Çocuklarda Sorumluluk Bilincini Geliştirmek - Doktor Makaleleri
Bize ile Bağlan
All On Four İmplant Tedavisi

Aile Danışmanı

Çocuklarda Sorumluluk Bilincini Geliştirmek

Yayınlanan

üzerinde

Sorumluluk, kendimize ve çevremize karşı görevlerimizi ve yükümlülüklerimizi zamanında yerine
getirme bilincinde olmak anlamına gelir. Sorumluluk bilinci oluşumunda en büyük görev çocuk
gelişiminin her basamağında olduğu gibi ebeveynlere düşmektedir. Aile içinde başlayan sorumluluk
gelişimi, çocukların tüm hayatını şekillendirimekte; sosyalleşmesine özgüven sahibi bireyler olarak
gelişmesini sağlamaktadır.Sorumluluk duygusu ile büyüyen çocuklar hayatlarının her noktasında daha başarılı ve daha mutlu olurlar.Dolayısıyla çocuğunun sorumluluk sahibi olması için her ebeveyn elinden geleni yapmalıdır. Peki bu çocuklara nasıl sorumluluk kazandırabileceğiz..

Çocuğunuzu Tanıyın..

Çocuğunuza uygun sorumluluklar verebilmeniz için; çocuğunuzun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini bilmeniz ve kişisel özellikleri hakkında bilgi sahibi olmanız gerekmektedir.Çocuğunuzun duygu ve düşüncelerini, yeteneklerini, arkadaş çevresini, eksik olduğu yönlerini gözlemleyerek ve farkında olarak çocuğunuza uygun sorumluluklar vererek sorumluluk bilincinin gelişmesini destekleyebilirsiniz.

Çocuğunuza Rol Model Olun..

Sorumluluk duygusu için çocuğunuzun okula başlamasını veya belli bir yaşa gelmesini
beklememelisiniz.Küçük yaşlarda sorumluluk duygusunu vermeye rol model olarak başlamalısınız.Küçük yaşlardan itibaren çocuğunuzun gelişimine uygun ufak ufak sorumluluklar vererek desteklerseniz çocuğunuzun yeteneklerini ve yapabiliyorum duygusunu da desteklemiş olursunuz. Rol model olarak da çocuğunuzun sorumluluk duygusunu pekiştirmiş olursunuz.Çünkü çocuklar gözlemleyerek her yaptığınızı kopyalama eğilimindedir.Çocuğuzuna gelişimine uygun sorumluluk verirken sizde bu noktada iyi birer rol model olmalısınız.Sorumlulukları yerine getirme konusunda teşvik etmenin yanı sıra çocuğunuza sorumluluklarını yaptıkça olumlu geribildirim vermeniz sorumluluk alma konusunda önemli bir tutumdur.

Öz Güveninin Gelişimini Destekleyin..

Sorumluluk duygusu kazandırmak için çocuğunuzun öz güveninin gelişmesi mutlaka gereklidir.
Ebeveyn olarak farkında olarak veya olmayarak sözlediğiniz sözler ve yaptığınız hareketler çocuğunuzun   öz güveni gelişiminde etkili bir noktadır.Çocuğunuzun ‘iyiliği için’ yaptığınız ve gelişimini destekleyip geliştirmek yerine ‘ ben yaparım,ben giydiririm,su mu istedin’ gibi sözlerle çocuğunuzun rahatlıkla yapabileceği işleri yapıyor ve çocuğunuza iyilik yaptığınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Bununla beraber kıyaslama yaparak da çocuğunuzun ‘motive ediyorum’ gibi sözlerle akranları ve
arkadaşlarıyla kıyaslama yapmanız çocuğunuzun öz güvenini sarsmaktadır.Kendini yetersiz hisseden çocuk hem kıyasladığınız kişiye karşı bir öfke duymasına neden olacak hem de kendi yeteneklerinin farkına varamamış sürekli biriyle yarış halinde olması gerektiği hissine inanacaktır.Böylece de sorumluluk duygusunun temeli olan öz güven duygusunun gelişmesine engel olmuş olacaksınız.Çocuğunuzun özel ve biricik olduğunun bilincinde olarak kendine has özelliklerinin olduğunu bilerek yaklaşmalısınız.

