Mesane Kanseri - Doktor Makaleleri
Bize ile Bağlan
All On Four İmplant Tedavisi

Üroloji

Mesane Kanseri

Mesane kanseri, mesanedeki anormal doku (tümör) büyümesidir. Mesane kanserinin birkaç aşaması vardır. Sizin tedaviniz ve deneyiminiz, tümörün …

Yayınlanan

üzerinde

Mesane kanseri, mesanedeki anormal doku (tümör) büyümesidir. Mesane kanserinin birkaç aşaması vardır. Sizin tedaviniz ve deneyiminiz, tümörün kendine has özelliklerine (tümörün “evrelendirilmesi” olarak adlandırılır) ve tıbbi ekibinizin uzmanlığına bağlı olacaktır.

Hastalığın evreleri:

Mesanenin kas dokusunun içerisine doğru büyümeden mesanenin içindeki boşluğu doğru büyüyen tümöre kas invaziv olmayan adı verilir. Bu tümörler yüzeyseldir ve erken evreyi temsil eder. Mesane kanserinin en yaygın türü budur. Çoğu vakada, bu tümörler saldırgan değildir ve nadiren diğer organlara yayılır, bu nedenle genellikle ölümcül değildirler, ancak tekrar ortaya çıkabilirler (nüks) veya saldırgan özellikler geliştirebilirler (progresyon).

Kanser mesane kasının içerisine doğru büyüdükçe ve çevreleyen kaslara yayıldıkça kas invaziv mesane kanseri haline gelir. Bu kanser türünün vücudun diğer bölgelerine yayılma olasılığı daha yüksektir (metastatik hastalık) ve tedavisi daha zordur. Bazı durumlarda ölümcül olabilir.

Mesane kanseri, lenf bezleri veya diğer organlar gibi vücudun diğer bölgelerine yayılırsa, ya lokal olarak ilerlemiş ya da metastatik mesane kanseri olarak adlandırılır. Bu aşamada şifa bulması pek mümkün değildir ve tedavi, hastalığın yayılmasını kontrol altına almak ve belirtileri azaltmakla sınırlıdır.

Mesane kanseri için risk faktörleri:

Birkaç biyolojik faktör ve zararlı madde, mesane kanseri geliştirme riskini artırabilir. Daha yüksek bir riskin olması birisinde mutlaka kanser olacağı anlamına gelmez. Bazen bilinen herhangi bir sebep olmadan da mesane kanseri oluşur.

Mesane kanseri yavaş gelişir ve yaşlı insanlarda (60 yaş ve üstü) daha sık görülür. Avrupa Üroloji Birliği’nin mesane kanseri kılavuzuna göre, tütün birçok zararlı madde içerir ve mesane kanseri olgularının neredeyse yarısından sorumludur.

Bilinen diğer bir risk kaynağı boya, metal ve petrol üretiminde kullanılan kimyasallara mesleki olarak maruz kalma durumudur; bununla birlikte, işyerinde uygulanan güvenlik talimatları bu riski azaltmaya yardımcı olmuştur.

Bazı parazitlerin neden olduğu enfeksiyonlar ve kronik idrar yolu enfeksiyonları, mesane kanseri gelişimi riskini arttırır.

Mesane kanseri Sınıflandırması:

Mesane tümörleri, tümör evresi, alt tipi ve tümör hücrelerinin agrefislik derecesine göre sınıflandırılırlar. Evreleme, kanser yayılımının kapsamını tanımlayabilmek için standart bir yoldur. Alacağınız tedavi çeşidi bu öğelere göre belirlenir.

Tümör evresi, kanserin mesane duvarına invaze olup olmamasına göre belirlenir. Bu bilgi ek tedavi kararını verirken ve risk profilini belirlerken önemlidir (hastalığın tekrar etme riski).

Ta, T1 ve CIS evreleri, kasa invaze olmamış mesane kanserini gösterir:

Ta tümörler, mesane iç astar tabakasıyla (‘mukoza’ olarak gösterilmiştir) sınırlıdır.

T1 tümörler, mesane iç tabakasının altındaki bağ dokusuna invaze olmuş ama mesane duvarına kadar ilerlememiştir.

CIS tümörler düz, kadifemsi, mesanenin iç astarıyla (‘mukoza’ olarak gösterilmiştir) sınırlı tümörlerdir .

T2, T3 ve T4 evreleri, kasa invaziv mesane kanserini gösterir, bu tümörler mesane duvarının içine mukozayı aşarak büyümüşlerdir (Şekil 2.1). Bu tip mesane kanserlerinin evrelemesi için mesane dışında tümör yayılımını tespit etmek amacıyla karın ve göğüs bölgelerinin ek görüntülemesi kullanılır.

İnvaziv mesane kanserinin evrelemesi için görüntüleme:

BT ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG taraması), invaziv mesane kanserinin evrelemesi için kullanılan tekniklerdir. Pozitron emisyon tomografisi (PET taraması; radyoaktif bir izleyici kullanır) ve BT’nin kombinasyonu, Avrupa’da bir çok merkezde mesane kanserinin lenf nodları ve diğer organlara yayılımını tespit etmek için giderek daha fazla kullanılmaktadır.

İnvaziv mesane kanserinin evrelemesi için kullanılan görüntüleme, hastalığın gidişatını belirlemek ve tedavi seçimi hakkında bilgi sağlamak için kullanılır. Tümör evrelemesi, doğru tedavi seçeneğini belirlemek için hatasız yapılmalıdır.

Kasa invaziv mesane kanserinin evrelemesinde görüntüleme şunları belirler:

-Tümör mesane duvarında ne kadar ilerlemiş (lokal tümör invazyonunun kapsamı)

-Kanser, lenf nodlarına yayıldı mı

-Kanser, üst üriner sisteme veya diğer uzak organlara yayıldı mı

Derecelendirme:

Mikroskop altında bir doku incelenirken (histopatolojik inceleme), patolog, tümörleri büyüme (saldırganlık) potansiyeline göre derecelendirecektir. Yüksek dereceli tümörler daha saldırgandır ve doku görünüş olarak çok farklılaşmıştır. Düşük dereceli tümörler daha az saldırgandır ve doku görünüş olarak daha az değişmiştir.

Kasa invaziv olmayan mesane tümörlerinin risk gruplarının sınıflandırılması:

Kasa invaziv olmayan mesane tümörlerinde risk sınıflandırması daha doğru tedavi önerilerinin verilmesini sağlar. Doktorunuz hastalığın evresi, derecesi, tümörle ilişkili bazı farklı etmenler ve çalışma tabanlı risk tablolarına göre bunu yapar.

Hastalığınızın tekrarlama ve ilerleme riskine göre şu 3 gruptan birine dahil edileceksiniz (düşük, orta veya yüksek risk). Bu sınıflandırma, önerilebilecek tedavi seçeneklerinin ve gerekli olan takip sürecinin belirlenmesinde kullanılır.

Düşük risk:Ta evreli, küçük (3 cm) ve tek, büyümesi beklenmeyen tümörü olan hastalar. Düşük riskli hastalarda, mesane kas dokusunun derin katmanlarına doğru büyüme ve diğer organlara ve lenf nodlarına yayılma riski yüksek olan CIS olmaz.

Orta risk:Tam olarak düşük veya yüksek riskli olup olmadığı net olmayan tümöre sahip hastalar hastalığın tekrar etmesi ve ilerlemesi açısından orta risklidir.

Yüksek risk: Eğer tümör, CIS veya T1 veya saldırgan (yüksek dereceli) ise hastalar yüksek risklidir. Birden fazla ve büyük (3 cm) ve tekrar eden Ta evreli tümörler de yüksek risklidir.

Bulgular ve belirtiler:

İdrarda kan görülmesi, mesane kanseri varlığında en sık rastlanan belirtidir. Mesanenin iç yüzeyinde olan tümörler (kas-invaziv olmayan) mesane ağrısına neden olmaz ve genellikle alt üriner sistem bulguları (ani idrar yapma ihtiyacı, tahriş hissi) ile görülmezler.

Ağrılı idrar yapma veya daha sık idrara çıkma gibi idrar yolu belirtileriniz varsa, özellikle de enfeksiyon varlığı ekarte edilebiliyor veya tedavi edilmesine rağmen belirtilerde azalma olmuyorsa, bir habis tümörden şüphelenilebilir. Kas-invaziv mesane kanseri, mesane kasının içine doğru büyüdükçe ve çevresindeki kaslara doğru yayıldıkça belirtilere neden olabilir.

Bazı vakalarda tümör daha ileri düzeydeyken pelvik ağrı, yan ağrısı, kilo kaybı veya karnın alt kısmında kitle hissi gibi bazı belirtiler görülebilir.

Mesane kanseri tanısı:

Doktorunuz ayrıntılı tıbbi öykü alacak ve belirtileriniz hakkında sorular soracaktır. Görüşmeye hazırlanarak doktorunuza yardım edebilirsiniz.

-Önceki cerrahi işlemlerinizin bir listesini yapın.

-Kullandığınız ilaçların bir listesini yapın.

-Diğer hastalıklarınızdan ve alerjilerizden bahsedin.

-Egzersiz, sigara, alkol ve diyetin içinde olduğu yaşam biçiminizi tanımlayın.

–Mevcut belirtilerinizi açıklayın.

-Mevcut belirtilerinizin ne zamandır sürdüğünüzü belirtin.

-Aile öykünüzden, özellikle de idrar yollu tümörlerinden bahsedin.

İdrar tahlili:

Mesane tümörü varlığında idrarda kan en yaygın belirti olduğundan, doktorunuz idrarınızda kanser hücrelerini aramak ve üriner sistem enfeksiyonları gibi diğer olasılıkları dışlamak için idrarınızı test edecektir. Doktorunuz bu testi ‘üriner sitoloji’ olarak adlandırabilir.

Fiziksel muayene:

Kas invaziv olmayan mesane kanserini gösteremez ve kanser kas invaziv evreye ilerlediyse kitleyi nadiren gösterebilir. Kas invaziv mesane kanseri şüphesi varsa, doktorunuz elle rektal muayene uygulamalı ve kadınlar için de elle vajinal muayene yapmalıdır (bimanual palpasyon).

Buna ek olarak, doktorunuz tanıyı koymak için bir dizi test yapacaktır. Gelişmiş tanı araçları bir sonraki bölümde açıklanmaktadır.

Sistoskopi:

Sistoskopi, mesane kanseri teşhisi için kullanılan temel testtir. Doktorunuzun sistoskop adı verilen ince, ışıklı bir tüp kullanarak mesanenizin ve üretranızın içene bakmasına imkan verir.

BT- ürografi

Bilgisayarlı tomografi (BT taraması) ürografi, doktorunuza böbrekte veya üreterlerde ve dahası lenf nodları ve karın oganlarında bulunan muhtemel tümörler hakkında bilgi verir. Tarama yaklaşık 10 dakika sürer ve x-ışınlarını kullanır. Bu görüntüleme tekniği, üriner sistemdeki kanserlere tanı koymanın en doğru yoludur.

MRG

BT taramalarında olduğu gibi, MRG taramaları da vücuttaki yumuşak dokuların ayrıntılı görüntülerini gösterir. Ancak MRG taramaları, x-ışını yerine radyo dalgalarını ve güçlü mıknatısları kullanır.

İntravenöz ürografi:

İntravenöz ürografi (İVÜ), üriner sistemin incelenmesi için bir başka görüntüleme tekniğidir. BT-ürografi mevcut olmadığında İVÜ, üst idrar yollarının değerlendirilmesi için kullanılabilir. Küçük veya yüzeyel tümörleri (CIS) tespit edemez ve lenf nodlarına veya komşu organlara yayılımın tespiti için önerilmez.

Transabdominal ultrason

Ultrason, invaziv olmayan, dolu mesanede 5-10 mm’den büyük kitleleri görselleştirebilen bir tanı aracıdır. Çok küçük veya yüzeyel tümörleri (CIS) tespit edemez. Bu çalışma intravenöz kontrast gerektirmez; bununla birlikte, ultrason BT ürografinin veya sistoskopinin yerini alamaz.

Mesane tümörünün transüretral rezeksiyonu:

TURBT, mesane tümörlerinin cerrahi olarak çıkarılmasıdır (rezeksiyon). Bu prosedür hem tanısal hem de tedavi edicidir. Cerrah, mikroskopta muayene (histolojik değerlendirme) için tümörü ve gerekli tüm ek dokuları çıkardığı için tanısal bir işlemdir. TURBT aynı zamanda tedavi edicidir çünkü tüm görünür tümörlerin tamamen çıkarılması, bu kanserin tedavisidir. Tam ve doğru TURBT, iyi prognoz için gereklidir. Bazı durumlarda, birkaç hafta sonra ikinci bir TURBT’ye ihtiyaç duyulur.

Dar-bant görüntüleme

Dar-bant görüntüleme (DBG), normal sistoskopi sırasında mesanenin iç astar tabakasına belirli mavi ve yeşil dalga boylarındaki ışığın uygulanmasıdır. Bu, sağlıklı doku ve kanser dokusu arasındaki görsel kontrastı arttırır ve mesanedeki tümörlerin saptanmasını iyileştirir. Bu yöntem mesane içerisine instillasyon gerektirmez.

Mesane kanserinden korunma:

Daha yüksek riskinin olması bir kişinin mutlaka kanser olacağı anlamına gelmez. Bazen mesane kanseri bilinen bir neden olmaksızın gelişir.

Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek önemlidir. Eğer sigara içiyorsanız, bırakmaya çalışın. İşyeri güvenlik kurallarına uyun ve zararlı kimyasallara maruziyetten kaçının. Bir takım kanıtlar, başta su olmak üzere çok sıvı içilmesinin mesane kanseri riskini azaltabileceğini öne sürmektedir. Çok miktarda meyve ve sebze ile dengeli beslenmenin sağlık açısından yararları vardır ve kansere karşı koruma sağlayabilir. Sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek için sorularınız veya yardıma ihtiyacınız varsa, sağlık ekibinizden yardım veya yönlendirme rica ediniz.

MESANE KANSERİNDE TEDAVİ

Kasa invaziv olmayan mesane kanseri nedir?

Kasa-invaziv-olmayan-mesane kanseri, diğer adıyla yüzeyel mesane kanseri, mesane duvarının derin katmanlarına kadar büyümemiş kanserdir.

Büyüme şekline göre üç alt tipi vardır:

Ta evreli tümörler mesanenin iç astar tabakasıyla sınırlıdır.

T1 tümörler, mesane iç tabakasının altındaki bağ dokusuna invaze olmuştur ama mesane duvarı kasına kadar ilerlememiştir.

Tis tümörler düz kadifemsi tümörlerdir, aynı zamanda in situ kanser (CIS) olarak da bilinirler, mesane duvarıyla sınırlıdır ancak mesanenin daha derin tabakalarına yayılma açısından potansiyel olarak yüksek risklidirler.

Ta ve T1 evre tümörler, genellikle üzüm salkımı şeklinde (papiller diye de adlandırılır) ve mesanenin ortasına doğru büyürler, daha derin mesane tabakalarına doğru büyümezler. Cerrahınız bu büyüyen yapıları, transüretral mesane tümörü rezeksiyonu (TURBT) denilen bir yöntemle çıkartabilir.

Tedavi Seçenekleri:

Mesane tümörünün transüretral rezeksiyonu

TURBT mesane tümörlerinin cerrahi olarak çıkarılmasıdır (rezeksiyon). Bu işlem hem tanısal hem de tedavi edicidir. Tanısaldır çünkü cerrah tümörü ve mikroskop altında incelenmesi gereken ek dokuları çıkarır (histolojik değerlendirme). TURBT aynı zamanda tedavi edicidir çünkü görülebilen tüm tümörlerin tamamen çıkartılması bu kanser için bir tedavidir. Tam ve doğru TURBT, hastalığın iyi ilerlemesi için önemlidir. Bazı olgularda, birkaç hafta sonra yeniden cerrahi gerekir.

Kasa invaziv mesane kanseri nedir?

Mesane kanseri tanısı alan hastaların yaklaşık dörtte birinde, mesane duvarının kas kısmına (T2-T4 evreleri) sirayet etmiş bir kasa invaziv mesane kanseri formu vardır. Bu kanser tipinin vücudun diğer bölgelerine yayılma (metastatik) olasılığı daha yüksektir ve daha farklı ve daha radikal bir tedaviyi gerektirir. Kasa invaziv mesane kanseri tedavi edilmezse ölümcül olur.

