Gömülü 20 Yaş Dişi - Doktor Makaleleri
Bize ile Bağlan
All On Four İmplant Tedavisi

Diş Hekimi

Gömülü 20 Yaş Dişi

Yayınlanan

üzerinde

20 Yaş Dişi Nedir?

20 yaş dişleri tamamen gömülü, kısmen gömülü ya da tamamen sürmüş üçüncü büyük azı dişleridir. Bu tam gömük veya yarı gömük 20 yaş dişleri komşu dişlere temasında çürük, diş eti iltihabı, kist oluşumlarına sebep olabildikleri gibi yaptıkları baskı sonucunda diş dizilimlerinin bozulmasına da sebep olabilirler. Gömülü 20 yaş dişleri, tam olarak sürememiş ve çenenin en arkasında bulunan dişlerdir. Üst ve alt çenede ikişer tane olmak üzere toplamda 4 tane 20 yaş dişi vardır. Bazı kişilerde bu sayı dörtten daha az olmakla beraber hiç oluşmayabilmektedir.

20 yaş dişlerinin sürmesi için alt veya üst çene kemiğinde yeterli alanın bulunmaması ve 20 yaş dişinin normalden çok daha farklı bir yerde konumlanması bu dişlerin kısmi bir şekilde çıkmasına veya hepsinin gömülü bir şekilde kalmasına neden olabilmektedir. Bu dişlerin komşu dişler üzerinde çürük, diş eti iltihabı, doku hasarına bağlı kistik yapı oluşturması veya diş dizimini bozması durumunda çekilmeleri gerekmektedir.

Genellikle 25 yaşından önce gelişen, üçüncü büyük azı dişi olan 20 yaş dişleri aşağıdaki problemlere yol açabilir:

-Konumlarının kötü olması itibari ile kısmen ağız ortamına açılan 20 yaş dişleri yiyecekleri tutmaktadır. Bu da bakterilerin çoğalmasıyla diş çürüklerine ve kokuya neden olmaktadır.

-Kısmi olarak çıkan dişler düzgün bir şekilde yer bulamadıkları için, fırçalama veya diş ipi kullanımını güçleştirmektedir.

-Kısmen çıkan 20 yaş dişleri bakterilerin diş etine girmesi için ortam oluştururlar. Bu da enfeksiyon riskini arttırarak çenede ağrı ve şişliğe neden olur.

-Çıkmak için yeterli alan bulamayan 20 yaş dişleri diğer dişleri iterek sıkışıklığa neden olmaktadır.

-Gömülü veya yarı gömülü dişin etrafında kist oluşması muhtemeldir. Bu kist zamanla komşu dişlerin köklerine zarar vermekle beraber dişlerin tutunduğu kemiği de aşındırmaktadır.

Yirmilik Dişin Çekilip Çekilmeyeceği Nasıl Anlaşılır?

20 yaş dişleri, komşu dişleri de etkileyebildiği için muayene sırasında hekiminiz sağlıklı dişlerin zarar görüp görmediğine, ağrı ve enfeksiyon olup olmadığına, kist veya tümör oluşumuna, enfeksiyon riski taşıyıp taşımadığı gibi bir çok farklı parametreye bakarak buna karar verebilir. Yaşattığı problemler nedeni ile çoğu zaman 20 yaş dişlerinin çekilmesi uzun dönemde daha sağlıklı bir ağız için gerekmektedir. 20 yaş dişleri ağrısı olmasa da hastalık potansiyeli taşıyabilir. Ağız hijyeni problemleri yarattığı için birçok farklı soruna neden olabilir. Hekiminiz muayene sırasında size tüm detayları anlatarak 20 yaş dişinin çekilip çekilmemesi gerektiğini söyleyebilir.

Okumaya Devam
Reklam
Yorum İçin Tıklayın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Acil Tıp Doktoru

Bronşektazi

Bronşektazi nedir? Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Bronşektazi nedir?

Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır. Bronşektazinin silindirik, kistik, varikoz gibi tipleri vardır.

Bronşektazinin nedeni nedir?