Çocuğunuzun Tercih Yapma Hakkı Olduğunu Bilin..

Sadece çocuklar değil,birey olarak hepimiz, seçim yapabildiğimiz ve seçtiğimiz durumları daha fazla benimser ve daha yüksek motivasyonla harekete geçeriz.Çünkü seçim yapmak motivasyon ve benimsemek konusunda önemlidir.Durumlar karşısında başkalarının bizim adımıza seçimler yapıldığı zaman o seçim bir ‘iş / görev’ fakat kendi seçimlerimizi yaptığımızda bunu ‘çözümlenmesi gereken/ sorun’ olarak görürürüz.Kendi seçimlerimiz her zaman daha motive edici olduğu için içsel bir sorumlulukla çözümleme yoluna gidilmektedir.
Dolayısıyla çocuklarınıza sorumluluk vermek istediğiniz konuları iş olarak sizin tercihiniz olanı değil de ; seçenekler sunarak çocuğunuzun tercihi olarak sunarsanız hem çocuğunuzun motivasyonunu arttırsınız hem de sorumluluk duygusunu içselleştirirsiniz.

Aile Yapınızı Gözden Geçirin..

Çocuğunuza sorumluluk kazandırmanızın en önemli noktası da aile yapınızı bilmenizdir.Aile yapınız eğer tutarsız aile yapısıysa çocuğunuza sorumluluk duygusunu öğretemezsiniz.Çünkü tutarsız aile yapılarında zaten aile kuralları ve alışkanlıklar yoktur ve çocuklarda belirsizlik yapısını öğreneceklerdir.Çünkü her çocuk ailesinin aynasıdır.Çocuklar sizin benimsediğiniz aile yapınızdan farklı bir şekilde gelişim göstermeyecektir.
Çocuğa sorumluluk kazandırmak için demokrat bir aile yapısına sahip olmak gerekir. Demokratik aile yapısına sahip olmak içinde ebeveynlerin evdeki sınırları net şekilde çizmeleri gerekiyor, kuralların, rutinlerin, tutarlı davranışların olduğu aile yapılarında düzen oluşmakta ve sorumluluklar aile bireyleri tarafından da uygulanmaktadır.Sınırları belli olan demokrat aileler de çocuğa sınırlar içerisinde seçme hakkı tanıyarak özerklik vermektesiniz.Sınırların net olduğu ailelerde çocuklar kendini güvende hissetmektedir.Sizinde demokratik tutumunuz ile seçme hakkına sahip oldukları zaman da kendilerine özgüvenli ve kendilerini tanıyan bir birey olarak gelişmektedirler.Bu yapıya sahip ailelerde çocukların ebeveyninden korkmayan,her ne olursa olsun kabulleneceğini bilen ve yargılanmayacağını bilen bu nedenle de gizli saklı işlere girmeden aile bağlarının güçlü olduğu ebeveyn çocuk ilişkisi gelişmektedir.

Çocuğunuzun Problemlerini Siz Çözümlemeyin..