Ek teşhis araçları:

Bilgisayarlı tomografi (BT taraması), kasa invaziv mesane kanserinde ileri araştırma için özellikle önemlidir. Doktor, 10 dakikadan daha kısa bir sürede yapılan tüm vücut BT taraması ile kanserin mesane dışına veya çevredeki yağ dokusuna veya bitişik organlara doğru büyüyüp büyümediğini ve diğer organlara yayılma belirtileri (metastatik hastalık) olup olmadığını söyleyebilir. Böbrekler tarafından idrarla atılan intravenöz kontrast madde eklenerek, mesanenin üzerindeki üriner sistem görüntülenebilir ve tümör büyümesi tanımlanabilir.

Tedaviye başlamadan önce, kanserin metastatik olup olmadığı değerlendirilmelidir. BT taraması, kanserin yumuşak (viseral) organlarınıza, kemiklerinize veya lenf düğümlerine yayılmış olduğunu gösteriyorsa bu, muhtemelen tedavi kararlarını değiştirecektir.

Rutin olarak yapılmasa da, ilave manyetik rezonans görüntüleme (MRG taramaları) veya kemik taramaları yapılabilir. Kasa invaziv mesane kanseri tanısı konduğu esnada, kemik ve beyin metastazı nadirdir. Bu nedenle, doktorunuz ancak kemik veya beyin metastazlarını düşündüren spesifik belirtileriniz varsa, ilave bir kemik taraması veya beyin görüntülemesi düşünecektir.

Metastatik hastalığı doğrulamak için net olmayan bulgular bir iğne biyopsisi ile de araştırılabilir.

Pozitron emisyon tomografisinin (PET) taraması, radyoaktif bir izleyici kullanmaktadır) ve BT taramasının (PET / BT) bir kombinasyonu Avrupa’daki merkezlerde giderek yaygınlaşmaktadır, ancak tüm ülkelerde yaygın olarak bulunmamaktadır. PET / BT, uzak metastazları bulma olasılığını artırabilir. Mesane tümörlerinin evrelendirilmesi için tavsiye edilmez, çünkü radyoaktif izleyicinin üriner atılımı tümör evrelemesini oldukça zorlaştırır (bkz. Tanı ve Sınıflama).

Prognoz ve risk sınıflaması

Kasa invaziv mesane kanseri olan hastaların uzun vadeli seyri, tümör büyümesinin yaygınlığına göre belirlenir (evre). Saldırganlık (derece) düzeyi patolog tarafından belirlenen kasa invaziv olmayan mesane kanseri daha az önemlidir zira neredeyse tüm invaziv tümörler yüksek derecelidir. Evrelendirme ve derecelendirme, Tanı bölümünde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

Tedavi seçenekleri:

Radikal sistektomi

Kasa invaziv mesane kanserinin temel tedavisi idrar kesesinin cerrahi olarak çıkartılmasıdır.

Mesane Koruyucu Tedaviler:

Mesane koruyucu yaklaşım, halen tüm dünyadaki vakaların az bir kısmında kullanılmaktadır fakat dikkate alınmayı hak etmektedir. Mesanenin korunması, birden çok terapi ve bunların yan etkisi pahasına başarılabilir. Mesane tümörünün transüretral rezeksiyonu (TURBT) ve radyasyon, tümörü lokal olarak tedavi etmek veya kontol sağlamak için kullanılır. Kemoterapi, vücutta zaten yayılmış olabilecek kanser hücrelerini (sistemik hastalık) tedavi etmek için kullanılır. Amaç kanser tedavisinden ödün vermeksizin mesane ve fonksiyonunu koruyarak yaşam kalitesini korumaktır.

Seçilen hasta gruplarındaki çalışmalar, mesane koruyucu yaklaşımlar için iyi sonuçlar vermiştir; mesane koruyucu tedavinin başarısız olmasından sonra hastaların yaklaşık üçte birine yine de sistektomi uygulanmaktadır.

Mesane tümörünün transüretral rezeksiyonu:

Genişletilmiş cerrahiyi uygulayamadığınız durumlarda, tümör sadece mesanenin iç kas tabakasına invaze etmiş ise TURBT mümkündür. Yüksek nüks ve progresyon hallerinde bu tedavi tek başına hastalığın uzun süre kontrolü için iyi bir seçenek olarak görülemez.

Kemoradyasyon

Duyarlılaştırıcı kemoterapiyle kombine radyoterapi, sistektomi için aday olmayan veya cerrahiyi reddeden hastalar için makul bir alternatiftir. Bu yaklaşımın değerlendirilmesi için genel durumun (yaşam beklentisi), böbrek fonksiyonunun, önceki radyasyonun, daha önce abdominal operasyonların ve diğer kanser öykülerinin göz önüne alınması gerekmektedir. Bu tedaviye karar vermeden önce bir radyasyon onkolojistine danışılması önerilir.

Radyoterapi

Radyasyon tedavisi, ameliyat için aday olmayan veya cerrahi istemeyen hastalarda mesanenin korunması için bir seçenektir. Tek başına radyoterapi sonuçları, mesanenin tamamen çıkarılmasından daha kötüdür, ancak kemoterapiyle (kemoradyoterapi) kombine ediliyorsa, kabul edilebilir sonuçlar elde edilebilir. Yan etkiler; mesane ve sindirim sisteminin hafif ila güçlü tahrişinin yanı sıra idrar kaçırma, enfeksiyon riskinde artış ve fistülleri de (organlar arasında anormal geçişler oluşması) içerir.

Kemoterapi

Tek başına kemoterapinin sonuçları sınırlıdır ve tek başına bir tedavi olarak önerilmemektedir.

Metastatik hastalık:

Prognostik faktörler ve tedavi kararları

Eğer mesane kanseriniz diğer vücut organlarına yayıldı ise (Şekil 5), tedavi ile kür sağlamanız pek olası değildir. Tedavi seçenekleri sınırlıdır ve hastalık yayılımını (metastaz) kontrol altına almak ve semptomları azaltmaktır.

Tedavi seçenekleri

Kemoterapi

Mesane kanseri vakalarının % 90-95’inde histolojik tip, ürotelyal karsinomdur. Platin içeren kemoterapi, bu tür kansere karşı en etkili tedavidir.

MVAC (metotreksat, vinblastin, Adriamisin [doksorubisin] ve sisplatin ilaçlarını kullanan) veya gemsitabin ve sisplatin gibi kemoterapi kombinasyonları sıklıkla reçete edilir. Hastalığınız tam olarak iyileşmiyorsa ve esas hedef yaşam kalitinezi yükseltmekse, tedaviler yan etkileri olması nedeniyle dikkatli ele alınmalıdır. Günlük aktiviteleri yerine getirmekte kısıtlılık (düşük performans durumu), diğer hastalıklar veya böbrek fonksiyonlarında azalma sizi bu kemoterapi tedavileri için uygunsuz hale getirebilir.

Eğer böbrek fonksiyonlarınız düşükse ve sisplatin ilacını alamıyorsanız, gemsitabin ve karboplatin kombinasyonu veya M-CAVI (metotreksat, karboplatin ve vinblastin ilaçlarının kullanıldığı kombinasyon) mesane kanserin tedavisinde kullanılabilecek daha az etkili seçeneklerdir.

Bu terapileri alırken hastalığınız tekrarlarsa veya ilerlerse tedavi başka bir çeşit kemoterapi ile değiştirilebilir ancak bu durumda bir standart olmamakla beraber tercih tedaviyi uygulayan doktorunuza bağlıdır. Metastatik veya tekrarlayan tümör dokusunun ek cerrahiyle çıkartılması hastalığı tedavi etmemekle beraber sadece ağrıyı veya tıkanıklığı ortadan kaldırmak amacıyla uygulanabilir. Ağrı veya tekrarlayan kanama (hematüri) gibi şikayetleri tedavi etmek amacıyla da radyoterapi kullanılabilir.

Kemoterapinin bazı tipleri oldukça yoğun tedaviler olup ve çokça yan etkilere neden olabilir. Eğer tam sağlıklı değilseniz veya kanser nedeniyle kendinizi iyi hissetmiyorsanız bu yan etkiler daha da ağır olabilir. Yaşlı hastalar daha az yoğun olan kemoterapi tiplerinden fayda görebilmektedir.

Kemik metastazının tedavisi

Mesane kanseri kemiğe yayılım yaptığında, kemik yapıda zayıflama veya günlük aktiviteler ya da ufak travmalardan kaynaklanabilen patolojik kırıklar gibi iskelet sistemi ilişkili komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Bu durumlar ağrıya ve yaşam kalitenizde yıkıcı azalmaya yol açabilir. Doktorunuz kemikleriniz güçlendirmek ve ağrıyı kontrol etmek adına radyoterapi ve ilaç tedavisi önerebilir.

Klinik çalışmalara erişim

Rekürren veya metastatik mesane kanseri tanılı tüm hastalar ve önceki kemoterapisi başarısız olmuş olanlar, kinik çalışmaların yapıldığı merkezler tarafından değerlendirilebilir.

Hiç kemoterapi almamış veya tedavi başlangıcı yapılmış olan hastalar için çeşitli seçeneklerin olduğu çalışmaların sayısı sınırlı olmakla beraber artış göstermektedir. Ek olarak, immün kontrol noktası inhibitörleri adı verilen ilaçların ilerlemiş mesane kanserinde mevcut deneysel kullanımının bu hastalığı taşıyan bazı hasta gruplarında etkili olduğu ortaya çıkmaktadır.

Doktorunuzla tartışmak için klinik araştırmalara erişim ilk tercih olmalıdır. Terapötik karar, her seçeneğin artı ve eksileri hakkında ayrıntılı bilgi gözden geçirildikten sonra ve hastanın ve hastalığın özelliklerine bağlı olarak yapılır.

Tedaviye karar vermek

Eğer tedavide kanseri yavaşlatmak veya şikayetleri kontrol altına almak planlanıyorsa, hangi tedavinin sizin için en iyisi olduğuna veya tedavi alıp almamaya karar vermek zor olabilir.

Bu evrede hangi ilaç tedavisinin neler yapabileceği ve bunun hayat kalitenizi nasıl etkileyeceğini açık bir şekilde anlamanız gerekmektedir.

Ailenizle, arkadaşlarınızla veya size yakın olan insanlarla konuşun. Yakın çevreniz dışındaki insanlarla bu konuları tartışmak da faydalı olabilecektir. Doktorunuz size danışman veya uzman bir hemşire önerebilir. Mesane kanserine yönelik hasta dayanışmasını desteklemek amacıyla çaba gösterilmektedir. Onkoloğunuza yakınınızda mesane kanseri hasta temsilcisi olup olmadığını sorabilirsiniz.

Nüksün tedavisi (tümör geri döndüğünde):

Lokal

Lokal nüks, eğer daha önce mesane çıkartıldıysa mesanenin eskiden olduğu yerdeki veya çıkartılan lenf nodlarının olduğu yerdeki yumuşak dokuda ortaya çıkar. Bu durum, lokal pelvik lenf nodları çıkartılmış olsa bile bazı lenf nodlarının o bölgede bırakılmış olmasından kaynaklanır. Çoğu lokal nüksler, ilk 2 yılda ortaya çıkar. Mesanenin tamamen çıkartılması sonrası lokal nüks görülmesi kötü bir prognozla ilişkili olsa da bazen tedavi edilebilir (cerrahi, kemoterapi, hedefe yönelik radyasyon terapisi).

Uzak nüks

Eğer kanser pelvis dışında nüksederse buna uzak nüks denir. Bu nüks tipi, mesanesi çıkartılmış, yüksek nüks riski olan hastalarda (büyük tümörler, cerrahi sınır pozitifliği, çıkartılan lenf nodlarında tutulum olması) oldukça yaygındır. Uzak rekürrens sıklıkla mesanenin alınmasından sonraki ilk 2 yılda ortaya çıkmaktadır. Uzak nüks yerleri lenf nodları, akciğerler, karaciğer ve kemiklerdir.

Uzak rekürrens sadece kemoterapi ile tedavi edilebilir. Tek veya az sayıda metastazlar, sistemik tedaviye (kemoterapi) ek olarak cerrahiyle çıkarılabilir.

Medikal çalışmalar sizin durumunuz için uygun olabilir. Bu seçenekleri doktorunuza sorunuz.

SSS – Cerrahi sınır pozitifliği nedir?

Çevre doku; cerrahi sınır ya da rezeksiyon sınırı olarak tanımlanır

Ameliyat sırasında cerrahın amacı kanserli doku ile birlikte bir miktar normal çevre doku da çıkarmaktır. Bu yöntem ile tüm kanserli dokunun temizlenmesi amaçlanır.

Cerrahi sınır (çevre doku) operasyon sırasında ya da sonrasında bir patolog tarafından herhangi bir kanserli hücre içermediğinden emin olunmak için incelenir. Eğer kanser hücreleri mevcutsa bu cerrahi ya da radyoterapi gibi ek tedavi seçeneklerinin seçilimini etkileyecektir.

Ürotelyal alanda nüks (üretra ve üreterler)

Mesanenin tamamen çıkarılmasından sonra üretra, üreter ve pyelum denen ürotelyal alanda kanser tekrar ortaya çıkabilir. Ürotelyal alandaki nüksler en sık operasyondan sonraki ilk 3 yılda ortaya çıkar. Bu tip nüksler görece daha nadirdir.

Sistemik bir hastalık şüphesi yoksa kanseri elemine etmek için mümkünse lokal bir tedavi şeması seçilmelidir. Aksi takdirde sistemik hastalık şüphesinde ise kemoterapi ya da palyatif tedavi tercih edilmelidir.

Mesane koruyucu tedavi ve yüzeyel (kasa invaze olmayan) nüks durumunda, mesaneyi tümör hücrelerinin büyüme ve yayılımını engellemek amacı ile ilaçla yıkama tedavisi tavsiye edilir (instilasyon terapisi).

Mesanenin alınmasının ardından üretra nüksü için risk faktörleri:

-Önceden yüzeyel (kasa invaze olmayan) mesane kanseri

Mesanede çok sayıda tümör olması

-Tümörün mesane boynu tutulumu (erkek için ve/veya prostat tutulumu)

-İnkontinan üriner diversiyondan kalan işlevsiz/artık üretra varlığı

-Aşağı pelvik alanda lokal nüks

Rutin olarak yapılacak olan üretrektomi (üretranın çıkarılması) aşırı tedavi seçeneği olarak görülse de, erkeklerde üretranın monitörize edilmesi gerekliliği vardır.

Mesanenin alınmasından ardından üreter nüksü için risk faktörleri:

-Önceden yüzeyel (kasa invaze olmayan) mesane kanseri

-Mesanede çok sayıda tümör olması

-Üreter ağzında (orifis) tümör bulunması

-Pelvik alanda lokal nüks

-Ürotelyal nüks açısından risk faktörü olan hastalar için, sıkı veya duruma uyarlanmış takip gerekliliği vardır.

Mesane kanseri İZLEM

İzlem her türlü kanser tedavisinden sonra, komplikasyonları en aza indirgemek ve nüksleri erken saptayıp tedavi etmek için gereklidir. Mesanenin tamamen çıkartılması ya da uygulanan diğer tedavilerden sonra belli zaman aralıklarında tetkik ve değerlendirme için aile hekimi, ürolog, onkolog, radyolog ya da hemşireniz ile görüşmeniz gerekmektedir.

İzlem muayenelerindeki tüm sonuçların koordinasyonu ve yorumlanması bir uzman hekim önderliğinde yapılmalıdır. Bu uzman hekim-çoğu ülkede üroloji uzmanı- hastalığınızla ilgili tüm sorularınız ya da hastalıkla ilişkili tüm sorunlarda bağlantıya geçilecek esas kişi olmalıdır.

Komplikasyonların belirtileri

Kanser izleminin ardından, işlevsel sonuçlar gözlenmeli ve kontrol altında olmalıdır. B12 vitamini eksikliği, metabolik asidoz (kanda artan asid miktarı), böbrek fonksiyolarında kötüye gidiş, üriner enfeksiyonlar, üriner taş oluşumu, stoma ağzının gerilmesi (striktür) ya da ileal kanal diversiyonu yapılan hastalardaki stomaya ait diğer komplikasyonlar (sızdırma, ters dönme, ciltte tahriş), yeni mesanenin idrar tutma problemleri ve idrar boşaltma sorunları, mesanenin çıkarılmasından sonra gelişen işlevsel komplikasyonlardır. Bu komplikasyonların başlıca belirtileri ve gelişiminin önlenmesi hakkında bilgi almak için doktorunuza danışınız.

