Böbrek Kanseri - Doktor Makaleleri
Bize ile Bağlan
All On Four İmplant Tedavisi

Üroloji

Böbrek Kanseri

Böbrek kanseri böbrek içinde habis hücre büyümesidir (bir tümör). Tıbbi ismi böbrek hücreli karsinom’dur. Böbrekteki tümörler selim de olabilir …

Yayınlanan

üzerinde

Böbrek kanseri böbrek içinde habis hücre büyümesidir (bir tümör). Tıbbi ismi böbrek hücreli karsinom’dur. Böbrekteki tümörler selim de olabilir. Böbrek kanseri genel bir terimdir. Böbrekte farklı tümör çeşitleri ve farklı hastalık evreleri bulunur. Tedaviniz ve yasayacaklarınız tümöre ait özelliklere ve tıbbi ekibinizin tecrübesine göre değişir.

Böbrek kanserleri tüm dünyada tanı konulan kanserlerin yaklaşık %2’sini oluşturur. Son 25 yılda Avrupa’da böbrek kanserli hasta sayısı biraz arttı. Ancak hayatta kalma oranı birçok bölgede arttı. Ultrason ve BT gibi görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler ve daha sık kullanılmalarından dolayı daha fazla böbrek kanserine şimdilerde erken dönemde tanı konulmakta.

Erkeklerde kadınlara kıyasla böbrek kanseri tanı riski fazladır. Çoğu insana 60-70 yaş arasında teşhis konulur.

Böbrek kanserinin farklı dönemleri vardır. Tümör böbrekte sinirli ve yayılmamışsa lokalize böbrek kanseri olarak adlandırılır. Lokal ilerlemiş böbrek kanserinde tümör böbreğin dışına çevreleyen dokuya doğru büyümüş, venlere, adrenal bezi ve lenf nodlarına uzanmıştır. Uzak lenf nodlarına veya diğer organlara sıçramışsa doktorlar metastatik hastalıktan bahseder.

????ö???????????????? ???????????????????????????? ????ç???????? ???????????????? ????????????????ö????????????????????

Böbrek kanserinin sebeplerini saptamak genellikle zordur. Genel risk faktörleri sigara ve obezitedir.

Birinci derece akrabasında böbrek kanseri olanlar ve yüksek kan basıncı olanlar da risk altındadır. Bazı yaşam tarzı değişiklikleri, en önemlisi sigaranın bırakılması, sağlıklı kilonun korunması böbrek kanseri gelişme riskini azaltabilir.

????ö???????????????? ???????????????????????????? ????????????????????????????????????????

Böbrek kanseri genellikle asemptomatik olmasına rağmen, 10 kişiden birinde yan ağrısı ve idrar kan gibi belirtiler olabilir. Bu hastalığın ilerlediğinin işareti olabilir. Bazı insanlarda da paraneoplastik sendrom denilen durum görülebilir. Bunlar vücutta oluşan herhangi bir kanser tipi tarafından oluşan ve yüksek kan basıncı, kilo kaybı, ateş, anemi, kas kitlesi kaybı ve iştah kaybı gibi reaksiyonlardır. Böbrek kanseri ile ilişkili sendromlar sıklıkla karaciğer enzimleri ve trombosit değişiklikleri içerir. Bu değişiklikler belirtilere neden olmayıp genelde testler sırasında saptanır.

Kemik ağrısı veya inatçı öksürük kanserin vücudun başka yerlerine de yayıldığının belirtisi olabilir. Bu metastatik hastalık olarak bilinir.

 

????????????ı: ????ö???????????????? ????????????????????????????

Böbrek tümörünün farklı tipleri olduğu için, size özgü durumu daha iyi anlamak için doktorunuz bir takım testler yapar. Bunlar tıbbi özgeçmiş alma ve taramalardır. Bazen aile hikayesi de alınır. BT veya MRI tümörün boyutunu, lokal venlere, lenf nodlarına veya çevre dokulara yayılıp yayılmadığını saptar. İleri tedaviler için bu önemlidir. Ayrıca fizik muayene ile kan ve idrar testleri de yapılabilir.

Tarama sonuçlarınızla üroloğunuz hastalığınızın evresini tanımlayabilir. Cerrahi veya biyopsi sırasında alınan tümör dokusunun incelenmesi ile patolog tümör alt grubunu ve agresif olup olmadığını belirler. Tümörün evre, alt grup ve agresifliği sınıflamayı oluşturur.

Böbrek tümörünün sınıflandırılması hastaya özgü prognozun tahmin edilmesinde kullanılır. Kişisel prognozunuza göre doktorunuz sizinle en iyi tedavi yolağını tartışır.

Bazı durumlarda böbrek fonksiyon kontrolü için ek testlere ihtiyacınız olabilir. Bu, tek böbreğiniz veya diyabet, yüksek tansiyon, kronik enfeksiyon ve böbrek hastalığı nedeniyle böbrek yetmezliği riski taşıyorsanız önemlidir.

Böbrek tümörlerinin tanı ve sınıflamasında görüntüleme çok önemlidir. En yaygın görüntüleme yöntemleri ultrason, ???????? ???????? ????????????’dır. Bazı durumlarda tümörün özel karakterlerinin daha fazla belirlenmesi için biyopsi alınır.

????????????????????????????????????ı ????????????????????????: Tümör saptandıktan sonra, doktorun habis olup olmadığını bilmek ister. Karın ve uyluğun kontrastlı ultrason, BT veya MRI taraması bu konuda bilgi verir. BT ve MRI ayrıca, Tümörün yeri ve boyutu, Büyümüş lenf nodu olup olmadığı, Adrenal bez, karaciğer, dalak ve pankreas gibi komsu organlara yayılıp yayılmadığı, İdrar yollarının tümörden etkilenip etkilenmediğini gösterir.

Kontrastlı taramada kontrast madde kolunuzdaki bir damardan içeri enjekte edilir. Tarama sırasında alınan görüntülerde kontrast madde arter ve venleri farklı renklerde belirgin hale getirir. Bu tip tarama radyoloğa tümörü değerlendirme imkânı verir. Sonuçlar alacağınız tedavide yol gösterici olur.

Kontrast madde alerjiniz varsa, MRI veya kontrastsız BT yapılabilir.

Doktorunuz kanserin akciğerlere yayılmış olabileceğini düşünürse BT tarama gibi ek testler yaptırırsınız. Kemik ağrısı veya epilepsi nöbetleri gibi belirtilerini olursa kemik ve beyin taramasına ihtiyacınız olabilir. Bu taramalar kanserin kemik veya beyine yayılımını anlamak için yapılır.

????ö???????????????? ????ü????ö???? ????????????????????????????????????: Böbrek tümör biyopsisi sırasında tümör dokusundan bir veya daha fazla örnek alınır. Önce lokal anestezi yapılır. Daha sonra doktor cildinizden bir iğne sokar ve ultrason veya BT görüntüleme kullanarak tümörü saptar. Doku örnekleri gelecek tedavilerin belirlenmesi amacıyla patolog tarafından incelenir.

Böbrek tümörü böbrek kanserinin tanısında kullanılan standart bir işlem değildir. Şu durumlarda biyopsi gerekir:

-Tarama sonuçlarınız yeterince net değilse

-Aktif izlem ile tedavi edilebilecek kadar küçük tümörünüz varsa

-Radyofrekans ablasyon veya kriyoablasyon ile tedavi edilebilecek kadar küçük tümörünüz varsa

Biyopsiler idrarda kanamaya sebep olabilir. Nadiren ciddi kanama yapabilirler. Tümör biyopsisi genelde zararsız bir işlemdir.

????ı????ı????????????????????ı????????????: ????ö???????????????? ????????????????????????????

Böbrek tümörleri evrelerine, alt tiplerine ve tümör hücrelerinin agresiflik derecelerine göre sınıflandırılır. Sizin alacağınız tedavi programı, bu 3 faktöre göre belirlenir.

???????????????????????????????? ????????????????????????????: Tümör evresi tümörün ne kadar ilerlediğini ve lenf nodları veya diğer organlara metastaz yapıp yapmadığını gösterir.

Böbrek tümörü evrelendirmesi Tümör Nod Metastaz (TNM) sınıflandırmasına dayanır. Ürolog tümörün boyu ve yayılımına (T) bakar ve ne kadar ilerlediğini 4 evrede tespit eder. Lenf nodu tutulup tutulmadığını (N) veya kanser vücudun diğer kısımlarına sıçramış mı (M) kontrol eder. Böbrek tümörleri metastaz yaparsa genellikle akciğerler veya beyine yayılırlar.

????ü????ö???? ???????????? ????????????????: Evrelemenin yanında böbrek tümörünün alt tipi de önemlidir. Bu alt tip patolog tarafından histopatolojik inceleme denen bir işlemle saptanır. Uzman biyopsi ile veya cerrahi ile çıkarılan tümör dokusunu inceler. Böbrek kanserinin tanısında biyopsi her zaman yapılan bir işlem değildir. Çoğu zaman tümörün alt tipi ameliyata kadar bilinmez.

Böbrek tümörlerinin farklı alt tipleri vardır. Renal hücreli karsinomlar böbrek tümörlerinin büyük kısmını oluşturur (yaklaşık %80-85). Bunların da en sık alt tipleri berrak hücreli renal hücreli karsinom (%80) olup, %10’unu papiller renal hücreli karsinom, %5’ini kromofob renal hücreli karsinom oluşturur. Geriye kalan %5’i toplayıcı kanal renal hücreli karsinomu (Bellini kanal karsinomu) ve yaygın olmayan ve ailesel olan çeşitleri oluşturur.

Eğer nadir görülen bir böbrek tümörünüz varsa, doktorunuz farklı tedavi alternatifleri hakkında sizi bilgilendirecektir. Tedavi alternatifleri farklı disiplinlerden bir doktor ekibi tarafından sizin için en iyi yaklaşımı bulmak için anlatılacaktır.

???????????????????? ????ü????ö????????????????:

Böbrekteki bazı tümörler kanserojen değildir. Bunlar selim böbrek tümörleri olarak bilinir. Böbreğin selim tümörlerinden en sık görülenleri ???????????????????????????????????????? ve ???????????????????????????????????????????? dır.

Tarama yöntemleri ile tanımlanamadıkları için onkositomalara genellikle histopatolojik inceleme ile tanı konur. Bu tümörler için en sık uygulanan tedavi yaklaşımı parsiyel nefrektomi ve aktif izlemdir. Bu tedavi alternatifleri hakkında daha fazla bilgi için Lokalize Böbrek Kanseri bölümünü okuyunuz.

???????????????????????????????????????????? (AML) selim bir tümördür. Kadınlarda 4 kat daha sıklıkta oluşur. Ultrason BT veya MRI ile taramayla veya tümör kanar veya belirtilere sebep olursa tanı konur. AML selim tümör olmasına rağmen büyümeye devam ederse kendiliğinden kanama riski artar. Cerrahi ile çıkarılması gereken durumlar:

Büyük AML varsa (4cm’den büyük tümör)

45 yaşından genç kadın hasta

Belirtilere sebep olan tümör

Hastaneden uzakta veya ulaşımı zor yerde yaşama

Genellikle AML parsiyel nefrektomi ile çıkarılır. Ancak bazı durumlarda tüm böbreği çıkarmak gerekebilir. Aşırı kanamalı böbrek varlığında radikal nefrektomi önerilir.

????ö???????????????? ????????????????????????????????: Böbrekteki bazı kitleler tümör değil kisttir. Bu sıvı dolu keseler böbreğin üzerinde bulunur ve BT ile kolayca tanınır. Kistler habis olabilirler. Bu durumda cerrahi ile çıkarılmaları gerekir.

???????????????????????????????????????? ????????????????????????????

Sınıflamanın 3. maddesi tümör hücrelerinin ne kadar agresif olduklarının değerlendirilmesidir. Bunu saptamada en sık kullanılan sistem Fuhrman nükleer derecedir. Patolog tümörünüzü 1’den 4’e kadar derecelendirir.

????????ş???????????????? ????????????????????????????

Tanı ve sınıflamadan sonra doktorunuz değişik tedavi ve takip yöntemleri hakkında sizi bilgilendirecektir. Önerilen tedavi yöntemi TNM evrelemesi, Fuhrman derecesi ve tümörün alt tipine göre yapılır. Sınıflama sonrası kişisel prognozunuz tahmin edilebilir. Ancak bunun beklenmeyen gelişmelerin hesaba katmayan bir öngörü olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

????????????????????????

Lokalize böbrek kanseri tanısı konulduktan sonra doktorunuz kanseri parsiyel nefrektomi, radikal nefrektomi, aktif izlem, radyofrekans ablasyon veya kriyoterapi ile tedavi etmeyi önerebilir. Her işlemin kendine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. Tedavi seçimi sizin kişisel durumunuza bağlıdır.

Eğer lokal ilerlemiş böbrek kanseri tanısı aldıysanız, doktorunuz size radikal nefrektomi veya embolizasyon tedavisini önerebilir. Her iki prosedürün de kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Tedavinin seçimi sizin bireysel durumunuzla ilişkili olarak belirlenecektir.

Böbrek tümörleri diğer organlara veya lenf bezlerine yayılabilir. Buna metastatik hastalık denir. Metastatik hastalıkta, böbrek tümörü primer tümör olarak adlandırılır ve diğer organlardaki tümörlere metastaz denir. Doktorunuz metastatik hastalık tedavisinde cerrahi ile birlikte hedef tedavisi olarak bilinen antianjiogenik tedavi kombinasyonunu önerebilir. Nadir durumlarda immunoterapi kullanılabilir. Metastazın tedavisi için radyoterapi önerilebilir.

Genellikle, metastatik hastalık tedavi edilemez. Metastatik hastalığın tedavisi primer tümörün boyutunu ve metastazları azaltmayı amaçlamaktadır. Bu size daha uzun yaşam ve daha az semptom şansını verecektir.

????-???????????????????????????????? ????ö???????????????? ????????????????????????????:Lokalize böbrek kanseri tümörün böbreğe sınırlı kaldığı, vücudun diğer bölümlerine yayılmadığı kanserdir. Boyutuna göre evre 1 veya 2 olabilir.

Lokalize böbrek kanseri tanısı konulduktan sonra doktorunuz kanseri parsiyel nefrektomi, radikal nefrektomi, aktif izlem, radyofrekans ablasyon veya kriyoterapi ile tedavi etmeyi önerebilir. Her işlemin kendine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. Tedavi seçimi sizin kişisel durumunuza bağlıdır.

Böbrek tümörünün en iyi tedavisi cerrahi olarak çıkarmaktır.

Lokalize böbrek kanseri parsiyel nefrektomi veya radikal nefrektomi ile çıkarılabilir. Her iki işlem de açık veya laparoskopik olarak gerçekleştirilebilir. Laparoskopik cerrahi robotik cerrahi sistem yardımıyla yapılabilir.

Parsiyel nefrektomi ile sadece tümör çıkarılırken kalan böbreğe dokunulmaz. Cerrahi mümkünse önerilir. Eğer tümörün tümünü çıkarmak ve böbrekte sağlam kısım bırakmak mümkün değilse doktorunuz radikal nefrektomi önerecektir. Bu tümörün bulunduğu böbreğin ve etrafını saran dokunun tümüyle çıkarılması anlamına gelir.

Bazen cerrahi sizin için örneğin yaşınızdan veya tıbbi durumunuzdan dolayı iyi bir yöntem olmayabilir. Eğer tümörünüz 4 cm’den küçükse doktorunuz bir dönem aktif takip edilmesini önerebilir. Aktif takip döneminde tümör düzenli doktor muayeneleri ile izlenir. Tümör büyümeye devam ederse ek tedaviye ihtiyacınız olabilir. Bu durumda ablasyon tedavisi iyi bir alternatif olabilir.

Ablasyon tedavisi radyofrekans ablasyon (RFA) veya kriyoterapi olabilir. Bu işlemlerin amacı ısıtarak (RFA) veya dondurarak (kriyoterapi) tümör hücrelerinin öldürülmesidir.

Doktorunuz tedavi şemasını planlarken şu konuları doktorunuzla konuşmalısınız:

-Tıbbi özgeçmişiniz,

-Ailenizde böbrek kanseri olan varsa

-Tek böbreğiniz varsa

-Fonksiyonu normal olsa da diyabet veya yüksek tansiyon gibi hastalıklardan etkilenmişse

-Bir veya iki böbreğinizde tümörünüz varsa

-Hastanenizde var olan tedavi şekli

-Doktorunuzun tecrübesi. Doktorunuza önerdiği tedavi yöntemi hakkındaki tecrübesini sorun.

Kişisel öncelikleriniz ve değerleriniz

Tedavi sırasındaki veya sonrasındaki destek

????????????????????: Cerrahi sonrası doktor kontrolüne gidin. Bu ziyarette cerrahi sonuçlarını ve takip şemasını konuşun. Ne kadar sıklıkta muayeneye gideceğini ve öncesinde hangi testlerin gerekeceğini öğrenebilmek için bir bakım planı hazırlanmasını rica edin. Bu tümörünüzün özelliklerine göre değişir.

Muayene öncesi sorabileceğin soruları yaz. Sorabileceğin sorular

-Kanser kayboldu mu?

-Ek tedaviye ihtiyacım var mi? Öyleyse benim için hangi tedavi alternatifleri var?

-Kontroller öncesi hangi testlere ihtiyacım olacak?

-Tedavi ve böbrek kanseri yaşam kalitemi nasıl etkileyecek?

Bu kontrollere gitmeniz önemlidir. Bu kontrollerde doktorunuz böbreğinizi takip eder ve tümör rekürrensi olursa erkenden saptanır. Yeni belirtileriniz olduğunda onları doktorunuza anlatmanız da önemlidir. Sağlık tedavi ekibinize danışmaktan ve kontrol öncesi yeni belirtileriniz anlatmaktan çekinmeyin.

????-???????????????????? ????????????????????:Aktif izlem lokalize doktorun tümörü aktif olarak takip ettiği böbrek tümörü için bir tedavi şeklidir. Cerrahinin sizin için en iyi yöntem olmadığı ve 4cm’den küçük böbrek tümörünüz olduğu zaman önerilir.

Doktorunuzun sizin için cerrahinin uygun olmadığını söylediği durumlar yaşınız veya herhangi bir tıbbi durumun cerrahiyi sizin için tehlikeli kılmasıdır. Aktif izlemin sizin için uygun olduğunu belirlemek için doktorunuz böbrek tümörü biyopsisi yapmak isteyebilir. Biyopsi ile alınan tümör dokusu tümörün agresif olmadığından emin olmak için incelenir. Tümör agresifse aktif izlem sizin için uygun olmayabilir ve ek tedavi önerilebilir.

Aktif izlem için iyi bir adaysanız doktorunuz sıkı bir takip programı düzenler. Her muayenede üroloğunuz sağlığınızdaki belirgin değişiklikleri sorgular, fizik muayene yapar ve kan testlerinizin sonuçlarını açıklar. Her muayene öncesi tümör büyümesini takip etmek için karın BT ve ultrason taraması yaptırırsınız. Akciğerlerinizi kontrol etmek için göğüs filmi de yaptırırsınız.

Çoğu vakada tanıdan sonraki ilk yıl içinde 3 ayda bir takip gereklidir. Sonraki 2 yıl içinde her 6 ayda bir, sonrasında yılda bir takip yapılır.

Genellikle küçük böbrek tümörleri yavaş büyür ve diğer organlara nadiren sıçrar. Takipteki testler tümörün hızlı büyüdüğünü ve belirtileriniz hastalığın ilerlediğini gösterirse üroloğunuz süratle ek tedavi planlayabilir.

Ek tedaviler tümörün veya böbreğin tümüyle çıkarılmasını, tümörün kriyoterapi veya radyofrekans ablasyon (RFA) ile ablasyonunu içerir. Sizin için en uygun tedavi seçiminde etkili faktörler: Yaşınız, Diğer tıbbi sorunlarınız, Tümörün yeri ve Tümörün alt-tipi.