Çocuğunuza sorumluluk bilinci vermek sadece fiziksel olarak yetenekleri ile ilgili
olmamaktadır.Çocuğunuzun sorumluluk bilinci verdiği kararların sonuçlarını kabulleniş konusunda da önemlidir.Arkadaşları ile uyum içinde oyun oynamak,okul kurallarına uymak için gerekli becerileri kazandırmak için sorumluluk bilinci aşılarken aslında çocuğumuzu toplumsal hayata
hazırlamaktayız.Çünkü bireysel olarak sosyal hayatın içerisinde bulunduğu zaman karşılaştığı bir
problem ile onu çözümleme becerisi aile içerisinde sorumluluk bilincinin kazanımıyla olmaktadır.Sosyal hayat içerisinde karşılaştığı sorunları tek başına çözebilmek,davranışlarının sonucunu kabul etmek, kendi duygu ve ihtiyaçlarının bilincinde olarak hareket etmek çocuğunuzun sağlıklı ve mutlu bir birey olarak gelişmesini sağlamaktadır.Çocuğunun problemini kendi sorumluluğuna alıp çözümlemeyi kendine
görev edinmiş ebeveynler çocuklarına sorumluluk vermeyen aileler çocuklarının sosyal hayat içerisinde kendilerini yetersiz ve güçsüz hissetmesine neden olmaktadır.Örneğin,ödev çocuğunuzun sorumluluğundadır ve ödevini yapmamasının sorumluluğunu siz değil çocuğunuz üstlenmelidir.Burada ödev yapmayan çocuğun ödevini yapan ebeveynler çocuğun hayatını kolaylaştırmak yerine tamamen zorlaştırmaktadır.Çünkü çocuk ebeveynine bağlı değil bağımlı birey olmayı öğrenmektedir.Sosyal hayatta problemlerini kendi çözümleyemeyen bireyler olarak gelişmektedir.
Bu nedenle;ebeveynler çocuklarına küçük yaştan itibaren çocuğun gelişimine uygun sorumluluklar
vererek ve çocuğa örnek olarak sorumluluk bilincinin gelişimini sağlamalıdır.Sorumluluk kazanımı, yavaş gelişen ve tutarlılıkla ilerlemesi gereken bir kazanım alanıdır. Bu nedenle, hızlı bir gelişim beklememek ve sürekli destekleyici bir tutum içinde olmak önemlidir.

Okumaya Devam
Reklam
Yorum İçin Tıklayın

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Aile Danışmanı

Çocuklarımız Okula Başlıyor

Covid19 önlemleri ile dünya üzerinde okul çağındaki çocukların üçte birinden fazlası uzaktan eğitime erişim imkanından imkanından yoksun kaldı …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Covid19 önlemleri ile dünya üzerinde okul çağındaki çocukların üçte birinden fazlası uzaktan eğitime erişim imkanından imkanından yoksun kaldı. Akranlarından uzak olan çocukların hareketlilikleri azalıyor. Bunun sonucunda çocuklar fizikî zindekilerini kaybediyorlar. Duygusal ayda gerilim belirtileri gösteriyorlar. 12-18 yaş yaklaşık 8000 öğrencinin çevrimiçi kesitsel çalışmada Çinde depresif belirtilerin % 43 tasa belirtilerinin %37 ‘si deprsif belirtiler ile tasa belirtilerini görülme sıkkınlığının %31 olduğu anlatılmıştır. Direkt covid19 klinik bakımına dahil olan sıhhat çalışanlarının çocuklarında riskin daha fazla olduğu vurgulanmaktadır. Sıhhat çalışanlarının çocuklarının enfekte olma , ayrılık, ve anne babalarını kaybetme kaygılarının olduğu saptanmıştır. Sıhhat çalışanlarının çocukları ise Travma sonrası gerilim bozukluğu belirtileri ve durumu yüksek riskte oldukları bilinmektedir.

Çocukların ruhsal sıhhatlerinin korunması hem kendileri için hem de aileleri için son derce değerli olduğu açıktır. Bunu sağlamak için, mümkün olduğu kadar meçhullüğü azaltmak ve yeterlilik algısını arttırmak gerekir. Her iki maksada da ulaşabilmek için travma ile karşılaşan durumlarda kullanılan formüllerin salgına uyarlanarak uyarlanması makul bir yol olacaktır.

Aile içinde telaş düzeyi ne kadar yüksekse anne çocuktan ayrılamıyor ve inançlı bağlanmayı sağlayamadığında çocuğun da ayrılması sıkıntı olabiliyor. Çocukların güvenmeye gereksinimi var okulların başladığı birinci gün çabucak derse başlamak yerine öğretmenlerin çocuklarla bağlantı kurmalarının ve onların ne kadar önemsediklerini kıymet verdiklerini göstermeleri gerekir.

Kritik yaş kümelerinden biri olan 0-6 yaş kümesi hayata dair kanıların oluştuğu yeni başlayan çocuklar için bilmemiz gereken özellikler var.

Okula başlamadan evvel gerçekleşmesini beklediğimiz özellikler.

-Kendini tabir edebilecek ve irtibat kurabilecek seviyede ana lisanını kullanabilme.

-Yaşına uygun kavram maharetinin olması.

