Beslenme Yetersizlikleri Kan Hastalıklarına Neden Olabiliyor - Doktor Makaleleri
Bize ile Bağlan
All On Four İmplant Tedavisi

İç Hastalıklar

Beslenme Yetersizlikleri Kan Hastalıklarına Neden Olabiliyor

Yayınlanan

üzerinde

Oksijen, besin maddeleri ve hormonlar başta olmak üzere vücutta birçok maddenin taşınması kan dolaşımı vasıtasıyla gerçekleşir. Kan dolaşımında oksijen taşınmasından sorumlu hücreler kırmızı kan hücresi (eritrosit) olarak adlandırılırken, bağışıklıktan sorumlu hücreler beyaz kan hücresi (lökosit), pıhtılaşmadan sorumlu hücreler ise trombositler olarak isimlendirilir. Bu hücreleri ve görevlerini olumsuz yönde etkileyen durumlar kan rahatsızlıkları olarak ifade edilir. Medicana Avcılar Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı , Uzm. Dr. Adnan Özdolap çeşitli kan hastalıkları hakkında ayrıntılı bilgi verdiler.

Kan Hastalıkları Nedir?

Dr. Adnan Özdolap, ‘’ Dolaşım sisteminde yer alan hücrelerin sayısını ve yerine getirdikleri fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyen her türlü durum kan hastalıkları içerisinde değerlendirilebilir. Örnek olarak eritrosit olarak isimlendirilen kırmızı kan hücrelerinin sayısının azalmasına ve dolayısıyla kanda taşınan oksijen miktarında azalma ile sonuçlanan durumlar anemi (kansızlık) olarak bilinen kan hastalığına neden olur. Hücrelerin sayısının azalmasına neden olabilecek durumların başında beslenme yetersizlikleri gelir. Bu hücrelerin kemik iliğinde üretilmesi için gerekli olan folik asit ve B12 gibi vitaminlerin eksiklikleri halinde anemi tablosu meydana gelebilir. Eritrositlerin içerisinde yer alan hemoglobin adlı demir içeren protein yapısı; akciğer, kalp ve dokular arasında oksijenin taşınmasında görev alır. Dolayısıyla beslenme ile vücuda yeterince demir alınamaması halinde hemoglobin üretilemez ve kansızlık meydana gelir. Hemoglobin ile ilgili bir diğer kan hastalığı olan talasemide ise sorunun kaynağını anormal yapıda üretilen hemoglobin molekülü oluşturur. Hemoglobin üretimi ile ilgili genlerdeki bir mutasyon sonucu meydana gelen talasemi hastalığı ailesel geçiş gösteren genetik hastalıklar arasında yer alır.’’ diye ifade etti.

Trombosit Sayısının Azalması Risklidir

Bazı DNA mutasyonları kemik iliğinde aşırı miktarda kırmızı kan hücresi (eritrosit) üretimi ile sonuçlanabilir. Dr. Adnan Özdolap, polisitemia vera olarak ifade edilen bu rahatsızlıkta kanın akıcılığının azalmasının pıhtılaşmaya karşı yatkınlık ile sonuçlanabileceği için dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.Pıhtılaşma ile ilgili sorunlara neden olan kan hastalıklarında asıl etkilenen hücreleri trombositler oluşturur. Trombositlerin sayısının normalin çok altına düşmesi halinde küçük travmalarda bile pıhtılaşmanın gecikmesi nedeniyle aşırı kanamalar görülebilir. Aynı zamanda trombosit sayısının azalması, kişiyi iç kanama açısından da riskli duruma sokar. Trombosit sayısında azalma dışında bu hücrelerin pıhtılaşma görevini yerine getirmesi için gerekli olan çeşitli protein yapıdaki faktörlerin eksikliği halinde ise hemofili olarak adlandırılan kan hastalığı meydana gelir. Kanamaya yatkınlık ile seyreden hemofili hastalığı talasemi hastalığı gibi genetik geçiş gösteren hastalıklar arasında yer alıyor. Trombositlerin sayısının normalin çok üstünde olması halinde ise pıhtılaşmaya karşı yatkınlık oluşur. Büyük damarlarda oluşabilecek pıhtılar, kalp ve beyin gibi yapılara giden kan dolaşımını engelleyerek inme ya da kalp krizi gibi durumlar ile sonuçlanabileceği için önem arz eder. ‘’