Okumaya Devam
Reklam
Yorum İçin Tıklayın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Üroloji

Sünnet

Sünnet, penis ucunu kaplayan derinin (preputium) cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Sünnet, eski zamanlardan beri dünyada en sık uygulanan …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Sünnet, penis ucunu kaplayan derinin (preputium) cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Sünnet, eski zamanlardan beri dünyada en sık uygulanan cerrahi işlemlerden birisidir. Sünnetin uzun bir tarihi vardır ve günümüzde çeşitli dini, kültürel ve toplumsal bağlamların ayrılmaz bir parçası olmaya devam etmektedir. Mısır mezarlarından çıkarılan milattan önce 4000 yıllarına ait cesetler, sünnetin o zamanlarda da yapıldığına dair kanıt teşkil etmektedir. Mısır’da bulunan ergen erkek çocuklarının sünnetini gösteren altıncı hanedanlığa ait bir rölyef (Resim1) (MÖ 2345-2180 kadar uzanır) ilk belgelenmiş sünnet uygulamasını yansıtır.

Ülkemizde ve dünyada, sünnet genellikle dini ve geleneksel nedenlerle uygulanır. Ancak bazı tıbbi zorunluluklar veya koruyucu amaçlarla gerçekleştirilen sünnet işlemleri de vardır. Prosedür ayrıca kişisel hijyen veya koruyucu sağlık bakımının bir parçasıdır. Sünnetin cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyucu olduğunu bildiren çalışmaların yanısıra, penis kanserinin sünnet olmayan erkeklerde sünnet olan erkeklere kıyasla daha fazla görüldüğünü bildiren yayınlar mevcuttur.

Sünnetin zamanlaması için farklı görüşler bulunmaktadır. Bilimsel açıdan sünnetin ilk 1 yıl içinde idrar yolu enfeksiyonu riskini 10 kat azalttığı gösterilmiştir. Ancak ilk bir yıl içinde, özellikle idrar yolu enfeksiyon riski azaltılması gereken grup ise anne karnında yapılan ultrasonlarda böbrek ve/veya mesanesinde sorunu olan erkek çocuklardır. Bu çocuklar dışında yenidoğan sünneti ailenin bir seçimidir. Sigmund Freud’ a göre çocukların psikososyal gelişim dönemleri belirli evrelerden oluşur. Bunlar; oral dönem (0-1 yaş), anal dönem (1-3 yaş), fallik dönem (3-6 yaş), latens dönem (6-12 yaş) ve genital dönem (12-18 yaş)dir. Bu dönemler içinde fallik dönem sünnet zamanlaması açısından önerilmeyen dönemdir. Fallik dönemde çocuklar, cinsel kimliklerini keşfetmeye başlar ve kız-erkek ayrımı belirginleşir. Fallik dönemde erkek çocukta pipisine ilgi en üst düzeydedir. Bu dönemde yapılan sünnetin cinsel organının tamamını kaybetme endişesine yol açabileceği ve psikoseksüel gelişim açısından olumsuz etkilere sahip olabileceği düşünülmektedir. Ancak bu görüş bilimsel olarak sağlam temellere oturtulamamış olup aksini söyleyen yayınlar da mevcuttur.

Sünnet her ne nedenle (dini,geleneksel, tıbbi) ya da hangi şekilde (lokal ya da genel anestezi) yapılıyor olursa olsun, sünnetin cerrahi bir işlem olduğu unutulmamalıdır. Ameliyathane şartlarında sterilizasyon koşullarının sağlandığı uygun malzemelerle yapılması gerekmektedir.

Okumaya Devam

Üroloji

İdrar Kaçırma, İdrar Tutamama, İkontinans

İdrar Kaçırma Nedir? İdrar kaçırma – yani mesane kontrolünün kaybı – istenmeyen, devamlı veya düzenli aralıklarla idrar tutamama durumudur …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

İdrar Kaçırma Nedir?

İdrar kaçırma – yani mesane kontrolünün kaybı – istenmeyen, devamlı veya düzenli aralıklarla idrar tutamama durumudur. İdrar kaçırmanın şiddeti, öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda ara sıra idrar kaçırmaktan, tuvalete yetişemeyeceğiniz ani ve güçlü bir idrara çıkma dürtüsüne, ve neredeyse hiç tutamama ölçüsüne kadar değişen bir yelpazeyi kapsar. Ped testine göre objektif olarak hafif orta ve şiddetli idrar kaçırma şeklinde derecelendirilebilir.

İnsanlar daha sık ortaya çıksa da, idrar kaçırma yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu değildir, aynı durum genç insanlarda da görülebilmektedir. Kadınlar, erkeklere göre idrar kaçırma sorunu daha fazla görülmektedir (Kadınlarda: %6-40, Erkeklerde ise: %17-40).

İdrar Kaçırma Tipleri

1-Stres inkontinans(idrar kaçırma): Stres tipi idrar kaçırma; öksürme, hapşırma, gülme, egzersiz yapma veya ağır bişey kaldırma gibi stres ve efor durumların oluşan idrar kaçırmayı ifade eder. Bu zorlamalar sırasında mesane içindeki basınç artar, idrar tutmayı sağlayan kaslar ve mekanizmalar bu basınca karşı koyamaz ve idrar kaçırma oluşur.

2-Sıkışma tipi idrar kaçırma: Sıkışma tipi idrar kaçırma ani-acil idrara çıkma ihtiyacı ile birlikte tuvalete yetişememe veya idrarı geciktirememe durumudur ve idrar bu esnada kaçar. İdrar kaçağı bir damla ila idrarın tamamını kaçırma derecesinde olabilir. gece idrara kalkma ihtiyacı belirgindir. Bu tip idrar kaçırma, enfeksiyon gibi basit problemden; nörolojik bozukluk veya diyabet gibi daha ciddi durumlardan kaynaklanabilir.

3- Taşma inkontinansı: Tamamen boşalmayan bir mesaneden kapasite dolduktan sonra damla damla sürekli idrar kaçırmayı ifade eder.

4- Fonksiyonel inkontinans: Fiziksel veya zihinsel bir bozukluk nedeniyle, tuvalete zamanında gitmeyi engelleyen durumlar söz konusudur. Eklem hastalıkları, felç, sinir sistemi hastalıkları gibi kişinin lavaboya zamanında yetişmesini engelleyen fiziksel veya ruhsal kısıtlılıklar nedeniyle ortaya çıkan idrar kaçırma tipidir. Örneğin, şiddetli artrit durumunda pantolonunuzun düğmelerini yeterince hızlı açamamak gibi fonksiyonel problemler vardır.

5-Karışık tipte idrar kaçırma: Birden fazla idrar kaçırma tipi birlikte ise karma veya karışık tipte idrar kaçırma terimi kullanılmaktadır. Tipik olarak hem sıkışma hem de stres idrar kaçırmanın birlikte olduğu bir durum; karışık tipte bir idrar kaçırmaya örnek olabilir.

6. Devamlı idrar kaçırma: İdrar yolları ile vajina arasında oluşan normal dışı bir açıklık gibi (fistül) nedeniyle oluşan sürekli idrar kaçırma durumudur. Bu fistül idrar kanalı ile rektum arasında da olabilir.

7. Geçici idrar kaçırma: İdrar yolu enfeksiyonu, bazı ilaçların kullanımı gibi geçici bir durum nedeniyle ara sıra idrar kaçırmayı ifade eder.

Doktora Ne Zaman Görünmeli ve Nasıl Hazırlanmalı?

Hastaların çoğu idrar kaçırma durumunu belirtmekten rahatsızlık hissettikleri, utanç duydukları için tedavisiz kalmaktadır, uygulanabilir basit yaşam tarzı ve diyet değişiklikleri yaparak kendi kendine idrar kaçırma şikayetini önlemeye ve tedavi etme yoluna gitmektedir. İdrar kaçırma sıklıkla meydana geliyor veya günlük yaşam kalitesini etkileyecek boyutta ise çekinmeden doktora görünmek ve tıbbi yardım almak önemlidir.

İdrar Kaçırma durumunda tıbbi yardım almak önemlidir. Çünkü:

  • Sosyal yaşantınızı ve etkileşimlerinizi kısıtlanmasına neden olabilir

  • Yaşam kalitenizi olumsuz etkiler

  • Özellikle yaşlı hastalarda tuvalete yetişirken kazalar olabilir, düşme riski vardır

  • İdrar kaçırmanın nedeni olabilecek, altta yatan çok daha ciddi bir problemin belirtisi olabilir.

Doktora gittiğinizde idrar kaçırma ile ilgili sormanız gereken sorular şunlar olmalıdır:

  • İdrar kaçırmanın nedeni ne olabilir?

  • Bu problemin kalıcı bir tedavisi var mı?

  • Hangi testleri yaptırmak gerekir?

  • Tedavi seçenekleri nelerdir, hangisini öneriyorsunuz ve bana nasıl faydalı olacak?

  • Tedavi alırsam veya almazsam sonuç ne olur, aylarda ve yıllarda sonra neler olabilir?

  • İlaç tedavisi idrar kaçırmamı önleyebilir mi?

  • İlaç tedavisinin yan etkileri nelerdir?

  • Ameliyat ihtiyacım varmı ve mutlak gerekli mi?

  • Hangi ameliyat seçenekleri var?

  • Tedaviden ne zaman sonra fayda görebilirim?

İdrar Kaçırmanın Sebepleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?

İdrar kaçırma, günlük alışkanlıklardan, altta yatan tıbbi koşullardan veya fiziksel sorunlardan kaynaklanabilir. Buna göre idrar kaçırmalarını geçici ve kalıcı yani sebat eden idrar kaçırma olarak iki gruba ayırabiliriz.

1- Geçici idrar kaçırma

Bazı içecekler, yiyecekler ve ilaçlar bağlı olarak gelişen idrar kaçırmaları geçicidir, buna neden olan ilaç, gıda veya ilaçlar değiştirildiğinde ortadan kalkabilir:

Geçici idrar kaçırmaya neden olan yiyecek, içecek ve ilaçlar şunlardır:

  • Alkol

  • Kafein

  • Gazlı içecekler ve maden suyu

  • Yapay tatlandırıcılar

  • Çikolata

  • Şili biberi

  • Baharat, şeker veya asit içeriği yüksek gıdalar, özellikle turunçgiller

  • Kalp ve tansiyon ilaçları, sakinleştiriciler ve kas gevşeticiler

  • Yüksek dozlarda C vitamini alımı

İdrar yolu enfeksiyonu: Enfeksiyonlar mesaneyi tahriş ederek güçlü idrara çıkma dürtüsüne ve bazen de idrar kaçırmaya neden olabilir.

Kabızlık: Rektum mesanenin komşuluğundadır ve hemen hemen aynı sinirleri paylaşır. Rektumdaki sert-katı dışkı, bu sinirlerin aşırı aktif olmasına ve idrar sıklığının artmasına neden olarak geçici idrar kaçırmalarına neden olabilir.

2- Kalıcı ve Sebat Eden İdrar Kaçırmalar

Altta yatan fiziksel problemlerin veya değişikliklerin neden olduğu kalıcı bir durumlara bağlı sebat eden ve kalıcı idrar kaçırma nedenleri şunlar olabilir:

Gebelik: Hormonal değişiklikler ve bebeğin(fetüsün) artan ağırlığı stres tipi idrar kaçırmaya yol açabilir.

Doğum: Vajinal yani normal doğum, mesane kontrolü için gerekli olan kasları zayıflatabilir ve mesane sinirlerine ve destekleyici dokulara zarar vererek, pelvis tabanının sarkmasına-gevşemesine (prolaps) yol açabilir. Sarkma ile mesane, rahim, rektum veya ince bağırsak normal olması gereken konumundan daha aşağı doğru itilebilir ve vajinaya doğru çıkıntı yapabilir. Bu durum idrar kaçırmaya neden olabilir.

Yaşlanma: Mesane kasının yaşlanması, mesanenin idrar depolama kapasitesini azaltabilir. Ayrıca, yaşlandıkça istemsiz mesane kasılmaları daha sık hale gelir ve sıkışma tipi idrar kaçırmaya neden olabilir.

Menopoz: Menopozdan sonra kadınlar, mesane ve üretranın iç-astarını sağlıklı tutmaya yardımcı olan kadınlık hormonu-östrojeni daha az üretirler. Bu dokuların hormon çekilmesine bağlı vasfını kısmen kaybetmesi, kuruması idrar kaçırmaları tetikleyebilir ve şiddetlendirmeye neden olabilir.

Prostat büyümesi: Özellikle yaşlı erkeklerde, idrar kaçırma genellikle iyi huylu prostat büyümesi olarak ortaya çıkmaktadır.

Prostat kanseri: Tedavi edilmemiş prostat kanseri ile ilişkili olarak erkeklerde stres veya sıkışma tipi idrar kaçırma ortaya çıkabilirken, daha sık olarakta prostat kanserinde yapılan cerrahi, fokal tedavi, radyoterapi sonrası ve tıbbi tedavilere bağlı temel komplikasyon olarak idrar kaçırma görülmektedir.

İdrar yolu tıkanıklığı ve darlığı: İdrar yolunun herhangi bir yerindeki bir tümör, darlık gibi normal idrar akışını engelleyen durumlar taşma tipi idrar kaçırmaya yol açabilir. Yine idrar yolları taşları – mesanede oluşan sert, taşa benzer kitleler – bazen idrar sızıntısına, idrar kaçırmalarına neden olabilir.

Nörolojik bozukluklar: Multipl skleroz, Parkinson hastalığı, felç, beyin tümörü veya omurilik yaralanması, mesane kontrolünde görev alan sinir sinyallerini engelleyerek idrar kaçırmaya neden olabilir.

İdrar Kaçırmanın Risk Faktörleri Nelerdir?

İdrar kaçırma riskini artıran faktörler şunlardır:

  • Cinsiyet: Kadınların stres tipi idrar kaçırma olma olasılığı daha yüksektir. Hamilelik, doğum, menopoz ve normal kadın anatomisi bu farktan sorumlu tutulmaktadır. Bununla birlikte, prostat sorunları olan erkeklerde, sıkışma ve taşma tipi idrar kaçırmaları açısından riski altındadır.

  • Yaş: Mesane kasının yaşlanması, mesanenin idrar depolama kapasitesini azaltabilir. Ayrıca, yaşlandıkça istemsiz mesane kasılmaları daha sık hale gelir ve sıkışma tipi idrar kaçırmaya neden olabilir.

  • Aşırı kilo-obezite: Ekstra ağırlık, mesane ve çevresindeki kaslar üzerindeki baskıyı artırır ve direnci zayıflatır, sonuçta öksürürken veya hapşırırken idrarın sızmasına ve kaçmasına neden olabilir.

  • Sigara içmek: Tütün kullanımı idrar kaçırma riskini artırabileceği gösterilmiştir.

  • Aile öyküsü: Yakın bir aile üyesinde idrar kaçırma , özellikle de sıkışma tipi idrar kaçırma varsa, bu duruma idrar kaçırma gelişme riski diğer insanlara göre daha yüksektir.

  • Bazı hastalıklar: Nörolojik hastalıklar ve diyabet gibi kronik hastalıklarda, idrar kaçırma riski daha yüksektir.

  • Prostat Ameliyatları: Prostat ve pelvik ameliyatlar idrar kaçırma açısından risk faktörü sayılmaktadır.

İdrar Kaçırmanın Yan Etkileri-Komplikasyonları

Kronik idrar kaçırma durumunda şu yan etkiler beklenir:

  • Cilt problemleri: İdrar kaçağına bağlı sürekli ıslaklık ciltte döküntülere, cilt enfeksiyonlara ve yaralara neden olabilir.

  • İdrar yolu enfeksiyonları: İdrar kaçırma, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu riskini artırmaktadır.

  • Günlük yaşam kalitesinde bozukluk: İdrar kaçırma günlük yaşam üzerinde olumsuz etkiler kaçınılmaz olabilmektedir. İdrar kaçırma; sosyal, ibadet, iş ve kişisel ilişkilerinizi etkileyebilir.

İdrar kaçırma Önlenebilir mi?

İdrar kaçırma her zaman önlenebilir değildir. Ancak, kaçırma riskini azaltmaya yönelik bazı önlemler alınabilir. Bu önler arasında:

  • Sağlıklı bir kiloyu koruyun

  • Pelvik taban egzersizleri yapın-Kegel egzersizleri

  • Kafein, alkol ve asitli yiyecekler gibi mesane tahriş edici maddelerden kaçının

  • İdrar kaçırma nedeni olan kabızlığı önlemek için daha fazla lifli gıdalar tüketin

  • Sigara içmeyin veya sigara içiyorsanız bırakmak için yardım alın

İdrar Kaçırma Nasıl Teşhis Edilir?