Cerrahi seçilirse mümkünse parsiyel nefrektomi tercih edilmelidir. Cerrahi sırasında tümörü çıkarır ancak mümkün olduğunca fazla miktarda sağlıklı böbrek dokusu bırakır.

 

????-???????????????????????????????? ????????????????????????????????????????:Parsiyel nefrektomi lokalize böbrek kanserinde bir tedavi seçeneğidir. Mümkünse önerilir. Amaç tümör tarafından etkilenen böbrek kısmını çıkarmak ve mümkün olan en fazla miktarda sağlıklı böbrek dokusu bırakmaktır.

Parsiyel nefrektomi nasıl yapılır?: Öncelikle tümörün kesin yeri belirlenir. Cerrahi sırasında kan kaybını azaltmak için böbreğe giden kan akımı renal arter klempi kullanılarak durdurulur. Bu tümörün tamamının çıkarılmasına imkan verir. Bazen cerrahi sırasında böbreği soğutmak ve kan akımının olmamasından dolayı oluşan hasarı önlemek için buz parçaları kullanılabilir.

Tümör çıkarıldıktan sonra cerrah kesiği diker ve gerektiği zaman kanamayı durdurmak için kapama maddeleri kullanabilir 

Tümör eğer böbrek toplayıcı sistemine uzanmışsa, cerrahın idrarın idrar yollarından akışından emin olmak için JJ stent yerleştirmesi gerekebilir. Yaranız iyileştiği zaman ve idrar akışınız normale donduğu zaman stent çıkarılacaktır. Bu birkaç gün veya hafta alabilir .

Parsiyel nefrektomi ????çı???? ???????????????? ???????????????????????????????????????????????? ????????????????????????????(???????????????????????? ???????????????? ????????????????????????????) ile gerçekleştirilebilir.

Açık nefrektomi, parsiyel nefrektomi için önerilen standart tedavi şeklidir. Laparoskopik parsiyel nefrektomi minimal invaziv cerrahidir. Bu tür bir işlem için, karnınızın içine plastik tüpler yerleştirilir. Doktorunuz tümörü çıkarmak için aletleri bu tüpler içerisinden sokar. Böbreğinizin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü bir monitörde izlemenize imkan veren bir kamera bu tüplerden birinin içinden yerleştirilir . Laparoskopik cerrahi robotik cerrahi sistem yardımıyla da yapılabilir.

Laparoskopik cerrahi açık cerrahiye kıyasla daha çabuk iyileşme sağlar. Ancak teknik zahmetlidir ve doktorunuzun bu tür cerrahi işlemlerde tecrübeli olması gerekir.

Tümörün parsiyel nefrektomi ile çıkarılmasında açık veya laparoskopik cerrahi benzer etkinliğe sahiptir.

Cerrahiye nasıl hazırlanırım?

Doktorunuz işleme nasıl hazırlanacağınızı detaylı bir şekilde anlatacaktır. Anestezi hazırlık için cerrahiden 6 saat önce yememeli, içmemeli veya sigarayı bırakmalısınız. Eğer ilaç kullanıyorsanız doktorunuza bildirin. Cerrahiden birkaç günce ilaç alımını bırakmanız gerekebilir.

İşlemin yan etkileri nelerdir?

Genellikle hastaneden cerrahiden 3 ile 7 gün sonra çıkarsınız. Hastanede kalma süresinin ülkeler arasında farklı olabileceğini unutmayın. Açık cerrahi sonrası birkaç hafta boyunca ameliyat tarafınızda ağrı hissedebilirsiniz.

Cerrahiden sonraki 4-6 hafta için öneriler

-Günlük 1-2 litre sıvı, özellikle su için

-5 kilodan ağır yük kaldırmayın

-Ağır egzersiz yapmayın

-Aldığınız ilaçlar için danışın

-Gerekiyorsa JJ stentin çıkarılma tarihini doktorunuza sorun

Doktorunuza veya hastanenize gitmeniz gereken durumlar

-Ateşiniz olursa

-İdrarınızda kan olursa

-Aşırı kan kaybı veya ağrı olursa

-Cerrahi sonrası destek için lokalize böbrek kanseri için destek bölümünü okuyunuz.

Tedavinin etkisi nedir?

Parsiyel nefrektomi lokalize böbrek kanserinin tedavisinde sık uygulanan bir tedavidir. Cerrahiden 5 yıl sonra hastaların %95’ten fazlası kanserden arınır. Fonksiyonel 2 böbrek sahibi olmanın faydası cerrahi sonrası böbrek fonksiyonlarınıza ve genel sağlınıza katkıda bulunmasıdır

Takip nasıl olmalı?

Böbrek kanseri için parsiyel nefrektomi sonrası doktorunuz düzenli takip programı planlayacaktır. Bu kontrollerin ne sıklıkta olacağı çıkarılan tümörün sınıflamasına bağlıdır (tanı ve sınıflama kısmına bakınız). Takip 5 yıl sürer. Takip sırasında sık kullanılan testler karın BT ve ultrason ile tarama, akciğer filmi ile idrar ve kan testleridir.

????-???????????????????????????? ????????????????????????????????????????:Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanseri için cerrahi tedavi seçeneğidir. Amaç böbreğin tümünü ve etrafındaki yağlı dokuyu çıkarmaktır. Bu cerrahi tümörü çıkarıp geride böbrek dokusu bırakmanın mümkün olmadığı durumlarda yapılır. Genellikle evre 2 böbrek kanserleri veya parsiyel nekreftominin uygun olmadığı evre 1 tümörler için genellikle önerilir. Çoğu insan büyük sorunlar yaşamadan tek fonksiyonel böbrek ile yasayabilir.

Radikal nefrektomi nasıl yapılır?

Öncelikle tümör boyutu belirlenir. Tümör ekimini önlemek için cerrah böbreği etrafını saran koruyucu yağ tabakası ile birlikte tutar. Daha sonra renal arter, renal ven ve üreteri böbrekten ayırır. Sonunda böbreği çıkarır.

Radikal nefrektomi ???????????????????????????????????????????????? ????????????????????????????(???????????????????????? ???????????????? ????????????????????????????)  ile de yapılabilir. Bu tür bir işlem için, karnınızın içine plastik tüpler yerleştirilir. Doktorunuz böbreği çıkarmak için aletleri bu tüplerin içinden sokar. Böbreğinizin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü bir monitörde izlemenize imkan veren bir kamera bu tüplerden birinin içinden yerleştirilir (Şekil 2).

???????????????????????????????????????????????? ????????????????????????????(???????????????????????? ???????????????? ????????????????????????????) açık cerrahiye kıyasla daha çabuk iyileşme sağlar. Ancak tekniği zahmetlidir ve doktorunuzun bu tür cerrahi işlemlerde tecrübeli olması gerekir. Laparoskopik radikal nefrektomi robotik cerrahi sistem yardımıyla da yapılabilir.

Açık radikal nefrektomi bazı tıbbi durumlarda ve laparoskopik cerrahinin hastanenizde olmadığı durumlarda önerilebilir. Açık radikal nefrektomi için cerrah böbrek ve tümöre ulaşmak için karın duvarını keser. Laparoskopik cerrahiye kıyasla daha uzun iyileşme dönemi vardır ve cerrahi sonrası ağrı ve komplikasyon riski laparoskopiye kıyasla fazladır.

Böbrek tümörünün radikal nefrektomi ile çıkarılmasında açık veya laparoskopik cerrahi benzer etkinliğe sahiptir.

Cerrahiye nasıl hazırlanırım?

Doktorunuz isleme nasıl hazırlanacağınızı detaylı bir şekilde anlatacaktır. Anesteziye hazırlık için cerrahiden 6 saat önce yememeli, içmemeli veya sigarayı bırakmalısınız. Eğer ilaç kullanıyorsanız doktorunuza bildirin. Cerrahiden birkaç günce ilaç alımını bırakmanız gerekebilir.

İşlemin yan etkileri nelerdir?

Hastaneden genellikle cerrahinin 3 ila 7 gün sonrasında çıkarsınız. Hastanede kalma süresinin ülkeler arasında farklı olabileceğini unutmayın. Açık cerrahi sonrası birkaç hafta boyunca ameliyat tarafınızda hafif ağrı hissedebilirsiniz.

Cerrahiden sonraki 4-6 hafta için öneriler

-Günlük 1-2 litre sıvı, özellikle su için5 kilodan ağır yük kaldırmayın

-Ağır egzersiz yapmayın

-Aldığınız ilaçlar için danışın

Doktorunuza veya hastanenize gitmeniz gereken durumlar

-Ateşiniz olursa

-Aşırı kan kaybı veya ağrı olursa

-Cerrahi sonrası destek için lokalize böbrek kanseri için destek blumunu okuyunuz.

Tedavinin etkisi nedir?

Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanserinin tedavisinde sık uygulanan bir tedavidir. Cerrahiden 5 yıl sonra hastaların %90 civarı halen kansersizdir. Tek böbrekli kaldığınız için kronik böbrek yetmezliği riskiniz artmıştır. Azalmış böbrek fonksiyonu kardiyovasküler hastalık için bir risk faktörüdür.

Takip nasıl olmalı?

Böbrek kanseri için radikal nefrektomi sonrası doktorunuz dümenli takip programı planlayacaktır. Bu kontrollerin ne sıklıkta olacağı çıkarılan tümörün sınıflamasına bağlıdır (tanı ve sınıflama kısmına bakınız). Takip 5 yıl sürer. Takip sırasında sık kullanılan testler karın BT ve ultrason ile tarama, akciğer filmi ile idrar ve kan testleridir.

????-???????????????????????????????????????????????? ????????????????????????????????:Radyofrekans ablasyon (RFA) böbrek kanseri tedavi yöntemidir. Yüksek frekanslı radyo dalgaları tarafından üretilen ısıyı kullanarak kanser hücrelerini öldürür.

Radyo dalgaları tümöre iğne ile ulaşır. RFA genellikle ciltten yapılır ve doktor iğneyi ultrason veya BT ile yönlendirir (Şekil 1). Tümör alt tipini öğrenmek için tedaviye başlamadan önce genellikle biyopsi yapılır. Bu işlem lokal anestezi ile yapılır. Fakat bazı vakalarda genel anestezi gerekebilir. RFA ayrıca laparoskopik veya açık cerrahi sırasında da yapılabilir.

RFA doktorunuz tarafından küçük böbrek tümörünüz (4cm’den küçük) varsa ve cerrahini sizin için uygun değilse önerilir. Bu yaşınız ve cerrahiyi sizin için tehlikeli kılan tıbbi durumunuz ile ilişkilidir.

RFA küçük böbrek tümörleri için etkin ve güvenli tedavi yöntemidir ancak RFA sonrası geride tümör hücreleri kalma riski vardır. Bu cerrahiye kıyasla daha yüksek rekürrens riski anlamına gelir.

İşlem güvenli olmasına rağmen komplikasyon riski vardır. En sık görülen komplikasyonlar tedavi alanında ağrı ve parestezi olarak bilinen ciltte karıncalanma ve uyuşma hissidir. Kanama da oluşabilir ve nadiren kan transfüzyonu gerekebilir. RFA sonrası idrar kaçağı oluşup böbrek etrafında toplanabilir. Tedavi sırasında üreter, dalak, karaciğer veya barsaklar yaralanabilir.

RFA sonrası takipler her 3 arayla yapılır. Takiplerde böbreğinizi izlemek ve olası tümöre rekürrensini zamanında saptamak için BT veya MRI taraması yapılır.

RFA tümör rekürrensi durumunda veya ilk tedavinin başarısızlığında tekrarlanabilir.

????-????????????????????????????????????????????:Kriyoablasyon olarak da bilenen kriyoterapi böbrek kanseri tedavi seçeneğidir. Tümör hücrelerini dondurarak öldürmek için çoğunlukla nitrojen veya argon gibi sıvılaştırılmış gaz kullanır. Bu sıvılaştırılmış gaz tümöre iğne ile ulaşır. Tedaviye başlamadan önce tümör alt tipinin bilinmesi için genellikle biyopsi yapılır.

Kriyoterapi genellikle ciltten yapılır ve doktor iğneyi ultrason veya BT ile yönlendirir. Kriyoterapi ayrıca laparoskopik veya açık cerrahi sırasında da yapılabilir.

İşlem sırasında böbrek dokusunun ve etrafındaki organların işini ısı sensörleri ile dikkatli bir şekilde kontrol edilir.

Kriyoterapi doktorunuz tarafından küçük böbrek tümörünüz (4cm’den küçük) varsa ve cerrahi sizin için uygun değilse önerilir. Bu, yaşınız ve cerrahiyi sizi için tehlikeli kılan tıbbi durumunuz ile ilişkilidir.

Kriyoterapi küçük böbrek tümörleri için etkin ve güvenli tedavi yöntemidir ancak işlem sonrası geride tümör hücreleri kalma riski vardır. Bu cerrahiye kıyasla daha yüksek rekürrens riski anlamına gelir.

İşlem güvenli olmasına rağmen komplikasyon riski vardır. En sık görülen komplikasyonlar kanama ve Perinefrik hematom olarak bilinen böbrek içinde kan birikmesidir. Tedavi sırasında üreter, dalak, karaciğer veya barsaklar yaralanabilir.

Ayrıca parestezi olarak bilinen ciltte karıncalanma ve uyuşma hissi yaşayabilirsiniz.

Kriyoterapi sonrası takipler 3’er aylık arayla yapılır. Takiplerde böbreğinizi izlemek ve olası tümöre rekürrensini zamanında saptamak için BT veya MRI taraması yapılır.

Kriyoterapi tümör rekürrensi durumunda veya ilk tedavinin başarısızlığında tekrarlanabilir.

????-???????????????????? ????????????????????????????????ş ????ö???????????????? ????????????????????????????: Lokal ilerlemiş böbrek kanseri, tümörün böbreğin etrafındaki kan damarları, doku, organ ve lenf bezlerine yayılması anlamına gelmektedir. Evre III veya IV olarak adlandırılabilir ve tümörün ne kadar uzağa yayıldığını göstermektedir.

Eğer lokal ilerlemiş böbrek kanseri tanısı aldıysanız, doktorunuz size radikal nefrektomi veya embolizasyon tedavisini önerebilir. Her iki prosedürün de kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Tedavinin seçimi sizin bireysel durumunuzla ilişkili olarak belirlenecektir.

Bu bölüm, hastalığınız hakkında doktorunuzla görüşeceğiniz, farklı tedavi olanaklarını içerir.

Tedavi opsiyonları: Lokal ilerlemiş böbrek kanserlerinin en yaygın tedavisi, tümör içeren böbrek dokusunun cerrahi olarak çıkarılmasıdır.

Lokal ilerlemiş böbrek kanserleri, radikal nefrektomi olarak adlandırılan ameliyat ile tedavi edilebilir. Bu işlemin açılımı, tümör içeren böbrek dokusu ve etrafındaki dokuların çıkarılmasıdır. Radikal nefrektomi, açık veya laparoskopik olarak yapılabilir. Eğer cerrahi imkansız veya çok riskli ise embolizasyon önerilebilir.

????-???????????????????????????? ????????????????????????????????????????:Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanseri için cerrahi tedavi seçeneğidir. Amaç böbreğin tümünü ve etrafındaki yağlı dokuyu çıkarmaktır. Bu cerrahi tümörü çıkarıp geride böbrek dokusu bırakmanın mümkün olmadığı durumlarda yapılır. Genellikle evre 2 böbrek kanserleri veya parsiyel nekreftominin uygun olmadığı evre 1 tümörler için genellikle önerilir. Çoğu insan büyük sorunlar yaşamadan tek fonksiyonel böbrek ile yasayabilir.

Öncelikle tümör boyutu belirlenir. Tümör ekimini önlemek için cerrah böbreği etrafını saran koruyucu yağ tabakası ile birlikte tutar. Daha sonra renal arter, renal ven ve üreteri böbrekten ayırır. Sonunda böbreği çıkarır.

Radikal nefrektomi laparoskopik cerrahi ile yapılabilir. Bu tür bir işlem için, karnınızın içine plastik tüpler yerleştirilir. Doktorunuz böbreği çıkarmak için aletleri bu tüplerin içinden sokar. Böbreğinizin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü bir monitörde izlemenize imkan veren bir kamera bu tüplerden birinin içinden yerleştirilir.

Laparoskopik cerrahi açık cerrahiye kıyasla daha çabuk iyileşme sağlar. Ancak tekniği zahmetlidir ve doktorunuzun bu tür cerrahi işlemlerde tecrübeli olması gerekir. Laparoskopik radikal nefrektomi robotik cerrahi sistem yardımıyla da yapılabilir.

Açık radikal nefrektomi bazı tıbbi durumlarda ve laparoskopik cerrahinin hastanenizde olmadığı durumlarda önerilebilir. Açık radikal nefrektomi için cerrah böbrek ve tümöre ulaşmak için karın duvarını keser. Laparoskopik cerrahiye kıyasla daha uzun iyileşme dönemi vardır ve cerrahi sonrası ağrı ve komplikasyon riski laparoskopiye kıyasla fazladır.

Böbrek tümörünün radikal nefrektomi ile çıkarılmasında açık veya laparoskopik cerrahi benzer etkinliğe sahiptir.

Cerrahiye nasıl hazırlanırım?

Doktorunuz isleme nasıl hazırlanacağınızı detaylı bir şekilde anlatacaktır. Anesteziye hazırlık için cerrahiden 6 saat önce yememeli, içmemeli veya sigarayı bırakmalısınız. Eğer ilaç kullanıyorsanız doktorunuza bildirin. Cerrahiden birkaç günce ilaç alımını bırakmanız gerekebilir.

İşlemin yan etkileri nelerdir?

Hastaneden genellikle cerrahinin 3 ila 7 gün sonrasında çıkarsınız. Hastanede kalma süresinin ülkeler arasında farklı olabileceğini unutmayın. Açık cerrahi sonrası birkaç hafta boyunca ameliyat tarafınızda hafif ağrı hissedebilirsiniz.

Cerrahiden sonraki 4-6 hafta için öneriler

-Günlük 1-2 litre sıvı, özellikle su için5 kilodan ağır yük kaldırmayın

-Ağır egzersiz yapmayın

-Aldığınız ilaçlar için danışın

Doktorunuza veya hastanenize gitmeniz gereken durumlar

-Ateşiniz olursa

-Aşırı kan kaybı veya ağrı olursa

-Cerrahi sonrası destek için lokalize böbrek kanseri için destek blumunu okuyunuz.

Tedavinin etkisi nedir?

Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanserinin tedavisinde sık uygulanan bir tedavidir. Cerrahiden 5 yıl sonra hastaların %90 civarı halen kansersizdir. Tek böbrekli kaldığınız için kronik böbrek yetmezliği riskiniz artmıştır. Azalmış böbrek fonksiyonu kardiyovasküler hastalık için bir risk faktörüdür.

Takip nasıl olmalı?

Böbrek kanseri için radikal nefrektomi sonrası doktorunuz dümenli takip programı planlayacaktır. Bu kontrollerin ne sıklıkta olacağı çıkarılan tümörün sınıflamasına bağlıdır (tanı ve sınıflama kısmına bakınız). Takip 5 yıl sürer. Takip sırasında sık kullanılan testler karın BT ve ultrason ile tarama, akciğer filmi ile idrar ve kan testleridir.

????-????????????????????????????????????????????????: Embolizasyon lokal ilerlemiş böbrek kanseri için bir tedavi alternatifidir. Eğer cerrahi için uygun değilseniz ve tümör kanama ve ağrı gibi belirtilere neden oluyorsa, doktorunuz embolizasyonu önerebilir. Bu tedavi yalnızca cerrahinin uygun olmadığı veya yüksek riskli olduğu durumlarda önerilir. Bu tedavi esnasında kasık bölgesinden küçük bir kateter, böbreğin etrafındaki damarlara ulaşmak için konur.