-Dikkati verme ve sürdürebilme mahareti.

-Benzerlik ve farklılıkları ayırt edebilme.

-El marifetleri ve genel uyumun olması.

-Kendi ismine düşünebilme ve karar verebilme.

-Öz bakım maharetlerinin gelişmiş olması.

-Sosyal kurallara uyabilme.

Çocuğun okula hazır olup olmadığını konusunda kuşkuları varsa bir uzmana başvurmak. Çocukların aile ortamından farklı bir ortama adım atmaları barındırdığı yenilik ve değişikler sebebiyle tasa yaratabilir. Okula başlangıç etabında çocuklar okulda kaybolabileceğine, sınıfın kalabalık olmasından ürkebileceğine, ailesinin onu okulda unutabileceğinden korkması üzere durumlar kelam konusu olabilir. Bununla birlikte okulda olduğu mühlet içinde ailesinin meskende ne yaptığını onu özleyip özlemediğiyle ilgili, yada tuvaleti gelirse ne yapacağı konusunda telaşları olabilir. Yeniden bu müddette yeni bir kardeşin konutta ailesiyle kalmasında korkularını tetikleyebilir. Yeni bir konuta taşınılması yeni bir kente taşınılması aile içinde yaşanan bir kayıp okula ahengi zorlaştıran durumlardır.

Aile çocuğun okula başlama devrinde ahengi kolaylaştırmak için kratik bir rol üstlenmektedir. Ailenin kendi beklentileri okula karşı kendi de neyimleri sonucunda takındığı tavır ve kişilik özellikleri de okula ahengi kolaylaştırabilir yada zorlaştırabilir. Ailenin seçmesinin yada okul için materyallerin hazırlanmasının okul için bir hazırlık manasında gelmediğini bilmesi gerekir. Zira okula hazırlık çocuğun toplumsal, duygusal ve akademik açıdan belli bir seviyeye gelmesini gerektirir. Çocuğun okul hayatıyla ilgilenmekle yalnızca ödevlerini yerine getirmesini gereken sorumluluklarına uymasını desteklemek manasına gelmez. Onların hisleri ve anılarıyla da ilgilenmek gerekir.

Çocuğun okula ahenk ve başarısı

-Çocuğun kişilik özelliklerine.

-Ailenin çocuk yetiştirme tutumluna.

-Çocuğun sıhhat durumuna.

-İçinde yaşanılan toplumsal etrafın zenginliğine.

-Yada evvelki okul yaşantılarına.

-Çocuğun akademik olarak hazır oluşuna.

-Öğrenme ilgisine ve kapasitesine bağlıdır.

Bu bilgiler ışığında dikkat edilmesi gereken noktaları gözden kaçırmayarak çocuğun gelişim seviyesine uygun davranışlar sergilemesi beklenmelidir.

Okumaya Devam

Acil Tıp Doktoru

Bronşektazi

Bronşektazi nedir? Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Bronşektazi nedir?

Bronşun kalıcı genişlemesine bronşektazi denir. Bronşektazilerde genellikle bronş duvarı harabiyeti de vardır. Bronşektazinin silindirik, kistik, varikoz gibi tipleri vardır.

Bronşektazinin nedeni nedir?

Bronşektazi daha çok çocukluk çağında geçirilen (ağır) akciğer enfeksiyonları sonrasında ortaya çıkar. Kistik fibrozis denilen akciğerlerde tekrarlayan enfeksiyonlar neticesinde oluşan bronşektazilerle karakterize olan hastalık genetik bir bozukluk sonucu ortaya çıkar. Akciğerlerdeki seyri kistik fibrozis dışı bronşektazileden farklı seyrettiğinden ve kistik fibrozis yalnızca akciğerleri etkilemeyip, karaciğer pankreas, over gibi organları etkileyebildiğinden bronşektazi başlığı altında değil ayrıca değerlendirilmesi gereken bir hastalıktır. Bronşektazi tek başına bir hastalık olmaktan daha çok akciğerlerde ortaya çıkan ağır ya da tekrarlayan enfeksiyonların bir sonucudur. Bu durumun istisnası konjenital bronşektaziler sayılabilir. Konjenital bronşektazilerde bronş duvarında kıkırdak gelişimi sorunları olabilmektedir.