İlk olarak hangi tip idrar kaçırma olduğunu belirlemek önemlidir, ve teşhisde ilk basamaktır. Bu bilgi tedavi kararlarına ve tedavi şekline rehberlik edecektir.

Tıbbi Özgeçmiş-Hikaye: Hangi tip idrar kaçırma olduğunu anlamak için kapsamlı bir öykü ve fizik muayene ile başlayacaktır.Tıbbı özgeçmişinizde idrar kaçırma ile ilgili olabilecek başka hangi rahatsızlıklarınızın olduğunu veya hangi ilaçları aldığınızı öğrenmek isteyecektir.

Genel olarak sorulabilecek sorular şunlardır:

  • Şikayetin başlangıcı ve gelişim süreci, günlük idrar kaçırma sayısı ve miktarı

  • İdrara sıkışma hissinin aniden oluşması, öksürme veya gülme ile idrar kaçırma, İdrar yaptıktan sonra mesaneyi tam boşalıp boşalmadığı hissi, idrarda yanma hissi, sık idrara gitme veya gece idrara çıkma ihtiyacı ve bunların sayısı gibi idrar kaçırma tipini belirlemeye yardımcı olabilecek sorular

  • Şikayetin adet siklusu veya cinsellikle ile ilişkisi olup olmadığı

  • Şikayeti azaltan veya şiddetlendiren durumlar

  • Mevcut hastalıkları(şeker hastalığı, nörolojik hastalıklar, hipertansiyon vs) ve bunlara ilişkin kullanılan ilaçlar

  • Sigara içme durumu

  • Günlük tüketilen sıvı miktarı ve dağılımı

  • Günlük kahve ve alkol tüketimi

  • Geçirilen ameliyatlar

  • kabızlık sorgulaması

  • Gebelik ve doğum sayısı ve şekli

  • Menopoz durumu

Fizik muayene: İdrar kaçırma yakınması olan hastalarda olmazsa olmaz olan detayı bir muayenedir. Ayrıntılı genel fizik muayene, genital, nörolojik, erkekte rektal, kadın hasta ise jinekolojik muayene yapılır. Jinekolojik muayenede dış genital organların muayenesi dışında, vajinal muayenede hasta ıkındırılarak pelvik bölgedeki kas ve bağ dokusu zayıflamaları mesane, rahim, rektum gibi organların vajina içine doğru fıtıklaşmasının olup olmadığı konrol edilir.

Ped Testi: Pet testi somut testlerden biridir. Kısa süreli ped testinde; ağırlığı belli olan bir ped pet hastaya verilir ve ağızdan bol miktarda sıvı alması söylenir, 1 saat süresince hastadan öksürmesi, merdiven çıkması, oturup kalkması gibi karın içi basıncını arttıran hareketleri yapması istenilir. Süre bitiminde pet çıkarılır ve ağırlığı tekrar ölçülür; fark kaçan idrar miktarını bize gösterir. Uzun süreli Ped testinde ise hastaya verilen ped hastanın şikayetine göre 1 ila 24 saat tutulur ve yine bazı karın içi basıncını artıran hareketler yapması söylenir, bu süre sonunda ped veya pedler tekrar tartılır ve idrar kaçırma şiddeti belirlenmiş olur. Buna göre; İdrar kaçağı 2 gr dan az ise normal, 2-10gr arasında ise hafif, 10-50 gr ise orta, 50 gr dan fazla ise şiddetli idrar kaçırma olarak değerlendirilir.

Stres testi: Mesane yaklaşık 300 cc dolu iken, mesane ile tercihen hastanın idrar kaçırdığını ifade ettiği pozisyonda (oturarak veya yürürken), önce ıkınma manevrası eşliğinde, sonra hasta öksürtülür ve idrar kaçağı olup olmadığına bakılır, idrar kaçağı izlenirse stres testi pozitiftir denilir. Bu test tek başına bir şey ifade etmeyebilir, ancak hastanın hastanın idrar kaçırdığının bir kanıtı olarak değerlendirilir.

Hasta sorgulama Formları: İdrar kaçırmanın günlük yaşam kalitesini ne kadar etkilediğini ve yakınmaların objektif bir zemine oturtmak için hastaya bir form doldurması istenir. Bu formlar tedavi sürecinde ve tedavi kontrollerinde tekrar ettirilir, şikayetlerin ne ölçüde düzeldiliği konusunda yardımcı olacaktır.

İşeme günlüğü: Belirli bir zaman aralığında işeme zamanı, işeme hacmi, aldığı sıvı miktarı, idrar kaçırma sayısı ve miktarı, ve fiziksel aktivitelerini kaydetmesi istenilir. Böylece hastanın işeme düzeni, tuvalet alışkanlıkları belirlenir. İşeme günlüğü 7 güne kadar tutulabilir ancak 3 günlük bir kayıt genellikle yeterli olur.

İdrar Analizi: Basit bir idrar tetkiki, idrar yolu enfeksiyonu, kanama ve diğer metabolik anormallikleri hakkında bize ipuçları verebilir. İdrar kaçırma şikayeti olan hastalarda istenmesi gereken temel tetkiktir.

Kalıntı İdrar Miktarı: İdrar yaptıktan sonra idrar torbasında kalan idrar, artık idrar miktarıdır. İşeme sonrası kalıntı idrar olarak da adlandırılır. Bir kateter yardımı ile veya ultrasonografi ile ölçülebilir. Kalıntı, idrar kaçırmayı kötüleştirebilir veya idrar yolu enfeksiyonu olmasını körükleyebilir. Mesanede çok miktarda artık idrar olması, idrar yolunda bir tıkanıklık veya mesane sinirleri ve kasları ile ilgili bir problem olduğu anlamına gelebilir.

Ürodinamik Değerlendirme: Ürodinamik inceleme idrar yapma döngünüz hakkında ve mesanenin nasıl kasıldığı hakkında daha fazla bilgi elde etmek için yapılan bir testtir. Özellikle nörolojik problemi olanlarda ve ameliyat düşünülen hastalarda yapılması tavsiye edilmektedir, idrar kaçıran hastalarda rutin yapılan bir işlem değildir. Bu işlem basit üroflowmetri denen işeme testi ve kompleks girişimsel ürodinamik inceleme şeklinde olabilir.

  • 1-Üroflowmetri: Üroflowmetri elektronik olarak idrar akım hızını ölçen basit bir incelemedir. Hastane polikliniklerinde veya muayenehanelerde kolaylıkla uygulanabilen bir testtir. Dolu bir mesane ile hastaya elektronik cihaza işemesi istenir; azami idrar akış hızı, işenen miktar ve işeme konfigürasyonu hakkında bilgi verir.

  • 2-İnvaziv-girişimsel ürodinamik testler: Cerrahi tedavi düşünülen, nörolojik problem düşünülen veya diğer testlerle teşhis konulamıyorsa yapılması uygun görülür. İnvaziv-girişimsel ürodinamik inceleme sırasında doktor veya hemşire, idrar yoluna ve makata(rektuma), karın içi ve mesane basıncını ölçmek için birer kateter yerleştirirler. Yerleştirilen kateterden yavaşça sıvı gönderilerek idrar torbasının olarak dolmasına benzer bir durum oluşturulur ve tüm basınçlar dolum ve boşaltım sırasında ölçülür ve kaydedilir.

Sistoskopi: Sistoskopi, sistoskop adı verilen ışıklı-kameralı endoskop kullanılarak mesanenin ve idrar kanalının(üretra) incelenmesine imkan sağlayan temel tanı/teşhis yöntemidir. Sistoskopi idrar kaçırmanın başlangıç testleri arasında yer almamaktadır. Bu test idrarda kanama gibi başka şikayetler olduğu zaman gereklidir. Ürodinamik incelemeye benzer biçimde tanıdan şüphe edilmesi halinde yapılabilir.

Görüntüleme yöntemleri: Ultrasonografi teşhis amacıyla kullanılan en sık görüntüleme yöntemidir. Ayrıca gerektiğinde ürografi, tomografi ve MR gibi daha ileri görüntüleme teknikleri devreye girer. İdrar yollarının görüntülenmesi; sistoskopi ve ürodinamik inceleme yöntemleri gibi idrar kaçırmanın başlangıç testleri arasında yer almamaktadır.

İdrar Kaçırmanın Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?

İdrar kaçırmanın tedavisi, kaçırmanın tipine, şiddetine ve altta yatan nedene bağlı olarak değişkenlik göstermektedir ve birçok tedavi yöntemi vardır. Tedavilerin bir kombinasyonu gerekebilir. Hayat tarzı değişiklikleri, mesane ve pelvik taban kas egzersizleri gibi bazı tedbirler ilk başlarda işe yarayabilir. Ameliyat ve ilaç tedavileri gibi yöntemler, bu yöntemler işe yaramadığında uygulanabilir. İlaç tedavisi genellikle bazı hayat tarzı değişiklikleri, mesane ve pelvik taban egzersizleri gibi bazı kendi başına sorunun üstesinden gelme tedavileri ile birleştirilebilir. İdrar kaçırma rehabilitasyonu, pelvik taban kas egzersizlerinin öğretilmesi, biofeedback ve elektrik stimülasyonu uygulamalarını kapsar, fizyoterapist ya da daha spesifik adıyla üro-terapistler tarafından uygulanır. Doğru kasları belirlemenize, kasılmayı ve gevşetmeyi öğrenmek için bir pelvik taban fizyoterapisti ile çalışmanızı veya biofeedback tekniklerini denemenizi önerilebilir.

1-İdrar Kaçırmanın Kişisel Yönetimi ve İlaçsız tedavisi

Hayat Tarzı Değişiklikleri: Günlük diyette ne zaman, neyi, ne kadar içtiğinize veya yediğine bakarak idrar kaçırmayı etkileyen yiyecek ve içecekleri hastalar tahmin edebilir. Bunu anlamanın en iyi yolu, farklı yiyecek ve içecekleri denemek ve etkilerini görmektir. Diyetteki bazı değişiklikler idrar kaçırma sorununu bir parça düzeltebilir. Günlük alınması gereken sıvı miktarını hekime daşırak ayarlamak basit bir çözüm olabilir. Kafein, alkol ve diğer vasıflı içecekler içecekler idrar kaçırmaya neden olmayabilir, fakat bazı kişilerde sıkışma hissini ve sık idrara gitmeyi artırabilmektedir. Bu yüzden içeceklerden kaçınmak idrar kaçırmayı bir miktar düzeltebilir. Acı-baharatlı yiyecekler, limon ve ağır kokulu peynirler gibi mesanede tahriş yapan gıdalardan uzak durmak veya yararlı olabilir. Kabızlık ve aşırı kilo alımının idrar kaçırma ile ilişkili bulunmuştur. Sağlıklı bir kiloya inmek ve bunu korumak, düzenli barsak alışkanlıklarına sahip olmak için, diyetle aldığınız yiyeceklerin dengeli olması, meyve, sebze ve lifli gıdalar içermesi oldukça önemlidir. Özellikle sağlıklı kiloya inmek şikayetlerde düzelme olduğunu görebilirsiniz.

İdrar kaçağı ile ilgili sorunları, cilt tahrişini en aza indirgemek için yapılabilecek önlemler şunlardır:

  • Temizlik için bez kullanın

  • Cildinizi havayla kurumasına izin verin

  • Sık sık yıkama ve duştan kaçının çünkü bunlar vücudunuzun mesane enfeksiyonlarına karşı doğal savunmasını azaltabilir

  • Cildinizi idrarın yaptığı tahrişten korumak için vazelin veya kakao yağı gibi bir bariyer krem ​​kullanabilirsiniz

  • Özel emici ped ve iç çamaşırı kullanabilirsiniz.

Özeklile fonksiyonel tip idrar kaçırma ve/veya gece idrar kaçırma şikayetiniz varsa, kullandığınız tuvaleti tuvalete giden yolu daha uygun hale getirebilirsiniz:

  • Tuvalete giderken takılıp düşebileceğiniz veya çarpabileceğiniz tüm halıları veya mobilyaları taşıyın.

  • Yolunuzu aydınlatmak ve düşme riskini azaltmak için bir gece lambası kullanın.

  • Mevcut bir banyo kapısını genişletin

  • Yükseltilmiş bir klozet oturağı takın

Mesane Eğitimi: Mesane eğitiminin ilk aşaması 3-7 günlük bir işeme günlüğü-kaydı tutulmasıdır. Bu günlükte ne kadar sıvı içtiğiniz, ne sıklıkta idrar yaptığınız ve ne kadar idrar miktarınız olduğu kaydedilir. Bu bilgiler ışığında hekim günlük idrar yapma sıklığı konusunda önerilerde bulunacak ve sizden bunları yapmanızı isteyecektir. Eğer mesane eğitimi başarılı olmuşsa mesane kapasitesi artar ve daha fazla idrarı depolayabilecektir: Mesane eğitiminde, idrara gitme dürtüsünü başladıktan sonra idrara çıkmayı geciktirmek ve ertelemek işin ilk adımı olabilir. Her idrara çıkma dürtüsü hissettiğinizde 10 dakika geciktirmeye çalışarak başlayabilirsiniz. Amaç, sadece her 3-4 saatte bir idrar yapana dek tuvalete gitme gitmeyi ertelemek geciktirmektir.

Mesane kapasitesini artırmak, taşma tipi idrar kaçırması olan hastalar için uygun değildir, tam tersi olumsuz etki yapabilir. Taşma tipi idrar kaçırmada diğerlerinin aksine, mesaneyi tamamen boşaltmak için gayret sarf etmek gereklidir. Çift işeme; ilk işemede idrar bittikten sonra, ardından birkaç dakika beklemek ve tekrar ikinci olarak işemek anlamına gelir, yani tekrar tekrar idrar yaparak mesanenin tamamen boşalmasını temin etmek amaçlanır. Ayrıca idrar hissini beklemeden 3-4 saatte bir idrara gitmek önerilir.

Pelvik Taban Kas Egzersizler(Kegel): Pelvik taban kasları mesaneyi ve karın içi organları destekler ve sarkmasını önleyici görevleri vardır, aynı zamanda idrarı tutan kaslarıda(kapak-sfinkter) ihtiva eder- kapsar. Bu kaslar yaşlanma, bazı hastalıklar veya menopoz gibi hormonal değişiklikler ile birlikte tonusunu kaybeder ve zayıflar. Buda idrarı yeterine tutmaya muktedir olmayabilir, efor ve stres durumlarında (hapşırma ve öksürme gibi) hasta idrar kaçırır. Yaşlanma dışında, kadınlarda, gebelik ve doğumlar pelvik taban kaslarını zayıflatmaktadır. Erkeklerde ise prostat ameliyatları özellikle prostat kanseri ameliyatları ve bilhassa radikal prostatektomi pelvik taban kaslarını zayıflatabilir. Pelvik taban kas egzersizleri ve bu egzersizler için dizayn edilmiş programlar; idrar kaçırmayı kısmen düzeltebilir. Pelvik taban kas egzersizleri ve bu egzersizler için dizayn edilmiş programlar Kegel egzersizleri olarak bilinir. Kegel egzersizleri olarak da bilinen bu teknikler özellikle stres inkontinansı için etkilidir ancak aynı zamanda sıkışma tipi idrar kaçırmada etkili olabilir.

Bu egzersizler idrar yaptıktan sonra, öncelikle idrar akışını durdurmaya çalıştığınızı hayal edin, rahat çömelmiş, oturur veya ayakta bir pozisyonda idrarınızı tutar gibi kendinizi sıkın ve gevşetin ve bunu egzersizi on defa tekrarlayın. Bir sonraki aşamada aynı egzersizi yapın fakat gevşetmeden önce 5 saniye kendinizi kasılı tutun. Bu şekilde 5 saniye tutmanıza uyum sağlamanız birkaç haftanızı alabilir. Ön pelvik taban kaslarınız bu şekilde daha da kuvvetlenecektir. Sonraki egzersiz arka pelvik kas tabanını hedef alır. Büyük tuvaletinizi tutar gibi kendinizi sıkın ve gevşetin. Bu egzersizi on defaya kadar tekrarlayın. Bir sonraki aşamada aynı egzersizi yapın fakat gevşetmeden önce 5 saniye kendinizi kasılı tutun. Bu egzersizi on defaya kadar tekrarlayın. Bu egzersizler size, her gün tekrarlandığında faydalı olacaktır. Bu egzersizler kasların güçlenmesi için en az üç ay yapılmalıdır. Unutmayalım ki bu egzersizleri çok fazla yapmak size zarar verebilir. Her egzersiz serisini bir defada 10 tekrardan fazla ve hergün üç seriden fazla egzersiz yapmamak gerekiyor.