????-???????????????????????????????????????? ????ö???????????????? ????????????????????????????: Böbrek tümörleri diğer organlara veya lenf bezlerine yayılabilir. Buna metastatik hastalık denir. Metastatik hastalıkta, böbrek tümörü primer tümör olarak adlandırılır ve diğer organlardaki tümörlere metastaz denir. Doktorunuz metastatik hastalık tedavisinde cerrahi ile birlikte hedef tedavisi olarak bilinen antianjiogenik tedavi kombinasyonunu önerebilir. Nadir durumlarda immunoterapi kullanılabilir. Metastazın tedavisi için radyoterapi önerilebilir.

Genellikle, metastatik hastalık tedavi edilemez. Metastatik hastalığın tedavisi primer tümörün boyutunu ve metastazları azaltmayı amaçlamaktadır. Bu size daha uzun yaşam ve daha az semptom şansını verecektir.

Metastatik böbrek kanseri nedir?

Böbrek kanseri metastazı ise genellikle akciğer, kemik, uzak lenf düğümleri ya da beyne yayılabilir. Metastazlar ilk tanı veya tedavi sonrası takip ziyaretleri sırasında BT’de görülebilir. Ayrıca semptomlara neden olduklarından dolayı da tespit edilebilirler. Metastatik hastalık asemptomatik olabilir veya kanserin yayıldığı yere göre farklı belirtilere neden olabilir. En sık görülen belirtiler akciğer metastazında kalıcı kronik bir öksürük veya kemik metastazı durumunda kemik ağrısı olabilir.

Tedavi seçenekleri

Eğer metastatik hastalık varsa böbreğin cerrahi olarak çıkarılması, tümörün boyutunu küçültmek ve semptomları hafifletmek için tavsiye edilir. Bu ameliyata sitoredüktif nefrektomi denir. Eğer ameliyat için yeterince uygun olduğu düşünülürse bu prosedür uygulanabilir. Eğer başarılı olursa, daha uzun yaşam ve daha az yan etkiler oluşmasını sağlayabilirsiniz.

Metastaz çok fazla ağrı veya diğer belirtilere neden olursa, bu metastatik tümörleri çıkarmak için ek ameliyat gerekebilir. Majör cerrahi için uygun olup olmadığınız ve tümörün çıkarılıp çıkarılamayacağı değerlendirip doktorunuz tavsiye edebilir.

Primer tümörün çok büyük değilse ya da diğer böbrek de çalışmıyor ise doktorunuz sitoredüktif parsiyel nefrektomi önerebilir. Bu ameliyat sırasında doktor sağlam, sağlıklı böbrek dokusundan mümkün olduğunca fazla bırakır.

Metastatik hastalıkta, cerrahi genellikle ilaç tedavisi ile birleştirilir. Böbrek kanseri için ilaç tedavisinin çeşitli türleri vardır:

-Antianjiogenik terapi, yaygın hedefe yönelik tedavi

-İmmunoterapi

-Kemoterapi, immunoterapi ile kombine

 

Böbrek kanseri için en sık kullanılan ilaç tedavisi antianjiogenik tedavidir.

Doktorunuz tümörü küçültmek için ameliyat öncesi ilaç tedavisi önerebilir. Bazı durumlarda, antianjiogenik tedavi kanserin buna nasıl tepki vereceğini görmek için ameliyattan önce kullanılır. İyi yanıt verirse, cerrahi sonrası tedavi devam eder. Doktorunuzun ameliyattan sonra sadece ilaç tedavisi tavsiye etmesi de mümkündür.

Cerrahi mümkün değilse, hemen ilaç tedavilerine başlanır. Bu ilaçların mekanizması tümör büyümesi üzerinden etki eder. Genellikle, antianjiojenik tedavi kullanılır. Nadir durumlarda immunoterapi tavsiye edilebilir. İlaç tedavisi belirtileri rahatlatmak, primer tümörü ve metastazları küçültmeyi sağlayabilir.

İlaç tedavisi alırken ameliyattan sonra metastazlara bağlı belirtiler varsa, radyoterapi daha da rahatlatmak için yardımcı olabilir.

Tedavi yolunuzun planlanması aşamasında doktorunuzla konuşmanız gereken bazı konular vardır:

-Tıbbi öz geçmişiniz

-Böbrek fonksiyonunuz

-Böbreklerin birinde veya her ikisinde bir veya birden fazla tümör varlığı

-Kanserin yayılımı

-Başvuru merkezinde uygulanabilecek tedavi çeşitleri

-Doktorunuzun tecrübesi ve önerilen tedavi seçeneği ile ilgili deneyimi

-Kişisel öncelik ve değerleriniz

-Tedaviniz sırasındaki destek

????-????????????????????????????ü???????????????? ????????????????????????????????????????:Tedavi Tümör çıkarılabilir ise ve siz de ameliyat için uygunsanız ise sitoredüktif nefrektomi metastatik böbrek kanseri için tavsiye edilir. Amaç mümkün olduğunca tümörün çıkarılmasıdır. Bu işlem için çevre organlar olan dalak, pankreas, barsak veya karaciğerden bir kısmını çıkarmak gerekli olabilir. Sitoredüktif nefrektomi başarılı olursa, size daha uzun yaşama için şans verir ve daha az yan etkiye sahiptir.

Sitoredüktif nefrektomi nasıl yapılır?

Standart tedavi açık sitoredüktif nefrektomidir. İlk olarak, tümörün büyüklüğü ve çevresindeki doku veya organların tutulumu doktor tarafından kontrol edilir. Cerrah daha sonra, doğrudan böbreğe erişmek için karın duvarını kesi ile açar. Tümör ekilmesini önlemek için, doktorunuz böbreği saran koruyucu yağ dokusu ile tutar. Cerrah nihayetinde böbreği çıkarmak için böbrek renal arter, renal ven ve üreteri ayırır.

Sitoredüktif parsiyel nefrektomi

Böbrek primer tümörü çok büyük değilse veya diğer böbrek iyi çalışmıyorsa doktorunuz sitoredüktif parsiyel nefrektomi önerebilir. Bu nadir bir işlemdir. Amaç, tümör tarafından etkilenen böbrek parçasını çıkarmak ve sağlıklı böbrek dokusunu mümkün olduğu kadar fazla bırakmaktır. Ameliyat açık cerrahi ya da laparoskopi ile yapılabilir.

Diğer bir olasılık, ablasyon tedavisi ile tümörü tedavi etmektir. Ablasyon tedavisi radyofrekans ablasyon (RFA) veya kriyoterapi olabilir. Bu işlemlerin amacı ısıtma (RFA) veya dondurma (kriyoterapi) ile tümör hücrelerini öldürmektir. Bu işlemler lokal veya genel anestezi altında yapılabilir.

Metastatektomi

Doktorunuz metastatik tümörleri çıkarmak için ek ameliyat önerebilir. Metastazları çıkarmak mümkünse ve ağır bir cerrahiye uygunsanız bu ameliyat önerilir. Bu işlem şiddetli ağrınız ve rahatınızı bozan belirtileriniz varsa iyi gelebilir.

İşleme nasıl hazırlanılmalı?

Doktorunuz işlem için nasıl hazırlanılacağı konusunda detaylı bilgi verecektir. Anesteziye hazırlanmak için ameliyattan önceki 6 saat boyunca yeme-içme kesilmeli ve sigara kullanmamalısınız. Eğer bir ilaç alıyorsanız, doktorunuza bunu danışmanız gerekir. Ameliyattan birkaç gün önce o ilacı almayı durdurmak gerekebilir.

İşlemin yan etkileri nelerdir?

Sitoredüktif nefrektomiden sonra birkaç hafta kesi hattında hafif ağrı hissedebilirsiniz.

Ameliyat sonrası ilk 4-6 hafta için öneriler:

-Doktorunuzun tavsiyesine bağlı olarak, her gün 2 litre sıvı alın

-5 kilogram daha ağır bir şey kaldırmayın

-Herhangi bir ağır egzersiz yapmayın

-Reçete edilen her türlü ilacı doktorunuza danışın

Derhal doktorunuza veya hastaneye gitmeniz gereken durumlar:

-Ateş

Kan kaybı olması

-Ani ağrı olması

-İdrarda kan varlığı

-Tedavinin etkisi nedir?

Takip nasıl olmalı?

Böbrek kanseri için sitoredüktif nefrektomiden sonra, doktorunuz genellikle ilaç tedavisi önerecektir. 

 

????-???????????????????????????????????????? ????????????????????????ı???? ????ç???????? ????????????ç ????????????????????????????????: laç tedavisi metastatik böbrek kanseri için yaygın bir seçenektir. Tedavinin çeşitli türleri vardır:

-Hedefe yönelik tedavi olarak bilinen antianjiogenik tedavi

-İmmunoterapi

-İmmunoterapi ile birlikte kemoterapi

Bu ilaçlar tümörlerin kullandığı büyüme mekanizmaları üzerinden etki eder. Genel durum, belirtiler ve prognoz dikkatlice değerlendirildikten sonra doğru tedaviye karar verilir. Ek testler veya taramalar da tedavi seçiminde kullanılır.

Genellikle, antianjiogenik tedavi böbrek kanseri için tavsiye edilir. Eğer nadir bir böbrek kanseri tipi varsa, doktorunuz immunoterapi ile birlikte kemoterapi tedavisi önerebilir.

???????????????????????????????????????????????????????? ????????????????????????: Bunlar tümör büyümesini yavaşlatan ve hatta tümörü küçülten bir grup ilaçtır. Kanseri besleyen ve büyümesini sağlayan yeni kan damarı oluşumunu engellerler. Damar oluşumuna neoanjiogenez denir ve bu ilaçlar için antianjiogenik tedavi terimi kullanılır. Antianjiogenik tedavi genellikle hedef tedavisi olarak adlandırılır çünkü çoğunlukla kanser hücrelerini etkiler.

Her biri özel faktörleri hedefleyerek tümör büyümesini etkileyen çeşitli tipleri vardır. Çoğu tipinde antianjiogenik tedavi evde alınabilen haplar ile yapılır. Birkaçı damardan uygulandigi için hastaneye gitmeniz gerekecektir. 

Böbrek kanser tedavisindeki sık kullanılan antianjiogenik ilaçlar:

-Sunitinib

-Pazopanib

-Axitinib

-Sorafenib

-Tivozanib

-Bevacizumab (Kombine İmmunoterapi ile birlikte)

mTOR olarakta adlandırılan özel bir enzimi hedefleyen antianjiogenik ilaçlar mTOR inhibitörleri olarak bilinir. mTOR enzimi hücre büyümesi ve hücre canlılığı için önemlidir. 

Aşağıdaki hedef ilaçlar ise enzime saldırarak tümörü küçültmeyi hedefler

-Temsorulimus

-Everolimus

Kisisel prognozunuz ve tümörün özelliklerine dayanarak doktorunuz sizin durumunuz için en iyi antianjiogenik ilacı seçecektir. Bu özel ilaç etkisiz olur veya belirtilerinizi ortadan kaldırmazsa doktorunuza farklı bir ilacı kullanmak için başvurabilirsiniz. Bu ilaçlar vücüttaki yeni kan damarı oluşumunu etkiledikleri için pek çok yan etkiye neden olabilirler.

Bitkinlik sık görülen bir yan etkidir. Bu normalden daha yorgun hissetme, enerjisizlik durumudur ve uyumayla düzelmez. Ayrıca eklem, kas, ve göğüste ağrı da hissedebilirsiniz. Bitkinlik ilaçların yan etkisi de olabilir, tümör veya metastazdan da kaynaklanabilir.

Bu tedavi sırasında mide bulantısı ve hasta hissetme hali yaygındır. Ayrıca ishal ve kabızlık olabilir. Bu belirtilerden herhangi biri varsa tıbbi ekibe bildirin. Doktorunuz bu belirtilerinizi tedavi etmek için ilaç verebilir.

Tedavi sırasında yüksek tansiyonunuz olabilir. Kan basıncı tedaviye başlamadan önce ve ilk hafta içinde kontrol edilmelidir. Gerekirse doktorunuz bunu kontrol etmek için antihipertansif ilaç reçete edecektir. Antianjiogenik tedavi erektil disfonksiyona da neden olabilir.

Bu ilaçlar troid fonksiyonlarını etkileyebilir. Troid hormone üreten ve vücudun enerji kontrolunu sağlayan bezdir. Troid hormon üretiminde düşüş varsa yorgunluk, üşüme hissedebilir veya kilo alabilirsiniz. Troid aşırı aktif hale gelirse sıcaklık hissi ve terleme, huzursuzluk, uyku ve konsantrasyon sorunları veya kilo kaybı olabilir.

Sunitinib, pazopanib , axinitib, sorafenib, tivozanib ve bevacizumab yara iyileşmesini yavaşlatabilir; bu nedenle ameliyat sonrası yaralar tamamen iyileşene kadar bu tedaviye başlamayamazsınız.

Bu ilaçları alırken nefes darlığı, göğüs ağrısı ve şişmiş ayak bilekleri ve ayaklarda şişme ile karşılaşabilirsiniz. Ayrıca pıhtı oluşumuna neden olarak kalp krizi ve inme riskini arttırabilir.

Cildinizde kuruluk , kızarıklık veya döküntu olabilir. Bazı durumlarda cilt sarıya dönebilir ve tedavi bittikten sonra düzelebilir. El ve ayak parmaklarında uyuşma ve karıncalanma ile karşılaşabilirsiniz. Tedavi sırasında saçınız griye dönüşebilir. Tedavi seansları arasında bazı renkler geri gelebilir. Ayrıca el ayak sendromu da denilen avuç ve ayak tabanında kabarcıklar ve kızarıklar gelişebilir. Bu durum ile karşılaşırsanız doktorunuz tedaviyi azaltmayı veya kesmeyi önerebilir.

mTOR inhibitörleri Temsirolimus ve Evorilimus başta akcigerler ve kan ile ilgili özel yan etkilere neden olabilir.

Tedavi alyuvar, akyuvar veya trombositlerde geçici bir düşüklüğe neden olabilir. Akyuvarlarda düşüş enfeksiyon riskinde artışa neden olur. Alyuvar sayısında düşüklük yorgunluk ve nefes almada zorluk hissi yapabilir. Seviye çok düşük hale gelirse kan transfüzyonu ihtiyacı olabilir. Trombositlerde düşüklük burun kanaması, diş fırçaladıktan sonra diş eti kanaması veya peteşi olarak bilinen kol ve bacaklarda çok sayıda küçük kırmızı lekeler ve çürüğe neden olabilir.

Bu yan etkilerden herhangi birine sahipseniz sağlık ekibine başvurmalısınız. Doktorunuz düzenli kan sayımı kontrolu yapacaktır.

mTOR inhibitörleri aynı zamanda kan şekeri düzeyini etkileyebilir ve kolesterol seviyesini yükseltebilir. Kan düzenli olarak kontrol edilmelidir.

Başka bir olası belirti ağızda acı tattır. Gargara belirtileri hafifletmek için yardımcı olabilir ancak alkol, peroksid, iodin, kekik içeren gargaralardan kaçının çünkü acıyı daha kötü yapabilir. Kullanabileceğiniz ürün önerileri için sağlık ekibinize danışın.

Akciğeriniz bu tedavilerden etkilenmiş olabilir. Tedavi sırasında öksürük gelişirse sağlık ekibinize başvurun.

İ????????????????????????????????????????????: Immünoterapi tümör hücreleriyle mücadele için bağışıklık sistemini güçlendiren bir tedavi türüdür. Bu tedaviler sadece özel vakalarda uygulanabilir. Genel durumunuz iyiyse ve akciğerlerde az sayıda metastaz varsa doktorunuz tarafından önerilebilir.

2 farklı immünoterapi metaztatik böbrek tümörlerinde kullanılabilir.

-Interferon-alfa (INF-α)

-Interlokin-2 (IL-2)

Eğer tümör berrak hücreli karsinom alt tipinde ise ve tümör sadece akciğere yayılmış ise doktorunuz interferon-alfa tedavisi önerebilir. İnterferon genellikle antianjiogenik ilaç bevacizumab ile kombine edilir. Deri altına uygulanır. Doktorunuz sizinle tedavi şemasını görüşecektir. Doktorunuz İnterlökin -2 önerirse yan etkileri nedeniyle tedavi sırasında hastanede kalmak gerekebilir.

IL- 2 ve IFN-α ciddi yan etkilere neden olabilir. En sık yorgunluk, ateş, titreme, baş ağrısı, kas ve eklem eklem ağrısı gibi grip benzeri belirtiler vardır. Nerdeyse immünoterapi uygulanan herkeste bu yan etkiler gorulur. Tedavi devam ederken genellikle normale döner. Bu belirtiler enjeksiyon sonrası 2-4 saat sonra görülür ve yaklaşık 12 saat sürer. Parasetamol belirtileri hafifletmeye yardımcı olabilir.

Tedavi alyuvar, akyuvar veya trombositlerde geçici bir düşüklüğe neden olabilir. Akyuvarlarda düşüş enfeksiyon riskinde artışa neden olur. Alyuvarlarda düşüklük yorgunluk ve nefes almada zorluk hissi yapabilir. Seviye çok düşük hale gelirse kan transfüzyonu ihtiyacı olabilir. Trombositlerde düşüklük burun kanaması, diş fırçaladıktan sonar diş eti kanaması veya peteşi olarak bilinen kol ve bacaklarda çok sayıda küçük kırmızı lekeler ve çürüğe neden olabilir.

Bu yan etkilerden herhangi birine sahipseniz sağlık ekibine başvurmalısınız. Doktorunuz düzenli kan sayımı kontrolü yapacaktır.

Diğer belirtiler bulantı ve kusma, ishal, iştah kaybı ve tat değişiklikleri veya ağızda metalik bir tadı içerebilir. Boğaz ağrısı ve yutma sırasında ağrı olabilir. Bu belirtiler dehidratasyon, kilo kaybı veya kötü beslenmeye yol açabileegi icin düzelmezlerse doktor veya hemşirenizi bilgilendirin.

Tedavi sırasında depresif , endişeli olabilir veya uyku sorunları yaşayabilirsiniz. Bu durumlar immunoterapinin yan etkisi olabilir fakat teşhise karşı bir cevap da olabilir. 

????????????????????????????????????????:Kemoterapi hücreler için toksik olan bir veya daha fazla kimyasalın oluşturduğu ilaç tedavi türüdür. Bu tümör hücreleri gibi vücudun hızlı bölünen saç ve kemik iliği hücrelerine saldırır. Genellikle damardan uygulanır.

Kemoterapi genellikle böbrek kanseri için etkili değildir. Metastatik böbrek tümörlerinde 5-florourasil ile kombine immünoterapi primer tümörün komplet rezeksiyonu sonrası etkili olabilir. 

????-???????????????????????????????????????????? ???????????????????????????????????????? ????ö???????????????? ????????????????????????????:Radyoterapi kanserli dokuyu öldürür ve yok eder. Böbrek tümörleri genelde radyoterapiye çok cevap vermezler. Bu nedenle tedavi sadece cerrahi ile çıkarılamayacak primer tümörün veya metastazın neden olduğu semptomları hafifletmek için tavsiye edilir. Radyasyon tedavisi tek doz halinde verilebilir. Ayrıca bolunmus radyasyon tedavisi için birkaç kez hastaneye gitmeniz gerekebilir. Bu durumda günde bir doz radyasyon alırsınız.

Böbrek kanserinde radyasyon tedavisi genellikle palyatif yaklaşımın bir parçası olarak tavsiye edilir.

????-???????????????????????????????? ????????????ı????:Palyatif bakım iyileşemediğin bir hastalığın olduğu zaman hayat kaliteni artırmayı hedefleyen bir bakımdır. Palyatif bakım boyunca sen ve sevdiklerin multidisipliner bir takım tarafından desteklenirsiniz. Fiziksel, psikolojik, sosyal ve manevi sorularini ortaya koyarsin. Palyatif bakım sikayetlerin kontrol edilmesini ve ağrı yönetimini içerir.

Palyatif bakım ekibi bakımınızı evde ya da hastanede yapabilir. Bir başka seçenek bakım, evinde bakımdır. Bakım evleri sizin hayatınızın son safhasında size bakım sağlayan kurumdur.