Aşırı Terleme, Lenf Bezlerinde Büyüme Lösemi Belirtisi Olabilir

Dr. Özdolap, ‘’ Bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan beyaz kan hücrelerinin sayısının azaldığı durumlarda ise vücut direnci düşer ve enfeksiyon hastalıklarına yatkınlık artar. Kemik iliğini etkileyen çeşitli hastalıklarda, dalağın aşırı aktivite göstermesi halinde veya kemoterapi tedavisi sonrasında lökopeni olarak adlandırılan beyaz kan hücre sayısının azalması meydana gelebilir. Lökosit sayısının normalin üstüne çıkması ise lösemi olarak adlandırılan kan kanseri hastalığında görülebilir. Ancak lösemide kemik iliğinde sürekli bölünerek sayıları normalin çok üstüne çıkan beyaz kan hücreleri tam olarak fonksiyon gösteremez.  Özellikle geceleri meydana gelen aşırı terleme ve boyun veya koltuk altı bölgesindeki lenf bezlerinde meydana gelen büyümenin, kişide lösemi varlığına dair ileri araştırmalar gerektiren bulgular olduğunun altını çizdi.

Okumaya Devam
Reklam
Yorum İçin Tıklayın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Acil Tıp Doktoru

Bronşektazi

Bronşektazi nedir? Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Bronşektazi nedir?

Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır. Bronşektazinin silindirik, kistik, varikoz gibi tipleri vardır.

Bronşektazinin nedeni nedir?

Bronşektazi daha çok çocukluk çağında geçirilen (ağır) akciğer enfeksiyonları sonrasında ortaya çıkar. Kistik fibrozis denilen akciğerlerde tekrarlayan enfeksiyonlar neticesinde oluşan bronşektazilerle karakterize olan hastalık genetik bir bozukluk sonucu ortaya çıkar. Akciğerlerdeki seyri kistik fibrozis dışı bronşektazileden farklı seyrettiğinden ve kistik fibrozis yalnızca akciğerleri etkilemeyip, karaciğer pankreas, over gibi organları etkileyebildiğinden bronşektazi başlığı altında değil ayrıca değerlendirilmesi gereken bir hastalıktır. Bronşektazi tek başına bir hastalık olmaktan daha çok akciğerlerde ortaya çıkan ağır ya da tekrarlayan enfeksiyonların bir sonucudur. Bu durumun istisnası konjenital bronşektaziler sayılabilir. Konjenital bronşektazilerde bronş duvarında kıkırdak gelişimi sorunları olabilmektedir.

Bronşektazinin semptomları nelerdir?

En sık görülen semptomu balgam ve öksürüktür, bazen kanlı balgam (hemoptizi) da olabilir. Bronşektazisi görece yaygın olan hastalar özellikle kış mevsiminde enfeksiyonlardan dolayı fazla miktarda balgam çıkarabilirler. Bronşektazinin yeri ve yaygınlığı çok önemlidir. Lokalize bronşektaziler karinanın alt tarafındaysalar sekresyonlardan dolayı sık sık enfekte olabilirler. Üst loblarda olan bronşektaziler daha çok akciğer tüberkülozu sekeli olarak değerlendirilebilirler. Genelikle enfekte olmazlar. Pulmoner sekestrasyon denilen anomalilerde de bronşektaziler gözlenebilir. Bu hastalarda masif yani ağır hemoptiziler olabilir ve bu durum bazen ölümle sonuçlanabilir. Yaygın bronşektazi varsa kistik fibrozis, immün yetmezlik, diffüz panbronşiyolit gibi hastalıklar araştırılmalıdır.

Bronşektazi tanısı nasıl konulur?

Bronşektazi ileri düzeyde ya da yaygın değilse genellikle akciğer grafisinde görülmez. Oskültasyonda orta raller duyulabilir. Dinleme bulgusunun olması bronşektaziden kuşkulandırır.

Bronşektazi tanısı eskiden bronkografi ile konulurken günümüzde seçkin tanı yöntemi toraks HRCT’dir (yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi).

Bronşektazinin tedavisi var mıdır?

