TESTİS TÜMÖRLERİ - Doktor Makaleleri
Bize ile Bağlan
All On Four İmplant Tedavisi

Tüm Makaleler

TESTİS TÜMÖRLERİ

Testis kanserseri öbür kanserlere nazaran daha az sıklıkta görülmekle bir arada 15-35 yaş ortası erkeklerde ensık görülen kanserlerdir.Testsi …

Yayınlanan

üzerinde

Testis kanserseri öbür kanserlere nazaran daha az sıklıkta görülmekle bir arada 15-35 yaş ortası erkeklerde ensık görülen kanserlerdir.Testsi dışına yayılmış olsalar bile tedavi edilme talihleri çok yüksek tir.

I- Germ hücreli tümörler: %90 ı germ hücreli tümörlerdir, bu hücreler spermleri yapan hücrelerdir. Seminom ve Non –seminom olmak üzere 2 ana tipi vardır.

-Seminomlar: Non –seminomlara nazaran daha yavaş büyür ve yayılırlar. Klasik seminom (%95) 25-45 yaş ortası görülür . spermatositik seminom (%5) sıklıkla 60 yaş sonrası görülür. Seminomların %15 kadarı HCG üreten tümörlerdir.

– Non- seminomlar: 4 tipi vardır . Embriyonel carcinom, yolc salc carcinoma, chriocarcinoma , teratoma. Nom seminomların bir birden fazla bu tipleri karışık olarak içerebilen mixed tümörlerdir.

Embriyonel karsinomlar germ hücreli tüörlerin %40 ının yapısında yer alırlar fakat pür tipleri %3-4 kadardır.Hızlı büyüme ve yayılma eğilimindedirler. Alfa fetoprotein (AFP) ve Beta HCG üretebilirler.

Yolc salc karsinoma; çocuklarda ensık görülen testis tümörüdür , tedaviye çok güzel cevap verirler, saf olarak erişkinde çok az görülür. Hmen ebediyen AFP üretirler .

Choriocarcinoma; ender fakat en agresif tipidir. Saf olarak bulunan tipleri çok süratle ve kan yoluyla uzak organ metastazları yaparlar. Öteki tiplerle birlikte mixed olarak görülebilir .Beta HCG üretirler.

Saf teratomlar çok enderdir AFP ve Beta HCG üretmezler , sıklıkla başka tiplerle bir arada olurlar

Carcinoma in situ ( CIS) (intratubular germ cell neoplasia.): Tüm germ hücreli tümörlerin başlangıç formu olan non invazif bir tümördür. Mikroskopik bir teşhis olup mutaka invziv bir forma dönmeyebilirler.

II- Stromal Tümörler: Testisteki hormon üreten hücreler yahut takviye yaılarından ( stroma) kaynaklanırlar , testis tümörlerinin erişkinde %5 ini , çocuklarda ise % 20 sini oluştururlar. En değerli tipleri ; Leidig hücreli ve sertoli hücreli tümörlerdir. Çoğunluğu düzgün huylu tümörler olmakla birlikte bir kısmı öteki bölgelere yayılım yapabilir bu durumda kemo ve radyo terapiye âlâ karşılık vermezler.

III- Sekonder ( metastatik ) testis tümörleri: Öbür organların testise metastazlarıdır. En sık görülen lenfomadır. Erkek çocuklarda lösemide görülebilir.

Risk Faktörleri:

1-İnmemiş Testis:

2-pozitif aile kıssası.

3-HIV enfeksiyonu.

4-Carsinoma in situ.

5-Daha evvel testsi kanseri kıssası.

6-Yaş: 15-35 yaş ortası en sık.

7- Irk : Beyaz ırkta siyah ve sarı ırka nazaran 4-5 misli fazla.

Erken teşhiste kişinin aşikâr aralıklarla kendine uygulayacağı testis muayenesi çok değerlidir.

Semptom ve bulgular:

1-Testiste büyüme yahut kitle ( bilhassa ağrısız)

2-Skrotumda yük hissi.

