Çocuğunuza Hayat Yolunda Rehberlik Etmek: Sınır Koymak - Doktor Makaleleri
Bize ile Bağlan
All On Four İmplant Tedavisi

Aile Danışmanı

Çocuğunuza Hayat Yolunda Rehberlik Etmek: Sınır Koymak

Yayınlanan

üzerinde

Çocuklar üzerindeki sürekli kontrolün ve düzenli olma düşüncesinin keşfetme duygusunu engellediğini ifade eden Sosyolog Aile Danışmanı Kimya Çifçi Dumlu, anne babaların çocuklarına nasıl sınır koymaları gerektiğiyle ilgili tavsiyelerini paylaştı.

Bebeğiniz 6. aydan itibaren kendi gücünü keşfeder ve sonra da gücünü denemeye başlar. Bebeğinizin kendi gücünü fark ettiği andan itibaren ebeveynlerin karşısına bir görev daha çıkar: Sınır koymak…

Peki sınır koymak nedir? Ebeveynlerin çocuklarına bir kural ve davranışı öğretebilmek için kullandıkları sözler ve davranışlardan oluşan sürece sınır koymak denir.

İlk işi sınırları zorlamak olan en iyi huylu çocuğunuzun bile zaman zaman ebeveynlerine karşı isyan etiklerinin altındaki nedenlere değinelim isterseniz.

• Çocuklar sınırları zorlamadan dünyayı keşfedemez

Çocuğunuz tam anlamıyla bir kaşif, bunu biliyor muydunuz? Onun işi çevresini araştırmak, nesnelere dokunmak, tüm tatları tatmak ve her şeyi dökerek araştırmak. Bu keşfetme duygusundan dolayı siz yetişkinlere sürekli sınırları zorluyormuş gibi geliyor. Fakat çocuğunuza yaptığınız sürekli bir kontrol etme ve düzenli olma düşüncenizden dolayı çocuğunuzun en büyük zevki keşfetme duygusunu engelliyorsunuz.

• Çocuklar genellikle benmerkezci ve kendine odaklıdır

Maceracı ve kaşif çocuğunuz içgüdülerine göre hareket eder ve sonucu fazla düşünmez. Üç yaşına kadar bir çocuk karşıdan karşıya geçerken elinizi bırakmayacağına garanti veremez. Çünkü sonuç odaklı değildir ve içgüdüleri ile hareket eder. Tutarlı ve kararlı davranışlarınız ile çocuğunuzun davranışlarını şekillendirebilirsiniz.

• Kuralların karmaşık olmasından kaynaklıdır

Koltukta zıplayan çocuğunuza zıplamaaaa demeniz;

1. Çocuğunuz muhtemelen neden zıplama diye öfkelendiğinizi bilemeyecektir.

2. Sizde çocuğunuzun en keyif aldığı koltukta zıplama duygusunu bilemeyeceksiniz.

Çocuğunuza sınırlar dahilinde nedenlerini açıklamadan koyduğunuz kurallar çocuk için tamamen belirsizlik ve anlamlandırılamayan tepkiler olarak hissedilir.

Yetişkin kurallarının çocuk gelişimine uygun olmamasından kaynaklanır

Genelde anne babalar normal çocuk davranışlarını bilmediklerinden kaynaklı çocuğun davranışlarına karşı ‘kural tanımaz’ gibi görünüyor. Örneğin; üç yaşındaki çocuğa sinemada hareket etmeden oturmasını beklemek çizdiğiniz kuralın çocuk gelişimine uygun olmadığını göstermektedir.

• Kendi davranışlarımızla istemeden teşvik edebiliyoruz

John Locke’a göre insan zihni doğuştan boş bir levhadır (tabula rasa). Daha sonra bu zihin deneyimle (tecrübe) birlikte dolar. Evet çocuğunuz tam olarak doğduğu günden beri size dikkatle inceliyor. Sizin hangi durumlarda hangi tepkinizin işe yaradığını çok iyi biliyor. Küçük kaşifiniz sizin tepkilerinize ve davranışınıza göre hayat serüveninde ilerleyecektir.