Bronşektazinin semptomları nelerdir?

En sık görülen semptomu balgam ve öksürüktür, bazen kanlı balgam (hemoptizi) da olabilir. Bronşektazisi görece yaygın olan hastalar özellikle kış mevsiminde enfeksiyonlardan dolayı fazla miktarda balgam çıkarabilirler. Bronşektazinin yeri ve yaygınlığı çok önemlidir. Lokalize bronşektaziler karinanın alt tarafındaysalar sekresyonlardan dolayı sık sık enfekte olabilirler. Üst loblarda olan bronşektaziler daha çok akciğer tüberkülozu sekeli olarak değerlendirilebilirler. Genelikle enfekte olmazlar. Pulmoner sekestrasyon denilen anomalilerde de bronşektaziler gözlenebilir. Bu hastalarda masif yani ağır hemoptiziler olabilir ve bu durum bazen ölümle sonuçlanabilir. Yaygın bronşektazi varsa kistik fibrozis, immün yetmezlik, diffüz panbronşiyolit gibi hastalıklar araştırılmalıdır.

Bronşektazi tanısı nasıl konulur?

Bronşektazi ileri düzeyde ya da yaygın değilse genellikle akciğer grafisinde görülmez. Oskültasyonda orta raller duyulabilir. Dinleme bulgusunun olması bronşektaziden kuşkulandırır.

Bronşektazi tanısı eskiden bronkografi ile konulurken günümüzde seçkin tanı yöntemi toraks HRCT’dir (yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi).

Bronşektazinin tedavisi var mıdır?

Bronşektaziyi düzelten yaninormal bronş haline getiren bir tedavi yoktur. Öksürük, balgam, nefes darlığı gibi belirtileri olan bronşektazili hastalar öncelikle ilaç tedavisi (antibiyotik, mukolitik, ekspektoran, inhaler ilaçlar gibi) ile tedavi edilirler. İlaç tedavisi ile klinik iyileşme sağlanabilir ancak bronşektazi düzelmez. Bir süre sonra bronşektazi tekrar enfekte olabilir ve hastaların belirtileri tekrar ortaya çıkabilir. Bu tür hastalar grip ve zatürre aşılarından fayda görebilirler. Bronşektazi tek taraflıysa ve uygun medikal tedaviye rağmen tekrarlayan hemoptizi ya da bronşektazik alanlar sık sık enfekte oluyorsa operasyon seçeneği göz önünde bulundurulur. Yani bronşektazi olan akciğer alanı rezeke edilebilir (ameliyatla alınabilir). Operasyon dışında, hemopizi için bronşiyal arter embolizasyonu, enfeksiyon için akılcı antibiyotik kullanımı diğer seçenekler olarak düşünülebilir. Bilateral (iki taraflı) bronşektazilerde operasyon seçeneği neredeyse yoktur. Bronşektazili bir hastada bronşektazi nedeni olarak altta yatan bir hastalık saptanırsa, o hastalıkla ilgili önlemler alınır. Örneğin immün globulin yetersizliği saptanırsa, immün globulin replasmanı yapılır, gereken durumlarda antibiyoterapi ve eşlik eden diğer durumların tedavisi yapılır.

Okumaya Devam

Acil Tıp Doktoru

Sosyal Alerji

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından …

Yayınlanan

üzerinde

Tarafından

Sosyal alerji, mevsimsel alerjiler gibi tekrar eden ve kaçınılması zor olan davranışlardır. En sevdiğiniz arkadaşlarınızı, davranışlarından hoşlanmadığınız kişilerle değiş tokuş ettiğinizde oluşan durum tam anlamıyla bu. Peki, bu insanlar nerede? Mesela, teyzenizin sürekli anlamsız şeylerden şikâyet etmesi, kuzeninizin yemek yerken ağzını şapırdatması (gözünüzün önüne getirin) ve yedikten sonra ağzını kol kenarlarına silmesi. Şimdi ne hissediyorsunuz? Rahatsızlık. Bu rahatsızlık, sosyal alerjenlerin ürettiği duygusal ve fiziksel belirtilere maruz kaldıktan birkaç dakika sonra ortaya çıkar. Bir eylem bir defalık yapıldığında belki katlanılabilir, ancak düzenli olarak gerçekleştiğinde kulağınıza gelen bir sinek vızıltısı gibi bizi rahatsız edebilir.