3-Karın yahut kasıkta kaba künt ağrı.

4-Skrotumda ani sıvı toplanması.

5-Göğüslerde büyüme ve hassasiyet.

6-Bel ve sırt ağrısı.

TEŞHİS:

1-Fizik muayene ve tıbbi kıssa:

2-Ultrasonografik inceleme:

3-Tümör belirteçleri : AFP ve Beta HCG:

Bu bulgularla testis tümörü kuşkusunda inguinal orşiektomi yapılarak testis çıkarılır ve patolojik incelemeye alınır.

Tümör tipi belirlenince tedaviye yönelik evreleme açısından 1- Bilgisayarlı tomografi ( karın ve gerekirse akciğer) 2- Serum tümör belirteçleri testislerin alınmasından muhakkak bir müddet geçtikten sonra tekrar çalışılır.

Evre 1: Tümör testiste sonludur.

Evre2: Tümör testis dışı karındaki lenf nodlarına yayılmıştır.

Evre3:Tümör bedenin öteki organlarına yayılmıştır , bilhassa akciğer ve karaciğer yayılımı sıktır.

TEDAVi: Tümör tipi ve evresine aşağıdaki tedaviler uygulanabilir.

1-Yakın Takip

2-Cerrahi tedavi ler: İnguinal Orşiektomi (testisin alınması) , retroperitoneal lenf nod diseksiyonu ( karın art duvarındaki büyük arter ve venler etrafındaki lenf nodlarının çıkarılması), özel durumlarda metaztazların çıkarılması.

3-Kemoterapi.

4-Radyoterapi:

5-Yüksek doz kemoterapi ve stem cell ( ana hücre) nakli.

Okumaya Devam
Reklam
Yorum İçin Tıklayın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Çocuk Psikiyatristi

Dürtüsel Çocuk Davranışları: Nedir, Neden Olur ve Nasıl Desteklenir?

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Bazı çocuklar düşünmeden hareket eder, sabırsız davranır, sırada bekleyemez ya da duygularını kontrol etmekte zorlanır.
Eğer bu davranışlar sık tekrarlanıyor ve çocuğun okul, aile ya da sosyal ilişkilerini etkiliyorsa, dürtüsellik (impulsivite) söz konusu olabilir.
Peki dürtüsel davranış tam olarak nedir ve aileler bu durumda ne yapmalı?


Dürtüsellik Nedir?

Dürtüsellik, bir çocuğun davranışlarını ya da tepkilerini önceden düşünmeden, anlık duygularla ortaya koymasıdır.
Bu durum bir kişilik özelliği değildir; genellikle beynin ön bölgesinde yer alan “dürtü kontrol merkezinin” gelişim hızıyla ilişkilidir.

Her çocuk zaman zaman dürtüsel davranabilir, ancak dürtüsellik belirgin hale geldiğinde;

  • sosyal ilişkilerde sorunlar,
  • akademik zorluklar,
  • duygusal dalgalanmalar
    gibi etkiler gözlemlenebilir.

Dürtüsel Çocuklarda Görülen Davranışlar

Dürtüsel çocuklar genellikle şu özellikleri gösterir:

  • Konuşurken başkalarının sözünü keser
  • Oyunlarda kurallara uymakta zorlanır
  • “Bir şey yapmadan önce düşünme” becerisi zayıftır
  • Ödül gecikmesine tahammül edemez (hemen sonuç ister)
  • Hatalarından ders çıkarmakta zorlanır
  • Çabuk sinirlenir veya öfke patlamaları yaşar
  • Dikkat eksikliği veya hiperaktivite ile birlikte olabilir

Bu davranışların bir kısmı çocuğun yaşına, gelişim düzeyine ve stres faktörlerine göre değişebilir.
Ancak süreklilik kazanıyorsa, bir uzman desteği alınmalıdır.


