Beslenme ve Temizlik - Doktor Makaleleri
Bize ile Bağlan
All On Four İmplant Tedavisi

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

Beslenme ve Temizlik

Yayınlanan

üzerinde

Güvenli ve doğru beslenme için Dünya Sağlık Örgütünün 5 temel önerisi şu şekildedir:

1.Temiz olun

2.Güvenli su ve taze malzeme kulanın

3.Çiğ ve pişmiş besinleri birbiriyle temas ettirmeyin

4.Doğru pişirin

5.Gıdaları güvenli ısılarda saklayın

BESLENME VE TEMİZLİK

*Bebeğe mama hazırlayan kişinin giysileri, elleri temiz olmalı, tırnakları uzun olmamalıdır.

*Yemek hazırlamaya başlamadan önce ve bebeğe yemek yedirmeden önce eller en az 20 sn süreyle su ve sabun ile yıkanmalıdır.

*Besinlerin hazırlandığı ortam temiz olmalıdır.

*Besinlerin hazırlanmasında temiz su kullanılmalıdır.

*Beslenme esnasında kullanılan kap ve araç gereçler-ideal temiliğin sağlanabilmesi için- çelik, cam ya da porselen gibi malzemelerden yapılmış olmalıdır.Kimyasal kirlilik (insan sağlığına zarar veren toksik maddelerin bulaşması) riski nedeniyle plastik kaplar kullanılmamalıdır.

*Meyve ve sebzelerin bol suda yıkanması, ayrıca pişirilecek besinlere uygun pişirme ve saklama yöntemlerinin kullanılması gerekir.

*Bol suda yıkarken yıkama suyuna çamaşır suyu konmamalıdır.

*Çiğ tavuk, kırmızı et ve çiğ balıkla temas eden tüm yüzeyler ve araç gereçler her kullanım sonrasında bol sıcak deterjanlı su ile temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir.

BESİNLERİN HAZIRLANMASI

*Bebek beslenmesinde hazır mamül ve paketlenmiş ürünler tercih edilmemelidir.

*Bebeklere ezik ve çürük olmayan taze hazırlanmış sebzeler verilmelidir.

*Tüm sebze ve meyveler mevsiminde, bol bulunduğu dönemlerde tüketilmelidir.

*Yapraklı bitkilerin yıkama suyunda bir süre bekletilmesi uygun olacaktır.Örn: Ispanak, pazı gibi sebzeler 2-3 litre kadar suyun içine konduktan sonra 2 çorba kaşığı kadar sirke eklenerek 15 dakika bekletilmelidir.

*Ispanak, semizotu, kıvırcık gibi sebzeleri doğramak için bıçak kullanmaktan ziyade elle koparmak vitamin kayıplarını en aza indirir.

*Taze sebzeler (Patates, ıspanak, kabak,patlıcan, kereviz vb.) soyulup doğrandıktan sonra suda bekletilmemelidir. Filizzlenmiş patatesler tüketilmemelidir.

*Sebze yemekleri piştikten sonra oda ısısında 2 saatten fazla bekletilmemelidir. Eğer daha sonra tüketilecekse buzdolabında saklanmalıdır.

*Salatalar önceden hazırlanıp bekletilirse vitaminleri azalır.

*Vitamin kaybı olacağından sebzelere pişerken soda eklenmemelidir ve tencerenin kapağı açılmamalıdır.

*Doğranmış sebzeler pişirileceği zaman kaynar suya atılmalı, soğuk suya konarak pişirilmemelidir.

*Taze sebzeler, domates veya salça gibi asitli bir yiyecekle pişirilirse pişme süresi uzar. Domates yemeğe pişmeye yakın eklenmelidir.

*Sebze ezmeleri ve çorbaları her gün taze olarak pişirlmelidir. İçine kıyma, tam tahıllı un ve sıvıyağ da eklenerek çorbanın içeriği enerji yönünden zenginleştirilebilir.

*Yeşil yapraklı sebzelerin yaprağı bol olanları, patatesin çimlenmemiş olanları iyidir. Yeşil fasulyenin kırıldığında gevrek ve kılçıksız olanını seçin.