Biofeedback(biyogeribildirim) Tedavi : Sıkışma tipi ve/veya stres tipi idrar kaçırma şikayeti olan kadınlarda pelvik kaslara yerleştirilen elektromiyogram elektrodlarıyla hastaya ilgili vücut bölgesini kontrol ederek elektronik sinyallerin nasıl değiştirilip, monitorize edileceğini öğretir. Bu yöntemde kas kontrolünün(motor kontrolün) takibi, bir ekran ve ses düzeni aracılığıyla görsel ve işitsel sinyaller halinde hastaya yansıtılır.

EMG biofeedback, çizgili kas kasılması sırasında ölçülen elektromiyografik aktiviteyi gösteren, en sık kullanılan biofeedback tipidir. Bu yöntemle hasta sadece pelvik taban kaslarını kasmayı ya da gevşetmeyi, pelvik taban kaslarını ayırt edebilmeyi ve karın kaslarını kasmadan pelvik taban kaslarını seçici olarak kasmayı, gevşetmeyi ve kullanabilmeyi öğrenir. Böylece kas gücü ve kontrol kabiliyeti artar. Eğer hastada artmış bir pelvik taban kas aktivitesi varsa, bu yöntemle etkili ve seçici bir gevşeme de sağlanabilir.

Biofeedback tedavisinin süresi ve sıklığı açısında bir standart olmamasına karşın genellikle, haftada 2-3 seans olmak üzere toplam 6-8 hafta arasında değişen sürelerde yapılmaktadır, hastanın durumuna göre bu süre 6 aya kadar uzatılabilir.

EMG biofeedback uygulaması, bazı uygun hastalarda pelvik taban kaslarının yüzeyel ya da vajinal elektrotlarla uyarıldığı elektriksel uyarı tedavisi ile kombine edilebilir. Bu yöntemle, pelvik taban kas kasılma gücünde artış, idrarı tutan sfinkterin yani kapağın güçlenmesi ve mesanenin istenmeyen aşırı ve zamansız kasılmalarının azaltılması amaçlanır. Biofeedback ile elektriksel uyarı tedavisi birlikte kullanıldığı hastalarda, pelvik taban kas gücünde artış ve idrar kaçırma şiddetinde azalma olduğu kanıtlanmıştır. İdrar kaçırma tedavisinde kullanılan elektriksel uyarı tedavisi genellikle haftada 3 kez, 20-30 dk’lık seanslar şeklinde, 6-8 hafta süresince yapılmaktadır.

İdrar kaçırmada akupunktur tedavisi: Akupunktur; acus-iğne, puncture-batırma kelimelerinden türetilen, çok çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan, vücut üzerinde bulunan belirli noktalara iğne batırmak suretiyle uygulanan, bilimsel bir tedavi yöntemi olarak kabul görmektedir. Bu tedavinin temel mantığı; kainattaki canlı cansız her yerde var olan enerji akışları arasındaki birliktelik, denge ve uyuma dayanır, yani bir denge ve uyum tedavisidir.

2- İdrar Kaçırmanın İlaçlarla Tedavisi

Antimuskarinik İlaçlar: Antimuskarinik ilaçlar sıklıkla sıkışma tipindeki idrar kaçırmayı tedavi etmek için kullanılan bir grup ilaçtır. Bu ilaçlar, mesane duvarındaki kası gevşeterek sıkışma tipindeki idrar kaçırmayı kontrol etmeye yardımcı olur. Mesane duvarını kasarak mesanenin boşalmasına neden olan zamansız kasılmaları engeller veya azaltır. Kas gevşemesi nedeniyle mesanenin idrar depolama kapasitesi de artar ve hasta daha az işeme ihtiyacı duyar. Antimuskarinik ilaçlar, noktüri olarak bilinen geceleri sık sık idrara çıkma durumunu tedavi etmek için de kullanılabilir. Antimuskarinik ilaçlar stres tipte idrar kaçırma için genellikle etkili değildir, çünkü bu durum genellikle detrusor kasının aşırı aktivitesinden ziyade, idrar kanalının dirençsizliğinden ve aşırı hareketliliğinden kaynaklanmaktadır..

3- İdrar Kanalına ve Vajinaya Uygulanan Ped ve Cihazlar

Bu kategorideki uygulamalar mekanik olarak idrar yolunu baskı altında tutmaya yarayan mekanik medikal ürünlerdir.

  • İdrar kanalına uygulanan ve idrar kanalında tıkaç görevi gören yumuşak tampon benzeri, tek kullanımlık, medikal malzemedir. Bunlar geçici süre, spor yaparken veya bir aktivite süresince kullanılmaktadır. İşeme sırasında takılır, aktivite sırasında takılır

  • Pezer, vajina içine konulan ilaç, ovül, fitil, alet ve cihazları ifade eder. İdrar kaçırması olan kadınlarda vajinaya yerleştirilen ve tüm gün boyunca kalan esnek bir silikon halkalardır, idrar kanalına mekanik destek yaparak idrar kaçağını engellerler. Cihaz özellikle vajinal sarkması olan kadınlarda da kullanılmaktadır. Çok çeşitli şekil ve boyutta olan pezerler vardır, cihaz vajinaya yerleştirilir, pelvik organ sarkması nedeniyle yer değiştiren dokulara destek sağlar.

4- İdrar Kanalına Yapılan Enjeksiyonlar ve Girişimsel İşlemler

İdrar kanalında yer kaplayan ve hacim yapan madde enjeksiyonları: İdrar kanalını çevreleyen dokuya sentetik, hacim yapan ve yer kaplayan bir malzeme enjekte edilir, böylece idrar kanalının kapalı kalmasına ve idrar sızıntısının azaltılmasına yardımcı olur. Bu prosedür daha çok stres tipi idrar kaçırma tedavisine kullanılmaktadır ve genellikle ameliyat gibi daha invaziv tedavilerden daha az etkilidir ve bir kereden fazla tekrarlanması gerekebilir.

Botoks (OnabotulinumA) enjeksiyonu: Botolinum toksini, Clostridium botulinum bakterisinin ve ilgili türlerin oluşturduğu toksik bir maddedir ve kaslarda kısmi felç yapmaktadır. Botox, mesane kasına endoskop yardımı ile 20-30 farklı alana enjekte edilir, mesane kasında kısmi felç yapar, etkisi 6 ay ila 1 yıl boyunca etkisi devam eder.

Elektriksel sinir uyarıcı yerleştirilmesi: Nöromodülasyon olarak da bilinen sinir uyarımı, elektriksel titreşimleri kullanarak mesaneyi kontrol eden sakral sinirleri uyarmak suretiyle tedavi yapılan bir yöntemdir. 2 çeşit sinir uyarımı vardır: Ayak bileği seviyesinde iğne kullanılarak kaval kemiği sinirinin(tibial sinir) uyarımı yapılır, yada kalçaya yerleştirilen bir çip yardımı ile sakral sinir demeti uyarımı yapılır. Sakral sinirleri uyarmak suretiyle aşırı aktif mesane kontrol edebilir. Bu tedavi metodu diğer tedavilerin işe yaramadığı durumlarda tercih edilmektedir.

Bahsedilen iki tip sinir uyarımı şu şekildedir:

  • Tibial-kaval kemiği Sinir Uyarımı: Ayak bileği bölgesinde kaval kemiği sinirini bir iğne uçlu elektrod ile elektriksel olarak uyarmayı ifade eder. Uyarılan sinir gerisin geriye kasık bölgesindeki sakral sinir yumağını(plexus) uyarır. Bu işlem haftada bir, yarım saat boyunca, 12 seans uygulanır. Etkisi geçince tekrarlanabilir.

  • Sakral sinir uyarımı: Mesane kontrolünü sağlayan derin kasık bölgesinde yer alan sinirleri (sakral sinirler) uyarmak için ağrısız elektriksel uyarı veren implantlar kullanılmasını ifade eder. Bu amaçla kullanan iki tür cihaz vardır. Bunlardan biri kalça cildi altına bir çip(chip) yerleştirilir ve uzantısı olan ve çip ile sakral bölge arasında bağlantı kuran ince bir elektrod bel bölgesindeki sakral sinir yumağını uyaracak şekilde yerleştirilir, önce uyarı verilerek test edilir, eğer mesane cevap veriyorsa işlem sonlandırılır. Diğer tip ise vajinaya yerleştirilen istenildiğinde çıkarılabilen, yine sakral sinirlere uyarı veren cihazdır. Cihaz, mesaneye ulaşan sinirlerin elektriksel uyarımını kontrol eder. Uyarı değiştiğinde, mesane aşırı aktivitesini baskılar, işeme isteğini etkili bir şekilde baskılar, hastanın şikayetlerini etkili bir şekilde geriletir. Cip’in yerleştirildiği alanda ağrılar olabilir, çip yer değiştirebilir, pili bitebilir veya enfeksiyon nedeni olabilir.

5- İdrar Kaçırmanın Ameliyatla Tedavisi

Diğer tedaviler işe yaramadığı durumlarda hastaya cerrahi tedavi seçenekleri sunulabilir, ameliyatla tedavi seçenekler erkekte ve kadınlarda az da olsa farklılıklar arz etmektedir.

Kadınlarda İdrar Kaçırmanın Cerrahi Tedavisi

Eğer stres tipi idrar kaçırma şikayeti var ve diğer yöntemler işe yaramazsa cerrahi tedavi önerebilir. Cerrahi bir yönteme başvururken, hastanın idrar kaçırma tipi ve şiddeti, yaşı, beklenen yaşam süresi, cinsel aktif olup olmaması, genel sağlık durumu dikkate alınır.

Askı yerleştirilmesi: Askı yerleştirilmesi, stres tipi idrar kaçırması olan kadınlarda standart, en çok önerilen cerrahi tedavi yöntemidir. Karışık tipte idrar kaçırması olanlarda da zaman zaman başvurulan bir yöntemdir, ancak etkinliği stres tip idrar kaçırmada alınan sonuçlara göre daha düşüktür. Askı ameliyatında idrar kanalının ortasından silikon bant ile kemiğe veya karın duvarına asılır. Askılar pelvik taban kaslarına destek sağlar ve idrar kanalı dolu bir mesaneye karşı daha iyi bir direnç gösterir. Değişik askı türleri vardır, cerrahın bilgi, beceri ve tecrübesine , ve hastanın ihtiyacına göre seçim yapılmaktadır. Askı çeşitlerinden; sentetik, insan veya hayvan dokusundan elde edilmiş olanlar, değişik uzunluk ve kalınlıkta olanlar , dokuya tutunma şekilleri farklı farklı olanlar vardır. Asıldığı dokuya göre pubise(retropubik) ve obturator-TOT (transobturator-TOT) alandaki dokuya olmak üzere iki tipi vardır.

Burch Ameliyatı(Kolposüspansiyon): Burch Ameliyatı yine stres tip idrar kaçırmanın tedavisinde uygulanan temel bir cerrahi yöntemdir, bazı karışık tipte idrar kaçırması olan kadınlarda da uygulanmaktadır. Amaç mesane çıkışını-boynunu tekrar konumlandırarak dolu bir mesaneye karşı daha iyi direnç göstermesini sağlamaktır.

Ameliyat komplikasyonu olarak; düşük oranlarda da olsa ameliyat sırasında mesane ya da idrar kanalında, ve barsak yaralanması, kanama olabilir.

Kadınlarda idrar yoluna artifisyel(Yapay sfinkter yerleştirilmesi: Artifisyel-yapay üriner sfinkter yerleştirilmesi stres tipi idrar kaçırma için ikinci basamak tedavi seçeneklerinden birisidir. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirilmesinde, elle kontrol edilebilir pompası yardımıyla idrar yolu etrafına sarılmış kafın-manşonun sıkıştırılıp gevşetilmesi ile mesaneyi kontrol etmemizi sağlar, böylece idrar kaçırma engellenir, istediğimiz zaman pompayı gevşetip idrar rahatça yapılabilir. Amaç, hapşırma, öksürme, gülme, koşma gibi stres aktiviteleri sırasında idrar kaçırmayı azaltmaktır. Yapay idrar yolu sfinkteri, üretranın etrafına yerleştirilen şişirilebilir-tansiyon aleti manşonu gibi bir kaf, rezervuar ve kafı kontrol eden bir pompadan oluşur.

Artifisyel-yapay üriner sfinkter yerleştirilmesi ameliyatında; cerrah, önce karın alt bölgesinde bir kesi yapar, daha sonra idrar kanalı etrafına cihazın kaf-manşonunu yerleştirir ve uygun alana rezervuarı konumlandırır, son olarak pompa vajina dudaklarına(labia’ya) yerleştirilir ve cihazın iki parçası arasındaki bağlantı tamamlanır. Cihaz tam iyileşmenin olabildiği 4-6 hafta sonra kullanmaya başlanır, bu süre zarfında doktor tarafından aktive edilinceye kadar kaf açık halde bırakılır.

Kadında yer kaplayan maddelerle enjeksiyon tedavisi: Stres tipi idrar kaçırması olan kadınlarda idrar kanalı duvarına hacim yapabilecek ve dolayısıyla direnci kesmen artırıcı madde enjeksiyonları yapılabilir. Enjeksiyon yapılan maddeler sıvı-jel kıvamındadır, uygulama yapıldıktan sonra idrar kanalının süngerimsi yapısı içinde katılaşır ve yer kaplayan bir yapıya dönüşür, böylece idrar kanalında kısmi de olsa mesaneye karşı daha dirençli hale gelir, ancak etkisi enjeksiyonun etkisi zamanla azalabilmektedir. Yer kaplayıcı ajanlar sentetik maddelerden üretilmekte ya da sığır kollajeninden elde edilmektedir.

Erkeklerde İdrar Kaçırmanın Cerrahi Tedavisi

Eğer stres tipi idrar kaçırma şikayeti var ve diğer yöntemlerle sonuç alınamaz ise cerrahi tedavi önerebilir. Cerrahi bir yönteme başvururken, kadınlarda olduğu gibi, hastanın idrar kaçırma tipi ve şiddeti, yaşı, beklenen yaşam süresi, cinsel aktif olup olmaması, genel sağlık durumu dikkate alınır.

Erkeklerde askı yerleştirme: Askı yerleştirilmesi, stres tipi idrar kaçırması olan erkerlerde kadınlarda olduğu gibi çok tercih edilen standart cerrahi tedavi yöntemidir. Askılar, prostatektomi sonrası orta ve şiddetli idrar kaçırmanın varlığında önerilebilir. Ayrıca diğer cerrahi tedavilerinin mümkün olmadığı ya da hastanın bir cerrahi yöntemi benimsememesi durumunda askı yöntemi düşünülebilir.

Askı ameliyatı pelvik taban kaslarına destek sağlar ve idrar kanalının dolu bir mesane basıncına karşı daha iyi direnç göstermesini sağlar. Amaç, askı ile idrar kanalını veya mesane boynunu yeniden konumlandırarak stres tip idrar kaçırmayı önlemeye yöneliktir. halihazırda kullanılan İki kollu, dört kollu ve ayarlanabilir, sentetik veya hayvan dokusundan elde edilen, çeşitli askı tipleri mevcuttur. Seçim doktorun bilgi, beceri ve tecrübesine yada hastanın bireysel durumuna ve ihtiyacına göre belirlenir. Askıyı yerleştirmek için, anestezi altında, testis-anüs arası bölgeye-perineye bir kesi yapılır, idrar kanalı etrafına hamak gibi serilen iki kollu askının uçları pubik kemiğin hemen üstündeki ya da hemen komşuluğundaki dokuya tutturulur. Dört kollu askılarda ise iki uç kasık etrafındaki dokuya tutturulurken, diğer iki ucu pubik kemik etrafındaki dokuya tutturulur. Ayarlanabilir(bir kaç tipi vardır) askılar için, ayarlama yapan cihaz-rezervuar karından alt bölgesine yapılan kesiden pelvik bölgeye yerleştirilir.

Ameliyattan bir gün sonra sondası alındıktan sonra hasta taburcu edilebilir. Yaranın tamamen iyileşmesi 6 haftaya kadar sürebilir, bu dönemde pelvik bölgede ağrı, idrar yaparken yanma olabilir. İşedikten sonra mesanede kalan idrar miktarı fazla olursa hastanede kalma süresi uzayabilir.