Dürtüselliğin Nedenleri

Dürtüsel davranışın birçok biyolojik, psikolojik ve çevresel nedeni olabilir:

1. Nörolojik Etkenler

Beyindeki ön lob bölgesi, planlama ve kontrol işlevlerinden sorumludur.
Bu bölgenin gelişimi, özellikle çocukluk döneminde tamamlanmadığı için bazı çocuklarda dürtü kontrolü daha zor olabilir.

2. Genetik Faktörler

Dürtüsellik, genetik yatkınlığı olan bir özelliktir.
Ailede dikkat eksikliği veya hiperaktivite (DEHB) öyküsü varsa, çocukta da benzer belirtiler görülebilir.

3. Ebeveyn Tutumları

Aşırı koruyucu, tutarsız ya da cezalandırıcı ebeveyn tutumları; çocuğun duygusal kontrol becerilerini olumsuz etkileyebilir.
Çocuk, sınırlarını test ederek davranışlarını şekillendirmeye çalışabilir.

4. Çevresel Faktörler

Okul ortamındaki stres, başarısızlık korkusu, dijital ekran maruziyeti veya düzensiz uyku da dürtüsel davranışları artırabilir.


Dürtüsel Çocuğa Nasıl Yaklaşılmalı?

Ailelerin en önemli rolü, çocuğa davranış kontrolü öğrenme sürecinde rehberlik etmek olmalıdır.
İşte etkili birkaç yöntem:

???? 1. Sabırlı ve Tutarlı Olun

Çocuğunuz bir davranışı tekrarladığında hemen cezalandırmak yerine, ne hissettiğini anlamaya çalışın.
Kurallar net ama esnek olmalı.

???? 2. “Dur ve Düşün” Stratejisini Öğretin

Bir olay karşısında hemen tepki vermeden önce “Dur, derin nefes al, düşün” yaklaşımını öğretebilirsiniz.
Bu küçük farkındalık adımı, davranış kontrolünü güçlendirir.

???? 3. Pozitif Pekiştirme Kullanın

İstenmeyen davranışı cezalandırmak yerine, doğru davranışı ödüllendirin.
“Bugün sıranı bekledin, çok güzel!” gibi geri bildirimler beyni olumlu pekiştirir.

???? 4. Enerjiyi Doğru Kanallara Yönlendirin

Spor, sanat veya drama gibi aktiviteler, çocuğun enerjisini boşaltmasına yardımcı olur.
Bu tür etkinlikler dürtü kontrolünü doğal şekilde geliştirir.

???? 5. Gerekirse Uzman Desteği Alın

Dürtüsellik çocuğun akademik veya sosyal yaşamını etkilemeye başladıysa, bir çocuk psikoloğunun değerlendirmesi önemlidir.
Gerekli durumlarda dikkat, odaklanma ve dürtü kontrolü egzersizleriyle davranışsal terapi uygulanabilir.


Dürtüsellik ve Dikkat Eksikliği Arasındaki Fark

Dürtüsellik çoğu zaman DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) ile karıştırılır.
Ancak dürtüsellik; dikkat eksikliğinden ziyade davranışın ani ve düşünülmeden yapılması ile ilgilidir.
Bir çocuk hem dikkat eksikliği hem de dürtüsellik gösterebilir — bu durumda multidisipliner bir yaklaşım gerekir.


Sonuç: Farkındalık, Sabır ve Destek

Dürtüsellik, “yaramazlık” ya da “inatçılık” değildir.
Çocuğun beyninde gelişmekte olan bir sistemin henüz olgunlaşmamış halidir.
Doğru yaklaşımlar, davranışın kontrol altına alınmasını sağlar.

Ebeveynlerin sabırlı, öğretmenlerin anlayışlı ve çevrenin destekleyici olması; çocuğun öz denetim becerilerini güçlendirir.
Unutmayın: Her dürtüsel davranış bir mesaj taşır — önemli olan, o mesajı doğru okumaktır. ????