Bronşektaziyi düzelten yaninormal bronş haline getiren bir tedavi yoktur. Öksürük, balgam, nefes darlığı gibi belirtileri olan bronşektazili hastalar öncelikle ilaç tedavisi (antibiyotik, mukolitik, ekspektoran, inhaler ilaçlar gibi) ile tedavi edilirler. İlaç tedavisi ile klinik iyileşme sağlanabilir ancak bronşektazi düzelmez. Bir süre sonra bronşektazi tekrar enfekte olabilir ve hastaların belirtileri tekrar ortaya çıkabilir. Bu tür hastalar grip ve zatürre aşılarından fayda görebilirler. Bronşektazi tek taraflıysa ve uygun medikal tedaviye rağmen tekrarlayan hemoptizi ya da bronşektazik alanlar sık sık enfekte oluyorsa operasyon seçeneği göz önünde bulundurulur. Yani bronşektazi olan akciğer alanı rezeke edilebilir (ameliyatla alınabilir). Operasyon dışında, hemopizi için bronşiyal arter embolizasyonu, enfeksiyon için akılcı antibiyotik kullanımı diğer seçenekler olarak düşünülebilir. Bilateral (iki taraflı) bronşektazilerde operasyon seçeneği neredeyse yoktur. Bronşektazili bir hastada bronşektazi nedeni olarak altta yatan bir hastalık saptanırsa, o hastalıkla ilgili önlemler alınır. Örneğin immün globulin yetersizliği saptanırsa, immün globulin replasmanı yapılır, gereken durumlarda antibiyoterapi ve eşlik eden diğer durumların tedavisi yapılır.

Okumaya Devam

Acil Tıp Doktoru

Sosyal Alerji

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından hoşlanmadığınız kişilerle değiş tokuş ettiğinizde oluşan durum tam anlamıyla bu. Peki, bu insanlar nerede? Mesela, teyzenizin sürekli anlamsız şeylerden şikâyet etmesi, kuzeninizin yemek yerken ağzını şapırdatması (gözünüzün önüne getirin) ve yedikten sonra ağzını kol kenarlarına silmesi. Şimdi ne hissediyorsunuz? Rahatsızlık. Bu rahatsızlık, sosyal alerjenlerin ürettiği duygusal ve fiziksel belirtilere maruz kaldıktan birkaç dakika sonra ortaya çıkar. Bir eylem bir defalık yapıldığında belki katlanılabilir, ancak düzenli olarak gerçekleştiğinde kulağınıza gelen bir sinek vızıltısı gibi bizi rahatsız edebilir.

Peki, sosyal alerjenler hakkında ne yapabilirsiniz?

En çok zorlandığımız ve sosyal alerjiyi hissettiğimiz yerler ailemizin ve çalışma arkadaşlarımızın yanı o nedenle bu durumu gözden geçirmeyi unutmamalıyız. Sizler yalnızca yaptıklarınızı ve hissettiklerinizi kontrol edebilirsiniz, karşınızdaki kişiyi değil.

Bazen davranışlar kasıtlı gibi gözükse bile, kasıtlı olarak sizi rahatsız etme amaçlı olmadıklarını ve muhtemelen bunun başka bir nedeni olabileceğini düşünün.

Bu davranışları genellikle en çok zaman geçirdiğimiz insanlarda görürüz ve bu davranışlar devam ettikçe alerjimiz daha da kötüleşebilir.

Sosyal alerjik reaksiyonu önlemenin etkili bir yolu, maruz kalma sürenizi azaltmaktır. Kedilere alerjisi olan bir kişinin, kedilere uzun süre maruz kalmaması gibi sosyal alerjisi olan bir kişinin de sosyal alerjenlerle dolu bir ortamda kalmaktan kaçınması gerekir. Alerjenlerle temasta olduğunuz süreyi en aza indirmek alerji riskinizi azaltır.

Sosyal alerjenlerinizle çevrili bir ortamda harcadığınız zamanı sınırlamak gibi bir strateji belirleyebilirsiniz. Aile toplantılarında veya girdiğiniz sosyal durumlarda stratejik olun. Yemek masasında bir yer bulurken ağzını şapırdatan kuzeninizin tam karşına oturmayın. Birçok sosyal alerjen üzerinde bir miktar kontrol gücümüz vardır. Aslında çevremizdeki sosyal alerjenler bir tür destek ve doğrulama bekler. Örneğin; bir türlü susmak bilmeyen teyzenizin ağzından çıkanları kapatmak isteyebilirsiniz, ancak bu alerjik reaksiyonunuzu sakinleştirmenize yardımcı olmaz. İlk olarak aradığı onaylanmayı sağlamak için biraz zaman harcarsanız, onun istediği tatmini vererek itici bulduğunuz davranışı söndürmeyi sağlayabilirsiniz. Şapırdatarak yemek yiyen kuzeniniz ile yeme alışkanlıkları hakkında konuşmayı deneyebilirsiniz. Ancak, konuşmaların yalnızca bilgi vermekle kalmayacağını aynı zamanda ilişkiniz içinde bir sonucu olduğunu unutmayın. Onu sevdiğiniz için onunla bu konu hakkında açıkça konuştuğunuzu belirtin.