Duygularınızı ve isteklerinizi palyatif bakım ekibi ve ailenizle konuşabilirsiniz. 

Bir aile ya da yakın arkadaş olarak palyatif bakımda önemli rol oynayabilirsin. Temizlik, yıkanma ve yemek yapma gibi pratik konularda yardımcı olabilirsin. Arkadaşına, ailenden birine veya eşine hizmet veren palyatif bakım ekibine yardımcı olabilirsin. İhtiyaç durumunda evde özel profesyonel bakımın mümkün olup olmadığını palyatif bakım ekibine sorabilirsin.

Konuşma ihtiyacı hissedersen palyatif bakım ekibiyle, manevi danışmanla veya aile doktorunla irtibata geçebilirsin. Palyatif bakım ekibi aynı zamanda senin duygularının üstesinden gelmende yardımcı olabilecek kişileri gösterir.

Hasta kurumları aile üyelerine ve arkadaşlarına destek sağlayabilir.

Okumaya Devam
Reklam
Yorum İçin Tıklayın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Üroloji

Sünnet

Sünnet, penis ucunu kaplayan derinin (preputium) cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Sünnet, eski zamanlardan beri dünyada en sık uygulanan …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Sünnet, penis ucunu kaplayan derinin (preputium) cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Sünnet, eski zamanlardan beri dünyada en sık uygulanan cerrahi işlemlerden birisidir. Sünnetin uzun bir tarihi vardır ve günümüzde çeşitli dini, kültürel ve toplumsal bağlamların ayrılmaz bir parçası olmaya devam etmektedir. Mısır mezarlarından çıkarılan milattan önce 4000 yıllarına ait cesetler, sünnetin o zamanlarda da yapıldığına dair kanıt teşkil etmektedir. Mısır’da bulunan ergen erkek çocuklarının sünnetini gösteren altıncı hanedanlığa ait bir rölyef (Resim1) (MÖ 2345-2180 kadar uzanır) ilk belgelenmiş sünnet uygulamasını yansıtır.

Ülkemizde ve dünyada, sünnet genellikle dini ve geleneksel nedenlerle uygulanır. Ancak bazı tıbbi zorunluluklar veya koruyucu amaçlarla gerçekleştirilen sünnet işlemleri de vardır. Prosedür ayrıca kişisel hijyen veya koruyucu sağlık bakımının bir parçasıdır. Sünnetin cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyucu olduğunu bildiren çalışmaların yanısıra, penis kanserinin sünnet olmayan erkeklerde sünnet olan erkeklere kıyasla daha fazla görüldüğünü bildiren yayınlar mevcuttur.

Sünnetin zamanlaması için farklı görüşler bulunmaktadır. Bilimsel açıdan sünnetin ilk 1 yıl içinde idrar yolu enfeksiyonu riskini 10 kat azalttığı gösterilmiştir. Ancak ilk bir yıl içinde, özellikle idrar yolu enfeksiyon riski azaltılması gereken grup ise anne karnında yapılan ultrasonlarda böbrek ve/veya mesanesinde sorunu olan erkek çocuklardır. Bu çocuklar dışında yenidoğan sünneti ailenin bir seçimidir. Sigmund Freud’ a göre çocukların psikososyal gelişim dönemleri belirli evrelerden oluşur. Bunlar; oral dönem (0-1 yaş), anal dönem (1-3 yaş), fallik dönem (3-6 yaş), latens dönem (6-12 yaş) ve genital dönem (12-18 yaş)dir. Bu dönemler içinde fallik dönem sünnet zamanlaması açısından önerilmeyen dönemdir. Fallik dönemde çocuklar, cinsel kimliklerini keşfetmeye başlar ve kız-erkek ayrımı belirginleşir. Fallik dönemde erkek çocukta pipisine ilgi en üst düzeydedir. Bu dönemde yapılan sünnetin cinsel organının tamamını kaybetme endişesine yol açabileceği ve psikoseksüel gelişim açısından olumsuz etkilere sahip olabileceği düşünülmektedir. Ancak bu görüş bilimsel olarak sağlam temellere oturtulamamış olup aksini söyleyen yayınlar da mevcuttur.

Sünnet her ne nedenle (dini,geleneksel, tıbbi) ya da hangi şekilde (lokal ya da genel anestezi) yapılıyor olursa olsun, sünnetin cerrahi bir işlem olduğu unutulmamalıdır. Ameliyathane şartlarında sterilizasyon koşullarının sağlandığı uygun malzemelerle yapılması gerekmektedir.

Okumaya Devam

Üroloji

İdrar Kaçırma, İdrar Tutamama, İkontinans

İdrar Kaçırma Nedir? İdrar kaçırma – yani mesane kontrolünün kaybı – istenmeyen, devamlı veya düzenli aralıklarla idrar tutamama durumudur …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

İdrar Kaçırma Nedir?

İdrar kaçırma – yani mesane kontrolünün kaybı – istenmeyen, devamlı veya düzenli aralıklarla idrar tutamama durumudur. İdrar kaçırmanın şiddeti, öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda ara sıra idrar kaçırmaktan, tuvalete yetişemeyeceğiniz ani ve güçlü bir idrara çıkma dürtüsüne, ve neredeyse hiç tutamama ölçüsüne kadar değişen bir yelpazeyi kapsar. Ped testine göre objektif olarak hafif orta ve şiddetli idrar kaçırma şeklinde derecelendirilebilir.

İnsanlar daha sık ortaya çıksa da, idrar kaçırma yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu değildir, aynı durum genç insanlarda da görülebilmektedir. Kadınlar, erkeklere göre idrar kaçırma sorunu daha fazla görülmektedir (Kadınlarda: %6-40, Erkeklerde ise: %17-40).

İdrar Kaçırma Tipleri

1-Stres inkontinans(idrar kaçırma): Stres tipi idrar kaçırma; öksürme, hapşırma, gülme, egzersiz yapma veya ağır bişey kaldırma gibi stres ve efor durumların oluşan idrar kaçırmayı ifade eder. Bu zorlamalar sırasında mesane içindeki basınç artar, idrar tutmayı sağlayan kaslar ve mekanizmalar bu basınca karşı koyamaz ve idrar kaçırma oluşur.

2-Sıkışma tipi idrar kaçırma: Sıkışma tipi idrar kaçırma ani-acil idrara çıkma ihtiyacı ile birlikte tuvalete yetişememe veya idrarı geciktirememe durumudur ve idrar bu esnada kaçar. İdrar kaçağı bir damla ila idrarın tamamını kaçırma derecesinde olabilir. gece idrara kalkma ihtiyacı belirgindir. Bu tip idrar kaçırma, enfeksiyon gibi basit problemden; nörolojik bozukluk veya diyabet gibi daha ciddi durumlardan kaynaklanabilir.

3- Taşma inkontinansı: Tamamen boşalmayan bir mesaneden kapasite dolduktan sonra damla damla sürekli idrar kaçırmayı ifade eder.

4- Fonksiyonel inkontinans: Fiziksel veya zihinsel bir bozukluk nedeniyle, tuvalete zamanında gitmeyi engelleyen durumlar söz konusudur. Eklem hastalıkları, felç, sinir sistemi hastalıkları gibi kişinin lavaboya zamanında yetişmesini engelleyen fiziksel veya ruhsal kısıtlılıklar nedeniyle ortaya çıkan idrar kaçırma tipidir. Örneğin, şiddetli artrit durumunda pantolonunuzun düğmelerini yeterince hızlı açamamak gibi fonksiyonel problemler vardır.

5-Karışık tipte idrar kaçırma: Birden fazla idrar kaçırma tipi birlikte ise karma veya karışık tipte idrar kaçırma terimi kullanılmaktadır. Tipik olarak hem sıkışma hem de stres idrar kaçırmanın birlikte olduğu bir durum; karışık tipte bir idrar kaçırmaya örnek olabilir.

6. Devamlı idrar kaçırma: İdrar yolları ile vajina arasında oluşan normal dışı bir açıklık gibi (fistül) nedeniyle oluşan sürekli idrar kaçırma durumudur. Bu fistül idrar kanalı ile rektum arasında da olabilir.

7. Geçici idrar kaçırma: İdrar yolu enfeksiyonu, bazı ilaçların kullanımı gibi geçici bir durum nedeniyle ara sıra idrar kaçırmayı ifade eder.

Doktora Ne Zaman Görünmeli ve Nasıl Hazırlanmalı?

Hastaların çoğu idrar kaçırma durumunu belirtmekten rahatsızlık hissettikleri, utanç duydukları için tedavisiz kalmaktadır, uygulanabilir basit yaşam tarzı ve diyet değişiklikleri yaparak kendi kendine idrar kaçırma şikayetini önlemeye ve tedavi etme yoluna gitmektedir. İdrar kaçırma sıklıkla meydana geliyor veya günlük yaşam kalitesini etkileyecek boyutta ise çekinmeden doktora görünmek ve tıbbi yardım almak önemlidir.

İdrar Kaçırma durumunda tıbbi yardım almak önemlidir. Çünkü:

  • Sosyal yaşantınızı ve etkileşimlerinizi kısıtlanmasına neden olabilir

  • Yaşam kalitenizi olumsuz etkiler

  • Özellikle yaşlı hastalarda tuvalete yetişirken kazalar olabilir, düşme riski vardır

  • İdrar kaçırmanın nedeni olabilecek, altta yatan çok daha ciddi bir problemin belirtisi olabilir.

Doktora gittiğinizde idrar kaçırma ile ilgili sormanız gereken sorular şunlar olmalıdır:

  • İdrar kaçırmanın nedeni ne olabilir?

  • Bu problemin kalıcı bir tedavisi var mı?

  • Hangi testleri yaptırmak gerekir?

  • Tedavi seçenekleri nelerdir, hangisini öneriyorsunuz ve bana nasıl faydalı olacak?

  • Tedavi alırsam veya almazsam sonuç ne olur, aylarda ve yıllarda sonra neler olabilir?

  • İlaç tedavisi idrar kaçırmamı önleyebilir mi?

  • İlaç tedavisinin yan etkileri nelerdir?

  • Ameliyat ihtiyacım varmı ve mutlak gerekli mi?

  • Hangi ameliyat seçenekleri var?

  • Tedaviden ne zaman sonra fayda görebilirim?

İdrar Kaçırmanın Sebepleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?

İdrar kaçırma, günlük alışkanlıklardan, altta yatan tıbbi koşullardan veya fiziksel sorunlardan kaynaklanabilir. Buna göre idrar kaçırmalarını geçici ve kalıcı yani sebat eden idrar kaçırma olarak iki gruba ayırabiliriz.

1- Geçici idrar kaçırma

Bazı içecekler, yiyecekler ve ilaçlar bağlı olarak gelişen idrar kaçırmaları geçicidir, buna neden olan ilaç, gıda veya ilaçlar değiştirildiğinde ortadan kalkabilir:

Geçici idrar kaçırmaya neden olan yiyecek, içecek ve ilaçlar şunlardır:

  • Alkol

  • Kafein

  • Gazlı içecekler ve maden suyu

  • Yapay tatlandırıcılar

  • Çikolata

  • Şili biberi

  • Baharat, şeker veya asit içeriği yüksek gıdalar, özellikle turunçgiller

  • Kalp ve tansiyon ilaçları, sakinleştiriciler ve kas gevşeticiler

  • Yüksek dozlarda C vitamini alımı

İdrar yolu enfeksiyonu: Enfeksiyonlar mesaneyi tahriş ederek güçlü idrara çıkma dürtüsüne ve bazen de idrar kaçırmaya neden olabilir.

Kabızlık: Rektum mesanenin komşuluğundadır ve hemen hemen aynı sinirleri paylaşır. Rektumdaki sert-katı dışkı, bu sinirlerin aşırı aktif olmasına ve idrar sıklığının artmasına neden olarak geçici idrar kaçırmalarına neden olabilir.

2- Kalıcı ve Sebat Eden İdrar Kaçırmalar

Altta yatan fiziksel problemlerin veya değişikliklerin neden olduğu kalıcı bir durumlara bağlı sebat eden ve kalıcı idrar kaçırma nedenleri şunlar olabilir:

Gebelik: Hormonal değişiklikler ve bebeğin(fetüsün) artan ağırlığı stres tipi idrar kaçırmaya yol açabilir.

Doğum: Vajinal yani normal doğum, mesane kontrolü için gerekli olan kasları zayıflatabilir ve mesane sinirlerine ve destekleyici dokulara zarar vererek, pelvis tabanının sarkmasına-gevşemesine (prolaps) yol açabilir. Sarkma ile mesane, rahim, rektum veya ince bağırsak normal olması gereken konumundan daha aşağı doğru itilebilir ve vajinaya doğru çıkıntı yapabilir. Bu durum idrar kaçırmaya neden olabilir.

Yaşlanma: Mesane kasının yaşlanması, mesanenin idrar depolama kapasitesini azaltabilir. Ayrıca, yaşlandıkça istemsiz mesane kasılmaları daha sık hale gelir ve sıkışma tipi idrar kaçırmaya neden olabilir.

Menopoz: Menopozdan sonra kadınlar, mesane ve üretranın iç-astarını sağlıklı tutmaya yardımcı olan kadınlık hormonu-östrojeni daha az üretirler. Bu dokuların hormon çekilmesine bağlı vasfını kısmen kaybetmesi, kuruması idrar kaçırmaları tetikleyebilir ve şiddetlendirmeye neden olabilir.

Prostat büyümesi: Özellikle yaşlı erkeklerde, idrar kaçırma genellikle iyi huylu prostat büyümesi olarak ortaya çıkmaktadır.

Prostat kanseri: Tedavi edilmemiş prostat kanseri ile ilişkili olarak erkeklerde stres veya sıkışma tipi idrar kaçırma ortaya çıkabilirken, daha sık olarakta prostat kanserinde yapılan cerrahi, fokal tedavi, radyoterapi sonrası ve tıbbi tedavilere bağlı temel komplikasyon olarak idrar kaçırma görülmektedir.

İdrar yolu tıkanıklığı ve darlığı: İdrar yolunun herhangi bir yerindeki bir tümör, darlık gibi normal idrar akışını engelleyen durumlar taşma tipi idrar kaçırmaya yol açabilir. Yine idrar yolları taşları – mesanede oluşan sert, taşa benzer kitleler – bazen idrar sızıntısına, idrar kaçırmalarına neden olabilir.

Nörolojik bozukluklar: Multipl skleroz, Parkinson hastalığı, felç, beyin tümörü veya omurilik yaralanması, mesane kontrolünde görev alan sinir sinyallerini engelleyerek idrar kaçırmaya neden olabilir.

İdrar Kaçırmanın Risk Faktörleri Nelerdir?

İdrar kaçırma riskini artıran faktörler şunlardır:

  • Cinsiyet: Kadınların stres tipi idrar kaçırma olma olasılığı daha yüksektir. Hamilelik, doğum, menopoz ve normal kadın anatomisi bu farktan sorumlu tutulmaktadır. Bununla birlikte, prostat sorunları olan erkeklerde, sıkışma ve taşma tipi idrar kaçırmaları açısından riski altındadır.

  • Yaş: Mesane kasının yaşlanması, mesanenin idrar depolama kapasitesini azaltabilir. Ayrıca, yaşlandıkça istemsiz mesane kasılmaları daha sık hale gelir ve sıkışma tipi idrar kaçırmaya neden olabilir.

  • Aşırı kilo-obezite: Ekstra ağırlık, mesane ve çevresindeki kaslar üzerindeki baskıyı artırır ve direnci zayıflatır, sonuçta öksürürken veya hapşırırken idrarın sızmasına ve kaçmasına neden olabilir.

  • Sigara içmek: Tütün kullanımı idrar kaçırma riskini artırabileceği gösterilmiştir.

  • Aile öyküsü: Yakın bir aile üyesinde idrar kaçırma , özellikle de sıkışma tipi idrar kaçırma varsa, bu duruma idrar kaçırma gelişme riski diğer insanlara göre daha yüksektir.

  • Bazı hastalıklar: Nörolojik hastalıklar ve diyabet gibi kronik hastalıklarda, idrar kaçırma riski daha yüksektir.

  • Prostat Ameliyatları: Prostat ve pelvik ameliyatlar idrar kaçırma açısından risk faktörü sayılmaktadır.

İdrar Kaçırmanın Yan Etkileri-Komplikasyonları

Kronik idrar kaçırma durumunda şu yan etkiler beklenir:

  • Cilt problemleri: İdrar kaçağına bağlı sürekli ıslaklık ciltte döküntülere, cilt enfeksiyonlara ve yaralara neden olabilir.

  • İdrar yolu enfeksiyonları: İdrar kaçırma, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu riskini artırmaktadır.

  • Günlük yaşam kalitesinde bozukluk: İdrar kaçırma günlük yaşam üzerinde olumsuz etkiler kaçınılmaz olabilmektedir. İdrar kaçırma; sosyal, ibadet, iş ve kişisel ilişkilerinizi etkileyebilir.

İdrar kaçırma Önlenebilir mi?

İdrar kaçırma her zaman önlenebilir değildir. Ancak, kaçırma riskini azaltmaya yönelik bazı önlemler alınabilir. Bu önler arasında:

  • Sağlıklı bir kiloyu koruyun

  • Pelvik taban egzersizleri yapın-Kegel egzersizleri

  • Kafein, alkol ve asitli yiyecekler gibi mesane tahriş edici maddelerden kaçının

  • İdrar kaçırma nedeni olan kabızlığı önlemek için daha fazla lifli gıdalar tüketin

  • Sigara içmeyin veya sigara içiyorsanız bırakmak için yardım alın

İdrar Kaçırma Nasıl Teşhis Edilir?

İlk olarak hangi tip idrar kaçırma olduğunu belirlemek önemlidir, ve teşhisde ilk basamaktır. Bu bilgi tedavi kararlarına ve tedavi şekline rehberlik edecektir.

Tıbbi Özgeçmiş-Hikaye: Hangi tip idrar kaçırma olduğunu anlamak için kapsamlı bir öykü ve fizik muayene ile başlayacaktır.Tıbbı özgeçmişinizde idrar kaçırma ile ilgili olabilecek başka hangi rahatsızlıklarınızın olduğunu veya hangi ilaçları aldığınızı öğrenmek isteyecektir.

Genel olarak sorulabilecek sorular şunlardır:

  • Şikayetin başlangıcı ve gelişim süreci, günlük idrar kaçırma sayısı ve miktarı

  • İdrara sıkışma hissinin aniden oluşması, öksürme veya gülme ile idrar kaçırma, İdrar yaptıktan sonra mesaneyi tam boşalıp boşalmadığı hissi, idrarda yanma hissi, sık idrara gitme veya gece idrara çıkma ihtiyacı ve bunların sayısı gibi idrar kaçırma tipini belirlemeye yardımcı olabilecek sorular

  • Şikayetin adet siklusu veya cinsellikle ile ilişkisi olup olmadığı

  • Şikayeti azaltan veya şiddetlendiren durumlar

  • Mevcut hastalıkları(şeker hastalığı, nörolojik hastalıklar, hipertansiyon vs) ve bunlara ilişkin kullanılan ilaçlar

  • Sigara içme durumu

  • Günlük tüketilen sıvı miktarı ve dağılımı

  • Günlük kahve ve alkol tüketimi

  • Geçirilen ameliyatlar

  • kabızlık sorgulaması

  • Gebelik ve doğum sayısı ve şekli

  • Menopoz durumu

Fizik muayene: İdrar kaçırma yakınması olan hastalarda olmazsa olmaz olan detayı bir muayenedir. Ayrıntılı genel fizik muayene, genital, nörolojik, erkekte rektal, kadın hasta ise jinekolojik muayene yapılır. Jinekolojik muayenede dış genital organların muayenesi dışında, vajinal muayenede hasta ıkındırılarak pelvik bölgedeki kas ve bağ dokusu zayıflamaları mesane, rahim, rektum gibi organların vajina içine doğru fıtıklaşmasının olup olmadığı konrol edilir.