Okumaya Devam

Genel Cerrahi

Discover the Best Obesity Clinic in Istanbul: Istanbul Obesity Center

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

When it comes to addressing obesity and its related health challenges, finding the right clinic is crucial. In Istanbul, one name stands out as a leader in obesity treatment: Istanbul Obesity Center.

With 22 years of experience and over 80,000 patients served, Istanbul Obesity Center has earned a reputation for excellence in the field of obesity treatment. The clinic is dedicated to offering comprehensive care tailored to the unique needs of each patient.

Why Choose Istanbul Obesity Center?

At Istanbul Obesity Center, we believe that successful weight loss is a journey that requires more than just surgery—it demands a holistic approach that includes nutritional guidance, psychological support, and long-term follow-up care. Our team of specialized doctors and medical professionals work closely with each patient to develop a personalized treatment plan, ensuring the best possible outcomes.

Our Services

We offer a wide range of state-of-the-art treatments, each designed to help you achieve your weight loss goals safely and effectively:

  • Gastric Sleeve Surgery: A popular and highly effective procedure that reduces the size of the stomach, helping patients achieve significant weight loss.
  • Gastric Balloon (6-month and 12-month options): A non-surgical option that involves placing a balloon in the stomach to create a feeling of fullness, aiding in weight loss.
  • Swallowable Gastric Balloon: A revolutionary, non-invasive treatment that does not require endoscopy or anesthesia, allowing patients to lose weight without surgery.
  • Gastric Bypass Surgery: A more complex procedure that alters the digestive system to limit food intake and nutrient absorption, leading to substantial weight loss.
  • Stomach Botox: A non-surgical treatment that temporarily reduces stomach contractions, slowing digestion and promoting a feeling of fullness.
  • Dietary and Nutritional Support: Comprehensive nutritional guidance to ensure you maintain a healthy diet before and after your treatment.
  • Psychological Support: Counseling and mental health services to help patients address emotional and psychological factors related to obesity.

Patient-Centered Care

At the heart of our clinic’s success is our patient-centered approach. We understand that every patient’s journey is unique, and we are here to provide support every step of the way. From the initial consultation to post-surgery follow-up, our team is dedicated to helping patients achieve their health and weight loss goals.

Cutting-Edge Treatments

Each treatment is performed using the latest techniques and technologies, ensuring safety and effectiveness. Our clinic’s commitment to innovation and patient care has made us a preferred choice for individuals seeking lasting weight loss solutions.

Comfortable and Secure Environment

Located in the vibrant city of Istanbul, our clinic offers a comfortable and secure environment for all our patients. We understand that undergoing a medical procedure can be daunting, which is why we prioritize creating a welcoming atmosphere where patients feel at ease.

Join Thousands of Satisfied Patients

With a proven track record and a dedication to excellence, Istanbul Obesity Center is the ideal choice for anyone looking to take control of their weight and health. Join the thousands of satisfied patients who have transformed their lives with our help.

For more information about our services and to schedule a consultation, visit our website or contact us today.

Okumaya Devam

Tüm Makaleler

Pandemi Süreci Sadece Acı Ve Korku Bırakmamalı

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Bu yaşadığımız günleri yıllar önce filmlerde izlerdik. Aniden dünyanın alt üst olduğu, distopik bir aleme geçtiğimiz fantastik filmler vardı. İlk etapta o filmlerdeki distopik dünyayı hatırlatan sahneler oldu. Çin’de birkaç kişiye bulaşan virüsle başlayan sürecin kısa sürede tüm dünyaya yayılabileceğini, bu kadar etki altına alabileceğini ve sonrasında etkisinden uzun süre kurtulamayacağımızı insanlar düşünemedi.