Bronşektazi daha çok çocukluk çağında geçirilen (ağır) akciğer enfeksiyonları sonrasında ortaya çıkar. Kistik fibrozis denilen akciğerlerde tekrarlayan enfeksiyonlar neticesinde oluşan bronşektazilerle karakterize olan hastalık genetik bir bozukluk sonucu ortaya çıkar. Akciğerlerdeki seyri kistik fibrozis dışı bronşektazileden farklı seyrettiğinden ve kistik fibrozis yalnızca akciğerleri etkilemeyip, karaciğer pankreas, over gibi organları etkileyebildiğinden bronşektazi başlığı altında değil ayrıca değerlendirilmesi gereken bir hastalıktır. Bronşektazi tek başına bir hastalık olmaktan daha çok akciğerlerde ortaya çıkan ağır ya da tekrarlayan enfeksiyonların bir sonucudur. Bu durumun istisnası konjenital bronşektaziler sayılabilir. Konjenital bronşektazilerde bronş duvarında kıkırdak gelişimi sorunları olabilmektedir.

Bronşektazinin semptomları nelerdir?

En sık görülen semptomu balgam ve öksürüktür, bazen kanlı balgam (hemoptizi) da olabilir. Bronşektazisi görece yaygın olan hastalar özellikle kış mevsiminde enfeksiyonlardan dolayı fazla miktarda balgam çıkarabilirler. Bronşektazinin yeri ve yaygınlığı çok önemlidir. Lokalize bronşektaziler karinanın alt tarafındaysalar sekresyonlardan dolayı sık sık enfekte olabilirler. Üst loblarda olan bronşektaziler daha çok akciğer tüberkülozu sekeli olarak değerlendirilebilirler. Genelikle enfekte olmazlar. Pulmoner sekestrasyon denilen anomalilerde de bronşektaziler gözlenebilir. Bu hastalarda masif yani ağır hemoptiziler olabilir ve bu durum bazen ölümle sonuçlanabilir. Yaygın bronşektazi varsa kistik fibrozis, immün yetmezlik, diffüz panbronşiyolit gibi hastalıklar araştırılmalıdır.

Bronşektazi tanısı nasıl konulur?

Bronşektazi ileri düzeyde ya da yaygın değilse genellikle akciğer grafisinde görülmez. Oskültasyonda orta raller duyulabilir. Dinleme bulgusunun olması bronşektaziden kuşkulandırır.

Bronşektazi tanısı eskiden bronkografi ile konulurken günümüzde seçkin tanı yöntemi toraks HRCT’dir (yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi).

Bronşektazinin tedavisi var mıdır?

Bronşektaziyi düzelten yaninormal bronş haline getiren bir tedavi yoktur. Öksürük, balgam, nefes darlığı gibi belirtileri olan bronşektazili hastalar öncelikle ilaç tedavisi (antibiyotik, mukolitik, ekspektoran, inhaler ilaçlar gibi) ile tedavi edilirler. İlaç tedavisi ile klinik iyileşme sağlanabilir ancak bronşektazi düzelmez. Bir süre sonra bronşektazi tekrar enfekte olabilir ve hastaların belirtileri tekrar ortaya çıkabilir. Bu tür hastalar grip ve zatürre aşılarından fayda görebilirler. Bronşektazi tek taraflıysa ve uygun medikal tedaviye rağmen tekrarlayan hemoptizi ya da bronşektazik alanlar sık sık enfekte oluyorsa operasyon seçeneği göz önünde bulundurulur. Yani bronşektazi olan akciğer alanı rezeke edilebilir (ameliyatla alınabilir). Operasyon dışında, hemopizi için bronşiyal arter embolizasyonu, enfeksiyon için akılcı antibiyotik kullanımı diğer seçenekler olarak düşünülebilir. Bilateral (iki taraflı) bronşektazilerde operasyon seçeneği neredeyse yoktur. Bronşektazili bir hastada bronşektazi nedeni olarak altta yatan bir hastalık saptanırsa, o hastalıkla ilgili önlemler alınır. Örneğin immün globulin yetersizliği saptanırsa, immün globulin replasmanı yapılır, gereken durumlarda antibiyoterapi ve eşlik eden diğer durumların tedavisi yapılır.