Ped Testi: Pet testi somut testlerden biridir. Kısa süreli ped testinde; ağırlığı belli olan bir ped pet hastaya verilir ve ağızdan bol miktarda sıvı alması söylenir, 1 saat süresince hastadan öksürmesi, merdiven çıkması, oturup kalkması gibi karın içi basıncını arttıran hareketleri yapması istenilir. Süre bitiminde pet çıkarılır ve ağırlığı tekrar ölçülür; fark kaçan idrar miktarını bize gösterir. Uzun süreli Ped testinde ise hastaya verilen ped hastanın şikayetine göre 1 ila 24 saat tutulur ve yine bazı karın içi basıncını artıran hareketler yapması söylenir, bu süre sonunda ped veya pedler tekrar tartılır ve idrar kaçırma şiddeti belirlenmiş olur. Buna göre; İdrar kaçağı 2 gr dan az ise normal, 2-10gr arasında ise hafif, 10-50 gr ise orta, 50 gr dan fazla ise şiddetli idrar kaçırma olarak değerlendirilir.

Stres testi: Mesane yaklaşık 300 cc dolu iken, mesane ile tercihen hastanın idrar kaçırdığını ifade ettiği pozisyonda (oturarak veya yürürken), önce ıkınma manevrası eşliğinde, sonra hasta öksürtülür ve idrar kaçağı olup olmadığına bakılır, idrar kaçağı izlenirse stres testi pozitiftir denilir. Bu test tek başına bir şey ifade etmeyebilir, ancak hastanın hastanın idrar kaçırdığının bir kanıtı olarak değerlendirilir.

Hasta sorgulama Formları: İdrar kaçırmanın günlük yaşam kalitesini ne kadar etkilediğini ve yakınmaların objektif bir zemine oturtmak için hastaya bir form doldurması istenir. Bu formlar tedavi sürecinde ve tedavi kontrollerinde tekrar ettirilir, şikayetlerin ne ölçüde düzeldiliği konusunda yardımcı olacaktır.

İşeme günlüğü: Belirli bir zaman aralığında işeme zamanı, işeme hacmi, aldığı sıvı miktarı, idrar kaçırma sayısı ve miktarı, ve fiziksel aktivitelerini kaydetmesi istenilir. Böylece hastanın işeme düzeni, tuvalet alışkanlıkları belirlenir. İşeme günlüğü 7 güne kadar tutulabilir ancak 3 günlük bir kayıt genellikle yeterli olur.

İdrar Analizi: Basit bir idrar tetkiki, idrar yolu enfeksiyonu, kanama ve diğer metabolik anormallikleri hakkında bize ipuçları verebilir. İdrar kaçırma şikayeti olan hastalarda istenmesi gereken temel tetkiktir.

Kalıntı İdrar Miktarı: İdrar yaptıktan sonra idrar torbasında kalan idrar, artık idrar miktarıdır. İşeme sonrası kalıntı idrar olarak da adlandırılır. Bir kateter yardımı ile veya ultrasonografi ile ölçülebilir. Kalıntı, idrar kaçırmayı kötüleştirebilir veya idrar yolu enfeksiyonu olmasını körükleyebilir. Mesanede çok miktarda artık idrar olması, idrar yolunda bir tıkanıklık veya mesane sinirleri ve kasları ile ilgili bir problem olduğu anlamına gelebilir.

Ürodinamik Değerlendirme: Ürodinamik inceleme idrar yapma döngünüz hakkında ve mesanenin nasıl kasıldığı hakkında daha fazla bilgi elde etmek için yapılan bir testtir. Özellikle nörolojik problemi olanlarda ve ameliyat düşünülen hastalarda yapılması tavsiye edilmektedir, idrar kaçıran hastalarda rutin yapılan bir işlem değildir. Bu işlem basit üroflowmetri denen işeme testi ve kompleks girişimsel ürodinamik inceleme şeklinde olabilir.

  • 1-Üroflowmetri: Üroflowmetri elektronik olarak idrar akım hızını ölçen basit bir incelemedir. Hastane polikliniklerinde veya muayenehanelerde kolaylıkla uygulanabilen bir testtir. Dolu bir mesane ile hastaya elektronik cihaza işemesi istenir; azami idrar akış hızı, işenen miktar ve işeme konfigürasyonu hakkında bilgi verir.

  • 2-İnvaziv-girişimsel ürodinamik testler: Cerrahi tedavi düşünülen, nörolojik problem düşünülen veya diğer testlerle teşhis konulamıyorsa yapılması uygun görülür. İnvaziv-girişimsel ürodinamik inceleme sırasında doktor veya hemşire, idrar yoluna ve makata(rektuma), karın içi ve mesane basıncını ölçmek için birer kateter yerleştirirler. Yerleştirilen kateterden yavaşça sıvı gönderilerek idrar torbasının olarak dolmasına benzer bir durum oluşturulur ve tüm basınçlar dolum ve boşaltım sırasında ölçülür ve kaydedilir.

Sistoskopi: Sistoskopi, sistoskop adı verilen ışıklı-kameralı endoskop kullanılarak mesanenin ve idrar kanalının(üretra) incelenmesine imkan sağlayan temel tanı/teşhis yöntemidir. Sistoskopi idrar kaçırmanın başlangıç testleri arasında yer almamaktadır. Bu test idrarda kanama gibi başka şikayetler olduğu zaman gereklidir. Ürodinamik incelemeye benzer biçimde tanıdan şüphe edilmesi halinde yapılabilir.

Görüntüleme yöntemleri: Ultrasonografi teşhis amacıyla kullanılan en sık görüntüleme yöntemidir. Ayrıca gerektiğinde ürografi, tomografi ve MR gibi daha ileri görüntüleme teknikleri devreye girer. İdrar yollarının görüntülenmesi; sistoskopi ve ürodinamik inceleme yöntemleri gibi idrar kaçırmanın başlangıç testleri arasında yer almamaktadır.

İdrar Kaçırmanın Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?

İdrar kaçırmanın tedavisi, kaçırmanın tipine, şiddetine ve altta yatan nedene bağlı olarak değişkenlik göstermektedir ve birçok tedavi yöntemi vardır. Tedavilerin bir kombinasyonu gerekebilir. Hayat tarzı değişiklikleri, mesane ve pelvik taban kas egzersizleri gibi bazı tedbirler ilk başlarda işe yarayabilir. Ameliyat ve ilaç tedavileri gibi yöntemler, bu yöntemler işe yaramadığında uygulanabilir. İlaç tedavisi genellikle bazı hayat tarzı değişiklikleri, mesane ve pelvik taban egzersizleri gibi bazı kendi başına sorunun üstesinden gelme tedavileri ile birleştirilebilir. İdrar kaçırma rehabilitasyonu, pelvik taban kas egzersizlerinin öğretilmesi, biofeedback ve elektrik stimülasyonu uygulamalarını kapsar, fizyoterapist ya da daha spesifik adıyla üro-terapistler tarafından uygulanır. Doğru kasları belirlemenize, kasılmayı ve gevşetmeyi öğrenmek için bir pelvik taban fizyoterapisti ile çalışmanızı veya biofeedback tekniklerini denemenizi önerilebilir.

1-İdrar Kaçırmanın Kişisel Yönetimi ve İlaçsız tedavisi

Hayat Tarzı Değişiklikleri: Günlük diyette ne zaman, neyi, ne kadar içtiğinize veya yediğine bakarak idrar kaçırmayı etkileyen yiyecek ve içecekleri hastalar tahmin edebilir. Bunu anlamanın en iyi yolu, farklı yiyecek ve içecekleri denemek ve etkilerini görmektir. Diyetteki bazı değişiklikler idrar kaçırma sorununu bir parça düzeltebilir. Günlük alınması gereken sıvı miktarını hekime daşırak ayarlamak basit bir çözüm olabilir. Kafein, alkol ve diğer vasıflı içecekler içecekler idrar kaçırmaya neden olmayabilir, fakat bazı kişilerde sıkışma hissini ve sık idrara gitmeyi artırabilmektedir. Bu yüzden içeceklerden kaçınmak idrar kaçırmayı bir miktar düzeltebilir. Acı-baharatlı yiyecekler, limon ve ağır kokulu peynirler gibi mesanede tahriş yapan gıdalardan uzak durmak veya yararlı olabilir. Kabızlık ve aşırı kilo alımının idrar kaçırma ile ilişkili bulunmuştur. Sağlıklı bir kiloya inmek ve bunu korumak, düzenli barsak alışkanlıklarına sahip olmak için, diyetle aldığınız yiyeceklerin dengeli olması, meyve, sebze ve lifli gıdalar içermesi oldukça önemlidir. Özellikle sağlıklı kiloya inmek şikayetlerde düzelme olduğunu görebilirsiniz.

İdrar kaçağı ile ilgili sorunları, cilt tahrişini en aza indirgemek için yapılabilecek önlemler şunlardır:

  • Temizlik için bez kullanın

  • Cildinizi havayla kurumasına izin verin

  • Sık sık yıkama ve duştan kaçının çünkü bunlar vücudunuzun mesane enfeksiyonlarına karşı doğal savunmasını azaltabilir

  • Cildinizi idrarın yaptığı tahrişten korumak için vazelin veya kakao yağı gibi bir bariyer krem ​​kullanabilirsiniz

  • Özel emici ped ve iç çamaşırı kullanabilirsiniz.

Özeklile fonksiyonel tip idrar kaçırma ve/veya gece idrar kaçırma şikayetiniz varsa, kullandığınız tuvaleti tuvalete giden yolu daha uygun hale getirebilirsiniz:

  • Tuvalete giderken takılıp düşebileceğiniz veya çarpabileceğiniz tüm halıları veya mobilyaları taşıyın.

  • Yolunuzu aydınlatmak ve düşme riskini azaltmak için bir gece lambası kullanın.

  • Mevcut bir banyo kapısını genişletin

  • Yükseltilmiş bir klozet oturağı takın

Mesane Eğitimi: Mesane eğitiminin ilk aşaması 3-7 günlük bir işeme günlüğü-kaydı tutulmasıdır. Bu günlükte ne kadar sıvı içtiğiniz, ne sıklıkta idrar yaptığınız ve ne kadar idrar miktarınız olduğu kaydedilir. Bu bilgiler ışığında hekim günlük idrar yapma sıklığı konusunda önerilerde bulunacak ve sizden bunları yapmanızı isteyecektir. Eğer mesane eğitimi başarılı olmuşsa mesane kapasitesi artar ve daha fazla idrarı depolayabilecektir: Mesane eğitiminde, idrara gitme dürtüsünü başladıktan sonra idrara çıkmayı geciktirmek ve ertelemek işin ilk adımı olabilir. Her idrara çıkma dürtüsü hissettiğinizde 10 dakika geciktirmeye çalışarak başlayabilirsiniz. Amaç, sadece her 3-4 saatte bir idrar yapana dek tuvalete gitme gitmeyi ertelemek geciktirmektir.

Mesane kapasitesini artırmak, taşma tipi idrar kaçırması olan hastalar için uygun değildir, tam tersi olumsuz etki yapabilir. Taşma tipi idrar kaçırmada diğerlerinin aksine, mesaneyi tamamen boşaltmak için gayret sarf etmek gereklidir. Çift işeme; ilk işemede idrar bittikten sonra, ardından birkaç dakika beklemek ve tekrar ikinci olarak işemek anlamına gelir, yani tekrar tekrar idrar yaparak mesanenin tamamen boşalmasını temin etmek amaçlanır. Ayrıca idrar hissini beklemeden 3-4 saatte bir idrara gitmek önerilir.

Pelvik Taban Kas Egzersizler(Kegel): Pelvik taban kasları mesaneyi ve karın içi organları destekler ve sarkmasını önleyici görevleri vardır, aynı zamanda idrarı tutan kaslarıda(kapak-sfinkter) ihtiva eder- kapsar. Bu kaslar yaşlanma, bazı hastalıklar veya menopoz gibi hormonal değişiklikler ile birlikte tonusunu kaybeder ve zayıflar. Buda idrarı yeterine tutmaya muktedir olmayabilir, efor ve stres durumlarında (hapşırma ve öksürme gibi) hasta idrar kaçırır. Yaşlanma dışında, kadınlarda, gebelik ve doğumlar pelvik taban kaslarını zayıflatmaktadır. Erkeklerde ise prostat ameliyatları özellikle prostat kanseri ameliyatları ve bilhassa radikal prostatektomi pelvik taban kaslarını zayıflatabilir. Pelvik taban kas egzersizleri ve bu egzersizler için dizayn edilmiş programlar; idrar kaçırmayı kısmen düzeltebilir. Pelvik taban kas egzersizleri ve bu egzersizler için dizayn edilmiş programlar Kegel egzersizleri olarak bilinir. Kegel egzersizleri olarak da bilinen bu teknikler özellikle stres inkontinansı için etkilidir ancak aynı zamanda sıkışma tipi idrar kaçırmada etkili olabilir.

Bu egzersizler idrar yaptıktan sonra, öncelikle idrar akışını durdurmaya çalıştığınızı hayal edin, rahat çömelmiş, oturur veya ayakta bir pozisyonda idrarınızı tutar gibi kendinizi sıkın ve gevşetin ve bunu egzersizi on defa tekrarlayın. Bir sonraki aşamada aynı egzersizi yapın fakat gevşetmeden önce 5 saniye kendinizi kasılı tutun. Bu şekilde 5 saniye tutmanıza uyum sağlamanız birkaç haftanızı alabilir. Ön pelvik taban kaslarınız bu şekilde daha da kuvvetlenecektir. Sonraki egzersiz arka pelvik kas tabanını hedef alır. Büyük tuvaletinizi tutar gibi kendinizi sıkın ve gevşetin. Bu egzersizi on defaya kadar tekrarlayın. Bir sonraki aşamada aynı egzersizi yapın fakat gevşetmeden önce 5 saniye kendinizi kasılı tutun. Bu egzersizi on defaya kadar tekrarlayın. Bu egzersizler size, her gün tekrarlandığında faydalı olacaktır. Bu egzersizler kasların güçlenmesi için en az üç ay yapılmalıdır. Unutmayalım ki bu egzersizleri çok fazla yapmak size zarar verebilir. Her egzersiz serisini bir defada 10 tekrardan fazla ve hergün üç seriden fazla egzersiz yapmamak gerekiyor.

Biofeedback(biyogeribildirim) Tedavi : Sıkışma tipi ve/veya stres tipi idrar kaçırma şikayeti olan kadınlarda pelvik kaslara yerleştirilen elektromiyogram elektrodlarıyla hastaya ilgili vücut bölgesini kontrol ederek elektronik sinyallerin nasıl değiştirilip, monitorize edileceğini öğretir. Bu yöntemde kas kontrolünün(motor kontrolün) takibi, bir ekran ve ses düzeni aracılığıyla görsel ve işitsel sinyaller halinde hastaya yansıtılır.

EMG biofeedback, çizgili kas kasılması sırasında ölçülen elektromiyografik aktiviteyi gösteren, en sık kullanılan biofeedback tipidir. Bu yöntemle hasta sadece pelvik taban kaslarını kasmayı ya da gevşetmeyi, pelvik taban kaslarını ayırt edebilmeyi ve karın kaslarını kasmadan pelvik taban kaslarını seçici olarak kasmayı, gevşetmeyi ve kullanabilmeyi öğrenir. Böylece kas gücü ve kontrol kabiliyeti artar. Eğer hastada artmış bir pelvik taban kas aktivitesi varsa, bu yöntemle etkili ve seçici bir gevşeme de sağlanabilir.

Biofeedback tedavisinin süresi ve sıklığı açısında bir standart olmamasına karşın genellikle, haftada 2-3 seans olmak üzere toplam 6-8 hafta arasında değişen sürelerde yapılmaktadır, hastanın durumuna göre bu süre 6 aya kadar uzatılabilir.

EMG biofeedback uygulaması, bazı uygun hastalarda pelvik taban kaslarının yüzeyel ya da vajinal elektrotlarla uyarıldığı elektriksel uyarı tedavisi ile kombine edilebilir. Bu yöntemle, pelvik taban kas kasılma gücünde artış, idrarı tutan sfinkterin yani kapağın güçlenmesi ve mesanenin istenmeyen aşırı ve zamansız kasılmalarının azaltılması amaçlanır. Biofeedback ile elektriksel uyarı tedavisi birlikte kullanıldığı hastalarda, pelvik taban kas gücünde artış ve idrar kaçırma şiddetinde azalma olduğu kanıtlanmıştır. İdrar kaçırma tedavisinde kullanılan elektriksel uyarı tedavisi genellikle haftada 3 kez, 20-30 dk’lık seanslar şeklinde, 6-8 hafta süresince yapılmaktadır.

İdrar kaçırmada akupunktur tedavisi: Akupunktur; acus-iğne, puncture-batırma kelimelerinden türetilen, çok çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan, vücut üzerinde bulunan belirli noktalara iğne batırmak suretiyle uygulanan, bilimsel bir tedavi yöntemi olarak kabul görmektedir. Bu tedavinin temel mantığı; kainattaki canlı cansız her yerde var olan enerji akışları arasındaki birliktelik, denge ve uyuma dayanır, yani bir denge ve uyum tedavisidir.

2- İdrar Kaçırmanın İlaçlarla Tedavisi

Antimuskarinik İlaçlar: Antimuskarinik ilaçlar sıklıkla sıkışma tipindeki idrar kaçırmayı tedavi etmek için kullanılan bir grup ilaçtır. Bu ilaçlar, mesane duvarındaki kası gevşeterek sıkışma tipindeki idrar kaçırmayı kontrol etmeye yardımcı olur. Mesane duvarını kasarak mesanenin boşalmasına neden olan zamansız kasılmaları engeller veya azaltır. Kas gevşemesi nedeniyle mesanenin idrar depolama kapasitesi de artar ve hasta daha az işeme ihtiyacı duyar. Antimuskarinik ilaçlar, noktüri olarak bilinen geceleri sık sık idrara çıkma durumunu tedavi etmek için de kullanılabilir. Antimuskarinik ilaçlar stres tipte idrar kaçırma için genellikle etkili değildir, çünkü bu durum genellikle detrusor kasının aşırı aktivitesinden ziyade, idrar kanalının dirençsizliğinden ve aşırı hareketliliğinden kaynaklanmaktadır..

3- İdrar Kanalına ve Vajinaya Uygulanan Ped ve Cihazlar

Bu kategorideki uygulamalar mekanik olarak idrar yolunu baskı altında tutmaya yarayan mekanik medikal ürünlerdir.

  • İdrar kanalına uygulanan ve idrar kanalında tıkaç görevi gören yumuşak tampon benzeri, tek kullanımlık, medikal malzemedir. Bunlar geçici süre, spor yaparken veya bir aktivite süresince kullanılmaktadır. İşeme sırasında takılır, aktivite sırasında takılır

  • Pezer, vajina içine konulan ilaç, ovül, fitil, alet ve cihazları ifade eder. İdrar kaçırması olan kadınlarda vajinaya yerleştirilen ve tüm gün boyunca kalan esnek bir silikon halkalardır, idrar kanalına mekanik destek yaparak idrar kaçağını engellerler. Cihaz özellikle vajinal sarkması olan kadınlarda da kullanılmaktadır. Çok çeşitli şekil ve boyutta olan pezerler vardır, cihaz vajinaya yerleştirilir, pelvik organ sarkması nedeniyle yer değiştiren dokulara destek sağlar.

4- İdrar Kanalına Yapılan Enjeksiyonlar ve Girişimsel İşlemler

İdrar kanalında yer kaplayan ve hacim yapan madde enjeksiyonları: İdrar kanalını çevreleyen dokuya sentetik, hacim yapan ve yer kaplayan bir malzeme enjekte edilir, böylece idrar kanalının kapalı kalmasına ve idrar sızıntısının azaltılmasına yardımcı olur. Bu prosedür daha çok stres tipi idrar kaçırma tedavisine kullanılmaktadır ve genellikle ameliyat gibi daha invaziv tedavilerden daha az etkilidir ve bir kereden fazla tekrarlanması gerekebilir.