*Taze ve yumuşak meyveleri komposto yapmak için, önce şeker eritilip kaynatılır, sonra meyve eklenir. Kuru ve sert meyvelerde ise şeker meyve piştikten sonra konur. Özellikle küçük çocuklara kompostolar şeker eklemeden meyvenin kendi tadı ile yapılmalıdır.

Okumaya Devam
Reklam
Yorum İçin Tıklayın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Acil Tıp Doktoru

Bronşektazi

Bronşektazi nedir? Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Bronşektazi nedir?

Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır. Bronşektazinin silindirik, kistik, varikoz gibi tipleri vardır.

Bronşektazinin nedeni nedir?

Bronşektazi daha çok çocukluk çağında geçirilen (ağır) akciğer enfeksiyonları sonrasında ortaya çıkar. Kistik fibrozis denilen akciğerlerde tekrarlayan enfeksiyonlar neticesinde oluşan bronşektazilerle karakterize olan hastalık genetik bir bozukluk sonucu ortaya çıkar. Akciğerlerdeki seyri kistik fibrozis dışı bronşektazileden farklı seyrettiğinden ve kistik fibrozis yalnızca akciğerleri etkilemeyip, karaciğer pankreas, over gibi organları etkileyebildiğinden bronşektazi başlığı altında değil ayrıca değerlendirilmesi gereken bir hastalıktır. Bronşektazi tek başına bir hastalık olmaktan daha çok akciğerlerde ortaya çıkan ağır ya da tekrarlayan enfeksiyonların bir sonucudur. Bu durumun istisnası konjenital bronşektaziler sayılabilir. Konjenital bronşektazilerde bronş duvarında kıkırdak gelişimi sorunları olabilmektedir.

Bronşektazinin semptomları nelerdir?

En sık görülen semptomu balgam ve öksürüktür, bazen kanlı balgam (hemoptizi) da olabilir. Bronşektazisi görece yaygın olan hastalar özellikle kış mevsiminde enfeksiyonlardan dolayı fazla miktarda balgam çıkarabilirler. Bronşektazinin yeri ve yaygınlığı çok önemlidir. Lokalize bronşektaziler karinanın alt tarafındaysalar sekresyonlardan dolayı sık sık enfekte olabilirler. Üst loblarda olan bronşektaziler daha çok akciğer tüberkülozu sekeli olarak değerlendirilebilirler. Genelikle enfekte olmazlar. Pulmoner sekestrasyon denilen anomalilerde de bronşektaziler gözlenebilir. Bu hastalarda masif yani ağır hemoptiziler olabilir ve bu durum bazen ölümle sonuçlanabilir. Yaygın bronşektazi varsa kistik fibrozis, immün yetmezlik, diffüz panbronşiyolit gibi hastalıklar araştırılmalıdır.

Bronşektazi tanısı nasıl konulur?

Bronşektazi ileri düzeyde ya da yaygın değilse genellikle akciğer grafisinde görülmez. Oskültasyonda orta raller duyulabilir. Dinleme bulgusunun olması bronşektaziden kuşkulandırır.

Bronşektazi tanısı eskiden bronkografi ile konulurken günümüzde seçkin tanı yöntemi toraks HRCT’dir (yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi).

Bronşektazinin tedavisi var mıdır?

Bronşektaziyi düzelten yaninormal bronş haline getiren bir tedavi yoktur. Öksürük, balgam, nefes darlığı gibi belirtileri olan bronşektazili hastalar öncelikle ilaç tedavisi (antibiyotik, mukolitik, ekspektoran, inhaler ilaçlar gibi) ile tedavi edilirler. İlaç tedavisi ile klinik iyileşme sağlanabilir ancak bronşektazi düzelmez. Bir süre sonra bronşektazi tekrar enfekte olabilir ve hastaların belirtileri tekrar ortaya çıkabilir. Bu tür hastalar grip ve zatürre aşılarından fayda görebilirler. Bronşektazi tek taraflıysa ve uygun medikal tedaviye rağmen tekrarlayan hemoptizi ya da bronşektazik alanlar sık sık enfekte oluyorsa operasyon seçeneği göz önünde bulundurulur. Yani bronşektazi olan akciğer alanı rezeke edilebilir (ameliyatla alınabilir). Operasyon dışında, hemopizi için bronşiyal arter embolizasyonu, enfeksiyon için akılcı antibiyotik kullanımı diğer seçenekler olarak düşünülebilir. Bilateral (iki taraflı) bronşektazilerde operasyon seçeneği neredeyse yoktur. Bronşektazili bir hastada bronşektazi nedeni olarak altta yatan bir hastalık saptanırsa, o hastalıkla ilgili önlemler alınır. Örneğin immün globulin yetersizliği saptanırsa, immün globulin replasmanı yapılır, gereken durumlarda antibiyoterapi ve eşlik eden diğer durumların tedavisi yapılır.