Erkekte Yapay-suni kompresyon araç (Balon) yerleştirilmesi: Balon olarak da bilinen yapay kompresyon araçları, erkekte orta ve şiddetli stres tipinde idrar kaçırmada başlıca tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca diğer cerrahi tedavilerinin mümkün olmadığı ya da hastanın bir cerrahi yöntemi benimsememesi durumunda bu yöntem düşünülebilir. Mesane boynunun hemen altına yerleştirilen balonlar idrar yolunun sıkıştırarak dolu bir mesaneye karşı daha iyi direnç oluşmasını sağlarlar. Balonların temel amacı hapşırma, öksürme, koşma veya ağır yük kaldırma gibi stres aktiviteleri sırasında idrar kaçırmayı engellemektir.

Bu yapay kompresyon cihazları, su tutan bir balon, küçük bir titanyum port ve balon ile portu birbirine bağlayan tüpten oluşur. Port, balon içindeki sıvının doktor tarafından ayarlanmasına izin verir. Ameliyatta perineye bir kesi uygulanır, röntgen ışını kılavuzluğunda (floroskopi), ilk balon prostatın altında idrar kanalının bir yanına yerleştirir, eğer hasta daha önce radikal prostatektomi geçirdi ise balon mesane boynunun hemen altına yerleştirilir, aynı işlem daha sonra idrar kanalının diğer tarafına uygulanır. Son olarak titanyum portları skrotuma yerleştirir ve balonlarla bağlantıları yapılır. Bu yolla, balonların hacmi kolaylıkla ayarlanabilir. Genellikle operasyondan sonra bir gün sonra idrar dası çekilir, birkaç gün sonra da hastaneden taburcu edilir, işemeyle ilgili sıkıntı olursa ya da işedikten sonra mesanede kalan idrar miktarı fazla olursa hastanede kalma süresi biraz uzayabilir. Yaranın tamamen iyileşmesi 6 hafta kadar sürebilir. Bu süre içinde pelvik bölgede ağrı ya da işeme sırasında yanma olabilir.

Erkeklerde idrar yoluna artifisyel(Yapay) sfinkter yerleştirilmesi: İdrar yoluna artifisyel sfinkter uygulaması kadınlarda olduğu gibi, stres tip idrar kaçırmada uygulanan cerrahi yolla protez yerleştirilmesini ifade eder. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirilmesi ile, elle kontrol edilebilir pompası yardımıyla idrar yolu etrafına sarılmış kafın-manşonun sıkıştırılıp gevşetilmesi ile mesaneyi kontrol etmemizi sağlar, böylece idrar kaçırma engellenir. Amaç hapşırma, öksürme, koşma veya ağır kaldırma gibi aktiviteler sırasında idrar kaçırmayı azaltmak veya engellemektir. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirmesi, ciddi ölçüde idrar kaçırması olan veya askı yerleştirilmesi sonrasında tam ya da kısmi iyileşme sağlanamadığı hastalarda önerilir. Yapay idrar yolu sfinkter yerleştirilmesi uzun süreli etkiye sahiptir ve hayat kalitesini önemli ölçüde iyileştirir. Cerrahi planlanmadan önce cihazın nasıl çalıştığını ve nasıl rahatlıkla kullanabileceğini hastaya anlatılır, çeşitli testler yapılır, ve sfinkter protezi ihtiyacı belirlenir.

Yöntem için genellikle spinal anestezi uygulanmakla birlikte, bazı hastalarda genel anestezi önerilebilir. Ameliyatta, idrar kanalı etrafına çepeçevre kaf-manşon yerleştirmek üzere perineye bölgesine kesi yapılarak bölgeye ulaşılır, kaf yerleştirildikten sonra alt karın bölgesine yapılan ikinci bir kesiden cihazın rezervuarı pelvik bölgeye yerleştirilir. Son olarak pompa testis torbasına yerleştirilir ve cihazın iki parçası arasındaki bağlantı tamamlanır. 4-6 hafta sonra aktive edilinceye kadar kaf açık halde bırakılır ve kullanıma müsaade edilmez.

Ameliyat komplikasyonları arasında; ameliyat sırasında rektum, bağırsak, idrar kanalı ve mesanede yaralanma, kanama ve enfeksiyonlar sayılabilir. Ameliyat sonrasında idrar yapamama ve/veya sıkışma tipinde idrar kaçırma riski az da olsa vardır. Cihazın zaman içinde idrar kanalında erozyon-tahriş, darlık oluşmasına neden olabilir, ayrıca mekanik olarak bozulma riski az bir olasılık olsa bile vardır.

Erkekte yer kaplayan maddelerle enjeksiyon tedavisi: Stres tipi idrar kaçırması olan erkeklerde kadınlarda olduğu gibi idrar kanalı duvarına hacim yapabilecek ve dolayısıyla idrar kanalının direnci kesmen artırıcı madde enjeksiyonları yapılabilir. Enjeksiyon yapılan maddeler sıvı-jel kıvamındadır, uygulama yapıldıktan sonra idrar kanalının süngerimsi yapısı içinde katılaşır ve yer kaplayan bir yapıya dönüşür, böylece idrar kanalında kısmi de olsa mesaneye karşı daha dirençli hale gelir, ancak etkisi enjeksiyonun etkisi zamanla azalabilmektedir. Yer kaplayıcı ajanlar sentetik maddelerden üretilmekte ya da sığır kollajeninden elde edilmektedir. Enjeksiyon tedavisi diğer tedaviler için uygun olmadığı ya da diğer tedavileri reddeden hastalarda bir seçenek olarak hastaya sunulmaktadır. İşlem, kapalı endoskopik ve günübirlik olarak, idrar kanalına yönlendirilen iğne ile direkt görüş altında yapılmaktadır. Bir gün sonra sonda alınır, hafif kanama, geçici idrar tıkanmaları gelişebilir. Düşük bir olasılık da olasa enfeksiyon ve idrar kanalında tahriş ve erezyon gelişebilmektedir.

6- İdrar Kaçırmalarında kullanılan Emici Pedler ve Kateterler

Tıbbi ve cerrahi tedaviler idrar kaçırmayı ortadan kaldıramıyorsa, idrar kaçırmanın verdiği rahatsızlığı ortadan kaldırmaya veya hafifletmeye yardımcı olan bazı endüstriyel ürünleri kullanılabilir:

Pedler ve koruyucu giysiler: Bu amaçla üretilen ürünler çoğu aslında normal iç çamaşırlarından daha hacimli değildir ve günlük kıyafetlerin altına kolayca giyilebilir ve gizlenebilir. İdrar damlaları bir damla toplayıcıda toplanır, hasta altını ıslatmadan belli bir süre sosyal yaşantısını sürdürebilir. Penisin üzerine giyilen ve sıkı bir şekilde oturan ucunda damla emici dolgu cebi olan iç çamaşırlar bulunmaktadır.

Temiz aralıklı kateterizasyon(TAK): Temiz aralıklı kateterizasyon mesanennin düzgün ve tam boşalmadığı için idrarını tutamayan taşma tipi idrar kaçıran hastalarda, mesaneyi tam boşatmayı temin etmek, hastanın kendi kendine tek kullanımlık idrar sondası ile boşaltmasını ifade eder. Hastanın ihtiyacına göre günde bir ile 6 defaya kadar bu işlemi tekrarlaması gerekebilir. Bu yöntemle hastanın idrar kaçırması engellenmekte, idrarı tam olarak boşaltmak suretiyle böbreklere olan baskıyı azaltmakta, böylece böbrek fonksiyonları korunmaktadır.

7- İdrar Kaçırmada Mesane Büyütme Ameliyatları (Augmentasyon)

İdrar kaçırma ilaçlarla ve diğer tedavilerle düzelmemişse, mesane kapasitesinin yetersiz ve küçük olmasına bağlı ise mesane büyütme-augmentasyon ameliyatı seçeneği hastaya sunulabilir. İşlemin amacı mesane kapasitenizi arttırmaktır. Bu ameliyatla mesane dolduğunda oluşan basınç azalır ve daha fazla idrarı depolayabilecek hale gelir. Ameliyat karnınızın alt kısmına bir kesiden, karın içine girilir, ince barsaklardan alınan bir parça mesaneyi büyütmede kullanılır. Bu işlem, mesane büyütmesi veya augmentasyon sistoplastisi olarak bilinir, günümüzde nadiren gerek duyulur.

Okumaya Devam

Üroloji

Çocuklarda Gece Altını Islatma, Enürezis Nokturna

Gece altını ıslatma dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunudur. Eğer 5-6 yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Gece altını ıslatma dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunudur. Eğer 5-6 yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar kaçırıyorsa buna gece altını ıslatma (enürezis nokturna) denir. Bu yaştan önce çocukların gece altını ıslatması normal dışı bir durum olarak kabul edilmez.

Çocukların gündüz idrarı tutması genellikle 4 yaşına kadar gerçekleşir, ancak gece idrarını tutması tipik olarak daha uzun sürer ve 5-6 yaşına gelene kadar idrar tutması pek beklenmez. 4 yaşında, yaklaşık her 3 çocuktan 1’i yatağını ıslatır, ancak bu, 6 yaşında yaklaşık 10’da 1’e düşer. Bunun sebebi çocuklarda sinirsel (nörolojik) olgunluğun bu yaşta tamamlanmasıdır. Beş yaşındaki çocukların yaklaşık %15’inde gece altını ıslatma mevcuttur. Her yıl yaklaşık %15 azalarak 15 yaşında yaklaşık %1’e düşer.

Genelde gece altını ıslatma çocuğun büyümesinin ve gelişmesinin bir parçası kabul edilmektedir. Bu yüzden çocukların 6 yaşından önce altını ıslatması endişe kaynağı değildir, bu yaşlarda çocuk hala mesane kontrolünü geliştirme dönemindedir.

Ne zaman doktora görünmeli?

  • Çocuk 6 yaşından sonra hala yatağını ıslatıyorsa

  • Çocuk gece kuruduktan aylar veya yıllar sonra yatağını ıslatmaya başlarsa

  • Yatak ıslatmaya ile birlikte idrarda yanma, ağrı, kanama(pembe veya kırmızı idrar) olağandışı susama, kabızlık veya uykuda horlama eşlik ediyorsa.

  • İdrarla birlikte dışkı da kaçırıyorsa

  • Gece ıslatması ile birlikte gündüz kaçırması da oluyorsa

Bu bilgiler ışığında gece altını ıslatan çocuklar şu şekilde gruplandırılabilir:

  • Sadece gece ıslatması olan çocuklar: Eşlik eden diğer durumlar yok sadece gece idrar kaçırıyorsa buna saf-enürezis nokturna denir.

  • Kompleks gece ıslatması olan çocuklar: Gece ıslatmasına eşlik eden; gündüz idrar kaçırması, aniden sıkışarak tuvalete gitmesi/tuvalete yetişemeden idrarını kaçırması, kesik kesik işemesi, işerken ıkınması, dışkı kaçırması ve devamlı kabızlık gibi birtakım şikayetleri var ise buna tek başına olmayan-kompleks gece ıslatması(enürezis nokturna) denir.

Altını ıslatan çocukların gruplandırması şöylede yapılabilir:

  • Birincil altını ıslatma(primer enürezis nokturna): Primer enürezis, çocuk gece idrar kontrolünü hiçbir zaman kazanamamış olmasını ifade eder,

  • İkincil altını ıslatma (Sekonder enürezis nokturna): Sekonder enürezis ise, çocuğun 5 yaşını bitirdikten sonra en az 6 aylık bir kuru dönemi olduğunu, yani çocuk kuruduktan aylar ve yıllar sonra tekrar idrar kaçırmasını ifade etmektedir. Bu tip hastalarda psikolojik faktörlerin ön planda olabileceği bilindiğinden bu ayırımın da dikkatli bir şekilde yapılması gereklidir.

Gece Altını Islatma Nedenleri Nelerdir?

Yatak ıslatmanın kesin nedeni bilinmemektedir, ancak çeşitli nedenlerin gece ıslatmasında rol oynadığı bilinmektedir. Bu faktörler şunlar olabilir: İlk üçü gece ıslatmanın temel faktörü sayılmaktadır.

  • Küçük kapasiteli ve aşırı aktif mesane: Çocuğun mesanesi gece üretilen idrarı tutacak ve depolayacak kadar kapasitesi gelişmemiş ve/veya mesanede uygun olmayan kasılmalar olabilir. İdrar kaçıran çocuklarda uykudaki fonksiyonel mesane kapasitesinde bir azalma veya mesanenin gece aşırı aktivitesi altını ıslatan çocuklarda altta yatan temel faktörlerden biridir.

  • Mesanenin dolduğunu hissetmemek: Mesaneyi kontrol eden sinirlerin tam olgunlaşmamış veya olgunlaşması yavaşsa, dolu bir mesane çocuğu uyandıracak ölçüde bir uyarı vermiyor olabilir, ki bu özellikle uyku derinliği fazla olan çocuklarda ön plandadır.

  • Hormon dengesizliği: Normalde gece idrar üretimi gündüze nazaran yarı yarıya daha azdır, ve bu beyin tabanından(hipofizden) gece salgılanan ADH(antidiüretik hormon) isimli hormon tarafından sağlanmaktadır. Bu hormonun olmaması, yetersiz veya uygunsuz salgılanması gece de gündüz gibi idrar üretimi olur. Bu da gece işemelerine neden olabilmektedir.

  • İdrar yolu enfeksiyonu: İdrar yolu enfeksiyonları çocuğun idrarını kontrol etmesini zorlaştırabilir. Bu hastalarda gece ıslatması yanında; gündüz vakti idrar kaçırma, sık idrara çıkma, idrarda kanama, ve idrar yaparken yanma eşlik edebilir.

  • Uyku apnesi ve solunum yolu tıkanıklıkları: İltihaplı ve büyümüş bademcikler, adenoid denilen geniz eti ve burun tıkanıklıkları gibi solunum yolu problemleri nedeniyle çocuğun solunumunun uyku sırasında kesintiye uğradığı bir durum olan obstrüktif uyku apnesi (geçici solunum durması) gece ıslatmasını bir nedeni olabilir. Bu hastalarda horlama görülebilir ve uyku kalitesi bozuk olduğu için gündüzleri yorgunluk ve uyuşukluk saptanabilir.

  • Şeker hastalığı: Daha önce kuru olan çocukta, gece işemesi başladı ise bu şeker hastalığını ilk belirtisi olabilir. Şeker hastası olan çocuklarda ayrıca, çok miktarda(hacim olarak) idrar çıkma, devamlı susuzluk hissi-çok su içme, ve yemek iştahı iyi olmasına rağmen kilo kaybı görülebilen diğer şikayetlerdir.

  • Kronik kabızlık: İdrar yapma/tutma ve dışkı yapma/tuma da aynı kaslar kullanılmaktadır. Uzun süreli kabızlık olduğunda, bu kaslar işlevsiz hale gelebilir ve geceleri yatak ıslatmaya katkıda bulunabilir.

  • İdrar yolunda veya sinir sisteminde yapısal kusurlar: Nadir de olsa çocuğun nörolojik sistemindeki veya üriner sistemdeki kusurlara bağlı gece ıslatma problemi yaratabilir.

Gece Altını Islatma Risk Faktörleri Nelerdir?

Gece altını ıslatmanın risk faktörleri şunlardır:

  • Cinsiyet: Erkek çocuklarda, kız çocuklara göre iki kat fazla görülmektedir.

  • Stres ve kaygı: Aileye yeni çocuk gelmesi, yeni bir okula başlamak veya evden uzakta uyumak gibi stresli olaylar gece altını ıslatmayı tetikleyebilir.

  • Aile öyküsü: Çocuğun ebeveynlerinden biri veya her ikisi çocukken yatağını ıslatmış olması, çocuklarının da yatağı ıslatma olasılığını yükselttiği bilinen bir gerçektir. Gece altını ıslatmanın altta yatan bir genetik temeli olduğu bilinmektedir, ve bu durumla ilişkili çeşitli genler ortaya konmuştur.

  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu: Dikkat Eksikliği ve/veya Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklarda yatak ıslatma daha yaygın bir şekilde görülmektedir, gece altını ıslatma problemi için kesin bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir

Altını ıslatan çocukta beklenen ruhsal ve bedensel sıkıntılar şunlardır: Komplikasyonlar

Sinir bozucu olsa da, fiziksel bir neden olmadan yatak ıslatma herhangi bir sağlık riski pek oluşturmaz. Bununla birlikte, altını ıslatan çocukta beklenen bazı problemler şunlardır:

  • Altını ıslatan çocukta genelde suçluluk ve utangaçlığa bağlı kendi özgüvenine ve özbenliğe olan saygıda azalma görülmektedir. Özgüven kaybı belirgindir, bazı kişilik bozuklukları görülmektedir. Sorumluluk pek almazlar.