“Çağımız bunu düşünemedi”

Çağımız bunu düşünemedi çünkü modern çağ her şeyi halledebilir, atlatabilir düşüncesi hakimdi. İlkel çağlarda böyle sorunlar olabilirdi fakat bir salgın modern çağda sorun yaratamazdı. Modern çağ insanı için bilimin, tıbbın, teknolojinin bu kadar ilerlemiş olduğu çağda bu bir handikap oluşturmaz diye düşünülüyordu. Öncelikle bu durum insanları psikolojik olarak etkiledi: İnsanlığın bu biçimde ilerleşim olduğu bir çağda böyle bir problemle karşılaşmak. ‘’Elden ne gelir ki’’ düşüncesi diğer çağlarda yaşayan insanlar için biraz daha kabul edilebilirdi. Vebayı, kolerayı öyle gördüler. Günümüz insanı bunu alt edememekle beraber şu anda yaşanan bu maske, sosyal mesafe vb. şeylerde “bu ne” şoku yaşadık. Yaşanılan ilk duygunun korkudan ziyade, şaşkınlık olduğu yadsınamaz bir gerçeklik. Hemen akabinde dünya güçlerinin bunu alt edebileceğini normal hayata bir an önce devam edileceği algıları vardı. Fakat maalesef böyle olmadı.

İtalya gibi sağlık altyapısına önem vermeyen bazı ülkelerde pandemi şokuyla beraber büyük bir kaos yaşandı. Türkiye için baktığımızda, virüs Türkiye sınırlarına girdiği ilk andan itibaren öncelikle bir sağduyu oluştu. Sağlık Bakanının olaya hâkim olması ve tedbirlerde İran gibi geç kalınmadığında bir karışıklık yaşamadık. İlaçların stoklarda hazır olması, yeni hastanelerin hemen açılması burada büyük bir etki oldu. Gerekli tedbirler alınırken iletişim, ilişki babında toplumsal özelliğimiz olan sıcak ve iç içe yapımızı o soğuk mesafeye sokmak yıpratıcı bir gerçeklik oldu. Çünkü biz samimiyeti, yüz yüze olmayı seviyoruz. Hali hazırda yaptığımız gelen misafire kolonya tutmak, dışardan geldiğimizde ellerimizi yıkamak, yemekten önce ve sonra ellerimizi yıkamak gibi alışkanlıklarımızı tekrar bir yüksek sesle hatırladık.

“İnsanlar korku ile kontrol altına alınır”

Korku insanı koruyan çok gerekli bir duygu. İnsanın can güvenliğini sağlayan temel duygulardan biri. Korku olmasaydı biz kendimizi korumayı öğrenemezdik. Korku belli bir desibelde öğrenmeyi sağlıyor. Yoksa her şey her seferinde sil baştan olurdu. Bu durumda korkuları fobilerden ayırmak gerekiyor. Korku insanların tedbirler almasında ve bazı durumlarda duruşunu göstermesine sebep olan bir duygudur. Fakat korku genel anlamda bir algı olarak kullanıldığında ve korkutma yöntemi kaygıya dönüşür. Kaygılı ve endişeli bir duruma dönüşür. Korku dünya tarihi boyunca sıklıkla denetim amaçlı kullanılmıştır. İnsanlar korku ile kontrol altına alınır. Günümüzde ise insanlar bilgi ile kendini kontrol edebilir, içselleştirebilir bir yöne doğru yol alıyoruz. Korku üzerinden değil de bunun daha içselleştirilip tedbirlerin bu şekilde alınması isteniyor. Kendi sağlığımızı da karşımızdakinin sağlığını da riske atmayacak bir yaşam biçimini benimsiyorsak artık korkuyu kontrol edebiliyor hale gelmiş oluruz.  Şu an en ufak hapşırmamızda bile acaba diyoruz. Çünkü görünmeyen, havada uçuşan, pek bilinmeyen bir şeyden bahsediyoruz. Doktorların yorumu ile hastalanan kişiler üzerinden bir veri tabanı oluşturuldu. Geçmişi olmayan bir şeyle karşı karşıyayız. İnsan doğası gereği bilmediği bir şeyden korkar.

‘’Korkusuz korkak’’ diye bir tabirimiz var bilirsiniz. Bu tabiri yaşanılan süreç üzerinden yorumlayalım.