Okumaya Devam

Acil Tıp Doktoru

Sosyal Alerji

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından hoşlanmadığınız kişilerle değiş tokuş ettiğinizde oluşan durum tam anlamıyla bu. Peki, bu insanlar nerede? Mesela, teyzenizin sürekli anlamsız şeylerden şikâyet etmesi, kuzeninizin yemek yerken ağzını şapırdatması (gözünüzün önüne getirin) ve yedikten sonra ağzını kol kenarlarına silmesi. Şimdi ne hissediyorsunuz? Rahatsızlık. Bu rahatsızlık, sosyal alerjenlerin ürettiği duygusal ve fiziksel belirtilere maruz kaldıktan birkaç dakika sonra ortaya çıkar. Bir eylem bir defalık yapıldığında belki katlanılabilir, ancak düzenli olarak gerçekleştiğinde kulağınıza gelen bir sinek vızıltısı gibi bizi rahatsız edebilir.

Peki, sosyal alerjenler hakkında ne yapabilirsiniz?

En çok zorlandığımız ve sosyal alerjiyi hissettiğimiz yerler ailemizin ve çalışma arkadaşlarımızın yanı o nedenle bu durumu gözden geçirmeyi unutmamalıyız. Sizler yalnızca yaptıklarınızı ve hissettiklerinizi kontrol edebilirsiniz, karşınızdaki kişiyi değil.

Bazen davranışlar kasıtlı gibi gözükse bile, kasıtlı olarak sizi rahatsız etme amaçlı olmadıklarını ve muhtemelen bunun başka bir nedeni olabileceğini düşünün.

Bu davranışları genellikle en çok zaman geçirdiğimiz insanlarda görürüz ve bu davranışlar devam ettikçe alerjimiz daha da kötüleşebilir.

Sosyal alerjik reaksiyonu önlemenin etkili bir yolu, maruz kalma sürenizi azaltmaktır. Kedilere alerjisi olan bir kişinin, kedilere uzun süre maruz kalmaması gibi sosyal alerjisi olan bir kişinin de sosyal alerjenlerle dolu bir ortamda kalmaktan kaçınması gerekir. Alerjenlerle temasta olduğunuz süreyi en aza indirmek alerji riskinizi azaltır.

Sosyal alerjenlerinizle çevrili bir ortamda harcadığınız zamanı sınırlamak gibi bir strateji belirleyebilirsiniz. Aile toplantılarında veya girdiğiniz sosyal durumlarda stratejik olun. Yemek masasında bir yer bulurken ağzını şapırdatan kuzeninizin tam karşına oturmayın. Birçok sosyal alerjen üzerinde bir miktar kontrol gücümüz vardır. Aslında çevremizdeki sosyal alerjenler bir tür destek ve doğrulama bekler. Örneğin; bir türlü susmak bilmeyen teyzenizin ağzından çıkanları kapatmak isteyebilirsiniz, ancak bu alerjik reaksiyonunuzu sakinleştirmenize yardımcı olmaz. İlk olarak aradığı onaylanmayı sağlamak için biraz zaman harcarsanız, onun istediği tatmini vererek itici bulduğunuz davranışı söndürmeyi sağlayabilirsiniz. Şapırdatarak yemek yiyen kuzeniniz ile yeme alışkanlıkları hakkında konuşmayı deneyebilirsiniz. Ancak, konuşmaların yalnızca bilgi vermekle kalmayacağını aynı zamanda ilişkiniz içinde bir sonucu olduğunu unutmayın. Onu sevdiğiniz için onunla bu konu hakkında açıkça konuştuğunuzu belirtin.