Peki çocuğuma nasıl sınır koymalıyım?

Ebeveynler genellikle sınır koymakta sorun yaşarlar. Sınır koymak zor gibi gelse de çocuğunuzun hayat yolunda rehberlik ettiğiniz süreçte çocuğunuz için doğruyu, yanlışı ve tehlikeli olan şeyleri ayırt etmesini sağlayacak. Ancak hiçbir çocuk onun için çizilen yolda dümdüz yürümeyecektir, unutmayın. Çocuğunuzun ilk işi sınırları geçebilmeyi test etmek olacaktır. Çocukların keşfetme, öğrenme, sorumluluk alma, sorun çözme ve iletişim kurma becerilerinin sağlıklı bir şekilde geliştirilebilmesi için keşfetmesi, yaşadığı ortamın kurallarını bilmesi ve ebeveynle sağlıklı bir iletişimi sürdürebilmesi gerekir. Sınır koymadan önce ebeveynlerin çocuğa kesinlikle saygı göstermesi gerekmektedir. Çocuğunuz kendine özgü getirdiği özellikleriyle ailenizin yeni bir üyesi ve her şeyden önce değer ve kabul görülmesi geren bir bireydir. Bir diğer önemli nokta ise; sınır koyarken sabırlı olma, nazik olma, adil olma duyguları kadar tutarlılık ve kararlılık çok önemlidir.

– Uygun beklentilerle sınırlarınızı çizin: Çok sevdiğiniz beyaz koltuğun üstünde zıplamamasını istediğiniz çocuğunuza koltukta “Zıplamaaa” diyerek sınır çizmek yerine; beyaz koltuğunuzun üstüne örtü sererek evinizi çocuğunuza uygun hale getirebilirsiniz. Çocuğunuz sizin çizdiğiniz sınırlar çerçevesinde özgürce hareket etmiş olmanın öz güvenini yaşayacaktır. Evdeki kırılabilecek eşyaları hem çocuğunuzun zarar görmemesi hem de evi çocuğunuzun hareket alanına uygun hale getirmeniz için de diğer bir seçenektir. Böylece çocuğunuzu sürekli değiştirmeye çalışmayacaksınız.

– Uygulayabileceğiniz kurallar koyun: Çocuğunuzla aynı anda birçok şeyi yapmasını bekleyerek otorite savaşına girmeniz otoritenizi kaybetmenize neden olabilir. Yani çocuğunuzun hem brokoli yemesi, hem dişlerini fırçaması ve merdivenleri kendisi çıkması, hem de tuvaleti kullanmasını beklemek çocuk gelişim dönemlerine aykırı kurallar koyma çabasına girmenize neden olur. Bu çocuk gelişimine uygun olmayan kurallar çocuğunuzun mizacına göre kaos ve çatışmaya da gidebilir. Ebeveyn olmanız çocuğunuza sürekli istediğiniz kuralı koymaya veyahut anlık duruma göre kuralları değiştirmeniz anlamına gelmemektedir.Yani çizgi film saati sabah 11:00 iken sizin isteğinize göre çizgi film saati bugün 13.00, yarın 15:00 şeklinde tutarsızlıklar barındırmamalıdır. Kurallar aile toplantınızda tüm aile üyeleri ile konuşulup koyulmalıdır. Kuralların değiştirilmesi kişilerin isteklerine göre değil yine aile toplantısında ihtiyaçlara göre olmalıdır. Çünkü kurallarınız da netlik, tutarlılık ve sürdürülebilirlik olması çocuğunuzun kurallara o kadar kolay uymasına neden olmaktadır. Ayrıca beraber alınan kararlara uyum sağlamak herkes için daha kolaydır.

– Kurallarınız kısa ve olumlu olsun: Çocuğum beni dinlemiyor diyen birçok ebeveyn vardır. Peki ebeveyn olarak ben çocuğuma anlatamıyorum dediğiniz oluyor mu? Kurallarınızı emir kipi ile söylemeniz çocuğunuzun o kuralı yapma ihtimalini azaltacaktır. Sözcüklerle dans etmelisiniz, bu kuralı hatırlatmak konusunda daha etkilidir. Örneğin; ‘Koşma’ komutu yerine ‘Burası yürüme yolu’ diyerek çocuğunuza kuralları sevdirerek daha sıcak bir iletişimle bağ kurabilirsiniz.