Eğer bunların işe yaramayacağını düşünüyorsanız anda olmayı deneyebilirsiniz. Anda olmak, şimdiki an içerisinde gerçekleşenlere dikkat etmeyi ve onları yargılamaksızın kabul etmeyi içerir. Sosyal alerjenler sizi rahatsız etmeye başladığında bu düşüncelerinizi değerlendirmeden önce kendi iç rahatsızlığınıza dikkat edin. İçinizde neler oluyor bir bakın bakalım. Sadece nereye gittiğini takip edin. Bu durum alerjenin sizi rahatsız etmesini engellemeyecek, ancak sizi ne kadar sinirlendirdiğini fark etmenize ve etkilerinden ne kadar çabuk kurtulacağınızı kontrol etmenize yardımcı olacaktır. Sosyal alerjiler sizi yıpratabilir ve ilişkilerinizi strese dayanıklılık testine dönüştürebilir. Birkaç basit adım sizi ilişkilerinizde sosyal alerjenlerle uğraşmak yerine mutlu, sağlıklı bir ilişki yaşamanızı sağlayacak hale getirebilir.

Okumaya Devam

İç Hastalıklar

Hava Kirliliğinin İnsan Sağlığı Üzerine Etkisi Nedir?

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Günümüzde büyük problemler arasında gösterilen hava kirliliğine motorlu taşıtların artması, üretim tesislerinin konumlarında yanlışlık olması ve bu üretim tesislerinin yeterli şekilde denetlenmemesi, doğaya zararlı kozmetik ürünler kullanılması neden olabilir. 

Medicana Avcılar Hastanesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Adnan Özdolap hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki zararları hakkında bilgi verdi.

Hava Kirliliği Nedir?

Dr. Adnan Özdolap, ‘’ Hava kirliliği; havada bulunan yabancı ve zararlı maddelerin normalde olması gerektiği düzeylerden çok daha üstüne çıkmasıdır. Bu yüksek düzeylerde bulunan yabancı maddeler havada uzun süre kalabilir. Bu nedenle de canlıların sağlığını olumsuz yönde etkiler. Hava kirliliği canlı sağlığına etkisi nedeniyle dolaylı olarak ekolojik dengeye de zarar verebilir.  Hava kirliliği herkesin bildiği üzere kişilerin sağlığını birçok yönden olumsuz şekilde etkiler. Bu etkiler kirli havaya maruz kalma süresine, kirli havanın vücuda giriş şekline, kirli havadaki zararlı maddelerin havada bulunma yoğunluğuna ve kirli havaya maruz kalan kişinin herhangi bir kronik rahatsızlığı bulunup bulunmadığına göre farklılık gösterebilir.’’ dedi.

Hava Kirliliğinin Neden Olduğu Etkiler Nelerdir?

Dr. Özdolap, ‘’ Öncelikli olarak kişilerin solunum fonksiyonlarında bozulmalar oluşması, astım, KOAH gibi ciddi problemler oluşturabilen solunum yolu hastalıklarının görülme olasılığında artış, hava kirliliğine maruz kalmadan da kronik solunum yolu rahatsızlıkları bulunan kişilerin bu rahatsızlıklarında şiddetlenme, kronik kalp rahatsızlığı bulunan kişilerin bu rahatsızlıklarının daha ciddi seviyeye gelmesi, kişilerde kanser görülme riskinin artması, kişilerin sağlık durumlarının bozulması sonucunda erken ölüm durumunda artış görülebilir. ‘’ dedi. Bu etkiler sadece hava kirliliğinin neden olduğu olumsuz etkilerdir ancak hava kirliliğinin içilen ve kullanılan su üzerinde, bitki örtüsü üzerinde, tarımsal alanlardaki sofralara yemek olarak dönen sebze ve meyveler üzerinde de birçok olumsuz etkisi bulunur. Sonuç olarak hava kirliliğinin doğrudan olan etkileri yanında dolaylı olarak da birçok zararlı etkisi bulunur.

Bebekler, gelişme çağındaki çocuklar, gebe olan veya emziren kadınlar ve yaşlılar Hava kirliliği Durumunda risk gruplarından bazılarıdır.’’ diye ifade etti.

Okumaya Devam

Trendler