Okumaya Devam

Acil Tıp Doktoru

Sosyal Alerji

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından hoşlanmadığınız kişilerle değiş tokuş ettiğinizde oluşan durum tam anlamıyla bu. Peki, bu insanlar nerede? Mesela, teyzenizin sürekli anlamsız şeylerden şikâyet etmesi, kuzeninizin yemek yerken ağzını şapırdatması (gözünüzün önüne getirin) ve yedikten sonra ağzını kol kenarlarına silmesi. Şimdi ne hissediyorsunuz? Rahatsızlık. Bu rahatsızlık, sosyal alerjenlerin ürettiği duygusal ve fiziksel belirtilere maruz kaldıktan birkaç dakika sonra ortaya çıkar. Bir eylem bir defalık yapıldığında belki katlanılabilir, ancak düzenli olarak gerçekleştiğinde kulağınıza gelen bir sinek vızıltısı gibi bizi rahatsız edebilir.

Peki, sosyal alerjenler hakkında ne yapabilirsiniz?

En çok zorlandığımız ve sosyal alerjiyi hissettiğimiz yerler ailemizin ve çalışma arkadaşlarımızın yanı o nedenle bu durumu gözden geçirmeyi unutmamalıyız. Sizler yalnızca yaptıklarınızı ve hissettiklerinizi kontrol edebilirsiniz, karşınızdaki kişiyi değil.

Bazen davranışlar kasıtlı gibi gözükse bile, kasıtlı olarak sizi rahatsız etme amaçlı olmadıklarını ve muhtemelen bunun başka bir nedeni olabileceğini düşünün.

Bu davranışları genellikle en çok zaman geçirdiğimiz insanlarda görürüz ve bu davranışlar devam ettikçe alerjimiz daha da kötüleşebilir.

Sosyal alerjik reaksiyonu önlemenin etkili bir yolu, maruz kalma sürenizi azaltmaktır. Kedilere alerjisi olan bir kişinin, kedilere uzun süre maruz kalmaması gibi sosyal alerjisi olan bir kişinin de sosyal alerjenlerle dolu bir ortamda kalmaktan kaçınması gerekir. Alerjenlerle temasta olduğunuz süreyi en aza indirmek alerji riskinizi azaltır.

Sosyal alerjenlerinizle çevrili bir ortamda harcadığınız zamanı sınırlamak gibi bir strateji belirleyebilirsiniz. Aile toplantılarında veya girdiğiniz sosyal durumlarda stratejik olun. Yemek masasında bir yer bulurken ağzını şapırdatan kuzeninizin tam karşına oturmayın. Birçok sosyal alerjen üzerinde bir miktar kontrol gücümüz vardır. Aslında çevremizdeki sosyal alerjenler bir tür destek ve doğrulama bekler. Örneğin; bir türlü susmak bilmeyen teyzenizin ağzından çıkanları kapatmak isteyebilirsiniz, ancak bu alerjik reaksiyonunuzu sakinleştirmenize yardımcı olmaz. İlk olarak aradığı onaylanmayı sağlamak için biraz zaman harcarsanız, onun istediği tatmini vererek itici bulduğunuz davranışı söndürmeyi sağlayabilirsiniz. Şapırdatarak yemek yiyen kuzeniniz ile yeme alışkanlıkları hakkında konuşmayı deneyebilirsiniz. Ancak, konuşmaların yalnızca bilgi vermekle kalmayacağını aynı zamanda ilişkiniz içinde bir sonucu olduğunu unutmayın. Onu sevdiğiniz için onunla bu konu hakkında açıkça konuştuğunuzu belirtin.

Eğer bunların işe yaramayacağını düşünüyorsanız anda olmayı deneyebilirsiniz. Anda olmak, şimdiki an içerisinde gerçekleşenlere dikkat etmeyi ve onları yargılamaksızın kabul etmeyi içerir. Sosyal alerjenler sizi rahatsız etmeye başladığında bu düşüncelerinizi değerlendirmeden önce kendi iç rahatsızlığınıza dikkat edin. İçinizde neler oluyor bir bakın bakalım. Sadece nereye gittiğini takip edin. Bu durum alerjenin sizi rahatsız etmesini engellemeyecek, ancak sizi ne kadar sinirlendirdiğini fark etmenize ve etkilerinden ne kadar çabuk kurtulacağınızı kontrol etmenize yardımcı olacaktır. Sosyal alerjiler sizi yıpratabilir ve ilişkilerinizi strese dayanıklılık testine dönüştürebilir. Birkaç basit adım sizi ilişkilerinizde sosyal alerjenlerle uğraşmak yerine mutlu, sağlıklı bir ilişki yaşamanızı sağlayacak hale getirebilir.