 Hayır mı, Tutarlı olmak mı? Karar verin: Disiplinin “hayır” sözcüğünü sık kullanmak, bağırarak söz dinletmek olduğunu düşünen birçok aile var. Ama etkili disiplinin özünde tutarlılık ve önceden tahmin edebilirlik vardır. Çocuklar kuralları severler ve kendilerini daha güvende hissederler. Sınırlar çocuk gelişiminin bir parçasıdır ve sürekli yenilenmek ister. Her dönemin kendine özgü sınırları olmalıdır. Cebinizde sınırlı sayıda ‘Hayır’ kelimesi olduğunu düşünün ve disiplinin ‘Hayır’ kelimesinin sıklığıyla orantılı olmadığını bilin. Her koşulda uyguladığınız tutarlı kurallar çocuğunuzun doğru ve yanlışı anlamasına yardımcı olacaktır.

Ebeveynler tarafından bilinmesi gereken en önemli nokta belirlenen ortak kurallar ve uygulanan tutarlı bir disiplin, hem çocukların sağlıklı gelişimi hem de mutlu olmaları için çok önemlidir. 

Okumaya Devam
Reklam
Yorum İçin Tıklayın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Aile Danışmanı

Çocuklarımız Okula Başlıyor

Covid19 önlemleri ile dünya üzerinde okul çağındaki çocukların üçte birinden fazlası uzaktan eğitime erişim imkanından imkanından yoksun kaldı …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Covid19 önlemleri ile dünya üzerinde okul çağındaki çocukların üçte birinden fazlası uzaktan eğitime erişim imkanından imkanından yoksun kaldı. Akranlarından uzak olan çocukların hareketlilikleri azalıyor. Bunun sonucunda çocuklar fizikî zindekilerini kaybediyorlar. Duygusal ayda gerilim belirtileri gösteriyorlar. 12-18 yaş yaklaşık 8000 öğrencinin çevrimiçi kesitsel çalışmada Çinde depresif belirtilerin % 43 tasa belirtilerinin %37 ‘si deprsif belirtiler ile tasa belirtilerini görülme sıkkınlığının %31 olduğu anlatılmıştır. Direkt covid19 klinik bakımına dahil olan sıhhat çalışanlarının çocuklarında riskin daha fazla olduğu vurgulanmaktadır. Sıhhat çalışanlarının çocuklarının enfekte olma , ayrılık, ve anne babalarını kaybetme kaygılarının olduğu saptanmıştır. Sıhhat çalışanlarının çocukları ise Travma sonrası gerilim bozukluğu belirtileri ve durumu yüksek riskte oldukları bilinmektedir.

Çocukların ruhsal sıhhatlerinin korunması hem kendileri için hem de aileleri için son derce değerli olduğu açıktır. Bunu sağlamak için, mümkün olduğu kadar meçhullüğü azaltmak ve yeterlilik algısını arttırmak gerekir. Her iki maksada da ulaşabilmek için travma ile karşılaşan durumlarda kullanılan formüllerin salgına uyarlanarak uyarlanması makul bir yol olacaktır.

Aile içinde telaş düzeyi ne kadar yüksekse anne çocuktan ayrılamıyor ve inançlı bağlanmayı sağlayamadığında çocuğun da ayrılması sıkıntı olabiliyor. Çocukların güvenmeye gereksinimi var okulların başladığı birinci gün çabucak derse başlamak yerine öğretmenlerin çocuklarla bağlantı kurmalarının ve onların ne kadar önemsediklerini kıymet verdiklerini göstermeleri gerekir.

Kritik yaş kümelerinden biri olan 0-6 yaş kümesi hayata dair kanıların oluştuğu yeni başlayan çocuklar için bilmemiz gereken özellikler var.

Okula başlamadan evvel gerçekleşmesini beklediğimiz özellikler.

