Bağlanma, bireylerin hayatlarında ilişki kurma yöntemlerinden dünyaya bakış açılarına kadar birçok alanda önemli bir yerdedir. Ancak bazen yetişkinliğe hazırlanan çocuklar ve bazen de yetişkinler bağlandığı kişiye gelişimsel düzeyine uygun olmayacak kadar yoğun ve verimsiz bir bağ ile bağlanır. Artık ayrılması ve bireyselleşmesi gereken yaşlarda bağlandığı kişiden (anne, baba, ailenin başka bir ferdi, bakım vericisi, romantik partneri…) ayrıldığı ana dair yoğun kaygı, endişe, stres ve korku yaşaması bireyin ayrılma kaygısı yaşayabileceğini düşündürebilir. Özetle ayrılma kaygısı, bireylerin kendi için önemli birine (anne, baba, sevgili, arkadaş gibi) gelişim yaşına uygun olmayacak biçimde bağlanması ve o kişiden ayrılmanın düşüncesinin bile yoğun stres, kaygı ve korku yaşatmasıdır.
Ayrılma kaygısı olan kişiler, zaman içerisinde hayatlarında işlevsiz bir konuma gelebilirler. Bağlandıkları kişiden ayrılmamak, o kişinin yanında kalmak için işlerini, okullarını, sorumluluklarını yerine getirmez olurlar. Ayrılma kaygısı 8 aydan sonra görülebilmekte ve çoğunlukla okul çağına gelmiş çocuklarda daha aktif olmaktadır. Öyle ki kişiler bu yoğun kaygı sebebiyle karın ağrısı, terleme, baş ağrısı, mide bulantısı, baş dönmesi gibi fiziksel belirtiler de gösterebilir. Ayrılma kaygısı yaşayan çocuklar anne babalarıyla beraber uyumak isteyebilirler, hatta uykusundan uyanıp anne ya da babasının nefes alıp verişini kontrol ettiğinden bahsedebilirler. Görüldüğü gibi bu davranışlar aslında yoğun bir kaygıdan kaynağını alır. Genelde çocuklarda görülen bu kaygı, yetişkinlikte de var olabilir. Bazı durumlarda ise çocuklukta başlayan bu kaygı yetişkinlikte de devam edebilir. Yetişkinlikte çoğunlukla kaza, zarar görme, tanıdığın kaybı, kişinin terk edileceği hissi gibi olumsuz yaşam olayları sonrasında ortaya çıkar.
AYRILMA KAYGISI NEDEN OLUR?
Aslında ayrılma kaygısının anne baba tutumu, travmatik yaşam olayları ya da gözlemleyerek öğrenme gibi birçok sebebi olabilir. Ölüm, istismar, kaza geçirme, aile içi şiddet mağduru veya tanığı olma gibi travmatik deneyimler kişilerin çevresindekilere bağımlı olmasına sebep olabilir. Örneğin kötü bir ayrılık geçirmiş bireyin bir sonraki romantik partnerine yönelik terk edilme korkusu yaşaması ve bunla ilintili olarak olarak partnerine bağımlı hale gelmesi ayrılma kaygısıyla ilişkilidir.
Kendi kaygılarını yönetmekte güçlük çeken ve buna bağlı olarak çocuklarına karşı çok korumacı davranan ebeveynlerin çocuklarına yönelik tutumları da ayrılma kaygısına sebebiyet vermektedir.
Dış dünyadan zarar görüp ebeveynine sığınmış çocuklar ve bir başkasına sığınmış yetişkinler de ayrılma kaygısı yaşayabilir. İstismara, zorbalığa, alaycı tavra, kötü muameleye maruz kalmış çocuklar ve yetişkinler sığındıkları bireylerden ayrılma fikrinden yoğun kaygı duyarlar. Depresyon, borderline kişilik özellikleri gibi psikolojik anlamda sıkıntılı bir süreçten geçen bireylerin de güç aldıkları bir bağlanma figürüne bağımlı bir hale geçmeleri söz konusu olabilir.
AYRILMA KAYGISI TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Eğer ayrılma kaygısı yaşayan bir çocuktan bahsediyorsak öncelikle ailenin üzerine düşen görevler olduğunu kabul etmesi gerekir. Çocuklar nasıl ki sevmeyi ve saygı göstermeyi ailesinden görüp öğreniyorsa kaygı ve korkuyu da ailesinden görür. Bu nokta ebeveynlerin sabırlı ve tutarlı olması önemlidir. Süreç boyunca çocuklarına yaşlarına uygun aktivitelerde tek başına ve bir birey olarak aktif olmaları için cesaret vermeleri gerekir.
Yetişkinler ayrılma kaygısıyla mücadele ederken ilk önce durumun farkında olmalıdırlar. Farkındalık, çözüme giden yolda ilk ve önemli bir adımdır. Bağlandıkları kişiyle ilişkilerinde kendilerine bağımlı ve muhtaç hissettiklerinde bunun yaşadıkları kaygıdan olduğunu ve aslında düşüncelerinde durumu felaketleştirdiklerini hatırlamaları gerekmektedir. Özellikle kaygılı kişiler dünyayı olduğundan daha ürkütücü görebilir. Unutulmamalı ki bu aslında kaygınızı size bir oyunu. Tek başınızayken, bağlandığınız kişiden uzakken ne kadar çaresiz hissettiğinizi düşünün, sonrasında ise bağımsız bir birey olarak başardıklarınıza bakın. Arkadaşlıklar, akademik başarılar, psikolojik iyi oluşlar, yetenekler, hobiler, kendinize iyi gelmek için yaptığınız şeyler… Bütün hepsinin sizin bağımsız bir bireyken de başardığınız şeyler olduğunu mümkün olduğunca sık hatırlamaya çalışın. Bununla beraber işlevselliğini kaybetmiş bireylerin bir uzmandan yardım alması da oldukça önemlidir.
Aşağıdaki test ile kendi ayrılma kaygınızı ölçebilirsiniz. Seçeneklerden en az 4 tanesine evet dediyseniz bir uzmanla görüşmek muhtemelen size iyi gelecektir.
Evden ayrılacak olduğumda hep tasalanırım
EVET
HAYIR
Bağlandığım kişiden (anne, baba, ailenin başka bir ferdi, bakım vericim, romantik partnerim…) ayrılacak olduğumda tasalanırım
EVET
HAYIR
Bağlandığım kişilerin başlarına bir felaket geleceğinden korkarım. Kaybolacaklar, kaçırılacaklar, hastalanacaklar, yaralanacaklar, ölecekler gibi düşünürüm
EVET
HAYIR
Ayrılık korkusundan evden çıkmak istemem, işe ya da okula gitmemek için direnirim
EVET
HAYIR
Tek başıma olmak istemem, bağlandığım kişi yanımda olsun isterim, evde ya da başka bir yerde tek başıma kalmaya karşı isteksiz olurum.
EVET
HAYIR
Evin dışında ya da bağlandığım kişilerden biri yanımda değilken uyumaktan rahatsızlık duyarım.
EVET
HAYIR
Uykularımda zaman zaman ayrılık temalı kabuslar görürüm.
EVET
HAYIR
Bağlandığım kişiler yanımda değilken baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı gibi bedensel yakınmalarım olur.
EVET
HAYIR