip tuvalet) ayaklarının desteklenmesinde fayda var.

Cilt ıslaklığa bağlı oluşabilecek kızarıklıkları önleme: Islak iç çamaşırların neden olduğu kızarıklıkları önlemek için çocuğun her sabah poposunu ve genital bölgesini yıkamasına yardımcı olmakta fayda var. Ayrıca, yatmadan önce etkilenen bölgeyi koruyucu bir merhem veya krem kullanılabilir. Bu ürünleri kullanırken doktora danışmakta fayda vardır.

Davranışsal Tedavi-Destek tedavisi

Çocuklar anne babalarını kızdırmak için altını ıslatmazlar. Siz ve çocuğunuz sorunu birlikte çözerken sabırlı olmaya çalışın. Etkili tedavi stratejilerinin başarılı olması zaman alabilir.

Çocuğunuzun duygularına karşı duyarlı olma: Başka bir sebebe bağlı olmayan, saf gece altını ıslatma problemi, psikolojik kökenli olmamakla birlikte çocuk üzerinde psikolojik olarak negatif bir etki bırakması beklenen bir durumdur. Tedavinin belki de en önemli gerekçesi budur. Çocuk kaygılı, stresli ve endişeli ise, bu duygularını ifade etmesi için onu teşvik edin. Bu problemin üstesinden gelmesi konusunda çocuğu cesaretlendirmek, destek ve teşvik sunmak önemlidir. Çocuğunuz kendini sakin ve güvende hissettiğinde, altını ıslatmak daha az problemli hale gelebilir. Gerekirse, stresle başa çıkmak için, ek stratejiler hakkında, hekimden destek alınabilir.

Altını ıslatmanın kolayca temizliği için plan yapma: Bu amaçla; çocuğun yatağına sıvı geçirmeyen plastik bir örtü yaymak, geceleri idrarı tutucu kalın, emici iç çamaşırı kullanmak, ilave yatak takımlarını ve pijamaları el altında bulundurmak yararlı olabilir. Ancak, uzun süreli çocuk bezleri veya tek kullanımlık iç çamaşırı kullanımı önerilmemektedir.

Çocuktan yardımı alınabilir: Çocuktan, yaşı uygunsa, ıslak iç çamaşırlarını ve pijamalarını durulamasını veya bu eşyaları yıkanmak üzere özel bir kaba koymasını istemek, çocuğun mevcut durumdan daha fazla sorumluluk almasına ve hissetmesine yardımcı olabilir.

Çocuğun çabasını kutlama ve ödüllendirme: Altını ıslatan çocuğa ailenin destek olması oldukça önemlidir.Yatak ıslatma istem dışıdır, bu nedenle çocuğunuzu yatağını ıslattığı için cezalandırmak veya kızmaz mantıklı değildir, ve varsa diğer kardeşlerin yatağını ıslatan çocukla dalga geçmesine fırsat vermemek gerekir. Bunların yerine, çocuğun yatma vakti rutinini takip ettiği ve altını ıslattıktan sonra temizliğe yardımcı olduğu için övmek lazımdır. Hatta çocuğu motive etme adına ödül sistemi kullanılabilir, şöyleki, çocuk; sizin bu durumu güvence, destek ve anlayışla karşılamanız karşısında kuru geceleri sabırsızlıkla bekleyebilir. Belli takvim aralığını belirleyerek aralıksız kuru kalma başarısını ödüllendirme yöntemi, çocukların bu konuda motivasyonlarını artırmakta ve problemin aile içinde kabul edilerek çocuğun üzerindeki psikolojik baskının azaltılmasını sağlayabilmektedir.

Altını Islatan Çocuklarda Alarm Cihazı Kullanımı

Çoğu eczanede reçetesiz satılan bu küçük, pille çalışan cihazlar, çocuğun pijamasına veya yatağındaki neme-ıslaklığı duyarlı bir pede-çarşafa bağlanır, ped ıslaklığı algıladığında alarm çalar, çocuk uyanır, idrarını tutar, ve tuvalete gider. Uykusu ağır olan, alarma rağmen uyanmayan çocuklarda, ebbeynlerler tarafından alarm çaldığında çocuk uyandırılır ve idrar yapması temin edilir.

Altını Islatan Çocukların Tedavisinde Alternatif Tıp Yöntemleri

Gece altını ıslatma tedavisinde tamamlayıcı veya alternatif tıp yaklaşımları günümüzde oldukça popülerdir.. Ancak bu gibi yaklaşımların, yatak ıslatmayı tedavi edici etkinlikleri kanıta muhtaçtır, kanıtları zayıf ve sonuçsuzdur ya da bu tür çabaların etkisiz olduğu kanıtlanmıştır. Bu yöntemleri konu alan çalışmaların güvenilirliği iyi seviyede değildir.

Bu amaçla kullanılan alternatif tıp yöntemleri şunlardır:

  • Hipnoz,

  • Akupunktur,

  • Kayropraktik terapi ve

  • Bitkisel terapi

Sonuç olarak gece altını ıslatamanın bir problem olarak kabul edilmesi ve çocuğun bu bağlamda suçlanarak değil desteklenerek problemle başa çıkılması en doğrusudur. Bu problemin ilerleyen yaş ile birlikte büyük oranda kaybolacağını bilmek önemlidir. Bunun yanında gece idrar kaçırmanın sosyal ve psikolojik olarak etkileme düzeyine geldiği durumlarda ilaç (desmopressin) veya alarm tedavisinin veya seçilmiş vakalarda iki tedavinin birlikte kullanılmasıyla bu hastaların çok çok büyük kısmı erişkin yaşlara bu problemi atlatarak gelecektir.

Okumaya Devam

Trendler