  • Bu çocukların sosyalleşme problemleri vardır, yatılı olarak bir yerde kalma ve kamp gibi sosyal aktivitelere katılamazlar.

  • Çocuğun poposunda ve genital bölgesinde idrar bağlı deri döküntüleri olabilir. özellikle çocuk ıslak iç çamaşırıyla uyuyorsa, değiştirmiyorsa bu tür cilt problemleri görülebilir.

Teşhisde Neler Yapılır?

Altını ıslatan çocukta, altta yatan herhangi bir nedenin olup olmadığını belirlemek için bir dizi muayene ve tetkik yapılır.Bunlar şunlardır:

  • Öykü ve aile hikayesi: Çocuğun ailesinden ve kendisinden detaylı bir sorgulama ve hikaye, teşhisin temelini oluşturmaktadır. Öncelikle sadece gece uykuda idrar kaçırmanın mı olduğu yoksa başka işeme sorunları / kabızlık gibi problemlerle birlikte mi olduğu aydınlatılmalıdır. Bunun için ailenin çocuğun gün içindeki durumuna dikkat etmesi gerekmektedir. Çocuğun, günlük sıvı alımının, aile öyküsü(diğer aile bireylerinde ve ebeveynlerde olup olmadığı), bağırsak ve mesane alışkanlıklarının ve yatak ıslatma ile ilgili sorunların tartışılması

  • Fizik muayene: Çocuğun genel fizik muayenesi altını ıslatmanın altında yatabilecek bir problem hakkında bir ipucu verebilir.

  • Mesane günlüğü ve semptom skoru formu doldurulması: Daha önce dikkat edilmemiş ise çocuğun günlük işeme alışkanlıklarını ortaya koymaya yarayan bir işeme çizelgesi(mesane günlüğü) ve işeme bozuklukları semptom skoru formunun doldurulması bu konuda değerli bilgiler verecektir.

  • Laboratuvar testleri: İdrar, rutin kan testleri ve böbrek fonksiyon testleri; özellikle diyabet ve idrar yolu enfeksiyonları açısından değerli bilgiler verebilir.

  • Görüntüleme testleri: İdrar yolunun yapısına bakmak için böbreklerin veya mesanenin ultrason, ve gerektiğinde daha gelişmiş tomografi ve MR gerekebilir.

  • Üroflowmetri ve ürodinami: Rutin testler arasında değildir, bazı problemli ve nörolojik kökenli problemleri saptamak için yapılabilir. Üroflowmetri elektronik olarak idrar akım hızını ölçen basit bir incelemedir. İnvaziv-girişimsel ürodinamik incelemede ise doktor veya hemşire, idrar yoluna ve makata(rektuma), karın içi ve mesane basıncını ölçmek için birer kateter yerleştirirler. Yerleştirilen kateterden yavaşça sıvı gönderilerek idrar torbasının olarak dolmasına benzer bir durum oluşturulur ve tüm basınçlar dolum ve boşaltım sırasında ölçülür ve kaydedilir.

Altını Islatan Çocukta Tedavi Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır

Çoğu çocuk yatağını ıslatarak kendi kendine büyür. Erken yaşlardaki çocuklardaki şikayetler eğer çocuğun ve ailesinin hayat kalitesini bozacak düzeyde değilse, çocuk çok rahatsız olmuyor veya utanmıyorsa, bu durumun büyüdükçe geçebileceği düşünülerek tedavi bir müddet ertelenebilir. Yine bu çocuklara önerilebilecek olan ve genellikle ilk tedavi seçeneği olarak bilinen davranışsal tedavi uygulanabilir. Bunun psikolojik bir problem olmadığı ve oldukça sık rastlanan bir problem olduğu unutulmamalıdır. Daha önce bahsedildiği gibi enürezis nokturnanın çocuğun nörolojik olgunlaşma ile birlikte yıllar geçtikçe ortadan kalkacağı düşünüldüğünde bu yöntemin denenmesi mantıklı olabilir.

Hayat Tarzı Değişiklikleri

Altını ıslatan çocuk probleminde, ailenin bu problemin ne olup ne olmadığını anlaması, destekleyici ve motive edici bir yaklaşımda bulunması olmazsa olmazdır. Evde yapabileceğiniz hayat tarzı değişiklikleri şunlardır:

Akşamları sıvıları sınırlayın: Yeterli sıvı almak önemlidir, bu nedenle çocuğunuzun bir günde ne kadar içeceğini sınırlamasına gerek yoktur. Ancak, akşam-gece vakti sıvı ihtiyacını sabah ve öğleden sonra erken saatlerde almayı teşvik etmekte, akşamdan yatana kadar olan sürede sıvı tüketimini azaltmakta fayda var. Ancak çocuğunuz akşamları spor pratiğine veya egzersizlere katılma durumu varsa , akşam sıvılarını sınırlamak zarar verebilir. Bu durumda sıvı alımı gün içine eşit olarak dağıtılmalıdır.

Diyet: Kafein içeren içecek ve yiyeceklerden kaçınmakta fayda var. Kafeinli içecekler günün herhangi bir saatinde çocuklar için önerilmez. Kafein mesanede kasılmayı uyarabileceğinden, özellikle akşamları kafein tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca Akşam yemeğinde tuzlu gıdaların tüketiminden kaçınılmalıdır.

Kabızlıkla mücadele: Kabızlık problemi varsa bunun çözülmesi elzemdir. Bunun için bol lifli gıdalar ve yeterli miktarda sıvı alımı şarttır. Her sabah kaka yapmayı alışkanlık haline getirmek uygun bir yöntemdir ama eğer bu uygulanamıyorsa yemekten 15-20 dakika sonra çocuğun tuvalete gitmesi ve kaka yapmasını teşvik etmekte yarar vardır.

Yatmadan önce çift işemeyi teşvik: Çift işeme, yatmaya hazırlanırken bir kez, birde uykuya dalmadan hemen önce olmak üzere iki kez idrar çıkayı teşvik etmeliyiz. Ayrıca, çocuğa, gerekirse gece boyunca tuvaleti kullanmasının uygun olduğunu hatırlatmakta fayda var. Ayrıca mutlaka uyuduktan 2 saat sonra kaldırılıp işemesi sağlanmalıdır. Yine yatak odası ve banyo arasındaki yolu kolayca bulabilmesi için küçük gece lambaları kullanılabilir.

Gün boyunca düzenli tuvalet kullanımını teşvik: İşemenin düzenlenmesi de oldukça önemlidir. Gündüz ve akşam, çocuğunuzun her iki saatte bir veya en azından aciliyet hissinden kaçınmak için yeterince sık idrara çıkmasını önerin. Okulda en azından iki teseffüsde bir tuvalete gitmesini teşvik etmeliyiz, ve bunun yanında eğer klozet kullanıyorsa (alafranga tip tuvalet) ayaklarının desteklenmesinde fayda var.

Cilt ıslaklığa bağlı oluşabilecek kızarıklıkları önleme: Islak iç çamaşırların neden olduğu kızarıklıkları önlemek için çocuğun her sabah poposunu ve genital bölgesini yıkamasına yardımcı olmakta fayda var. Ayrıca, yatmadan önce etkilenen bölgeyi koruyucu bir merhem veya krem kullanılabilir. Bu ürünleri kullanırken doktora danışmakta fayda vardır.

Davranışsal Tedavi-Destek tedavisi

Çocuklar anne babalarını kızdırmak için altını ıslatmazlar. Siz ve çocuğunuz sorunu birlikte çözerken sabırlı olmaya çalışın. Etkili tedavi stratejilerinin başarılı olması zaman alabilir.

Çocuğunuzun duygularına karşı duyarlı olma: Başka bir sebebe bağlı olmayan, saf gece altını ıslatma problemi, psikolojik kökenli olmamakla birlikte çocuk üzerinde psikolojik olarak negatif bir etki bırakması beklenen bir durumdur. Tedavinin belki de en önemli gerekçesi budur. Çocuk kaygılı, stresli ve endişeli ise, bu duygularını ifade etmesi için onu teşvik edin. Bu problemin üstesinden gelmesi konusunda çocuğu cesaretlendirmek, destek ve teşvik sunmak önemlidir. Çocuğunuz kendini sakin ve güvende hissettiğinde, altını ıslatmak daha az problemli hale gelebilir. Gerekirse, stresle başa çıkmak için, ek stratejiler hakkında, hekimden destek alınabilir.

Altını ıslatmanın kolayca temizliği için plan yapma: Bu amaçla; çocuğun yatağına sıvı geçirmeyen plastik bir örtü yaymak, geceleri idrarı tutucu kalın, emici iç çamaşırı kullanmak, ilave yatak takımlarını ve pijamaları el altında bulundurmak yararlı olabilir. Ancak, uzun süreli çocuk bezleri veya tek kullanımlık iç çamaşırı kullanımı önerilmemektedir.

Çocuktan yardımı alınabilir: Çocuktan, yaşı uygunsa, ıslak iç çamaşırlarını ve pijamalarını durulamasını veya bu eşyaları yıkanmak üzere özel bir kaba koymasını istemek, çocuğun mevcut durumdan daha fazla sorumluluk almasına ve hissetmesine yardımcı olabilir.

Çocuğun çabasını kutlama ve ödüllendirme: Altını ıslatan çocuğa ailenin destek olması oldukça önemlidir.Yatak ıslatma istem dışıdır, bu nedenle çocuğunuzu yatağını ıslattığı için cezalandırmak veya kızmaz mantıklı değildir, ve varsa diğer kardeşlerin yatağını ıslatan çocukla dalga geçmesine fırsat vermemek gerekir. Bunların yerine, çocuğun yatma vakti rutinini takip ettiği ve altını ıslattıktan sonra temizliğe yardımcı olduğu için övmek lazımdır. Hatta çocuğu motive etme adına ödül sistemi kullanılabilir, şöyleki, çocuk; sizin bu durumu güvence, destek ve anlayışla karşılamanız karşısında kuru geceleri sabırsızlıkla bekleyebilir. Belli takvim aralığını belirleyerek aralıksız kuru kalma başarısını ödüllendirme yöntemi, çocukların bu konuda motivasyonlarını artırmakta ve problemin aile içinde kabul edilerek çocuğun üzerindeki psikolojik baskının azaltılmasını sağlayabilmektedir.

Altını Islatan Çocuklarda Alarm Cihazı Kullanımı

Çoğu eczanede reçetesiz satılan bu küçük, pille çalışan cihazlar, çocuğun pijamasına veya yatağındaki neme-ıslaklığı duyarlı bir pede-çarşafa bağlanır, ped ıslaklığı algıladığında alarm çalar, çocuk uyanır, idrarını tutar, ve tuvalete gider. Uykusu ağır olan, alarma rağmen uyanmayan çocuklarda, ebbeynlerler tarafından alarm çaldığında çocuk uyandırılır ve idrar yapması temin edilir.

Altını Islatan Çocukların Tedavisinde Alternatif Tıp Yöntemleri

Gece altını ıslatma tedavisinde tamamlayıcı veya alternatif tıp yaklaşımları günümüzde oldukça popülerdir.. Ancak bu gibi yaklaşımların, yatak ıslatmayı tedavi edici etkinlikleri kanıta muhtaçtır, kanıtları zayıf ve sonuçsuzdur ya da bu tür çabaların etkisiz olduğu kanıtlanmıştır. Bu yöntemleri konu alan çalışmaların güvenilirliği iyi seviyede değildir.

Bu amaçla kullanılan alternatif tıp yöntemleri şunlardır:

  • Hipnoz,

  • Akupunktur,

  • Kayropraktik terapi ve

  • Bitkisel terapi

Sonuç olarak gece altını ıslatamanın bir problem olarak kabul edilmesi ve çocuğun bu bağlamda suçlanarak değil desteklenerek problemle başa çıkılması en doğrusudur. Bu problemin ilerleyen yaş ile birlikte büyük oranda kaybolacağını bilmek önemlidir. Bunun yanında gece idrar kaçırmanın sosyal ve psikolojik olarak etkileme düzeyine geldiği durumlarda ilaç (desmopressin) veya alarm tedavisinin veya seçilmiş vakalarda iki tedavinin birlikte kullanılmasıyla bu hastaların çok çok büyük kısmı erişkin yaşlara bu problemi atlatarak gelecektir.

Gece altını ıslatma dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunudur. Eğer 5-6 yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar kaçırıyorsa buna gece altını ıslatma (enürezis nokturna) denir. Bu yaştan önce çocukların gece altını ıslatması normal dışı bir durum olarak kabul edilmez.

Çocukların gündüz idrarı tutması genellikle 4 yaşına kadar gerçekleşir, ancak gece idrarını tutması tipik olarak daha uzun sürer ve 5-6 yaşına gelene kadar idrar tutması pek beklenmez. 4 yaşında, yaklaşık her 3 çocuktan 1’i yatağını ıslatır, ancak bu, 6 yaşında yaklaşık 10’da 1’e düşer. Bunun sebebi çocuklarda sinirsel (nörolojik) olgunluğun bu yaşta tamamlanmasıdır. Beş yaşındaki çocukların yaklaşık %15’inde gece altını ıslatma mevcuttur. Her yıl yaklaşık %15 azalarak 15 yaşında yaklaşık %1’e düşer.

Genelde gece altını ıslatma çocuğun büyümesinin ve gelişmesinin bir parçası kabul edilmektedir. Bu yüzden çocukların 6 yaşından önce altını ıslatması endişe kaynağı değildir, bu yaşlarda çocuk hala mesane kontrolünü geliştirme dönemindedir.

Ne zaman doktora görünmeli?

  • Çocuk 6 yaşından sonra hala yatağını ıslatıyorsa

  • Çocuk gece kuruduktan aylar veya yıllar sonra yatağını ıslatmaya başlarsa

  • Yatak ıslatmaya ile birlikte idrarda yanma, ağrı, kanama(pembe veya kırmızı idrar) olağandışı susama, kabızlık veya uykuda horlama eşlik ediyorsa.

  • İdrarla birlikte dışkı da kaçırıyorsa

  • Gece ıslatması ile birlikte gündüz kaçırması da oluyorsa

Bu bilgiler ışığında gece altını ıslatan çocuklar şu şekilde gruplandırılabilir:

  • Sadece gece ıslatması olan çocuklar: Eşlik eden diğer durumlar yok sadece gece idrar kaçırıyorsa buna saf-enürezis nokturna denir.

  • Kompleks gece ıslatması olan çocuklar: Gece ıslatmasına eşlik eden; gündüz idrar kaçırması, aniden sıkışarak tuvalete gitmesi/tuvalete yetişemeden idrarını kaçırması, kesik kesik işemesi, işerken ıkınması, dışkı kaçırması ve devamlı kabızlık gibi birtakım şikayetleri var ise buna tek başına olmayan-kompleks gece ıslatması(enürezis nokturna) denir.

Altını ıslatan çocukların gruplandırması şöylede yapılabilir:

  • Birincil altını ıslatma(primer enürezis nokturna): Primer enürezis, çocuk gece idrar kontrolünü hiçbir zaman kazanamamış olmasını ifade eder,

  • İkincil altını ıslatma (Sekonder enürezis nokturna): Sekonder enürezis ise, çocuğun 5 yaşını bitirdikten sonra en az 6 aylık bir kuru dönemi olduğunu, yani çocuk kuruduktan aylar ve yıllar sonra tekrar idrar kaçırmasını ifade etmektedir. Bu tip hastalarda psikolojik faktörlerin ön planda olabileceği bilindiğinden bu ayırımın da dikkatli bir şekilde yapılması gereklidir.

Gece Altını Islatma Nedenleri Nelerdir?

Yatak ıslatmanın kesin nedeni bilinmemektedir, ancak çeşitli nedenlerin gece ıslatmasında rol oynadığı bilinmektedir. Bu faktörler şunlar olabilir: İlk üçü gece ıslatmanın temel faktörü sayılmaktadır.

  • Küçük kapasiteli ve aşırı aktif mesane: Çocuğun mesanesi gece üretilen idrarı tutacak ve depolayacak kadar kapasitesi gelişmemiş ve/veya mesanede uygun olmayan kasılmalar olabilir. İdrar kaçıran çocuklarda uykudaki fonksiyonel mesane kapasitesinde bir azalma veya mesanenin gece aşırı aktivitesi altını ıslatan çocuklarda altta yatan temel faktörlerden biridir.