Eğer bunların işe yaramayacağını düşünüyorsanız anda olmayı deneyebilirsiniz. Anda olmak, şimdiki an içerisinde gerçekleşenlere dikkat etmeyi ve onları yargılamaksızın kabul etmeyi içerir. Sosyal alerjenler sizi rahatsız etmeye başladığında bu düşüncelerinizi değerlendirmeden önce kendi iç rahatsızlığınıza dikkat edin. İçinizde neler oluyor bir bakın bakalım. Sadece nereye gittiğini takip edin. Bu durum alerjenin sizi rahatsız etmesini engellemeyecek, ancak sizi ne kadar sinirlendirdiğini fark etmenize ve etkilerinden ne kadar çabuk kurtulacağınızı kontrol etmenize yardımcı olacaktır. Sosyal alerjiler sizi yıpratabilir ve ilişkilerinizi strese dayanıklılık testine dönüştürebilir. Birkaç basit adım sizi ilişkilerinizde sosyal alerjenlerle uğraşmak yerine mutlu, sağlıklı bir ilişki yaşamanızı sağlayacak hale getirebilir.

Okumaya Devam

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

Çocuklarda Başarılı Dil Gelişimi İçin 11 Öneri

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Okul öncesi dönemde zekâ düzeyinin en önemli göstergelerinden birisi çocuğun dili kullanma becerisi ve kelime hazinesidir. Dil aklın aynasıdır sözü bu gerçeği yalın bir şekilde ifade etmektedir. Dil en önemli sosyalleşme aracıdır. Kendini ve duygularını iyi ifade edebilen çocuklar daha kolay iletişim kurar, daha kolay arkadaş edinirler. Bu çocukların akademik ve sosyal başarıları diğer çocuklardan genellikle daha yüksektir.

Dil gelişimi doğumla birlikte başlar ve yaşam boyu sürer. Ancak 0-3 yaş başta olmak üzere okul öncesi dönem dil gelişimi yönünden ayrı bir öneme sahiptir. Araştırmalar çocukların büyük bir kısmının ana dillerini 2-5 yaş arasında öğrendiklerini göstermektedir. Dilin ne zaman öğrenildiğinden daha önemlisi çocuğun edindiği dili ne kadar etkin ve akıcı olarak kullanabildiğidir. Bunun temel belirleyicileri:

  • Aile ve sosyal çevrenin dil konusunda bilgi, tutum ve davranışları,
  • Çocuk ile aile ve çevre arasındaki iletişimin kalitesi,
  • Dil gelişimi odaklı yapılan eğitimdir.

Bu yazıda çocuğunuzun dil gelişimini desteklemenize yardımcı 11 pratik öneri sunulmuştur. 