Botoks (OnabotulinumA) enjeksiyonu: Botolinum toksini, Clostridium botulinum bakterisinin ve ilgili türlerin oluşturduğu toksik bir maddedir ve kaslarda kısmi felç yapmaktadır. Botox, mesane kasına endoskop yardımı ile 20-30 farklı alana enjekte edilir, mesane kasında kısmi felç yapar, etkisi 6 ay ila 1 yıl boyunca etkisi devam eder.

Elektriksel sinir uyarıcı yerleştirilmesi: Nöromodülasyon olarak da bilinen sinir uyarımı, elektriksel titreşimleri kullanarak mesaneyi kontrol eden sakral sinirleri uyarmak suretiyle tedavi yapılan bir yöntemdir. 2 çeşit sinir uyarımı vardır: Ayak bileği seviyesinde iğne kullanılarak kaval kemiği sinirinin(tibial sinir) uyarımı yapılır, yada kalçaya yerleştirilen bir çip yardımı ile sakral sinir demeti uyarımı yapılır. Sakral sinirleri uyarmak suretiyle aşırı aktif mesane kontrol edebilir. Bu tedavi metodu diğer tedavilerin işe yaramadığı durumlarda tercih edilmektedir.

Bahsedilen iki tip sinir uyarımı şu şekildedir:

  • Tibial-kaval kemiği Sinir Uyarımı: Ayak bileği bölgesinde kaval kemiği sinirini bir iğne uçlu elektrod ile elektriksel olarak uyarmayı ifade eder. Uyarılan sinir gerisin geriye kasık bölgesindeki sakral sinir yumağını(plexus) uyarır. Bu işlem haftada bir, yarım saat boyunca, 12 seans uygulanır. Etkisi geçince tekrarlanabilir.

  • Sakral sinir uyarımı: Mesane kontrolünü sağlayan derin kasık bölgesinde yer alan sinirleri (sakral sinirler) uyarmak için ağrısız elektriksel uyarı veren implantlar kullanılmasını ifade eder. Bu amaçla kullanan iki tür cihaz vardır. Bunlardan biri kalça cildi altına bir çip(chip) yerleştirilir ve uzantısı olan ve çip ile sakral bölge arasında bağlantı kuran ince bir elektrod bel bölgesindeki sakral sinir yumağını uyaracak şekilde yerleştirilir, önce uyarı verilerek test edilir, eğer mesane cevap veriyorsa işlem sonlandırılır. Diğer tip ise vajinaya yerleştirilen istenildiğinde çıkarılabilen, yine sakral sinirlere uyarı veren cihazdır. Cihaz, mesaneye ulaşan sinirlerin elektriksel uyarımını kontrol eder. Uyarı değiştiğinde, mesane aşırı aktivitesini baskılar, işeme isteğini etkili bir şekilde baskılar, hastanın şikayetlerini etkili bir şekilde geriletir. Cip’in yerleştirildiği alanda ağrılar olabilir, çip yer değiştirebilir, pili bitebilir veya enfeksiyon nedeni olabilir.

5- İdrar Kaçırmanın Ameliyatla Tedavisi

Diğer tedaviler işe yaramadığı durumlarda hastaya cerrahi tedavi seçenekleri sunulabilir, ameliyatla tedavi seçenekler erkekte ve kadınlarda az da olsa farklılıklar arz etmektedir.

Kadınlarda İdrar Kaçırmanın Cerrahi Tedavisi

Eğer stres tipi idrar kaçırma şikayeti var ve diğer yöntemler işe yaramazsa cerrahi tedavi önerebilir. Cerrahi bir yönteme başvururken, hastanın idrar kaçırma tipi ve şiddeti, yaşı, beklenen yaşam süresi, cinsel aktif olup olmaması, genel sağlık durumu dikkate alınır.

Askı yerleştirilmesi: Askı yerleştirilmesi, stres tipi idrar kaçırması olan kadınlarda standart, en çok önerilen cerrahi tedavi yöntemidir. Karışık tipte idrar kaçırması olanlarda da zaman zaman başvurulan bir yöntemdir, ancak etkinliği stres tip idrar kaçırmada alınan sonuçlara göre daha düşüktür. Askı ameliyatında idrar kanalının ortasından silikon bant ile kemiğe veya karın duvarına asılır. Askılar pelvik taban kaslarına destek sağlar ve idrar kanalı dolu bir mesaneye karşı daha iyi bir direnç gösterir. Değişik askı türleri vardır, cerrahın bilgi, beceri ve tecrübesine , ve hastanın ihtiyacına göre seçim yapılmaktadır. Askı çeşitlerinden; sentetik, insan veya hayvan dokusundan elde edilmiş olanlar, değişik uzunluk ve kalınlıkta olanlar , dokuya tutunma şekilleri farklı farklı olanlar vardır. Asıldığı dokuya göre pubise(retropubik) ve obturator-TOT (transobturator-TOT) alandaki dokuya olmak üzere iki tipi vardır.

Burch Ameliyatı(Kolposüspansiyon): Burch Ameliyatı yine stres tip idrar kaçırmanın tedavisinde uygulanan temel bir cerrahi yöntemdir, bazı karışık tipte idrar kaçırması olan kadınlarda da uygulanmaktadır. Amaç mesane çıkışını-boynunu tekrar konumlandırarak dolu bir mesaneye karşı daha iyi direnç göstermesini sağlamaktır.

Ameliyat komplikasyonu olarak; düşük oranlarda da olsa ameliyat sırasında mesane ya da idrar kanalında, ve barsak yaralanması, kanama olabilir.

Kadınlarda idrar yoluna artifisyel(Yapay sfinkter yerleştirilmesi: Artifisyel-yapay üriner sfinkter yerleştirilmesi stres tipi idrar kaçırma için ikinci basamak tedavi seçeneklerinden birisidir. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirilmesinde, elle kontrol edilebilir pompası yardımıyla idrar yolu etrafına sarılmış kafın-manşonun sıkıştırılıp gevşetilmesi ile mesaneyi kontrol etmemizi sağlar, böylece idrar kaçırma engellenir, istediğimiz zaman pompayı gevşetip idrar rahatça yapılabilir. Amaç, hapşırma, öksürme, gülme, koşma gibi stres aktiviteleri sırasında idrar kaçırmayı azaltmaktır. Yapay idrar yolu sfinkteri, üretranın etrafına yerleştirilen şişirilebilir-tansiyon aleti manşonu gibi bir kaf, rezervuar ve kafı kontrol eden bir pompadan oluşur.

Artifisyel-yapay üriner sfinkter yerleştirilmesi ameliyatında; cerrah, önce karın alt bölgesinde bir kesi yapar, daha sonra idrar kanalı etrafına cihazın kaf-manşonunu yerleştirir ve uygun alana rezervuarı konumlandırır, son olarak pompa vajina dudaklarına(labia’ya) yerleştirilir ve cihazın iki parçası arasındaki bağlantı tamamlanır. Cihaz tam iyileşmenin olabildiği 4-6 hafta sonra kullanmaya başlanır, bu süre zarfında doktor tarafından aktive edilinceye kadar kaf açık halde bırakılır.

Kadında yer kaplayan maddelerle enjeksiyon tedavisi: Stres tipi idrar kaçırması olan kadınlarda idrar kanalı duvarına hacim yapabilecek ve dolayısıyla direnci kesmen artırıcı madde enjeksiyonları yapılabilir. Enjeksiyon yapılan maddeler sıvı-jel kıvamındadır, uygulama yapıldıktan sonra idrar kanalının süngerimsi yapısı içinde katılaşır ve yer kaplayan bir yapıya dönüşür, böylece idrar kanalında kısmi de olsa mesaneye karşı daha dirençli hale gelir, ancak etkisi enjeksiyonun etkisi zamanla azalabilmektedir. Yer kaplayıcı ajanlar sentetik maddelerden üretilmekte ya da sığır kollajeninden elde edilmektedir.

Erkeklerde İdrar Kaçırmanın Cerrahi Tedavisi

Eğer stres tipi idrar kaçırma şikayeti var ve diğer yöntemlerle sonuç alınamaz ise cerrahi tedavi önerebilir. Cerrahi bir yönteme başvururken, kadınlarda olduğu gibi, hastanın idrar kaçırma tipi ve şiddeti, yaşı, beklenen yaşam süresi, cinsel aktif olup olmaması, genel sağlık durumu dikkate alınır.

Erkeklerde askı yerleştirme: Askı yerleştirilmesi, stres tipi idrar kaçırması olan erkerlerde kadınlarda olduğu gibi çok tercih edilen standart cerrahi tedavi yöntemidir. Askılar, prostatektomi sonrası orta ve şiddetli idrar kaçırmanın varlığında önerilebilir. Ayrıca diğer cerrahi tedavilerinin mümkün olmadığı ya da hastanın bir cerrahi yöntemi benimsememesi durumunda askı yöntemi düşünülebilir.

Askı ameliyatı pelvik taban kaslarına destek sağlar ve idrar kanalının dolu bir mesane basıncına karşı daha iyi direnç göstermesini sağlar. Amaç, askı ile idrar kanalını veya mesane boynunu yeniden konumlandırarak stres tip idrar kaçırmayı önlemeye yöneliktir. halihazırda kullanılan İki kollu, dört kollu ve ayarlanabilir, sentetik veya hayvan dokusundan elde edilen, çeşitli askı tipleri mevcuttur. Seçim doktorun bilgi, beceri ve tecrübesine yada hastanın bireysel durumuna ve ihtiyacına göre belirlenir. Askıyı yerleştirmek için, anestezi altında, testis-anüs arası bölgeye-perineye bir kesi yapılır, idrar kanalı etrafına hamak gibi serilen iki kollu askının uçları pubik kemiğin hemen üstündeki ya da hemen komşuluğundaki dokuya tutturulur. Dört kollu askılarda ise iki uç kasık etrafındaki dokuya tutturulurken, diğer iki ucu pubik kemik etrafındaki dokuya tutturulur. Ayarlanabilir(bir kaç tipi vardır) askılar için, ayarlama yapan cihaz-rezervuar karından alt bölgesine yapılan kesiden pelvik bölgeye yerleştirilir.

Ameliyattan bir gün sonra sondası alındıktan sonra hasta taburcu edilebilir. Yaranın tamamen iyileşmesi 6 haftaya kadar sürebilir, bu dönemde pelvik bölgede ağrı, idrar yaparken yanma olabilir. İşedikten sonra mesanede kalan idrar miktarı fazla olursa hastanede kalma süresi uzayabilir.

Erkekte Yapay-suni kompresyon araç (Balon) yerleştirilmesi: Balon olarak da bilinen yapay kompresyon araçları, erkekte orta ve şiddetli stres tipinde idrar kaçırmada başlıca tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca diğer cerrahi tedavilerinin mümkün olmadığı ya da hastanın bir cerrahi yöntemi benimsememesi durumunda bu yöntem düşünülebilir. Mesane boynunun hemen altına yerleştirilen balonlar idrar yolunun sıkıştırarak dolu bir mesaneye karşı daha iyi direnç oluşmasını sağlarlar. Balonların temel amacı hapşırma, öksürme, koşma veya ağır yük kaldırma gibi stres aktiviteleri sırasında idrar kaçırmayı engellemektir.

Bu yapay kompresyon cihazları, su tutan bir balon, küçük bir titanyum port ve balon ile portu birbirine bağlayan tüpten oluşur. Port, balon içindeki sıvının doktor tarafından ayarlanmasına izin verir. Ameliyatta perineye bir kesi uygulanır, röntgen ışını kılavuzluğunda (floroskopi), ilk balon prostatın altında idrar kanalının bir yanına yerleştirir, eğer hasta daha önce radikal prostatektomi geçirdi ise balon mesane boynunun hemen altına yerleştirilir, aynı işlem daha sonra idrar kanalının diğer tarafına uygulanır. Son olarak titanyum portları skrotuma yerleştirir ve balonlarla bağlantıları yapılır. Bu yolla, balonların hacmi kolaylıkla ayarlanabilir. Genellikle operasyondan sonra bir gün sonra idrar dası çekilir, birkaç gün sonra da hastaneden taburcu edilir, işemeyle ilgili sıkıntı olursa ya da işedikten sonra mesanede kalan idrar miktarı fazla olursa hastanede kalma süresi biraz uzayabilir. Yaranın tamamen iyileşmesi 6 hafta kadar sürebilir. Bu süre içinde pelvik bölgede ağrı ya da işeme sırasında yanma olabilir.

Erkeklerde idrar yoluna artifisyel(Yapay) sfinkter yerleştirilmesi: İdrar yoluna artifisyel sfinkter uygulaması kadınlarda olduğu gibi, stres tip idrar kaçırmada uygulanan cerrahi yolla protez yerleştirilmesini ifade eder. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirilmesi ile, elle kontrol edilebilir pompası yardımıyla idrar yolu etrafına sarılmış kafın-manşonun sıkıştırılıp gevşetilmesi ile mesaneyi kontrol etmemizi sağlar, böylece idrar kaçırma engellenir. Amaç hapşırma, öksürme, koşma veya ağır kaldırma gibi aktiviteler sırasında idrar kaçırmayı azaltmak veya engellemektir. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirmesi, ciddi ölçüde idrar kaçırması olan veya askı yerleştirilmesi sonrasında tam ya da kısmi iyileşme sağlanamadığı hastalarda önerilir. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirilmesi uzun süreli etkiye sahiptir ve hayat kalitesini önemli ölçüde iyileştirir. Cerrahi planlanmadan önce cihazın nasıl çalıştığını ve nasıl rahatlıkla kullanabileceğini hastaya anlatılır, çeşitli testler yapılır, ve sfinkter protezi ihtiyacı belirlenir.

Yöntem için genellikle spinal anestezi uygulanmakla birlikte, bazı hastalarda genel anestezi önerilebilir. Ameliyatta, idrar kanalı etrafına çepeçevre kaf-manşon yerleştirmek üzere perineye bölgesine kesi yapılarak bölgeye ulaşılır, kaf yerleştirildikten sonra alt karın bölgesine yapılan ikinci bir kesiden cihazın rezervuarı pelvik bölgeye yerleştirilir. Son olarak pompa testis torbasına yerleştirilir ve cihazın iki parçası arasındaki bağlantı tamamlanır. 4-6 hafta sonra aktive edilinceye kadar kaf açık halde bırakılır ve kullanıma müsaade edilmez.

Ameliyat komplikasyonları arasında; ameliyat sırasında rektum, bağırsak, idrar kanalı ve mesanede yaralanma, kanama ve enfeksiyonlar sayılabilir. Ameliyat sonrasında idrar yapamama ve/veya sıkışma tipinde idrar kaçırma riski az da olsa vardır. Cihazın zaman içinde idrar kanalında erozyon-tahriş, darlık oluşmasına neden olabilir, ayrıca mekanik olarak bozulma riski az bir olasılık olsa bile vardır.

Erkekte yer kaplayan maddelerle enjeksiyon tedavisi: Stres tipi idrar kaçırması olan erkeklerde kadınlarda olduğu gibi idrar kanalı duvarına hacim yapabilecek ve dolayısıyla idrar kanalının direnci kesmen artırıcı madde enjeksiyonları yapılabilir. Enjeksiyon yapılan maddeler sıvı-jel kıvamındadır, uygulama yapıldıktan sonra idrar kanalının süngerimsi yapısı içinde katılaşır ve yer kaplayan bir yapıya dönüşür, böylece idrar kanalında kısmi de olsa mesaneye karşı daha dirençli hale gelir, ancak etkisi enjeksiyonun etkisi zamanla azalabilmektedir. Yer kaplayıcı ajanlar sentetik maddelerden üretilmekte ya da sığır kollajeninden elde edilmektedir. Enjeksiyon tedavisi diğer tedaviler için uygun olmadığı ya da diğer tedavileri reddeden hastalarda bir seçenek olarak hastaya sunulmaktadır. İşlem, kapalı endoskopik ve günübirlik olarak, idrar kanalına yönlendirilen iğne ile direkt görüş altında yapılmaktadır. Bir gün sonra sonda alınır, hafif kanama, geçici idrar tıkanmaları gelişebilir. Düşük bir olasılık da olasa enfeksiyon ve idrar kanalında tahriş ve erezyon gelişebilmektedir.

6- İdrar Kaçırmalarında kullanılan Emici Pedler ve Kateterler

Tıbbi ve cerrahi tedaviler idrar kaçırmayı ortadan kaldıramıyorsa, idrar kaçırmanın verdiği rahatsızlığı ortadan kaldırmaya veya hafifletmeye yardımcı olan bazı endüstriyel ürünleri kullanılabilir:

Pedler ve koruyucu giysiler: Bu amaçla üretilen ürünler çoğu aslında normal iç çamaşırlarından daha hacimli değildir ve günlük kıyafetlerin altına kolayca giyilebilir ve gizlenebilir. İdrar damlaları bir damla toplayıcıda toplanır, hasta altını ıslatmadan belli bir süre sosyal yaşantısını sürdürebilir. Penisin üzerine giyilen ve sıkı bir şekilde oturan ucunda damla emici dolgu cebi olan iç çamaşırlar bulunmaktadır.

Temiz aralıklı kateterizasyon(TAK): Temiz aralıklı kateterizasyon mesanennin düzgün ve tam boşalmadığı için idrarını tutamayan taşma tipi idrar kaçıran hastalarda, mesaneyi tam boşatmayı temin etmek, hastanın kendi kendine tek kullanımlık idrar sondası ile boşaltmasını ifade eder. Hastanın ihtiyacına göre günde bir ile 6 defaya kadar bu işlemi tekrarlaması gerekebilir. Bu yöntemle hastanın idrar kaçırması engellenmekte, idrarı tam olarak boşaltmak suretiyle böbreklere olan baskıyı azaltmakta, böylece böbrek fonksiyonları korunmaktadır.

7- İdrar Kaçırmada Mesane Büyütme Ameliyatları (Augmentasyon)

İdrar kaçırma ilaçlarla ve diğer tedavilerle düzelmemişse, mesane kapasitesinin yetersiz ve küçük olmasına bağlı ise mesane büyütme-augmentasyon ameliyatı seçeneği hastaya sunulabilir. İşlemin amacı mesane kapasitenizi arttırmaktır. Bu ameliyatla mesane dolduğunda oluşan basınç azalır ve daha fazla idrarı depolayabilecek hale gelir. Ameliyat karnınızın alt kısmına bir kesiden, karın içine girilir, ince barsaklardan alınan bir parça mesaneyi büyütmede kullanılır. Bu işlem, mesane büyütmesi veya augmentasyon sistoplastisi olarak bilinir, günümüzde nadiren gerek duyulur.

Okumaya Devam

Üroloji

Çocuklarda Gece Altını Islatma, Enürezis Nokturna

Gece altını ıslatma dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunudur. Eğer 5-6 yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Gece altını ıslatma dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunudur. Eğer 5-6 yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar kaçırıyorsa buna gece altını ıslatma (enürezis nokturna) denir. Bu yaştan önce çocukların gece altını ıslatması normal dışı bir durum olarak kabul edilmez.

Çocukların gündüz idrarı tutması genellikle 4 yaşına kadar gerçekleşir, ancak gece idrarını tutması tipik olarak daha uzun sürer ve 5-6 yaşına gelene kadar idrar tutması pek beklenmez. 4 yaşında, yaklaşık her 3 çocuktan 1’i yatağını ıslatır, ancak bu, 6 yaşında yaklaşık 10’da 1’e düşer. Bunun sebebi çocuklarda sinirsel (nörolojik) olgunluğun bu yaşta tamamlanmasıdır. Beş yaşındaki çocukların yaklaşık %15’inde gece altını ıslatma mevcuttur. Her yıl yaklaşık %15 azalarak 15 yaşında yaklaşık %1’e düşer.