  • Mesanenin dolduğunu hissetmemek: Mesaneyi kontrol eden sinirlerin tam olgunlaşmamış veya olgunlaşması yavaşsa, dolu bir mesane çocuğu uyandıracak ölçüde bir uyarı vermiyor olabilir, ki bu özellikle uyku derinliği fazla olan çocuklarda ön plandadır.

  • Hormon dengesizliği: Normalde gece idrar üretimi gündüze nazaran yarı yarıya daha azdır, ve bu beyin tabanından(hipofizden) gece salgılanan ADH(antidiüretik hormon) isimli hormon tarafından sağlanmaktadır. Bu hormonun olmaması, yetersiz veya uygunsuz salgılanması gece de gündüz gibi idrar üretimi olur. Bu da gece işemelerine neden olabilmektedir.

  • İdrar yolu enfeksiyonu: İdrar yolu enfeksiyonları çocuğun idrarını kontrol etmesini zorlaştırabilir. Bu hastalarda gece ıslatması yanında; gündüz vakti idrar kaçırma, sık idrara çıkma, idrarda kanama, ve idrar yaparken yanma eşlik edebilir.

  • Uyku apnesi ve solunum yolu tıkanıklıkları: İltihaplı ve büyümüş bademcikler, adenoid denilen geniz eti ve burun tıkanıklıkları gibi solunum yolu problemleri nedeniyle çocuğun solunumunun uyku sırasında kesintiye uğradığı bir durum olan obstrüktif uyku apnesi (geçici solunum durması) gece ıslatmasını bir nedeni olabilir. Bu hastalarda horlama görülebilir ve uyku kalitesi bozuk olduğu için gündüzleri yorgunluk ve uyuşukluk saptanabilir.

  • Şeker hastalığı: Daha önce kuru olan çocukta, gece işemesi başladı ise bu şeker hastalığını ilk belirtisi olabilir. Şeker hastası olan çocuklarda ayrıca, çok miktarda(hacim olarak) idrar çıkma, devamlı susuzluk hissi-çok su içme, ve yemek iştahı iyi olmasına rağmen kilo kaybı görülebilen diğer şikayetlerdir.

  • Kronik kabızlık: İdrar yapma/tutma ve dışkı yapma/tuma da aynı kaslar kullanılmaktadır. Uzun süreli kabızlık olduğunda, bu kaslar işlevsiz hale gelebilir ve geceleri yatak ıslatmaya katkıda bulunabilir.

  • İdrar yolunda veya sinir sisteminde yapısal kusurlar: Nadir de olsa çocuğun nörolojik sistemindeki veya üriner sistemdeki kusurlara bağlı gece ıslatma problemi yaratabilir.

Gece Altını Islatma Risk Faktörleri Nelerdir?

Gece altını ıslatmanın risk faktörleri şunlardır:

  • Cinsiyet: Erkek çocuklarda, kız çocuklara göre iki kat fazla görülmektedir.

  • Stres ve kaygı: Aileye yeni çocuk gelmesi, yeni bir okula başlamak veya evden uzakta uyumak gibi stresli olaylar gece altını ıslatmayı tetikleyebilir.

  • Aile öyküsü: Çocuğun ebeveynlerinden biri veya her ikisi çocukken yatağını ıslatmış olması, çocuklarının da yatağı ıslatma olasılığını yükselttiği bilinen bir gerçektir. Gece altını ıslatmanın altta yatan bir genetik temeli olduğu bilinmektedir, ve bu durumla ilişkili çeşitli genler ortaya konmuştur.

  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu: Dikkat Eksikliği ve/veya Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklarda yatak ıslatma daha yaygın bir şekilde görülmektedir, gece altını ıslatma problemi için kesin bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir

Altını ıslatan çocukta beklenen ruhsal ve bedensel sıkıntılar şunlardır: Komplikasyonlar

Sinir bozucu olsa da, fiziksel bir neden olmadan yatak ıslatma herhangi bir sağlık riski pek oluşturmaz. Bununla birlikte, altını ıslatan çocukta beklenen bazı problemler şunlardır:

  • Altını ıslatan çocukta genelde suçluluk ve utangaçlığa bağlı kendi özgüvenine ve özbenliğe olan saygıda azalma görülmektedir. Özgüven kaybı belirgindir, bazı kişilik bozuklukları görülmektedir. Sorumluluk pek almazlar.

  • Bu çocukların sosyalleşme problemleri vardır, yatılı olarak bir yerde kalma ve kamp gibi sosyal aktivitelere katılamazlar.

  • Çocuğun poposunda ve genital bölgesinde idrar bağlı deri döküntüleri olabilir. özellikle çocuk ıslak iç çamaşırıyla uyuyorsa, değiştirmiyorsa bu tür cilt problemleri görülebilir.

Teşhisde Neler Yapılır?

Altını ıslatan çocukta, altta yatan herhangi bir nedenin olup olmadığını belirlemek için bir dizi muayene ve tetkik yapılır.Bunlar şunlardır:

  • Öykü ve aile hikayesi: Çocuğun ailesinden ve kendisinden detaylı bir sorgulama ve hikaye, teşhisin temelini oluşturmaktadır. Öncelikle sadece gece uykuda idrar kaçırmanın mı olduğu yoksa başka işeme sorunları / kabızlık gibi problemlerle birlikte mi olduğu aydınlatılmalıdır. Bunun için ailenin çocuğun gün içindeki durumuna dikkat etmesi gerekmektedir. Çocuğun, günlük sıvı alımının, aile öyküsü(diğer aile bireylerinde ve ebeveynlerde olup olmadığı), bağırsak ve mesane alışkanlıklarının ve yatak ıslatma ile ilgili sorunların tartışılması

  • Fizik muayene: Çocuğun genel fizik muayenesi altını ıslatmanın altında yatabilecek bir problem hakkında bir ipucu verebilir.

  • Mesane günlüğü ve semptom skoru formu doldurulması: Daha önce dikkat edilmemiş ise çocuğun günlük işeme alışkanlıklarını ortaya koymaya yarayan bir işeme çizelgesi(mesane günlüğü) ve işeme bozuklukları semptom skoru formunun doldurulması bu konuda değerli bilgiler verecektir.

  • Laboratuvar testleri: İdrar, rutin kan testleri ve böbrek fonksiyon testleri; özellikle diyabet ve idrar yolu enfeksiyonları açısından değerli bilgiler verebilir.

  • Görüntüleme testleri: İdrar yolunun yapısına bakmak için böbreklerin veya mesanenin ultrason, ve gerektiğinde daha gelişmiş tomografi ve MR gerekebilir.

  • Üroflowmetri ve ürodinami: Rutin testler arasında değildir, bazı problemli ve nörolojik kökenli problemleri saptamak için yapılabilir. Üroflowmetri elektronik olarak idrar akım hızını ölçen basit bir incelemedir. İnvaziv-girişimsel ürodinamik incelemede ise doktor veya hemşire, idrar yoluna ve makata(rektuma), karın içi ve mesane basıncını ölçmek için birer kateter yerleştirirler. Yerleştirilen kateterden yavaşça sıvı gönderilerek idrar torbasının olarak dolmasına benzer bir durum oluşturulur ve tüm basınçlar dolum ve boşaltım sırasında ölçülür ve kaydedilir.

Altını Islatan Çocukta Tedavi Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır

Çoğu çocuk yatağını ıslatarak kendi kendine büyür. Erken yaşlardaki çocuklardaki şikayetler eğer çocuğun ve ailesinin hayat kalitesini bozacak düzeyde değilse, çocuk çok rahatsız olmuyor veya utanmıyorsa, bu durumun büyüdükçe geçebileceği düşünülerek tedavi bir müddet ertelenebilir. Yine bu çocuklara önerilebilecek olan ve genellikle ilk tedavi seçeneği olarak bilinen davranışsal tedavi uygulanabilir. Bunun psikolojik bir problem olmadığı ve oldukça sık rastlanan bir problem olduğu unutulmamalıdır. Daha önce bahsedildiği gibi enürezis nokturnanın çocuğun nörolojik olgunlaşma ile birlikte yıllar geçtikçe ortadan kalkacağı düşünüldüğünde bu yöntemin denenmesi mantıklı olabilir.

Hayat Tarzı Değişiklikleri

Altını ıslatan çocuk probleminde, ailenin bu problemin ne olup ne olmadığını anlaması, destekleyici ve motive edici bir yaklaşımda bulunması olmazsa olmazdır. Evde yapabileceğiniz hayat tarzı değişiklikleri şunlardır:

Akşamları sıvıları sınırlayın: Yeterli sıvı almak önemlidir, bu nedenle çocuğunuzun bir günde ne kadar içeceğini sınırlamasına gerek yoktur. Ancak, akşam-gece vakti sıvı ihtiyacını sabah ve öğleden sonra erken saatlerde almayı teşvik etmekte, akşamdan yatana kadar olan sürede sıvı tüketimini azaltmakta fayda var. Ancak çocuğunuz akşamları spor pratiğine veya egzersizlere katılma durumu varsa , akşam sıvılarını sınırlamak zarar verebilir. Bu durumda sıvı alımı gün içine eşit olarak dağıtılmalıdır.

Diyet: Kafein içeren içecek ve yiyeceklerden kaçınmakta fayda var. Kafeinli içecekler günün herhangi bir saatinde çocuklar için önerilmez. Kafein mesanede kasılmayı uyarabileceğinden, özellikle akşamları kafein tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Ayrıca Akşam yemeğinde tuzlu gıdaların tüketiminden kaçınılmalıdır.

Kabızlıkla mücadele: Kabızlık problemi varsa bunun çözülmesi elzemdir. Bunun için bol lifli gıdalar ve yeterli miktarda sıvı alımı şarttır. Her sabah kaka yapmayı alışkanlık haline getirmek uygun bir yöntemdir ama eğer bu uygulanamıyorsa yemekten 15-20 dakika sonra çocuğun tuvalete gitmesi ve kaka yapmasını teşvik etmekte yarar vardır.

Yatmadan önce çift işemeyi teşvik: Çift işeme, yatmaya hazırlanırken bir kez, birde uykuya dalmadan hemen önce olmak üzere iki kez idrar çıkayı teşvik etmeliyiz. Ayrıca, çocuğa, gerekirse gece boyunca tuvaleti kullanmasının uygun olduğunu hatırlatmakta fayda var. Ayrıca mutlaka uyuduktan 2 saat sonra kaldırılıp işemesi sağlanmalıdır. Yine yatak odası ve banyo arasındaki yolu kolayca bulabilmesi için küçük gece lambaları kullanılabilir.

Gün boyunca düzenli tuvalet kullanımını teşvik: İşemenin düzenlenmesi de oldukça önemlidir. Gündüz ve akşam, çocuğunuzun her iki saatte bir veya en azından aciliyet hissinden kaçınmak için yeterince sık idrara çıkmasını önerin. Okulda en azından iki teseffüsde bir tuvalete gitmesini teşvik etmeliyiz, ve bunun yanında eğer klozet kullanıyorsa (alafranga tip tuvalet) ayaklarının desteklenmesinde fayda var.

Cilt ıslaklığa bağlı oluşabilecek kızarıklıkları önleme: Islak iç çamaşırların neden olduğu kızarıklıkları önlemek için çocuğun her sabah poposunu ve genital bölgesini yıkamasına yardımcı olmakta fayda var. Ayrıca, yatmadan önce etkilenen bölgeyi koruyucu bir merhem veya krem kullanılabilir. Bu ürünleri kullanırken doktora danışmakta fayda vardır.

Davranışsal Tedavi-Destek tedavisi

Çocuklar anne babalarını kızdırmak için altını ıslatmazlar. Siz ve çocuğunuz sorunu birlikte çözerken sabırlı olmaya çalışın. Etkili tedavi stratejilerinin başarılı olması zaman alabilir.

Çocuğunuzun duygularına karşı duyarlı olma: Başka bir sebebe bağlı olmayan, saf gece altını ıslatma problemi, psikolojik kökenli olmamakla birlikte çocuk üzerinde psikolojik olarak negatif bir etki bırakması beklenen bir durumdur. Tedavinin belki de en önemli gerekçesi budur. Çocuk kaygılı, stresli ve endişeli ise, bu duygularını ifade etmesi için onu teşvik edin. Bu problemin üstesinden gelmesi konusunda çocuğu cesaretlendirmek, destek ve teşvik sunmak önemlidir. Çocuğunuz kendini sakin ve güvende hissettiğinde, altını ıslatmak daha az problemli hale gelebilir. Gerekirse, stresle başa çıkmak için, ek stratejiler hakkında, hekimden destek alınabilir.

Altını ıslatmanın kolayca temizliği için plan yapma: Bu amaçla; çocuğun yatağına sıvı geçirmeyen plastik bir örtü yaymak, geceleri idrarı tutucu kalın, emici iç çamaşırı kullanmak, ilave yatak takımlarını ve pijamaları el altında bulundurmak yararlı olabilir. Ancak, uzun süreli çocuk bezleri veya tek kullanımlık iç çamaşırı kullanımı önerilmemektedir.

Çocuktan yardımı alınabilir: Çocuktan, yaşı uygunsa, ıslak iç çamaşırlarını ve pijamalarını durulamasını veya bu eşyaları yıkanmak üzere özel bir kaba koymasını istemek, çocuğun mevcut durumdan daha fazla sorumluluk almasına ve hissetmesine yardımcı olabilir.

Çocuğun çabasını kutlama ve ödüllendirme: Altını ıslatan çocuğa ailenin destek olması oldukça önemlidir.Yatak ıslatma istem dışıdır, bu nedenle çocuğunuzu yatağını ıslattığı için cezalandırmak veya kızmaz mantıklı değildir, ve varsa diğer kardeşlerin yatağını ıslatan çocukla dalga geçmesine fırsat vermemek gerekir. Bunların yerine, çocuğun yatma vakti rutinini takip ettiği ve altını ıslattıktan sonra temizliğe yardımcı olduğu için övmek lazımdır. Hatta çocuğu motive etme adına ödül sistemi kullanılabilir, şöyleki, çocuk; sizin bu durumu güvence, destek ve anlayışla karşılamanız karşısında kuru geceleri sabırsızlıkla bekleyebilir. Belli takvim aralığını belirleyerek aralıksız kuru kalma başarısını ödüllendirme yöntemi, çocukların bu konuda motivasyonlarını artırmakta ve problemin aile içinde kabul edilerek çocuğun üzerindeki psikolojik baskının azaltılmasını sağlayabilmektedir.

Altını Islatan Çocuklarda Alarm Cihazı Kullanımı

Çoğu eczanede reçetesiz satılan bu küçük, pille çalışan cihazlar, çocuğun pijamasına veya yatağındaki neme-ıslaklığı duyarlı bir pede-çarşafa bağlanır, ped ıslaklığı algıladığında alarm çalar, çocuk uyanır, idrarını tutar, ve tuvalete gider. Uykusu ağır olan, alarma rağmen uyanmayan çocuklarda, ebbeynlerler tarafından alarm çaldığında çocuk uyandırılır ve idrar yapması temin edilir.

Altını Islatan Çocukların Tedavisinde Alternatif Tıp Yöntemleri

Gece altını ıslatma tedavisinde tamamlayıcı veya alternatif tıp yaklaşımları günümüzde oldukça popülerdir.. Ancak bu gibi yaklaşımların, yatak ıslatmayı tedavi edici etkinlikleri kanıta muhtaçtır, kanıtları zayıf ve sonuçsuzdur ya da bu tür çabaların etkisiz olduğu kanıtlanmıştır. Bu yöntemleri konu alan çalışmaların güvenilirliği iyi seviyede değildir.

Bu amaçla kullanılan alternatif tıp yöntemleri şunlardır:

  • Hipnoz,

  • Akupunktur,

  • Kayropraktik terapi ve

  • Bitkisel terapi

Sonuç olarak gece altını ıslatamanın bir problem olarak kabul edilmesi ve çocuğun bu bağlamda suçlanarak değil desteklenerek problemle başa çıkılması en doğrusudur. Bu problemin ilerleyen yaş ile birlikte büyük oranda kaybolacağını bilmek önemlidir. Bunun yanında gece idrar kaçırmanın sosyal ve psikolojik olarak etkileme düzeyine geldiği durumlarda ilaç (desmopressin) veya alarm tedavisinin veya seçilmiş vakalarda iki tedavinin birlikte kullanılmasıyla bu hastaların çok çok büyük kısmı erişkin yaşlara bu problemi atlatarak gelecektir.

Okumaya Devam

Trendler