  1. Çocuğunuza adı ile hitap edin. Çocuğunuza doğumdan itibaren çeşitli sıfat veya lakaplarla değil ismi ile hitap edin ve çevrenizdeki kişileri de bu konuda bilinçlendirin. Bu davranışınızla çocuğunuzun hem dil hem de kişilik gelişimini desteklemiş olacağınızı unutmayın.
  2. Çocuğunuzun tüm çıkardığı seslere karşılık verin. Doğumdan itibaren çocuğunuzun tüm seslerine eşlik etmeye ve karşılık vermeye gayret edin. Ağladığında ağlamasının nedenini onunla yüz yüze gelip konuşarak bulmaya çalışın. Minik Ayşe neden ağlamış? Karnı aç değil. Bezi ıslak değil. Yoksa minik Ayşe anneyi mi özlemiş? Gibi. Neşeli zamanlarında agulama ve mırıldanma seslerini taklit edin. O ses çıkardığında susup, o sustuğunda çıkardığı sesi değişik ses tonları ile ona tekrar edin. Bu şekilde hem çocuğunuzu ses çıkarma konusunda desteklemiş hem de onunla erken dönemde kaliteli bir iletişim kurmuş olursunuz. 
  3. Çocuğunuzu ses çıkaran oyuncaklarla olabildiğince erken tanıştırın. Aynı sesleri tekrar tekrar duymak çocukların ses çıkarma ve konuşmalarını kolaylaştırır. Bu amaçla başlangıçta çıngırak, ses çıkaran bileklikler, sesli kutular, bebeğin yatağına veya oyun halısına asılan sesli ve hareketli oyuncaklar, sesli top, çorap veya yataklardan yararlanabilirsiniz.  Daha büyük çocuklarda müzikli oyuncaklar, konuşan bebek ve arabalar, sesli masal ve hikâye kitaplardan yararlanabilirsiniz. 
  4. Çocuğunuzu ses çıkarması konusunda destekleyin. Kelime ve konuşma öncesi dönemde çocuğun ses çıkarma konusunda teşvik edilmesi çok önemlidir. Çevrenizdeki hayvan, araç ve doğa seslerini taklit edin. Hav hav, vız vız, cuf cuf, tak tak, düt düt, mee, möö, gibi ses ve hece tekrarlarını sıklıkla kullanın ve çocuğunuzu bu sesleri çıkarma konusunda cesaretlendirin. Çocuk için çıkarılması daha kolay olan bu sesler konuşma ve dil gelişim sürecini hızlandıracaktır. Çocuklar tekerleme, ninni ve şarkı dinlemeyi çok severler. Çocuğunuza olabildiğince sık ninni ve şarkı söyleyin. Her defasında farklı tekerleme, ninni veya şarkı yerine aynı tekerleme, ninni veya şarkıyı tekrar tekrar söylemeye dikkat edin. Çocuğunuzun aynı melodi ve sesleri tekrar tekrar dinlemesi bir yandan onda ritim duygusunu geliştirirken diğer yandan ses çıkarma ve konuşmasını kolaylaştıracaktır. 
  5. Çocuğunuzla konuşun, sürekli konuşun, daha fazla konuşun. Çocuğunuzun dil gelişimini desteklemek ve kelime hazinesini zenginleştirmek için yenidoğan döneminden itibaren onunla olabildiğince çok konuşun. Çocuğunuzu beslerken, kıyafetlerini değiştirirken, banyo yaptırırken, oyun oynarken veya uyuturken yaptığınız ve yapmayı planladığınız tüm aktiviteleri sade bir dil ile ona anlatın. Konuşmalarınızda ifadelerinizin net ve anlaşılır, cümlelerinizin kısa olmasına özen gösterin. Dudak hareketlerinizi görebilmesi için onunla aynı hizada ve yüz yüze olmaya dikkat edin. Çocuklar değişen ses tonu ve abartılı mimiklerden hoşlanırlar. Çocuğunuzun size odaklanmasını sağlamak ve sürdürmek için ses tonunuzda iniş ve çıkışla yapın, abartılı jest ve mimiklerle beden dilini etkin şekilde kullanın. Çocuğunuz konuşmaya başladığında bu, şu, o, bunu, şunu, onu gibi işaret şeklindeki ifadelerini isimlendirin. Bu diyerek bir oyuncağını işaret ettiğinde “Oyuncak arabanı mı istiyorsun? İşte oyuncak araban, oyuncak araba ile birlikte oynayalım mı?” veya “Konuşan bebeğini mi istiyorsun. Konuşan bebek burada. Haydi, birlikte evcilik oyunu oynayalım” diyebilirsiniz. Kelime hazinesini geliştirici önemli davranışlardan birisi de çocuğun konuşmalarının yeni kelimelerle genişletilmesidir. Çocuğunuz ev dediğinde “Burası bizim evimiz. Evimiz bizim yuvamız” veya süt dediğinde “İşte bir bardak süt. Bu süt senin büyümene yardımcı olacak” diyebilirsiniz. 