-Kendini tabir edebilecek ve irtibat kurabilecek seviyede ana lisanını kullanabilme.

-Yaşına uygun kavram maharetinin olması.

-Dikkati verme ve sürdürebilme mahareti.

-Benzerlik ve farklılıkları ayırt edebilme.

-El marifetleri ve genel uyumun olması.

-Kendi ismine düşünebilme ve karar verebilme.

-Öz bakım maharetlerinin gelişmiş olması.

-Sosyal kurallara uyabilme.

Çocuğun okula hazır olup olmadığını konusunda kuşkuları varsa bir uzmana başvurmak. Çocukların aile ortamından farklı bir ortama adım atmaları barındırdığı yenilik ve değişikler sebebiyle tasa yaratabilir. Okula başlangıç etabında çocuklar okulda kaybolabileceğine, sınıfın kalabalık olmasından ürkebileceğine, ailesinin onu okulda unutabileceğinden korkması üzere durumlar kelam konusu olabilir. Bununla birlikte okulda olduğu mühlet içinde ailesinin meskende ne yaptığını onu özleyip özlemediğiyle ilgili, yada tuvaleti gelirse ne yapacağı konusunda telaşları olabilir. Yeniden bu müddette yeni bir kardeşin konutta ailesiyle kalmasında korkularını tetikleyebilir. Yeni bir konuta taşınılması yeni bir kente taşınılması aile içinde yaşanan bir kayıp okula ahengi zorlaştıran durumlardır.

Aile çocuğun okula başlama devrinde ahengi kolaylaştırmak için kratik bir rol üstlenmektedir. Ailenin kendi beklentileri okula karşı kendi de neyimleri sonucunda takındığı tavır ve kişilik özellikleri de okula ahengi kolaylaştırabilir yada zorlaştırabilir. Ailenin seçmesinin yada okul için materyallerin hazırlanmasının okul için bir hazırlık manasında gelmediğini bilmesi gerekir. Zira okula hazırlık çocuğun toplumsal, duygusal ve akademik açıdan belli bir seviyeye gelmesini gerektirir. Çocuğun okul hayatıyla ilgilenmekle yalnızca ödevlerini yerine getirmesini gereken sorumluluklarına uymasını desteklemek manasına gelmez. Onların hisleri ve anılarıyla da ilgilenmek gerekir.

Çocuğun okula ahenk ve başarısı

-Çocuğun kişilik özelliklerine.

-Ailenin çocuk yetiştirme tutumluna.

-Çocuğun sıhhat durumuna.

-İçinde yaşanılan toplumsal etrafın zenginliğine.

-Yada evvelki okul yaşantılarına.

-Çocuğun akademik olarak hazır oluşuna.

-Öğrenme ilgisine ve kapasitesine bağlıdır.

Bu bilgiler ışığında dikkat edilmesi gereken noktaları gözden kaçırmayarak çocuğun gelişim seviyesine uygun davranışlar sergilemesi beklenmelidir.

Okumaya Devam

Acil Tıp Doktoru

Bronşektazi

Bronşektazi nedir? Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Bronşektazi nedir?

Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır. Bronşektazinin silindirik, kistik, varikoz gibi tipleri vardır.

Bronşektazinin nedeni nedir?

Bronşektazi daha çok çocukluk çağında geçirilen (ağır) akciğer enfeksiyonları sonrasında ortaya çıkar. Kistik fibrozis denilen akciğerlerde tekrarlayan enfeksiyonlar neticesinde oluşan bronşektazilerle karakterize olan hastalık genetik bir bozukluk sonucu ortaya çıkar. Akciğerlerdeki seyri kistik fibrozis dışı bronşektazileden farklı seyrettiğinden ve kistik fibrozis yalnızca akciğerleri etkilemeyip, karaciğer pankreas, over gibi organları etkileyebildiğinden bronşektazi başlığı altında değil ayrıca değerlendirilmesi gereken bir hastalıktır. Bronşektazi tek başına bir hastalık olmaktan daha çok akciğerlerde ortaya çıkan ağır ya da tekrarlayan enfeksiyonların bir sonucudur. Bu durumun istisnası konjenital bronşektaziler sayılabilir. Konjenital bronşektazilerde bronş duvarında kıkırdak gelişimi sorunları olabilmektedir.