Genelde gece altını ıslatma çocuğun büyümesinin ve gelişmesinin bir parçası kabul edilmektedir. Bu yüzden çocukların 6 yaşından önce altını ıslatması endişe kaynağı değildir, bu yaşlarda çocuk hala mesane kontrolünü geliştirme dönemindedir.

Ne zaman doktora görünmeli?

  • Çocuk 6 yaşından sonra hala yatağını ıslatıyorsa

  • Çocuk gece kuruduktan aylar veya yıllar sonra yatağını ıslatmaya başlarsa

  • Yatak ıslatmaya ile birlikte idrarda yanma, ağrı, kanama(pembe veya kırmızı idrar) olağandışı susama, kabızlık veya uykuda horlama eşlik ediyorsa.

  • İdrarla birlikte dışkı da kaçırıyorsa

  • Gece ıslatması ile birlikte gündüz kaçırması da oluyorsa

Bu bilgiler ışığında gece altını ıslatan çocuklar şu şekilde gruplandırılabilir:

  • Sadece gece ıslatması olan çocuklar: Eşlik eden diğer durumlar yok sadece gece idrar kaçırıyorsa buna saf-enürezis nokturna denir.

  • Kompleks gece ıslatması olan çocuklar: Gece ıslatmasına eşlik eden; gündüz idrar kaçırması, aniden sıkışarak tuvalete gitmesi/tuvalete yetişemeden idrarını kaçırması, kesik kesik işemesi, işerken ıkınması, dışkı kaçırması ve devamlı kabızlık gibi birtakım şikayetleri var ise buna tek başına olmayan-kompleks gece ıslatması(enürezis nokturna) denir.

Altını ıslatan çocukların gruplandırması şöylede yapılabilir:

  • Birincil altını ıslatma(primer enürezis nokturna): Primer enürezis, çocuk gece idrar kontrolünü hiçbir zaman kazanamamış olmasını ifade eder,

  • İkincil altını ıslatma (Sekonder enürezis nokturna): Sekonder enürezis ise, çocuğun 5 yaşını bitirdikten sonra en az 6 aylık bir kuru dönemi olduğunu, yani çocuk kuruduktan aylar ve yıllar sonra tekrar idrar kaçırmasını ifade etmektedir. Bu tip hastalarda psikolojik faktörlerin ön planda olabileceği bilindiğinden bu ayırımın da dikkatli bir şekilde yapılması gereklidir.

Gece Altını Islatma Nedenleri Nelerdir?

Yatak ıslatmanın kesin nedeni bilinmemektedir, ancak çeşitli nedenlerin gece ıslatmasında rol oynadığı bilinmektedir. Bu faktörler şunlar olabilir: İlk üçü gece ıslatmanın temel faktörü sayılmaktadır.

  • Küçük kapasiteli ve aşırı aktif mesane: Çocuğun mesanesi gece üretilen idrarı tutacak ve depolayacak kadar kapasitesi gelişmemiş ve/veya mesanede uygun olmayan kasılmalar olabilir. İdrar kaçıran çocuklarda uykudaki fonksiyonel mesane kapasitesinde bir azalma veya mesanenin gece aşırı aktivitesi altını ıslatan çocuklarda altta yatan temel faktörlerden biridir.

  • Mesanenin dolduğunu hissetmemek: Mesaneyi kontrol eden sinirlerin tam olgunlaşmamış veya olgunlaşması yavaşsa, dolu bir mesane çocuğu uyandıracak ölçüde bir uyarı vermiyor olabilir, ki bu özellikle uyku derinliği fazla olan çocuklarda ön plandadır.

  • Hormon dengesizliği: Normalde gece idrar üretimi gündüze nazaran yarı yarıya daha azdır, ve bu beyin tabanından(hipofizden) gece salgılanan ADH(antidiüretik hormon) isimli hormon tarafından sağlanmaktadır. Bu hormonun olmaması, yetersiz veya uygunsuz salgılanması gece de gündüz gibi idrar üretimi olur. Bu da gece işemelerine neden olabilmektedir.

  • İdrar yolu enfeksiyonu: İdrar yolu enfeksiyonları çocuğun idrarını kontrol etmesini zorlaştırabilir. Bu hastalarda gece ıslatması yanında; gündüz vakti idrar kaçırma, sık idrara çıkma, idrarda kanama, ve idrar yaparken yanma eşlik edebilir.

  • Uyku apnesi ve solunum yolu tıkanıklıkları: İltihaplı ve büyümüş bademcikler, adenoid denilen geniz eti ve burun tıkanıklıkları gibi solunum yolu problemleri nedeniyle çocuğun solunumunun uyku sırasında kesintiye uğradığı bir durum olan obstrüktif uyku apnesi (geçici solunum durması) gece ıslatmasını bir nedeni olabilir. Bu hastalarda horlama görülebilir ve uyku kalitesi bozuk olduğu için gündüzleri yorgunluk ve uyuşukluk saptanabilir.

  • Şeker hastalığı: Daha önce kuru olan çocukta, gece işemesi başladı ise bu şeker hastalığını ilk belirtisi olabilir. Şeker hastası olan çocuklarda ayrıca, çok miktarda(hacim olarak) idrar çıkma, devamlı susuzluk hissi-çok su içme, ve yemek iştahı iyi olmasına rağmen kilo kaybı görülebilen diğer şikayetlerdir.

  • Kronik kabızlık: İdrar yapma/tutma ve dışkı yapma/tuma da aynı kaslar kullanılmaktadır. Uzun süreli kabızlık olduğunda, bu kaslar işlevsiz hale gelebilir ve geceleri yatak ıslatmaya katkıda bulunabilir.

  • İdrar yolunda veya sinir sisteminde yapısal kusurlar: Nadir de olsa çocuğun nörolojik sistemindeki veya üriner sistemdeki kusurlara bağlı gece ıslatma problemi yaratabilir.

Gece Altını Islatma Risk Faktörleri Nelerdir?

Gece altını ıslatmanın risk faktörleri şunlardır:

  • Cinsiyet: Erkek çocuklarda, kız çocuklara göre iki kat fazla görülmektedir.

  • Stres ve kaygı: Aileye yeni çocuk gelmesi, yeni bir okula başlamak veya evden uzakta uyumak gibi stresli olaylar gece altını ıslatmayı tetikleyebilir.

  • Aile öyküsü: Çocuğun ebeveynlerinden biri veya her ikisi çocukken yatağını ıslatmış olması, çocuklarının da yatağı ıslatma olasılığını yükselttiği bilinen bir gerçektir. Gece altını ıslatmanın altta yatan bir genetik temeli olduğu bilinmektedir, ve bu durumla ilişkili çeşitli genler ortaya konmuştur.

  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu: Dikkat Eksikliği ve/veya Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklarda yatak ıslatma daha yaygın bir şekilde görülmektedir, gece altını ıslatma problemi için kesin bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir

Altını ıslatan çocukta beklenen ruhsal ve bedensel sıkıntılar şunlardır: Komplikasyonlar

Sinir bozucu olsa da, fiziksel bir neden olmadan yatak ıslatma herhangi bir sağlık riski pek oluşturmaz. Bununla birlikte, altını ıslatan çocukta beklenen bazı problemler şunlardır:

  • Altını ıslatan çocukta genelde suçluluk ve utangaçlığa bağlı kendi özgüvenine ve özbenliğe olan saygıda azalma görülmektedir. Özgüven kaybı belirgindir, bazı kişilik bozuklukları görülmektedir. Sorumluluk pek almazlar.

  • Bu çocukların sosyalleşme problemleri vardır, yatılı olarak bir yerde kalma ve kamp gibi sosyal aktivitelere katılamazlar.

  • Çocuğun poposunda ve genital bölgesinde idrar bağlı deri döküntüleri olabilir. özellikle çocuk ıslak iç çamaşırıyla uyuyorsa, değiştirmiyorsa bu tür cilt problemleri görülebilir.

Teşhisde Neler Yapılır?

Altını ıslatan çocukta, altta yatan herhangi bir nedenin olup olmadığını belirlemek için bir dizi muayene ve tetkik yapılır.Bunlar şunlardır:

  • Öykü ve aile hikayesi: Çocuğun ailesinden ve kendisinden detaylı bir sorgulama ve hikaye, teşhisin temelini oluşturmaktadır. Öncelikle sadece gece uykuda idrar kaçırmanın mı olduğu yoksa başka işeme sorunları / kabızlık gibi problemlerle birlikte mi olduğu aydınlatılmalıdır. Bunun için ailenin çocuğun gün içindeki durumuna dikkat etmesi gerekmektedir. Çocuğun, günlük sıvı alımının, aile öyküsü(diğer aile bireylerinde ve ebeveynlerde olup olmadığı), bağırsak ve mesane alışkanlıklarının ve yatak ıslatma ile ilgili sorunların tartışılması

  • Fizik muayene: Çocuğun genel fizik muayenesi altını ıslatmanın altında yatabilecek bir problem hakkında bir ipucu verebilir.

  • Mesane günlüğü ve semptom skoru formu doldurulması: Daha önce dikkat edilmemiş ise çocuğun günlük işeme alışkanlıklarını ortaya koymaya yarayan bir işeme çizelgesi(mesane günlüğü) ve işeme bozuklukları semptom skoru formunun doldurulması bu konuda değerli bilgiler verecektir.

  • Laboratuvar testleri: İdrar, rutin kan testleri ve böbrek fonksiyon testleri; özellikle diyabet ve idrar yolu enfeksiyonları açısından değerli bilgiler verebilir.

  • Görüntüleme testleri: İdrar yolunun yapısına bakmak için böbreklerin veya mesanenin ultrason, ve gerektiğinde daha gelişmiş tomografi ve MR gerekebilir.

  • Üroflowmetri ve ürodinami: Rutin testler arasında değildir, bazı problemli ve nörolojik kökenli problemleri saptamak için yapılabilir. Üroflowmetri elektronik olarak idrar akım hızını ölçen basit bir incelemedir. İnvaziv-girişimsel ürodinamik incelemede ise doktor veya hemşire, idrar yoluna ve makata(rektuma), karın içi ve mesane basıncını ölçmek için birer kateter yerleştirirler. Yerleştirilen kateterden yavaşça sıvı gönderilerek idrar torbasının olarak dolmasına benzer bir durum oluşturulur ve tüm basınçlar dolum ve boşaltım sırasında ölçülür ve kaydedilir.

Altını Islatan Çocukta Tedavi Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır

Çoğu çocuk yatağını ıslatarak kendi kendine büyür. Erken yaşlardaki çocuklardaki şikayetler eğer çocuğun ve ailesinin hayat kalitesini bozacak düzeyde değilse, çocuk çok rahatsız olmuyor veya utanmıyorsa, bu durumun büyüdükçe geçebileceği düşünülerek tedavi bir müddet ertelenebilir. Yine bu çocuklara önerilebilecek olan ve genellikle ilk tedavi seçeneği olarak bilinen davranışsal tedavi uygulanabilir. Bunun psikolojik bir problem olmadığı ve oldukça sık rastlanan bir problem olduğu unutulmamalıdır. Daha önce bahsedildiği gibi enürezis nokturnanın çocuğun nörolojik olgunlaşma ile birlikte yıllar geçtikçe ortadan kalkacağı düşünüldüğünde bu yöntemin denenmesi mantıklı olabilir.

Hayat Tarzı Değişiklikleri

Altını ıslatan çocuk probleminde, ailenin bu problemin ne olup ne olmadığını anlaması, destekleyici ve motive edici bir yaklaşımda bulunması olmazsa olmazdır. Evde yapabileceğiniz hayat tarzı değişiklikleri şunlardır:

Akşamları sıvıları sınırlayın: Yeterli sıvı almak önemlidir, bu nedenle çocuğunuzun bir günde ne kadar içeceğini sınırlamasına gerek yoktur. Ancak, akşam-gece vakti sıvı ihtiyacını sabah ve öğleden sonra erken saatlerde almayı teşvik etmekte, akşamdan yatana kadar olan sürede sıvı tüketimini azaltmakta fayda var. Ancak çocuğunuz akşamları spor pratiğine veya egzersizlere katılma durumu varsa , akşam sıvılarını sınırlamak zarar verebilir. Bu durumda sıvı alımı gün içine eşit olarak dağıtılmalıdır.

Diyet: Kafein içeren içecek ve yiyeceklerden kaçınmakta fayda var. Kafeinli içecekler günün herhangi bir saatinde çocuklar için önerilmez. Kafein mesanede kasılmayı uyarabileceğinden, özellikle akşamları kafein tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca Akşam yemeğinde tuzlu gıdaların tüketiminden kaçınılmalıdır.

Kabızlıkla mücadele: Kabızlık problemi varsa bunun çözülmesi elzemdir. Bunun için bol lifli gıdalar ve yeterli miktarda sıvı alımı şarttır. Her sabah kaka yapmayı alışkanlık haline getirmek uygun bir yöntemdir ama eğer bu uygulanamıyorsa yemekten 15-20 dakika sonra çocuğun tuvalete gitmesi ve kaka yapmasını teşvik etmekte yarar vardır.

Yatmadan önce çift işemeyi teşvik: Çift işeme, yatmaya hazırlanırken bir kez, birde uykuya dalmadan hemen önce olmak üzere iki kez idrar çıkayı teşvik etmeliyiz. Ayrıca, çocuğa, gerekirse gece boyunca tuvaleti kullanmasının uygun olduğunu hatırlatmakta fayda var. Ayrıca mutlaka uyuduktan 2 saat sonra kaldırılıp işemesi sağlanmalıdır. Yine yatak odası ve banyo arasındaki yolu kolayca bulabilmesi için küçük gece lambaları kullanılabilir.

Gün boyunca düzenli tuvalet kullanımını teşvik: İşemenin düzenlenmesi de oldukça önemlidir. Gündüz ve akşam, çocuğunuzun her iki saatte bir veya en azından aciliyet hissinden kaçınmak için yeterince sık idrara çıkmasını önerin. Okulda en azından iki teseffüsde bir tuvalete gitmesini teşvik etmeliyiz, ve bunun yanında eğer klozet kullanıyorsa (alafranga tip tuvalet) ayaklarının desteklenmesinde fayda var.

Cilt ıslaklığa bağlı oluşabilecek kızarıklıkları önleme: Islak iç çamaşırların neden olduğu kızarıklıkları önlemek için çocuğun her sabah poposunu ve genital bölgesini yıkamasına yardımcı olmakta fayda var. Ayrıca, yatmadan önce etkilenen bölgeyi koruyucu bir merhem veya krem kullanılabilir. Bu ürünleri kullanırken doktora danışmakta fayda vardır.

Davranışsal Tedavi-Destek tedavisi

Çocuklar anne babalarını kızdırmak için altını ıslatmazlar. Siz ve çocuğunuz sorunu birlikte çözerken sabırlı olmaya çalışın. Etkili tedavi stratejilerinin başarılı olması zaman alabilir.

Çocuğunuzun duygularına karşı duyarlı olma: Başka bir sebebe bağlı olmayan, saf gece altını ıslatma problemi, psikolojik kökenli olmamakla birlikte çocuk üzerinde psikolojik olarak negatif bir etki bırakması beklenen bir durumdur. Tedavinin belki de en önemli gerekçesi budur. Çocuk kaygılı, stresli ve endişeli ise, bu duygularını ifade etmesi için onu teşvik edin. Bu problemin üstesinden gelmesi konusunda çocuğu cesaretlendirmek, destek ve teşvik sunmak önemlidir. Çocuğunuz kendini sakin ve güvende hissettiğinde, altını ıslatmak daha az problemli hale gelebilir. Gerekirse, stresle başa çıkmak için, ek stratejiler hakkında, hekimden destek alınabilir.

Altını ıslatmanın kolayca temizliği için plan yapma: Bu amaçla; çocuğun yatağına sıvı geçirmeyen plastik bir örtü yaymak, geceleri idrarı tutucu kalın, emici iç çamaşırı kullanmak, ilave yatak takımlarını ve pijamaları el altında bulundurmak yararlı olabilir. Ancak, uzun süreli çocuk bezleri veya tek kullanımlık iç çamaşırı kullanımı önerilmemektedir.

Çocuktan yardımı alınabilir: Çocuktan, yaşı uygunsa, ıslak iç çamaşırlarını ve pijamalarını durulamasını veya bu eşyaları yıkanmak üzere özel bir kaba koymasını istemek, çocuğun mevcut durumdan daha fazla sorumluluk almasına ve hissetmesine yardımcı olabilir.

Çocuğun çabasını kutlama ve ödüllendirme: Altını ıslatan çocuğa ailenin destek olması oldukça önemlidir.Yatak ıslatma istem dışıdır, bu nedenle çocuğunuzu yatağını ıslattığı için cezalandırmak veya kızmaz mantıklı değildir, ve varsa diğer kardeşlerin yatağını ıslatan çocukla dalga geçmesine fırsat vermemek gerekir. Bunların yerine, çocuğun yatma vakti rutinini takip ettiği ve altını ıslattıktan sonra temizliğe yardımcı olduğu için övmek lazımdır. Hatta çocuğu motive etme adına ödül sistemi kullanılabilir, şöyleki, çocuk; sizin bu durumu güvence, destek ve anlayışla karşılamanız karşısında kuru geceleri sabırsızlıkla bekleyebilir. Belli takvim aralığını belirleyerek aralıksız kuru kalma başarısını ödüllendirme yöntemi, çocukların bu konuda motivasyonlarını artırmakta ve problemin aile içinde kabul edilerek çocuğun üzerindeki psikolojik baskının azaltılmasını sağlayabilmektedir.

Altını Islatan Çocuklarda Alarm Cihazı Kullanımı

Çoğu eczanede reçetesiz satılan bu küçük, pille çalışan cihazlar, çocuğun pijamasına veya yatağındaki neme-ıslaklığı duyarlı bir pede-çarşafa bağlanır, ped ıslaklığı algıladığında alarm çalar, çocuk uyanır, idrarını tutar, ve tuvalete gider. Uykusu ağır olan, alarma rağmen uyanmayan çocuklarda, ebbeynlerler tarafından alarm çaldığında çocuk uyandırılır ve idrar yapması temin edilir.

Altını Islatan Çocukların Tedavisinde Alternatif Tıp Yöntemleri

Gece altını ıslatma tedavisinde tamamlayıcı veya alternatif tıp yaklaşımları günümüzde oldukça popülerdir.. Ancak bu gibi yaklaşımların, yatak ıslatmayı tedavi edici etkinlikleri kanıta muhtaçtır, kanıtları zayıf ve sonuçsuzdur ya da bu tür çabaların etkisiz olduğu kanıtlanmıştır. Bu yöntemleri konu alan çalışmaların güvenilirliği iyi seviyede değildir.

Bu amaçla kullanılan alternatif tıp yöntemleri şunlardır:

  • Hipnoz,

  • Akupunktur,

  • Kayropraktik terapi ve

  • Bitkisel terapi

Sonuç olarak gece altını ıslatamanın bir problem olarak kabul edilmesi ve çocuğun bu bağlamda suçlanarak değil desteklenerek problemle başa çıkılması en doğrusudur. Bu problemin ilerleyen yaş ile birlikte büyük oranda kaybolacağını bilmek önemlidir. Bunun yanında gece idrar kaçırmanın sosyal ve psikolojik olarak etkileme düzeyine geldiği durumlarda ilaç (desmopressin) veya alarm tedavisinin veya seçilmiş vakalarda iki tedavinin birlikte kullanılmasıyla bu hastaların çok çok büyük kısmı erişkin yaşlara bu problemi atlatarak gelecektir.

Gece altını ıslatma dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunudur. Eğer 5-6 yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar kaçırıyorsa buna gece altını ıslatma (enürezis nokturna) denir. Bu yaştan önce çocukların gece altını ıslatması normal dışı bir durum olarak kabul edilmez.