  6. Çocuğunuza olabildiğince fazla masal ve hikâye okuyun veya anlatın. Çocuğunuzla birlikte içerisinde çok sayıda resim bulunan masal veya hikâye kitapları okuyun. Çocuğunuzu resimler hakkında yorum yapması, resimler ile metin arasında ilişki kurması, resimlere bakarak hikâye veya masalın akışı hakkında tahminde bulunması için teşvik edin. Çocukların hayal gücü ile kelime hazineleri arasında yakın bir ilişki vardır. Çocuğunuzu hayal kurma konusunda destekleyin. Onunla birlikte değişik kelimeleri kullanabileceğiniz hayali masal ve hikâyeler oluşturun.  Aynı kitapları çocuğunuza tekrar tekrar okuyun, aynı masal veya hikâyeleri tekrar tekrar anlatın. Her okuma ve anlatmada çocuğunuz kelime ve kavramlar için yeni edinme ve öğrenme süreçleri yaşayacağını unutmayınız. 
  7. Çocuğunuzu olabildiğince fazla konuşturun. Dinlemek çocukların alıcı dillerini konuşmak ise verici dillerini öncelikle geliştirir. Çocuklar ilgi duydukları konular hakkında sohbet etmekten çok hoşlanırlar. Çocuğunuzun ilgi alanlarını keşfederek onunla detaylandırılmış sohbetler yapın. Çocuğunuzu soru sorma, olaylar hakkında yorum yapma, bildikleri ve yaşadıklarını anlatması konusunda destekleyin. Çocuğunuza tekerleme, şiir ve şarkılar ezberletin. Ezberlediği şiir ve şarkıları tekrar tekrar söyletin, öğrendiği masal ve hikâyeleri, yaşadığı olayları tekrar tekrar anlattırın. Çocuğunuzun anlatımlarını abartılı mimiklerle, merak ve heyecan içinde dinlemeye özen gösterin. Konuşması sırasında çocuğunuzun sözünü kesmeyin, cümleleri kurması veya tamamlaması konusunda ona yardımcı olmayın. 
  8. Alay etmeyin, taklit etmeyin ve zorlamayın. Çocuğunuzun dil öğrenme sürecinde telaffuz hataları olacaktır. Bunu doğal olarak karşılayın. Telaffuz hataları ile alay etmeyin, düzeltmesi konusunda ısrar etmeyin ve asla cezalandırmayın. Ebeveynlerin sık yaptığı hatalardan birisi çocuğun dili ile konuşmaktır. Çocuğunuzun gelişimini desteklemek için ona bir yetişkin gibi davranın, onu taklit etmeyin ve kesinlikle çocuğunuzun dili ile konuşmayın. 
  9. Çocuğunuzu teknolojik aletlerin zararlı etkilerinden koruyun. Çocukların görsel uyarılara ilgileri sesten fazladır. Bu nedenle televizyon, bilgisayar, tablet ve telefon programlarında sesten daha fazla görüntüye odaklanırlar. Reklam ve müzik videolarının, erişkinler için hazırlanmış televizyon ve oyun programlarının dil gelişimi üzerine etkisi olumsuzdur. Çocuklar için hazırlanmış olsalar bile uzun süreli ve kontrolsüz izlendiğinde tüm programlar aynı zararlı etkiye sahiptir. Bu olumsuz etki erken çocukluk döneminde en belirgindir. Özellikle üç yaşından sonra çocuğunuzun yaş grubu için hazırlanmış, konuşmaların basit ve anlaşılır, hareketlerin yavaş, görüntü değişim süresinin uzun olduğu kısa süreli eğitici programlardan yararlanabilirsiniz. Çocuğunuzun izlediği programdan olumlu etkilenmesi ve yararlanması için programları birlikte izleyin. Program sırasında ve sonrasında izledikleriniz ile ilgili çocuğunuzla karşılıklı yorumlar yaparak sohbet edin.
  10. Çocuğunuzun aldığı uyarıları zenginleştirin. Çocuklar için girdikleri her yeni ortam, tanıştıkları her yeni kişi, gördükleri her yeni nesne dil gelişimlerini destekleyecek yeni bir uyarı demektir. Çocuğunuzun dil gelişimini desteklemek ve kelime dağarcığını zenginleştirmek için olabildiğince fazla kişi ve nesne ile temas etmesini, olabildiğince fazla fiziksel ve sosyal ortamda bulunmasını sağlayın.
  11. Çocuğunuz için iyi bir rol model olun. Çocuklar iyi birer taklitçidirler. Çocuğunuza iyi bir model olabilmek için kendinizi eğitin ve geliştirin. Kelime dağarcığınızı zenginleştirmek için yeni kelimeler öğrenmeye gayret edin. Günlük yaşamınızda dilin yapı ve ses özelliklerine dikkat ederek ve telaffuzlara özen göstererek olabildiğince fazla kelime ile konuşmaya dikkat edin. 

Okumaya Devam

Trendler