Bronşektazinin semptomları nelerdir?

En sık görülen semptomu balgam ve öksürüktür, bazen kanlı balgam (hemoptizi) da olabilir. Bronşektazisi görece yaygın olan hastalar özellikle kış mevsiminde enfeksiyonlardan dolayı fazla miktarda balgam çıkarabilirler. Bronşektazinin yeri ve yaygınlığı çok önemlidir. Lokalize bronşektaziler karinanın alt tarafındaysalar sekresyonlardan dolayı sık sık enfekte olabilirler. Üst loblarda olan bronşektaziler daha çok akciğer tüberkülozu sekeli olarak değerlendirilebilirler. Genelikle enfekte olmazlar. Pulmoner sekestrasyon denilen anomalilerde de bronşektaziler gözlenebilir. Bu hastalarda masif yani ağır hemoptiziler olabilir ve bu durum bazen ölümle sonuçlanabilir. Yaygın bronşektazi varsa kistik fibrozis, immün yetmezlik, diffüz panbronşiyolit gibi hastalıklar araştırılmalıdır.

Bronşektazi tanısı nasıl konulur?

Bronşektazi ileri düzeyde ya da yaygın değilse genellikle akciğer grafisinde görülmez. Oskültasyonda orta raller duyulabilir. Dinleme bulgusunun olması bronşektaziden kuşkulandırır.

Bronşektazi tanısı eskiden bronkografi ile konulurken günümüzde seçkin tanı yöntemi toraks HRCT’dir (yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi).

Bronşektazinin tedavisi var mıdır?

Bronşektaziyi düzelten yaninormal bronş haline getiren bir tedavi yoktur. Öksürük, balgam, nefes darlığı gibi belirtileri olan bronşektazili hastalar öncelikle ilaç tedavisi (antibiyotik, mukolitik, ekspektoran, inhaler ilaçlar gibi) ile tedavi edilirler. İlaç tedavisi ile klinik iyileşme sağlanabilir ancak bronşektazi düzelmez. Bir süre sonra bronşektazi tekrar enfekte olabilir ve hastaların belirtileri tekrar ortaya çıkabilir. Bu tür hastalar grip ve zatürre aşılarından fayda görebilirler. Bronşektazi tek taraflıysa ve uygun medikal tedaviye rağmen tekrarlayan hemoptizi ya da bronşektazik alanlar sık sık enfekte oluyorsa operasyon seçeneği göz önünde bulundurulur. Yani bronşektazi olan akciğer alanı rezeke edilebilir (ameliyatla alınabilir). Operasyon dışında, hemopizi için bronşiyal arter embolizasyonu, enfeksiyon için akılcı antibiyotik kullanımı diğer seçenekler olarak düşünülebilir. Bilateral (iki taraflı) bronşektazilerde operasyon seçeneği neredeyse yoktur. Bronşektazili bir hastada bronşektazi nedeni olarak altta yatan bir hastalık saptanırsa, o hastalıkla ilgili önlemler alınır. Örneğin immün globulin yetersizliği saptanırsa, immün globulin replasmanı yapılır, gereken durumlarda antibiyoterapi ve eşlik eden diğer durumların tedavisi yapılır.

Okumaya Devam

Acil Tıp Doktoru

Sosyal Alerji

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından hoşlanmadığınız kişilerle değiş tokuş ettiğinizde oluşan durum tam anlamıyla bu. Peki, bu insanlar nerede? Mesela, teyzenizin sürekli anlamsız şeylerden şikâyet etmesi, kuzeninizin yemek yerken ağzını şapırdatması (gözünüzün önüne getirin) ve yedikten sonra ağzını kol kenarlarına silmesi. Şimdi ne hissediyorsunuz? Rahatsızlık. Bu rahatsızlık, sosyal alerjenlerin ürettiği duygusal ve fiziksel belirtilere maruz kaldıktan birkaç dakika sonra ortaya çıkar. Bir eylem bir defalık yapıldığında belki katlanılabilir, ancak düzenli olarak gerçekleştiğinde kulağınıza gelen bir sinek vızıltısı gibi bizi rahatsız edebilir.