Çocukların gündüz idrarı tutması genellikle 4 yaşına kadar gerçekleşir, ancak gece idrarını tutması tipik olarak daha uzun sürer ve 5-6 yaşına gelene kadar idrar tutması pek beklenmez. 4 yaşında, yaklaşık her 3 çocuktan 1’i yatağını ıslatır, ancak bu, 6 yaşında yaklaşık 10’da 1’e düşer. Bunun sebebi çocuklarda sinirsel (nörolojik) olgunluğun bu yaşta tamamlanmasıdır. Beş yaşındaki çocukların yaklaşık %15’inde gece altını ıslatma mevcuttur. Her yıl yaklaşık %15 azalarak 15 yaşında yaklaşık %1’e düşer.

Genelde gece altını ıslatma çocuğun büyümesinin ve gelişmesinin bir parçası kabul edilmektedir. Bu yüzden çocukların 6 yaşından önce altını ıslatması endişe kaynağı değildir, bu yaşlarda çocuk hala mesane kontrolünü geliştirme dönemindedir.

Ne zaman doktora görünmeli?

  • Çocuk 6 yaşından sonra hala yatağını ıslatıyorsa

  • Çocuk gece kuruduktan aylar veya yıllar sonra yatağını ıslatmaya başlarsa

  • Yatak ıslatmaya ile birlikte idrarda yanma, ağrı, kanama(pembe veya kırmızı idrar) olağandışı susama, kabızlık veya uykuda horlama eşlik ediyorsa.

  • İdrarla birlikte dışkı da kaçırıyorsa

  • Gece ıslatması ile birlikte gündüz kaçırması da oluyorsa

Bu bilgiler ışığında gece altını ıslatan çocuklar şu şekilde gruplandırılabilir:

  • Sadece gece ıslatması olan çocuklar: Eşlik eden diğer durumlar yok sadece gece idrar kaçırıyorsa buna saf-enürezis nokturna denir.

  • Kompleks gece ıslatması olan çocuklar: Gece ıslatmasına eşlik eden; gündüz idrar kaçırması, aniden sıkışarak tuvalete gitmesi/tuvalete yetişemeden idrarını kaçırması, kesik kesik işemesi, işerken ıkınması, dışkı kaçırması ve devamlı kabızlık gibi birtakım şikayetleri var ise buna tek başına olmayan-kompleks gece ıslatması(enürezis nokturna) denir.

Altını ıslatan çocukların gruplandırması şöylede yapılabilir:

  • Birincil altını ıslatma(primer enürezis nokturna): Primer enürezis, çocuk gece idrar kontrolünü hiçbir zaman kazanamamış olmasını ifade eder,

  • İkincil altını ıslatma (Sekonder enürezis nokturna): Sekonder enürezis ise, çocuğun 5 yaşını bitirdikten sonra en az 6 aylık bir kuru dönemi olduğunu, yani çocuk kuruduktan aylar ve yıllar sonra tekrar idrar kaçırmasını ifade etmektedir. Bu tip hastalarda psikolojik faktörlerin ön planda olabileceği bilindiğinden bu ayırımın da dikkatli bir şekilde yapılması gereklidir.

Gece Altını Islatma Nedenleri Nelerdir?

Yatak ıslatmanın kesin nedeni bilinmemektedir, ancak çeşitli nedenlerin gece ıslatmasında rol oynadığı bilinmektedir. Bu faktörler şunlar olabilir: İlk üçü gece ıslatmanın temel faktörü sayılmaktadır.

  • Küçük kapasiteli ve aşırı aktif mesane: Çocuğun mesanesi gece üretilen idrarı tutacak ve depolayacak kadar kapasitesi gelişmemiş ve/veya mesanede uygun olmayan kasılmalar olabilir. İdrar kaçıran çocuklarda uykudaki fonksiyonel mesane kapasitesinde bir azalma veya mesanenin gece aşırı aktivitesi altını ıslatan çocuklarda altta yatan temel faktörlerden biridir.

  • Mesanenin dolduğunu hissetmemek: Mesaneyi kontrol eden sinirlerin tam olgunlaşmamış veya olgunlaşması yavaşsa, dolu bir mesane çocuğu uyandıracak ölçüde bir uyarı vermiyor olabilir, ki bu özellikle uyku derinliği fazla olan çocuklarda ön plandadır.

  • Hormon dengesizliği: Normalde gece idrar üretimi gündüze nazaran yarı yarıya daha azdır, ve bu beyin tabanından(hipofizden) gece salgılanan ADH(antidiüretik hormon) isimli hormon tarafından sağlanmaktadır. Bu hormonun olmaması, yetersiz veya uygunsuz salgılanması gece de gündüz gibi idrar üretimi olur. Bu da gece işemelerine neden olabilmektedir.

  • İdrar yolu enfeksiyonu: İdrar yolu enfeksiyonları çocuğun idrarını kontrol etmesini zorlaştırabilir. Bu hastalarda gece ıslatması yanında; gündüz vakti idrar kaçırma, sık idrara çıkma, idrarda kanama, ve idrar yaparken yanma eşlik edebilir.

  • Uyku apnesi ve solunum yolu tıkanıklıkları: İltihaplı ve büyümüş bademcikler, adenoid denilen geniz eti ve burun tıkanıklıkları gibi solunum yolu problemleri nedeniyle çocuğun solunumunun uyku sırasında kesintiye uğradığı bir durum olan obstrüktif uyku apnesi (geçici solunum durması) gece ıslatmasını bir nedeni olabilir. Bu hastalarda horlama görülebilir ve uyku kalitesi bozuk olduğu için gündüzleri yorgunluk ve uyuşukluk saptanabilir.

  • Şeker hastalığı: Daha önce kuru olan çocukta, gece işemesi başladı ise bu şeker hastalığını ilk belirtisi olabilir. Şeker hastası olan çocuklarda ayrıca, çok miktarda(hacim olarak) idrar çıkma, devamlı susuzluk hissi-çok su içme, ve yemek iştahı iyi olmasına rağmen kilo kaybı görülebilen diğer şikayetlerdir.

  • Kronik kabızlık: İdrar yapma/tutma ve dışkı yapma/tuma da aynı kaslar kullanılmaktadır. Uzun süreli kabızlık olduğunda, bu kaslar işlevsiz hale gelebilir ve geceleri yatak ıslatmaya katkıda bulunabilir.

  • İdrar yolunda veya sinir sisteminde yapısal kusurlar: Nadir de olsa çocuğun nörolojik sistemindeki veya üriner sistemdeki kusurlara bağlı gece ıslatma problemi yaratabilir.

Gece Altını Islatma Risk Faktörleri Nelerdir?

Gece altını ıslatmanın risk faktörleri şunlardır:

  • Cinsiyet: Erkek çocuklarda, kız çocuklara göre iki kat fazla görülmektedir.

  • Stres ve kaygı: Aileye yeni çocuk gelmesi, yeni bir okula başlamak veya evden uzakta uyumak gibi stresli olaylar gece altını ıslatmayı tetikleyebilir.

  • Aile öyküsü: Çocuğun ebeveynlerinden biri veya her ikisi çocukken yatağını ıslatmış olması, çocuklarının da yatağı ıslatma olasılığını yükselttiği bilinen bir gerçektir. Gece altını ıslatmanın altta yatan bir genetik temeli olduğu bilinmektedir, ve bu durumla ilişkili çeşitli genler ortaya konmuştur.

  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu: Dikkat Eksikliği ve/veya Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklarda yatak ıslatma daha yaygın bir şekilde görülmektedir, gece altını ıslatma problemi için kesin bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir

Altını ıslatan çocukta beklenen ruhsal ve bedensel sıkıntılar şunlardır: Komplikasyonlar

Sinir bozucu olsa da, fiziksel bir neden olmadan yatak ıslatma herhangi bir sağlık riski pek oluşturmaz. Bununla birlikte, altını ıslatan çocukta beklenen bazı problemler şunlardır:

  • Altını ıslatan çocukta genelde suçluluk ve utangaçlığa bağlı kendi özgüvenine ve özbenliğe olan saygıda azalma görülmektedir. Özgüven kaybı belirgindir, bazı kişilik bozuklukları görülmektedir. Sorumluluk pek almazlar.

  • Bu çocukların sosyalleşme problemleri vardır, yatılı olarak bir yerde kalma ve kamp gibi sosyal aktivitelere katılamazlar.

  • Çocuğun poposunda ve genital bölgesinde idrar bağlı deri döküntüleri olabilir. özellikle çocuk ıslak iç çamaşırıyla uyuyorsa, değiştirmiyorsa bu tür cilt problemleri görülebilir.

Teşhisde Neler Yapılır?

Altını ıslatan çocukta, altta yatan herhangi bir nedenin olup olmadığını belirlemek için bir dizi muayene ve tetkik yapılır.Bunlar şunlardır:

  • Öykü ve aile hikayesi: Çocuğun ailesinden ve kendisinden detaylı bir sorgulama ve hikaye, teşhisin temelini oluşturmaktadır. Öncelikle sadece gece uykuda idrar kaçırmanın mı olduğu yoksa başka işeme sorunları / kabızlık gibi problemlerle birlikte mi olduğu aydınlatılmalıdır. Bunun için ailenin çocuğun gün içindeki durumuna dikkat etmesi gerekmektedir. Çocuğun, günlük sıvı alımının, aile öyküsü(diğer aile bireylerinde ve ebeveynlerde olup olmadığı), bağırsak ve mesane alışkanlıklarının ve yatak ıslatma ile ilgili sorunların tartışılması

  • Fizik muayene: Çocuğun genel fizik muayenesi altını ıslatmanın altında yatabilecek bir problem hakkında bir ipucu verebilir.

  • Mesane günlüğü ve semptom skoru formu doldurulması: Daha önce dikkat edilmemiş ise çocuğun günlük işeme alışkanlıklarını ortaya koymaya yarayan bir işeme çizelgesi(mesane günlüğü) ve işeme bozuklukları semptom skoru formunun doldurulması bu konuda değerli bilgiler verecektir.

  • Laboratuvar testleri: İdrar, rutin kan testleri ve böbrek fonksiyon testleri; özellikle diyabet ve idrar yolu enfeksiyonları açısından değerli bilgiler verebilir.

  • Görüntüleme testleri: İdrar yolunun yapısına bakmak için böbreklerin veya mesanenin ultrason, ve gerektiğinde daha gelişmiş tomografi ve MR gerekebilir.

  • Üroflowmetri ve ürodinami: Rutin testler arasında değildir, bazı problemli ve nörolojik kökenli problemleri saptamak için yapılabilir. Üroflowmetri elektronik olarak idrar akım hızını ölçen basit bir incelemedir. İnvaziv-girişimsel ürodinamik incelemede ise doktor veya hemşire, idrar yoluna ve makata(rektuma), karın içi ve mesane basıncını ölçmek için birer kateter yerleştirirler. Yerleştirilen kateterden yavaşça sıvı gönderilerek idrar torbasının olarak dolmasına benzer bir durum oluşturulur ve tüm basınçlar dolum ve boşaltım sırasında ölçülür ve kaydedilir.

Altını Islatan Çocukta Tedavi Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır

Çoğu çocuk yatağını ıslatarak kendi kendine büyür. Erken yaşlardaki çocuklardaki şikayetler eğer çocuğun ve ailesinin hayat kalitesini bozacak düzeyde değilse, çocuk çok rahatsız olmuyor veya utanmıyorsa, bu durumun büyüdükçe geçebileceği düşünülerek tedavi bir müddet ertelenebilir. Yine bu çocuklara önerilebilecek olan ve genellikle ilk tedavi seçeneği olarak bilinen davranışsal tedavi uygulanabilir. Bunun psikolojik bir problem olmadığı ve oldukça sık rastlanan bir problem olduğu unutulmamalıdır. Daha önce bahsedildiği gibi enürezis nokturnanın çocuğun nörolojik olgunlaşma ile birlikte yıllar geçtikçe ortadan kalkacağı düşünüldüğünde bu yöntemin denenmesi mantıklı olabilir.

Hayat Tarzı Değişiklikleri

Altını ıslatan çocuk probleminde, ailenin bu problemin ne olup ne olmadığını anlaması, destekleyici ve motive edici bir yaklaşımda bulunması olmazsa olmazdır. Evde yapabileceğiniz hayat tarzı değişiklikleri şunlardır:

Akşamları sıvıları sınırlayın: Yeterli sıvı almak önemlidir, bu nedenle çocuğunuzun bir günde ne kadar içeceğini sınırlamasına gerek yoktur. Ancak, akşam-gece vakti sıvı ihtiyacını sabah ve öğleden sonra erken saatlerde almayı teşvik etmekte, akşamdan yatana kadar olan sürede sıvı tüketimini azaltmakta fayda var. Ancak çocuğunuz akşamları spor pratiğine veya egzersizlere katılma durumu varsa , akşam sıvılarını sınırlamak zarar verebilir. Bu durumda sıvı alımı gün içine eşit olarak dağıtılmalıdır.

Diyet: Kafein içeren içecek ve yiyeceklerden kaçınmakta fayda var. Kafeinli içecekler günün herhangi bir saatinde çocuklar için önerilmez. Kafein mesanede kasılmayı uyarabileceğinden, özellikle akşamları kafein tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca Akşam yemeğinde tuzlu gıdaların tüketiminden kaçınılmalıdır.

Kabızlıkla mücadele: Kabızlık problemi varsa bunun çözülmesi elzemdir. Bunun için bol lifli gıdalar ve yeterli miktarda sıvı alımı şarttır. Her sabah kaka yapmayı alışkanlık haline getirmek uygun bir yöntemdir ama eğer bu uygulanamıyorsa yemekten 15-20 dakika sonra çocuğun tuvalete gitmesi ve kaka yapmasını teşvik etmekte yarar vardır.

Yatmadan önce çift işemeyi teşvik: Çift işeme, yatmaya hazırlanırken bir kez, birde uykuya dalmadan hemen önce olmak üzere iki kez idrar çıkayı teşvik etmeliyiz. Ayrıca, çocuğa, gerekirse gece boyunca tuvaleti kullanmasının uygun olduğunu hatırlatmakta fayda var. Ayrıca mutlaka uyuduktan 2 saat sonra kaldırılıp işemesi sağlanmalıdır. Yine yatak odası ve banyo arasındaki yolu kolayca bulabilmesi için küçük gece lambaları kullanılabilir.

Gün boyunca düzenli tuvalet kullanımını teşvik: İşemenin düzenlenmesi de oldukça önemlidir. Gündüz ve akşam, çocuğunuzun her iki saatte bir veya en azından aciliyet hissinden kaçınmak için yeterince sık idrara çıkmasını önerin. Okulda en azından iki teseffüsde bir tuvalete gitmesini teşvik etmeliyiz, ve bunun yanında eğer klozet kullanıyorsa (alafranga tip tuvalet) ayaklarının desteklenmesinde fayda var.

Cilt ıslaklığa bağlı oluşabilecek kızarıklıkları önleme: Islak iç çamaşırların neden olduğu kızarıklıkları önlemek için çocuğun her sabah poposunu ve genital bölgesini yıkamasına yardımcı olmakta fayda var. Ayrıca, yatmadan önce etkilenen bölgeyi koruyucu bir merhem veya krem kullanılabilir. Bu ürünleri kullanırken doktora danışmakta fayda vardır.

Davranışsal Tedavi-Destek tedavisi

Çocuklar anne babalarını kızdırmak için altını ıslatmazlar. Siz ve çocuğunuz sorunu birlikte çözerken sabırlı olmaya çalışın. Etkili tedavi stratejilerinin başarılı olması zaman alabilir.

Çocuğunuzun duygularına karşı duyarlı olma: Başka bir sebebe bağlı olmayan, saf gece altını ıslatma problemi, psikolojik kökenli olmamakla birlikte çocuk üzerinde psikolojik olarak negatif bir etki bırakması beklenen bir durumdur. Tedavinin belki de en önemli gerekçesi budur. Çocuk kaygılı, stresli ve endişeli ise, bu duygularını ifade etmesi için onu teşvik edin. Bu problemin üstesinden gelmesi konusunda çocuğu cesaretlendirmek, destek ve teşvik sunmak önemlidir. Çocuğunuz kendini sakin ve güvende hissettiğinde, altını ıslatmak daha az problemli hale gelebilir. Gerekirse, stresle başa çıkmak için, ek stratejiler hakkında, hekimden destek alınabilir.

Altını ıslatmanın kolayca temizliği için plan yapma: Bu amaçla; çocuğun yatağına sıvı geçirmeyen plastik bir örtü yaymak, geceleri idrarı tutucu kalın, emici iç çamaşırı kullanmak, ilave yatak takımlarını ve pijamaları el altında bulundurmak yararlı olabilir. Ancak, uzun süreli çocuk bezleri veya tek kullanımlık iç çamaşırı kullanımı önerilmemektedir.

Çocuktan yardımı alınabilir: Çocuktan, yaşı uygunsa, ıslak iç çamaşırlarını ve pijamalarını durulamasını veya bu eşyaları yıkanmak üzere özel bir kaba koymasını istemek, çocuğun mevcut durumdan daha fazla sorumluluk almasına ve hissetmesine yardımcı olabilir.

Çocuğun çabasını kutlama ve ödüllendirme: Altını ıslatan çocuğa ailenin destek olması oldukça önemlidir.Yatak ıslatma istem dışıdır, bu nedenle çocuğunuzu yatağını ıslattığı için cezalandırmak veya kızmaz mantıklı değildir, ve varsa diğer kardeşlerin yatağını ıslatan çocukla dalga geçmesine fırsat vermemek gerekir. Bunların yerine, çocuğun yatma vakti rutinini takip ettiği ve altını ıslattıktan sonra temizliğe yardımcı olduğu için övmek lazımdır. Hatta çocuğu motive etme adına ödül sistemi kullanılabilir, şöyleki, çocuk; sizin bu durumu güvence, destek ve anlayışla karşılamanız karşısında kuru geceleri sabırsızlıkla bekleyebilir. Belli takvim aralığını belirleyerek aralıksız kuru kalma başarısını ödüllendirme yöntemi, çocukların bu konuda motivasyonlarını artırmakta ve problemin aile içinde kabul edilerek çocuğun üzerindeki psikolojik baskının azaltılmasını sağlayabilmektedir.

Altını Islatan Çocuklarda Alarm Cihazı Kullanımı

Çoğu eczanede reçetesiz satılan bu küçük, pille çalışan cihazlar, çocuğun pijamasına veya yatağındaki neme-ıslaklığı duyarlı bir pede-çarşafa bağlanır, ped ıslaklığı algıladığında alarm çalar, çocuk uyanır, idrarını tutar, ve tuvalete gider. Uykusu ağır olan, alarma rağmen uyanmayan çocuklarda, ebbeynlerler tarafından alarm çaldığında çocuk uyandırılır ve idrar yapması temin edilir.

Altını Islatan Çocukların Tedavisinde Alternatif Tıp Yöntemleri

Gece altını ıslatma tedavisinde tamamlayıcı veya alternatif tıp yaklaşımları günümüzde oldukça popülerdir.. Ancak bu gibi yaklaşımların, yatak ıslatmayı tedavi edici etkinlikleri kanıta muhtaçtır, kanıtları zayıf ve sonuçsuzdur ya da bu tür çabaların etkisiz olduğu kanıtlanmıştır. Bu yöntemleri konu alan çalışmaların güvenilirliği iyi seviyede değildir.

Bu amaçla kullanılan alternatif tıp yöntemleri şunlardır:

  • Hipnoz,

  • Akupunktur,

  • Kayropraktik terapi ve

  • Bitkisel terapi

Sonuç olarak gece altını ıslatamanın bir problem olarak kabul edilmesi ve çocuğun bu bağlamda suçlanarak değil desteklenerek problemle başa çıkılması en doğrusudur. Bu problemin ilerleyen yaş ile birlikte büyük oranda kaybolacağını bilmek önemlidir. Bunun yanında gece idrar kaçırmanın sosyal ve psikolojik olarak etkileme düzeyine geldiği durumlarda ilaç (desmopressin) veya alarm tedavisinin veya seçilmiş vakalarda iki tedavinin birlikte kullanılmasıyla bu hastaların çok çok büyük kısmı erişkin yaşlara bu problemi atlatarak gelecektir.

Okumaya Devam

Trendler