Yadsıma. Yadsıma bir savunma mekanizmasıdır. İçinizde müthiş bir korku duyarsınız, konuyla ilgili sorularınız vardır. Aslında o sizi içinize hapsetmiştir. Bununla baş edebilmek için bir savunma mekanizması ortaya koyarsınız. Nasıl vücudumuz bir virüsle karşı karşıya kaldığı zaman direnç gösterirse, psişe de herhangi bir durum karşısında kendini savunmaya böyle alır. Ama bu savunma mekanizmalarını çok kullanmak veya yaşam kalitesini etkileyecek şekilde kullanmak zarar vericidir. Belli bir miktar endişe gereklidir. Gamsız baykuş gibi dalda oturup etrafa bakmak olmaz. Minik bir endişeden bahsediyorum. O insana bir düşünce kanalı açar. Konu hakkında düşünmeyi sağlar. Hiç önemsemediğin ya da endişelenmediğin şeyi niye düşünesin ki. Ama bu endişe seni hapsettiğin de avucunun içinde olması gerekirken başının üstündeyse, bu durumla ilgili bazı savunmalar gerçekleştirirsin. Sistemini bozacak ya da yadsıyarak “Yok öyle bir şey canım bunlar hep Amerikan oyunu…” diyerek kendini sakinleştirmeye çalışırsın. Bu kendini kandırmak gibi fakat o insanın iç dünyasında endişe insanı o kadar elinin altına almış ki yadsıma yaparak sistemini korumaya çalışıyor. Başka biri de entelektüalizm yapabilir. Konuyla ilgili çok okuma yapar, açık oturumları izler. Bu da bir baş etme durumudur.

“Sadece acı ile kalmasın”

 Son olarak virüse yakalanmış veya yakalanma ihtimali olan kişilere en az hasarla atlatmak için şunlar önerilebilir.

Buradan ne gördüler? İçlerine baktıklarında bu onlara ne gösterdi? Bunu atlattıktan sonra hayatlarını bir tartıya koydular mı? Bundan sonrası için kendilerine bir füzyon açıldı mı? Bir feraset kapısı açıldı mı yoksa bu sadece bir ağıt mı oldu? Sadece geçirdiği bir acı mı oldu? Bazı şeyler yaşanır sadece acı olur. Acı olarak yaşanır kalır. İnsanoğlu yaşadıkları şeyler içerisinde yalnızca acısını alıp çıkmamalı. Acıyla beraber kendine bir kapı açmalı. Negatif olan durum bile o insana bir artı getirmeli. O artı geldi mi,gelmedi mi? Acziyetini gördü mü? Nurallah Genç der ki “Acziyet kudrettir.”

Son olarak kendi sürecimden bahsederek öneride bulunmuş olmak isterim. Martın son günlerinde bir intifa kaybetmeye başladım. Sonra hastanede sürecim başladı. İlk geçirenlerden olduğum için -doktorların bile şaşkın olduğu bir zamanda- evde tedavi durumum pek olmadı.  Hastalandığım dönem için bir İspanya tatili planlamıştım ama İspanya yerine hastanede kendimle kaldım. Oda da yatak vardı, ilaçlar vardı bir de ben vardım. Arada hemşireler ve doktorların bir uzaylı kıyafetleri ile girip çıktığı oluyordu. Hemşirelerin falan tek gözlerini görüyorsunuz. O dönemde acziyetimi şöyle düşündüm: Tatilde özgürce gezecekken şimdi hastane odasında yatıyor ve tuvalete gidebildiği için şükrediyor. Makineye bağlanmadığı için, ayağa kalkıp kendi ihtiyacını kendi görebildiği için şükrediyor. Ben Barcelona’ya kendimle ilgilenebilmek için gidecektim ben o beş gün hastane odasında kendimle ilgilendim.  Belki hayatımda ilgilenmediğim kadar kendi

Okumaya Devam

Trendler