Okumaya Devam

Diş Hekimi

Diş Çürüğü ve Diş Renklenmesi

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Dişlerinizde renklenme, siyah-kahverengi lekeler gördüğünüzde dişlerinizin çürüdüğünü düşünüyor musunuz? Her gördüğümüz renklenmeye çürük dememiz doğru mudur?

Diş çürüğü ,tarihte bilinen en eski diş hastalığı olarak geçmektedir. Önce diş çürüğü nedir bunu biraz irdeleyelim. Tüketilen şekerli gıdaların ağız mikroflorasında bulunan asit yapıcı bakteriler tarafından kullanılması ile çürük oluşumunun ilk aşaması başlar. Bakteriler bu gıdaları sindirirek asit üretirler. Bu asit ataklarına savunmasız kalan dişin yapısında çözünme meydana gelir ve çürük oluşur. Başlangıç çürüğü olarak bilinen beyaz lezyonlar hastanın etkili ağız hijyen bakımı ve diş hekiminin başlangıç tedavi uygulamasıyla durdurulup, bir tedavi ihtiyacı kalmadan durdurulabilmektedir. Fakat ilk tedavisi yapılmamış, çürümeye başlamış, kendini sık olmasa da hassasiyetiyle, zaman zaman ağrımasıyla belli eden dişlerin giderek daha kötü bir hal aldığını, açılan diş yüzeyinin dişin özü denilen damar ve sinirlerden zengin pulpa tabakasına kadar ilerleyip hastayı gece uykusundan kaldıracak kadar şiddetli ağrıya sebep olduğu bilinmektedir. Bazen de hastanın ağrı eşiğine bağlı olarak çürük ilerlemiş de olsa herhangi bir ağrı hissettirmemektedir ve hasta renk değişikliğine bağlı olarak dişinde çürük olup olmadığını tespit etmeye çalışır. Beyaz lezyon şeklinde başlayan çürük lezyonları ilerleyerek sarı, kahverengi ve siyah renk değişikliği gösterebilir. Sadece ağız içi renklenme ile çürük teşhisi zor olmaktadır. Profesyonel bir muayene ve gerektiğinde çekilen radyografilerle ve kavitasyon oluşumuna göre teşhis konulmalıdır. Daha sonra çürük temizlenerek, hekimin uygun gördüğü materyalle kaybolan diş yapısının dolgu ile tamamlanması sağlanmaktadır.

Dişler üzerinde sarı, kahverengi, siyah ağırlıklı lekelenmeler ise kavitasyon oluşturmamışsa tedavi gerektirmeyebilir. Ancak bu renklenmeler birkaç sebebe bağlı olarak oluşabilir ve takip edilmesi gerekir. Kullanılan ilaçlar, çay kahve ve sigara üçlüsünün aşırı tüketimi, kola gibi asitli içeceklerin tüketilmesi ve gıda boyası içeren yiyecekler dişlerde lekelenmelere sebep olmaktadır. Kişinin ağız mikroflorasına bağlı olarak karyojenik bakterilerin sayıca fazla olması dişlerde siyah renklenmeye sebep olmaktadır. Bu renklenmeyi gören bireylerin çürük endişesine kapıldıklarını görmekteyiz. Diş lekelenmesi polisaj işlemleri ile kolayca temizlenebilmektedir. İyi bir ağız bakım hijyeni eğitimi alan hastanın evde devam eden mekanik temizliği ve düzenlenen diyetiyle renklenmeleri azalmaktadır.                  

Diş çürüğü veya sadece diş renklenmesinin ayrımının kesin bir şekilde yapılabilmesi için diş hekimine başvurulmalıdır. Yılda iki kere yapılan muayeneler sayesinde diş çürüklerinin ilerlemesine engel olabilir, lekelenmiş dişlerin de profesyonel temizliği sayesinde kendi diş renginize kavuşabilirsiniz.

Okumaya Devam

Trendler