Peki, sosyal alerjenler hakkında ne yapabilirsiniz?

En çok zorlandığımız ve sosyal alerjiyi hissettiğimiz yerler ailemizin ve çalışma arkadaşlarımızın yanı o nedenle bu durumu gözden geçirmeyi unutmamalıyız. Sizler yalnızca yaptıklarınızı ve hissettiklerinizi kontrol edebilirsiniz, karşınızdaki kişiyi değil.

Bazen davranışlar kasıtlı gibi gözükse bile, kasıtlı olarak sizi rahatsız etme amaçlı olmadıklarını ve muhtemelen bunun başka bir nedeni olabileceğini düşünün.

Bu davranışları genellikle en çok zaman geçirdiğimiz insanlarda görürüz ve bu davranışlar devam ettikçe alerjimiz daha da kötüleşebilir.

Sosyal alerjik reaksiyonu önlemenin etkili bir yolu, maruz kalma sürenizi azaltmaktır. Kedilere alerjisi olan bir kişinin, kedilere uzun süre maruz kalmaması gibi sosyal alerjisi olan bir kişinin de sosyal alerjenlerle dolu bir ortamda kalmaktan kaçınması gerekir. Alerjenlerle temasta olduğunuz süreyi en aza indirmek alerji riskinizi azaltır.

Sosyal alerjenlerinizle çevrili bir ortamda harcadığınız zamanı sınırlamak gibi bir strateji belirleyebilirsiniz. Aile toplantılarında veya girdiğiniz sosyal durumlarda stratejik olun. Yemek masasında bir yer bulurken ağzını şapırdatan kuzeninizin tam karşına oturmayın. Birçok sosyal alerjen üzerinde bir miktar kontrol gücümüz vardır. Aslında çevremizdeki sosyal alerjenler bir tür destek ve doğrulama bekler. Örneğin; bir türlü susmak bilmeyen teyzenizin ağzından çıkanları kapatmak isteyebilirsiniz, ancak bu alerjik reaksiyonunuzu sakinleştirmenize yardımcı olmaz. İlk olarak aradığı onaylanmayı sağlamak için biraz zaman harcarsanız, onun istediği tatmini vererek itici bulduğunuz davranışı söndürmeyi sağlayabilirsiniz. Şapırdatarak yemek yiyen kuzeniniz ile yeme alışkanlıkları hakkında konuşmayı deneyebilirsiniz. Ancak, konuşmaların yalnızca bilgi vermekle kalmayacağını aynı zamanda ilişkiniz içinde bir sonucu olduğunu unutmayın. Onu sevdiğiniz için onunla bu konu hakkında açıkça konuştuğunuzu belirtin.

Eğer bunların işe yaramayacağını düşünüyorsanız anda olmayı deneyebilirsiniz. Anda olmak, şimdiki an içerisinde gerçekleşenlere dikkat etmeyi ve onları yargılamaksızın kabul etmeyi içerir. Sosyal alerjenler sizi rahatsız etmeye başladığında bu düşüncelerinizi değerlendirmeden önce kendi iç rahatsızlığınıza dikkat edin. İçinizde neler oluyor bir bakın bakalım. Sadece nereye gittiğini takip edin. Bu durum alerjenin sizi rahatsız etmesini engellemeyecek, ancak sizi ne kadar sinirlendirdiğini fark etmenize ve etkilerinden ne kadar çabuk kurtulacağınızı kontrol etmenize yardımcı olacaktır. Sosyal alerjiler sizi yıpratabilir ve ilişkilerinizi strese dayanıklılık testine dönüştürebilir. Birkaç basit adım sizi ilişkilerinizde sosyal alerjenlerle uğraşmak yerine mutlu, sağlıklı bir ilişki yaşamanızı sağlayacak hale getirebilir.

Okumaya Devam

Trendler