Peki, sosyal alerjenler hakkında ne yapabilirsiniz?

En çok zorlandığımız ve sosyal alerjiyi hissettiğimiz yerler ailemizin ve çalışma arkadaşlarımızın yanı o nedenle bu durumu gözden geçirmeyi unutmamalıyız. Sizler yalnızca yaptıklarınızı ve hissettiklerinizi kontrol edebilirsiniz, karşınızdaki kişiyi değil.

Bazen davranışlar kasıtlı gibi gözükse bile, kasıtlı olarak sizi rahatsız etme amaçlı olmadıklarını ve muhtemelen bunun başka bir nedeni olabileceğini düşünün.

Bu davranışları genellikle en çok zaman geçirdiğimiz insanlarda görürüz ve bu davranışlar devam ettikçe alerjimiz daha da kötüleşebilir.

Sosyal alerjik reaksiyonu önlemenin etkili bir yolu, maruz kalma sürenizi azaltmaktır. Kedilere alerjisi olan bir kişinin, kedilere uzun süre maruz kalmaması gibi sosyal alerjisi olan bir kişinin de sosyal alerjenlerle dolu bir ortamda kalmaktan kaçınması gerekir. Alerjenlerle temasta olduğunuz süreyi en aza indirmek alerji riskinizi azaltır.

Sosyal alerjenlerinizle çevrili bir ortamda harcadığınız zamanı sınırlamak gibi bir strateji belirleyebilirsiniz. Aile toplantılarında veya girdiğiniz sosyal durumlarda stratejik olun. Yemek masasında bir yer bulurken ağzını şapırdatan kuzeninizin tam karşına oturmayın. Birçok sosyal alerjen üzerinde bir miktar kontrol gücümüz vardır. Aslında çevremizdeki sosyal alerjenler bir tür destek ve doğrulama bekler. Örneğin; bir türlü susmak bilmeyen teyzenizin ağzından çıkanları kapatmak isteyebilirsiniz, ancak bu alerjik reaksiyonunuzu sakinleştirmenize yardımcı olmaz. İlk olarak aradığı onaylanmayı sağlamak için biraz zaman harcarsanız, onun istediği tatmini vererek itici bulduğunuz davranışı söndürmeyi sağlayabilirsiniz. Şapırdatarak yemek yiyen kuzeniniz ile yeme alışkanlıkları hakkında konuşmayı deneyebilirsiniz. Ancak, konuşmaların yalnızca bilgi vermekle kalmayacağını aynı zamanda ilişkiniz içinde bir sonucu olduğunu unutmayın. Onu sevdiğiniz için onunla bu konu hakkında açıkça konuştuğunuzu belirtin.

Eğer bunların işe yaramayacağını düşünüyorsanız anda olmayı deneyebilirsiniz. Anda olmak, şimdiki an içerisinde gerçekleşenlere dikkat etmeyi ve onları yargılamaksızın kabul etmeyi içerir. Sosyal alerjenler sizi rahatsız etmeye başladığında bu düşüncelerinizi değerlendirmeden önce kendi iç rahatsızlığınıza dikkat edin. İçinizde neler oluyor bir bakın bakalım. Sadece nereye gittiğini takip edin. Bu durum alerjenin sizi rahatsız etmesini engellemeyecek, ancak sizi ne kadar sinirlendirdiğini fark etmenize ve etkilerinden ne kadar çabuk kurtulacağınızı kontrol etmenize yardımcı olacaktır. Sosyal alerjiler sizi yıpratabilir ve ilişkilerinizi strese dayanıklılık testine dönüştürebilir. Birkaç basit adım sizi ilişkilerinizde sosyal alerjenlerle uğraşmak yerine mutlu, sağlıklı bir ilişki yaşamanızı sağlayacak hale getirebilir.

Okumaya Devam

Trendler